Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/279 E. 2020/1230 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/279 Esas
KARAR NO: 2020/1230 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2015/765 Esas 2018/564 Karar
ASIL DAVADA DAVACI / BİRLEŞEN DAVADA
DAVA TÜRÜ: Alacak / İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında bağıtlanan 13/03/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalının müvekkiline ait ürünleri depolanması ve yurt içindeki zincir market müşterilerine dağıtımını üstlendiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 25/06/2014 tarihli, ihtarname ile feshedildiğini ve ürünlerin iadesini istenildiğini, davalı şirket deposunda bulunan bir kısım ürünlerin iade edildiğini, bu ürünlerden 657 adet şarap şisesinin kırılmış olduğunu tespit edilerek tutanak düzenlendiğini, davalının ayrıca müvekkiline ait 1686 adet şaraba hapis hakkını kullandığını belirterek el koyduğunu ve teslim etmediğini, kırık ürünlerle ilgili olarak 14/09/2014 tarihinde 26.974,33 TL tutarlı fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, ödeme yapılmadığını, faturanın daha sonra 23.718,16 TL olarak düzeltildiğini, davalının bu bedeli de ödemediğini, el konulan şarapların toplam bedelinin 83.457,00 TL olduğunu, bir kısım ürünlerin ise, zincir marketlere teslim edilmemiş ve halen davalı şirket uhtesinde göründüğünü, bunların toplam bedelinin ise, 23.718,16 TL olduğunu, Ocak 2015 tarihi itibariyle davalının müvekkilinden 45.608,82 Tl tutarında cari hesap alacağının bulunduğunu, davalının borcundan bu alacağın düşüldüğünde bu alacağın müvekkilinin bakiye 5.083,67 TL tutarında fatura alacağının ortaya çıktığını belirterek hapis hakkı kullanılan ürün bedeli olan 83.417,00 TL ile yapılan mahsup işlemi sonucunda ortaya çıkan 5.083,67 TL cari hesap alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından verilen 18/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; davalı şirket uhtesinde bulunan müvekkiline ait 1686 adet ürünün toplam bedeli olan 33.214,20 TL nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istenilmiş bu ürünlerin iadesine ilişkin istemden vazgeçilmiştir. Bu nedenle davadaki toplam alacak talebinin 38.237,87 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan taşıma ücreti ödenmediğinden ürünlere TTK nın 891.maddesi gereğince el konulduğunu, ayrıca cari hesap alacağının da halen ödenmediğini, davacı tarafından düzenlenen faturaların haklı bir alacağa dayanmadığını, bu nedenle mahsubunun yapılmadığını, hasar ve kırılmaların ambalaj yetersizliğinden ileri gelmiş olup, TTK nın 862-878 maddeleri hükümlerine göre taşıyıcının sorumlu tutulamayacağını, sorumluluğun TTK nın 882. Maddesinde belirtilen limitler ile sınırlı olduğunu belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2016/860 ESAS – 2016/884 KARAR SAYILI DAVASINDA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında 13/03/2014 tarihli depolama hizmet sözleşmesinin imzalandığını,alacaklarının ödenmemesi nedeniyle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında ilamsız icra takibi yaptıklarını,davalının takibe 12/09/2014 tarih ve 26.974,33 TL bedelli e-fatura kestiğinden bahisle itiraz ettiğini,bu faturanın müvekkili tarafından cari hesaba alınmadığını belirterek, itirazın iptaline takibin devamına %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket tarafından müvekkili aleyhine açılan icra dosyasına yapmış oldukları kısmi itiraz sonrası yaklaşık 2 sene geçmiş olup, yapılan kısmi itiraza karşı açılacak itirazın iptali davası için hak düşürücü sürenin dolduğunu, müvekkili tarafından davalı şirket aleyhine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/765 Esas nolu alacak davası açıldığını, davanın bu dava ile birleştirilmesini, taraflar arasında bağıtlanan 13/03/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalının müvekkiline ait ürünleri depolanması ve yurt içindeki zincir market müşterilerine dağıtımını üstlendiğini, müvekkili şirket tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 25/06/2014 tarih … yevmiye nolu ihtarı ile sözleşmenin 10 nolu