Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2770 E. 2020/168 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2770
KARAR NO: 2020/168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI: 2014/49 Esas – 2016/620 Karar
TARİHİ: 01/12/2016
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/02/2020
Dairemizden verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 01/10/2019 tarih ve 2018/749 Esas – 2019/6023 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı banka arasında 2008 yılından beri süre gelen, müvekkili şirket tarafından, davalı bankanın Aspendos Bulvarı Şubesinden 09.12.2011 tarihinde vadeli yatırım kredisi kullanıldığını, müvekkili şirketin davalı bankaya 07.06.2013 tarihinde başvurarak, söz konusu kredi ilişkisini sonlandırmak ve mevcut kredileri defaten kapatmak istediğini, 07.06.2013 tarihinde, anapara ve faiz borcu bakiyesi 3.698.609,26-Euro olmasına rağmen, davalı bankanın Aspendos Bulvarı Şubesi tarafından, erken kapatma komisyonu adı altında 241.169,25- Euro talep edildiğini, müvekkili şirket kapama komisyonunun o tarihlerde haksız olduğuna dair davalı bankaya şifahen ve mail yoluyla itirazlarda bulunulduğu ancak davalı bankanın bu itirazlarını dikkate almadığını, müvekkili şirketin bir takım otellerini satacağından ve mal paylaşımına gideceğinden itirazları baki kalmak kaydıyla söz konusu kapama bedelini ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil etmiş olduğu şimdilik-20.000-Euro Erken Kapatma Komisyon tutarının, ödendiği tarihten itibaren Merkez Bankası’nın dövize uyguladığı en yüksek faiz ile davalıdan tahsili talebini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kredi kullandıran koşullarının, bankalarla kredi müşterileri arasında imzalanan sözleşmelerde Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde tarafların rızası ile akit serbestliği çerçevesinde kararlaştırılmakta olduğunu, belirli bir vade ile kullandırılan kredilerin kredi borçlusu tarafından vadesinden önce kapatılmak istenmesi halinde, işlemin banka nezdinde yaratacağı maliyete bağlı olarak erken kapama komisyonu talep edilmekte olduğunu, Bankalarca kullandırılan kredilerin, vadesi boyunca piyasa koşullarında değişiklikler, dalgalanmalar olabilmekte, bu değişiklikler finansman koşullarının iyiye gitmesi ve fonlama maliyetlerinin gerilemesi şeklinde olabildiği gibi tam tersi yönde de olabilmekte Koşulların iyileştiği ve faizlerin aşağı doğru hareket ettiği dönemlerde kredilerin refinanse edilmesi, erken kapatılması veya faizinde indirim yapılması yönündeki taleplerde artış görülmekte olduğunu, bankalar kredinin vadesine kadar devam edeceğini varsayarak, kaynaklarını da bu varsayımla yönetmekte olduklarını, buna bağlı olarak, piyasa şartları değişse bile bankalar tarafından üzerinde mutabık kalınan kredi koşullarında müşteri talebi olmaksızın tek taraflı olarak değişiklik yapılmadığını, her iki tarafın tacir niteliğinde olduğu ve şartları taraflarca ortak bir mutabakat ile belirlenmiş olan kredi akdinin şartlarının firmalar tarafından tek taraflı olarak değiştirilmesinin, bankalar açısından belirli bir vadeye bağlanmış ve getirisi planlanmış bir gelirden vazgeçilmesi sonucunu yarattığı gibi aktif pasif vade yapısının planlanmasını da güçleştirmekte olduğunu, banka aktifinde yer alan krediler, pasifte yer alan kaynaklarla fonlanmakta, bu da aktif pasif yönetimini zorunlu kıldığını, Bankanın bilançosunda pasif taraftaki yükümlülükleri devam ederken, aktif tarafta yer alan ve belirli bir ödeme planına bağlı kredilerin vadeden önce kapatılmasının, bilançonun aktif-pasif yönetimi açısından olumsuz bir etki yaratarak bankaya ilave mali yük doğurabileceğini, söz konusu maliyetin karşılanabilmesi için de müşterilerden belli bir hesaplama dahilinde veya oran olarak “Kredi Erken Kapatma Komisyonu/Ücreti” talep edilmekte olduğunu, müşterinin daha yüksek faiz vb. masraf ödemek istememesi gibi kendisinden kaynaklanan nedenler ile erken kapama opsiyonlu bir kredi kullanmayıp, kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı krediyi erken kapatmak istemesi halinde, banka açısından doğan maliyeti ödemeden kredi sözleşmesi hükümlerinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmesinin TTK.’nun basiretli tacirlere ilişkin