Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/283 E. 2020/1232 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/283 Esas
KARAR NO: 2020/1232Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/986 Esas- 2018/723 Karar
DAVA:İstirdat
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/04/2016 keşide tarihli ve 2.500,00 TL bedelli bir adet çek, 30/04/2018 keşide tarihli ve 6.000,00 TL bedelli bir adet çek ile 30/06/2016 keşide tarihli ve 2.600,00 TL bedelli bir adet çekin müvekkilinin elinden 24/02/2016 tarihinde hırsızlık sonucu rızası dışında çıktığını, bunun üzerine Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/175 Esas sayılı dosyası ile çekler hakkında ödeme yasağı kararı verildiğini, çeklerin hamili olduğunu iddia eden davalı tarafça mahkemeye bildirimde bulunulduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/175 Esas sayılı dosyasında istirdat davası açmaları için süre verilmesi üzerine bu davanın açıldığını, keşidecisi … olan ve … firmasından alınan 2.500,00 TL bedelli çekin davalı tarafından kötüniyetli olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, çekin taraflarınca ciro edilmeden çalındığını, çekin arka yüzünde ödemeden men kararı olduğunun belirtildiğini, davalının çeki iktisap ederken gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, bundan dolayı kötüniyetli olduğunu, keşidecisi … olan … Tekstil firmasından alınan 6.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, çekin arkasında müvekkiline ait kaşe ve imza bulunmadığını, yine bu çekin davalının eline geçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, keşidecisi … olan ve … firmasından alınan 2.600,00 TL bedelli çekin yine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, müvekkiline ait kaşe ve imza bulunmadığını, yine bu çekin davalının eline geçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının çekin iktisabında kötüniyetli olduğunu, çeklerle ilgili olarak Büyükçekmece C.Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldığını, söz konusu çekler üzerinde bulunan ciro silsilesinde yer alan kaşe ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, şirkete ait kaşe hazırlatılarak imzanın taklit edildiğini belirterek her 3 çekten dolayı 11.100,00 TL çek bedelinin ibraz tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu çeklerde davacının cirosunun bulunmadığını, bu nedenle hamil ve alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, ödeme yasağı kararının 26/02/2016 tarihinde verildiğini, oysa her 3 çekin müvekkili tarafından 25/02/2016 tarihinde ödeme yasağından önce iktisap edildiğini, bu nedenle müvekkilinin çeklerin çalıntı olmasından haberdar olmadığını, takip konusu çeklerdeki alacağı tevsip eden alacağın müvekkiline çekleri veren … firmasının çekleri aldığı … ve … adına düzenlenmiş olduğunu, müvekkilinin çekleri faktoring mevzuatına uygun olarak iktisap ettiğini, müvekkilinin yükümlülüğünün faktoring mevzuatı gereği çekteki alacağı tevsik eden faturanın denetlenmesi ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin tüm cirentaların ticari ilişkisini inceleme yükümlülüğü bulunmadığı gibi böyle bir incelemenin hukuken ve maddi olarak imkansız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 13/11/2018 tarih ve 2016/986 Esas – 2018/723 Karar sayılı kararında; ” Dava, çek istirdat ve istemine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK’nın 792.maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790.maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu halde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” düzenlemesi ile çek iade davasının şartları açıklanmıştır. Çekin sahibinin rızası dışında elinden çıkmış olduğu hallerde dahi şeklen düzgün bir ciro silsilesiyle çeki elinde bulunduran meşru hamil, çekin iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadığı takdirde çekin kendisinden istirdatı mümkün değildir. Kötüniyet ve ağır kusur kambiyo senetleri uygulamasında soyutluk ve şahsi defiler mekanizmasına etkili kılacak şeklide yapılan bir devir ile borçlunun zararına hareket edilmesidir. Senedin zayi edilmesi halinde kanun bir yandan kaybedene zayi, iptal ve istirdat davası açma imkanı tanırken, muhtemel iyiniyetli müktesiplerin durumunu ise açılacak istirdat davaları karşısında TTK’nın 792.maddesi ile koruma altına almaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu çeklerin davacıda iken çalınması üzerine davacı tarafından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/175 Esas sayılı davası açılarak