maddesi uyarınca sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin feshi sonrası davalı şirket deposunda bulunan müvekkili şirkete ait olan ürünlerin iadesinin talep edildiği, davalı şirket tarafından bir kısım ürünlerin iade edildiğini, bu ürünlerden 657 adet şarap şisesinin kırılmış olduğunu tespit edilerek tutanak düzenlendiğini, kırık ürünlerin bedellerinin tahsili zımnında davalı şirkete 14/09/2014 tarihli ve 26.974,33 TL tutarlı fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, ödeme yapılmadığını, zincir market müşterileri tarafından sipariş olarak gönderilen ürünlerin eksik ya da hiç gönderilmemiş olması sebebiyle müvekkili şirkete dilekçe ekinde sunulan iade faturaları kesildiği ve zincir market müşterileri uhdesinde bulunan alacaklarından mahsup edildiğini, davalı şirketçe zincir marketlere teslim edilmemiş olan söz konusu ürünlerin, sözleşmenin feshi sonrası taraflarına iade edilmediğini, eksik ürünlere ilişkin sunulan 31/01/2015 tarih 39.056,02.TL tutarında e-fatura düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, faturanın daha sonra 23.718,16 TL olarak düzeltildiğini, davalının bu bedeli de ödemediğini, davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğu iddiasıyla 1686 adet şarabın taraflarına teslim edilmediği ve el konulduğu, söz konusu ürünlerin geçen süre sebebiyle satışa elverişli olmadığı, aleyhine İstanbul 6. ATM 2015/765 Esas nolu dava kapsamında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, ilgili ürünleri bedelinin talebi hususunda davanın ıslah edildiği, talebe konu ürünlerin bedeli bakımından da takas mahsup defini ileri sürdüklerini savunarak davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/05/2018 tarih ve 2015/765 Esas – 2018/564 Karar sayılı kararında; “..Yapılan araştırma ve toplanan delillere göre; davacının müşterilere teslim edilmeyen ürünlerle ilgili olarak düzenlediği, 23.718,16 TL tutarındaki faturanın dayanağının bulunmadığı, bu faturaya konu ürünlerin davacı tarafından müşterilere teslim edilmek üzere davalıya verildiği ve müşterilere teslim edilmediği yolundaki davacı iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır. İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında bağıtlanan 13/03/2013 tarihli sözleşme kapsamında yürütülen ticari ilişkinin bulunduğu, sözleşmenin 25/06/2014 tarihinde davacı tarafından feshedildiği, dosyada bulunan 25/08/2014 tarihli tutanağa göre 657 adet kırık şarap şisesinin davalı tarafından davacıya teslim edildiğinin tarafların kabulünde olduğu, bu konuda davacının 12/09/2014 tarihli, 26.974,33TL tutarlı fatura düzenlendiği ve davalıya gönderildiği, davalının ise; bu faturayı yerinde bulmadığı ve ödeme yapmadığı belirlenmiş bulunmaktadır. Davacı tarafından ayrıca; zincir marketlere davalı tarafça taşınarak teslimi gereken ürünlerin tesliminin eksik yapıldığı veya hiç yapılmadığı iddiası ile 23.718,16 TL tutarlı fatura düzenlenmiştir. Dosya içeriği toplanan delilere göre; davacının bu fatura ile ilgili iddiasını kanıtlamayadığı, bu nedenle 23.718,16 TL tutarlı faturadan dolayı davacının davalıdan alacağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı tarafça yapılan taşımalarla ilgili navlun faturalarından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davacıya ait bir kısım şarap emtiasına el konularak hapis hakkının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalının hapis hakkını kullandığı şaraplar 1686 adet olup, yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre; ürünlerin davalı deposunda iken bozulduğu ve özelliğini yitirdiği, ticari değerinin kalmadığı belirlenmiştir. Davalının ticari defterlerine göre; davacıdan 45.608,82 TL tutarında cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmakta olup, bu tutar davacının da kabulündedir. Asıl davada davalının cari hesap alacağının mahsubu yapılarak talepte bulunulmuştur. Davalının hapis hakkı kullanımına konu ürünlerin biran önce satışını istemesi gerekirken elinde tutarak emtianın bozulmasına ve ticari değerini tamamen kaybetmesine yol açmıştır. Tam ziya gerçekleşmiş olup, buna sebebiyet veren davalının zayi olan ürünlerin toplam bedeli olan 33.214,20 TL tutarındaki davacı zararını karşılaması gerekmektedir. Davacının toplam alacağı 33.214,20 TL tutarındaki zayi ürün bedeli ile 26.974,33 TL tutarındaki fatura alacağına ilişkindir. Toplam alacak tutarı olan 60.188,53 TL olan davalının 45.608,82 TL tutarındaki cari hesap alacağının mahsubu sonucunda ve davacı talebi ile bağlı kalınarak davacının bakiye 14.519,21 TL tutarındaki alacağının davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Asıl dava alacak istemine ilişkin olup yasal koşullar oluşmadığından davalının kötü niyet teminat istemi reddedilmiştir. Birleşen davada; cari hesap alacağına ilişkin takip yapılarak kısmi itiraz üzerine dava açıldığı anlaşılmakta olup, asıl davada cari hesap alacağının varlığı kabul edilerek mahsubunun yapıldığı, birleşen davada sadece 26.974,33 TL için dava açıldığı, buna göre birleşen davanın davacı tarafından düzenlenen 12/09/2014 tarihli 1606 sıra numaralı faturaya ilişkin bulunduğu, anılan fatura konusu davacı isteminin ve alacağının yerinde olduğu bu nedenle birleşen davadaki alacak iddiasının kabul edilemeyeceği ve bu nedenle birleşen davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır…”gerekçesi ile, Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, 14.519,21 TL’nin (5.083,66 TL si için dava tarihinden itibaren, kalan kısım için 18/11/2015 ıslah tarihinden itibaren) avans faizi yürütülmek suretiyle davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin REDDİNE, Yasal koşullar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE Bu dosya ile Birleşen Mahkememizin 2016/820 esas sayılı dosyasında davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme kapsamında davalı şirket sadece müvekkilinin zincir müşterilerine taşıma hizmeti sunduğunu, Sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından zincir market müşterilerine yapılan dağıtım işleminde işleyen prosedüre göre; Zincir marketin müvekkili şirketi sipariş talebini oluşturduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete sipariş geçilen ürünlerin zincir market müşterisine sevki için talep oluşturulduğunu, müvekkili tarafından sipariş olarak gönderilen ürün faturasının zincir market müşterisine gönderilmesi şeklinde olduğu, sipariş sebebiyle zincir marketlere gönderilen ürün bedellerinin müvekkilinin şirkete belli zaman sonra ödenmekte olduğunu, Zincir market müşterileri tarafından sipariş olarak gönderilen ürünlerin eksik ya da hiç gönderilmemiş olması sebebiyle, müvekkili şirkete dava dosyasında mübrez olan iade faturaları kesildiği, zincir maket müşterileri uhdesinde bulunan alacaklarından mahsup edildiğini, Söz konusu iade faturalarına konu siparişlere ait sipariş listesinin 03/05/2016 tarihli dilekçe ile dava dosyasına sunulduğu, yine 16/02/2018 tarihli dilekçe ile söz konusu siparişlerin davalı şirkete e-posta yolu ile bildirildiğine ilişkin e-posta çıktılarının dosyaya sunulduğu, Davalı şirket ile paylaşıldığında eksik ürün teslim edildiği kabul edilmediği, ancak ürünlerin zincir markete tam olarak teslim edildiğine ilişkin herhangi bir tutanak vs sunulamadığını, Müvekkili şirketin zincir marketler tarafından müvekkili şirkete düzenlenen iade faturaları toplamı esas alınarak davalı şirkete dava dosyasında mübrez 31/01/2015 tarih … nolu 39.056,02.TL tutarında hatalı düzenlenmiş olduğu ve gerçek bedelin 23.718,16.TL olduğunun beyan edildiğini, Gerekçeli kararda faturanın davalı şirkete gönderildiği ve fatura içeriğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile söz konusu talebin reddine karar verildiğini, Faturanın davalı şirkete tebliğ hususu faiz başlangıç tarihi ile ilgili bir husus olup, zincir marketler tarafından düzenlenmiş iade faturaları, söz konusu faturalara ait sipariş listesi ve siparişlerin davalı şirkete iletildiğine dair e-posta yazışmaları dikkate alındığında, siparişlerin müvekkili şirketin zincir market müşterilerine gönderilmiş olduğuna ilişkin tutanak sunması gereken ispat yükümlülüğü olan taraf, davalı taraf olduğu, davalı şirketin bu yükümlülüğü yerine getirmemiş olması sebebiyle