ödeme yasağı kararı alındığı, ayrıca suç duyurusu üzerine soruşturma başlatıldığı, 26/02/2016 tarihinde mahkeme tarafından ödeme yasağı kararı verildiği, ancak çeklerin 25/02/2016 tarihinde, yani ödeme yasağı kararından 1 gün önce faktoring işlemleri neticesinde davalı … tarafından iktisap edilmiş olduğu, faktoring şirketinin yükümlülüğünün dayanak faturaların ihtiva ettiği bilgilerin kontrol edilmesine ilişkin olup, davalı tarafından bu hususun yerine getirildiği, o tarih itibariyle henüz ödeme yasağı kararı bulunmadığından davalının çeklerin çalıntı olduğunu bilebilecek durumda olmadığı, bu nedenle davalının çekleri iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu hususunun kanıtlanamadığı sonucuna varılmış ve davanın reddine karar verilmiştir. .. ” gerekçeleri ile; “DAVANIN REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme sadece ödeme yasağı tarihini dikkate alarak haklı davanın haksız ve hukuka aykırı şekilde red kararı vermesi usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin kararına esas aldığı husus; “26/02/2016 tarihinde mahkeme tarafından ödeme yasağı kararı verildiği ve çeklerin 25/02/2016 tarihinde, yani ödeme yasağı kararından 1 gün önce faktoring işlemleri yapıldıgı” hususu olduğunu, bu durum dahi gerçekleri yansıtmadığını, yerel mahkeme, haksız ve hukuka aykırı hükme gerekçe oluşturulması amacı ile, bu tarihlerden önce yapılan diğer tüm işlemleri hiçe saydığını ve bu konudaki hiçbir itirazının da dikkate almadığını, davalı yanın bir finans kuruluşu olduğu ve bu işlemleri alelacele yaptığı araştırmamış ve her nedense söz konusu davanın açılış tarihini ve çek iptaline ilişkin ilan tarihinin de yok sayıldığını, mahkemece tarihlerin dikkate alınması gerektiğini ve sayı ile talep olunduğunu, Yerel mahkemenin sadece ödeme yasağı 26.02.2018 tarihine bakarak tüm işlemlerin usulüne uygun şekilde yapıldığı varsayımı ile hüküm kurmasının usul ve yasaya alenen aykırı olduğunu, Davalı finans kuruluşu şirketin usul ve yasaya aykırı işlem yaptığı bilirkişi raporu ile açıkça tespit edildiğini, Davalı yanın söz konusu işleme ait fatura bilgilerini kontrol etmediği, Ticari ilişkiyi ortaya koyacak bilgi ve belgeleri araştırmadığı, Müşteri beyanına göre işlem yaptığı, Çekin keşidecisine müracaat etmediği Aleni ve bariz iken mahkemece sadece ödeme yasağının onaylandığı tarihe bakılarak her şey usulüne uygun şekilde yapılmış gibi karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, Davalı yan, dava konusu olan ve ilanı yapılan çekler ile ilgili hiçbir araştırma yapmadığı gibi mevzuatın finans kuruluşlarına yüklediği edimlerini de yerine getirmediğini, yasa koyucu abasle iştigal etmeyeceğinden, şayet davalı sadece keşideciyi ya da çek sahibi banka şubesini aramış olsa idi; yani yasanın kendisine yüklemiş olduğu yükümlülüğü yapmış olsa idi, söz konusu çeklerin çalınmış olduğundan haberdar olacağını, dava tarihine bakıldığında davanın açılması ile ilgili bilgi tüm ilgili kurum ve kuruluşlar ile keşidecilere bildirildiğini, davalı yan gerekli araştırmayı yapmadığı ve kanuna aykırı hareket ettiğinden dolayı çekleri iktisabında ağır kusurlu olduğunu, Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapmasının yasaya aykırı olduğunun sabit olduğunu, BDDK tarafından 04.02.2015 29257 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış olup; huzurdaki dava ile ilgili olmak ve diğer hükümleri saklı kalmak kaydıyla; Yönetmeliğin 5. maddesinde; İstihbarat çalışması ile; “MADDE 5 – (1) Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir.” demek sureti ile çek iktisaplarında finans kuruluşlarının davranış şekillerinin belirtildiğini, İstihbarat çalışması içerisinde söz konusu davada hayati önem taşıyan ve davalı tarafından yapılmayan çek sahibinin veya çekin ait olduğu bankanın aranması konusunda hiçbir işlem yapılmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın yeniden görülüp ve duruşma açılarak esas hakkında yeniden karar verilerek davamızın kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kesinleşinceye kadar tehir-i icra kararı verilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çek istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davacı, 30/04/2016 keşide tarihli ve 2.500,00 TL bedelli bir adet çek, 30/04/2018 keşide tarihli ve 6.000,00 TL bedelli bir adet çek ile 30/06/2016 keşide tarihli ve 2.600,00 TL bedelli bir adet çekin müvekkilinin elinden 24/02/2016 tarihinde hırsızlık sonucu rızası dışında çıktığını, bunun üzerine Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/175 Esas sayılı dosyası ile çekler hakkında ödeme yasağı kararı verildiğini, çeklerin hamili olduğunu iddia eden davalı tarafça mahkemeye bildirimde bulunulduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/175 Esas sayılı dosyasında istirdat davası açmaları için süre verilmesi üzerine bu davanın açıldığını, davalıda bulunan çeklerin istirdadını talep etmiş, davalı tarafta çeklerin faktoring sözleşmesi kapsamında temlik alındığını ve iyiniyetli hamil olduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmiştir. 