iade faturasına ilişkin talebin de kabul edilmesi gerekirken aksi yönde kurulan kısmen red kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava haricinde istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulü, davanın reddine karar verildiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen asıl davada kısmi kabul ve birleşen davada verilen ret kararının usul ve yasaya ve hakkaniyete aykırı olup bozulması gerektiğini, diğer yandan verilen kısmi ret kararı ile usul ve yasaya uygun olduğundan kararın onanmasını talep ettiklerini, Dava konusu husumetin kısaca, müvekkili şirketi ile davacı yan arasında depolama hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra müvekkiline gönderdiği ihtarname ile müvekkili şirketi deposunda bulunan dava konusu şarapların iadesini talep etmiş olup, cevap dilekçesinde de izah edildiği üzere davacının müvekkili şirkete olan borcu nedeniyle söz konusu ürünler üzerinde TTK 891.maddesi gereği hapis hakkı kullanıldığını, Bu durum üzerine davacı yanca depoda bulunan şarapların bozulacak ürünler sebebi ile bilirkişi incelemesi talep ettiği ve zayi olduğunun tespiti halinde de zararının tahsilini talep ettiği, ancak ürünler zayi olduğu varsayımında dahi davacı yanca ürünlerin özel saklama koşullarına ilişkin bir bildirim yapılmadığı cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak izah edildiği, davacı yanca depolamanın yapılacağı ortam gezildiği, şarap saklama koşullarına uygun olduğu kanaati oluşturacak ürünlerin depolandığını, Dosyada mevcut tüm beyanlar tekrar ile birlikte dosya kapsamındaki savunmaları tartışılmaksızın eksik inceleme ile tanzim edilen bilirkişi raporları neticesinde müvekkili aleyhine kurulan hüküm hakkaniyete aykırılık oluşturduğu, 1686 adet üründen 3 örnek alınarak ürünlerin tamamının bozulduğu yönünde bildirilen görüşe katılmadıklarını, Bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere rekoltenin 2012 yılı olduğu ve şarapların yıllanmaya uygun olmadığı, 2 yıl içerisinde tüketilmesi gerektiği belirtilirken ürünleri depoya veriliş tarihi dahil 2014 yılı olduğu, yani ürünlerin muhafaza koşullarından değil, zaten davacının kusur neticesinde bozulduğu, ürünlerin müvekkili şirket tarafından hapis hakkı kullanılırken dahi tüketilemez halde olduğu, bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, Öte yandan yerel mahkeme tarafından 23.718,16.TL tutarında fatura dayanağının bulunmadığı ve müşterilere teslim edilemediği iddiaları ispatlanamamış olup bu hususta dosya kapsamında tüm beyanları ve yine 05/01/2017 tarihli beyanlarını da tekrarla kararın onanmasını talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, birleşen dosyada verilen ret kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl Dava, kırık ürünler nedeniyle düzenlenen fatura bedeli ve zincir marketlere teslim edilmemiş ürünlere ait fatura bedelinin davalının cari hesabından mahsubu sonucu bakiye alacak İle davalı tarafından el konulduğu iddia edilen ürün bedelinin davalıdan tahsili talepli alacak davasıdır. Birleşen dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine kısmi itiraz üzerine itiraz edilen miktar üzerinden açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, asıl davanın KISMEN KABULÜNE, 14.519,21 TL’nin (5.083,66 TL si için dava tarihinden itibaren, kalan kısım için 18/11/2015 ıslah tarihinden itibaren) avans faizi yürütülmek suretiyle davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin REDDİNE, Yasal koşullar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE, bu dosya ile Birleşen Mahkemenin 2016/820 esas sayılı dosyasında davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde, Taraflar arasında 13/03/2014 tarihli DEPOLAMA HİZMET SÖZLEŞMESİ BAŞLIKLI sözleşme imzalandığı ve sözleşmenin davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 25/06/2014 tarih ve … Yevmiye No.lu ihtarname ile sözleşmenin 3.16 maddesi uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin Konusu Başlıklı 2. Maddesine göre … A.Ş.