6102 sayılı T.T.K.’nun 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” Yargıtay 11 HD.nin 2019/4107 Esas-2020/1903 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere somut uyuşmazlığın, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde değerlendirilip, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez,” hükmü düzenlenmiştir. Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, BDDK. Tarafından 04/02/2015 tarihli ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı ve Yönetmelik 11 maddeye göre yürürlük tarihi 01/01/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik” 8/1 madesinde ise; “faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi ve diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik”in İstihbarat çalışması başlıklı 5 madesinde ise;” (1) Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması; a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi, b) İç kontrol sisteminin devralınan faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak ve Merkezi Fatura Kaydı Sisteminde bu faturaların mükerrer olmadığının kontrolü tamamlanmaksızın kullandırım yapılamayacak şekilde oluşturulması, c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veri tabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur,” hükmü düzenlenmiştir. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince, dava konusu 30/04/2016 keşide tarihli ve 2.500,00 TL bedelli bir adet çek, 30/04/2018 keşide tarihli ve 6.000,00 TL bedelli bir adet çek ile 30/06/2016 keşide tarihli ve 2.600,00 TL bedelli çekin davalı … şirketine, dava dışı … LTD. ŞTİ. tarafından faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği, davalı vekilince delil olarak dava dosyasına, bu çeklere ait çek tevdi bordrosu, temlike konu alacağa ilişkin fatura, alacak bildirim formunu sunduğu anlaşılmıştır. Dosyada yapılan incelemede ve mahkemece alınan bilirkişi raporunun 14 sayfasındaki Faktoring İşleminin aşamaları başlıklı bölümünün Sözleşme kısmında da belirtildiği üzere davalı ile dava dışı … LTD. ŞTİ. arasında imzalanan Faktoring Sözleşmesinin dosyaya ibraz edilmediği ve bilirkişi tarafından da sözleşmenin incelenmediği anlaşılmıştır. Davacı vekili mahkemece alınan bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazında ve cevaba cevap dilekçesinde, faktöring işlemi için düzenlenen faturanın gerçeği yansıtmadığını, faturaya konu malların teslim edilip edilmediği hususlarının araştırılması için dava dışı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğini beyan etmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı ile dava dışı … LTD. ŞTİ.arasında imzalanan Faktoring Sözleşmesinin de dosyaya ibrazı sağlanarak ve Yargıtay 11 HD. nin 2019/4611 Esas – 2020/3330 Karar sayılı içtihadı , Yargıtay 11 HD.nin 2019/4107 Esas-2020/1903 Karar sayılı içtihadı , Yargıtay 11 HD.nin 2015/7185 Esas – 2016/3507 Karar sayılı içtihadındaki tespitler doğrultusunda yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri dikkate alınarak davalının dava konusu çekleri alırken gerekli istihbarat çalışmasını yapıp yapmadığı, şirketin mali durumlarına ilişkin değerlendirme yapıp yapmadığı ve diğer yükümlülükleri yerine getirip getirmediği hususlarında araştırma yapıldıktan sonra açıklanan hususlar ve davacının iddiası gereğince, davaya konu çeklere dayalı alacağın sahih fatura ile tevsik edilip edilmediğinin araştırılması, bu çerçevede dava dışı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının uzman bilirkişi aracılıyla incelenerek gerçek bir ticari alım satım olup olmadığının tespiti, oluşacak sonuca göre davalı faktöring şirketinin çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığı, çekin istirdadına karar verilip verilmeyeceği bu mevzuat çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma inceleme doğrultusunda yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2018 Tarih ve 2016/986 Esas- 2018/723 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.