(…)’nin sunacağı hizmetler;” Ürünlerin … Depoya teslim alınması, Depolama Hizmetleri, Ürünlerin sevkiyata hazırlanması, Ürünlerin sevk edilmesidir.” Sözleşmenin Koşulları Başlıklı 3 Maddesinde; 3.1. Maddesinde;”…, …’ ya ait ürünlerin depolanması, hizmetin gerektirdiği teknik özelliklere sahip tesislerde gerçekleştirecektir.” 3.5. Maddesinde;” … Depolama hizmeti sırasında …’ya ait ürünlerde kayıp ve hasar olması durumunda … güvencesi ile tazmin edilecektir. … Kusurundan kaynaklanan zararlarla ilgili tazminatlar … tarafından EK 3 kapsamında karşılanacaktır.” 3.12 Maddesinde; Sözleşme kapsamında depolanacak ürünlerin …’nin doğrudan kusuru veya gerekli özeni göstermemesi nedeni ile zarar, ziyan veya hasara uğraması halinde zarar tutarı ticari ürünler … tarafından …’ye ibraz edilen KDV hariç fatura değeri baz alınarak ödenecektir. Ticari olmadığı beyan edilen ürünler için ise zarar ziyan bedeli … tarafından satım fişi veya fatura ile kanıtlanmak şartıyla, ürünün teslim yerindeki cari piyasa değerine göre tespit olunacak ve ödenecektir,” hükmü düzenlenmiştir. HMK 266 maddesindeki “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” ve yine HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Mahkemece mahallinde yapılan keşif, bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek rapor sonucunda mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere; dosyada bulunan 25/08/2014 tarihli tutanağa göre 657 adet kırık şarap şisesinin davalı tarafından davacıya teslim edildiğinin tarafların kabulünde olduğu, bu konuda davacının 12/09/2014 tarihli, 26.974,33TL tutarlı fatura düzenlendiği ve davalıya gönderildiği, davalının ise; bu faturayı yerinde bulmadığı ve ödeme yapmadığı belirlenmiş bulunmaktadır. Davacı tarafından ayrıca; zincir marketlere davalı tarafça taşınarak teslimi gereken ürünlerin tesliminin eksik yapıldığı veya hiç yapılmadığı iddiası ile 23.718,16 TL tutarlı fatura düzenlenmiştir. Dosya içeriği toplanan delilere göre; davacının bu fatura ile ilgili iddiasını kanıtlamayadığı, bu nedenle 23.718,16 TL tutarlı faturadan dolayı davacının davalıdan alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça yapılan taşımalarla ilgili navlun faturalarından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davacıya ait bir kısım şarap emtiasına el konularak hapis hakkının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalının hapis hakkını kullandığı şaraplar 1686 adet olup, yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre; ürünlerin davalı deposunda iken bozulduğu ve özelliğini yitirdiği, ticari değerinin kalmadığı belirlenmiştir. Davalının ticari defterlerine göre; davacıdan 45.608,82 TL tutarında cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmakta olup, bu tutar davacının da kabulündedir. Asıl davada davalının cari hesap alacağının mahsubu yapılarak talepte bulunulmuştur. Davalının hapis hakkı kullanımına konu ürünlerin biran önce satışını istemesi gerekirken elinde tutarak emtianın bozulmasına ve ticari değerini tamamen kaybetmesine yol açmıştır. Tam ziya gerçekleşmiş olup, buna sebebiyet veren davalının zayi olan ürünlerin toplam bedeli olan 33.214,20 TL tutarındaki davacı zararını karşılaması gerekmektedir. Davacının toplam alacağı 33.214,20 TL tutarındaki zayi ürün bedeli ile 26.974,33 TL tutarındaki fatura alacağına ilişkindir. Toplam alacak tutarı olan 60.188,53 TL.’den davalının 45.608,82 TL tutarındaki cari hesap alacağının mahsubu sonucunda davacının bakiye 14.519,21 TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek kurulan hüküm gerekçesinde Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin istinaf nedenleri de karşılanmış olmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ve Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle asıl dava yönünden alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle asıl dava yönünden alınması gereken 991,80.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 247,95.TL harcın mahsubu ile bakiye 743,85.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle birleşen dava yönünden alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden birleşen davada davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.