düzenlemeleri, BK’nun sözleşme serbestisine ilişkin düzenlemeleri ve Medeni Kanununun iyi niyetle ifa anlayışına ters düşeceğini, Müvekkili Bankanın, davacıya kullandırmış olduğu krediye ait ödeme planı; kalan vadeye ait taksit tutarları (anapara +faiz+ bsmv den oluşur) kullandıran gününde geçerli faiz oranı ile hesaplanarak belirtildiğini, GKS’nin ilgili kapama maddesinde (34.9 madde) belirtildiği gibi aynı kalan vadede, aynı ödeme planına bağlı, aynı türde, kredinin, kapama tarihinde güncel maliyet ve piyasa koşulları paralelinde oluşan yeni faiz oranı (yıllık net 4.15) ile hesaplanan, alternatif bir ödeme planı oluşturularak ve bu alternatif kredinin taksit tutarları belirlendiğini, erken kapamaya konu kredinin taksit tutarlarının toplamından, alternatif ödeme planında belirtilen taksit tutarlarının toplamın arasındaki fark alınarak erken kapama ücretine ulaşıldığını, müvekkili banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş olmadığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile davayı 227.777,25-Euro ( ıslah ile arttırılan tutar) ıslah ederek bakiye harcı ikmal etmiş, ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ve 01/12/2016 tarihli gerekçeli kararı ile; ” … alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 30.04.2012 tarih 2011/15663-2012/7268 K. Sayılı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 15.10.2014 tarih 2014/9137 E. 2014/15562 K. Sayılı ilamları dikkate alınmak suretiyle davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyonunun fahiş olduğunun kabul edilerek, bilirkişi ek raporunun 1. c maddesinde hesaplanan ve % 2′ lik komisyon erken ödeme oranı kabul edilerek davalı bankanın bu orana göre 76.655 EURO erken kapama komisyonu alacağı bulunduğu, davalı bankanın davacıdan 241.177,12-Euro erken kapama komisyonu aldığı, %2 oranına göre 74.655 düşüldüğünde davacının 166,515,12 Euro davalıya fazla ödenen erken kapama komisyonu alacağının bulunduğunun kabul edildiği … ” gerekçesi ile ” Davanın kısmen kabulü ile, 166.515,12-Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mübrez Yargıtay kararları uyarınca erken kapama komisyon ücretinin erken kapama tarihindeki bakiye ana paranın % 2′ si oranındaki faizi aşamayacağını, bununla birlikte % 2 oranındaki faiz oranını kesinlikle aşmamak kaydıyla, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 34.9 maddesinde yer alan formülün işbu davada öncelikli olarak uygulanması gerektiğini, dosya kapsamında alınan tarihli bilirkişi raporunun, emsal faiz oranlarının hesaplanmasında eksik inceleme içermekte olup; davalı bankanın erken kapama tarihinde daha yüksek oranlarda faiz ile kredi kullandırıldığının bilinmekte olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.49 maddesi kapsamında, önemli olanın erken kapama tarihinde bankanın aynı türden krediyi diğer müşterilere hangi faiz oranı üzerinden kullandırdığı olduğunu, yerel mahkemeden davalı bankanın diğer müşterilere uyguladıkları faiz oranları üzerinde inceleme yapması talep edilmişse de bu taleplerinin olumlu karşılanmadığını, davalı bankanın erken kapama tarihinden vade tarihine kadar elde edebileceği gelirin hesaplanmasında, müşterilerine uyguladığı en yüksek faiz oranının hesaplanması gerekeceğini, zira düşük faiz oranlı kredi kullandırmak davalı bankanın takdirinde olduğundan bu düşük faiz oranının her krediye kullandırılıyormuş gibi gösterilmesinin gerçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi hakkaniyete de uygun düşmediğini, bu açıklamalar kapsamında her ne kadar yerel mahkemenin erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilen ücretin bakiye ana paranın % 2 sini geçemeyeceği yönündeki kararları uyarınca da yerinde olsa da, taraflar arasındaki sözleşmenin bu hususta ayrıca bir düzenleme daha içerdiğinden, komisyon ücretinin bakiye ana paranın % 2′ sini geçemeyeceği yönündeki Yargıtay kararları uyarınca yerinde olsa da, taraflar arasındaki sözleşmenin bu hususta ayrıca bir düzenleme daha içerdiğinden, komisyon ücretinin bakiye ana paranın % 2′ sini geçemeyeceği yönündeki kurala bağlı kalınmak suretiyle, sözleşmedeki formül çerçevesinde, müvekkilden haksız olarak tahsil edilen tutarların tamamının müvekkile iadesinin gerektiğinin izahtan vareste olduğunu beyanla; fazlaya dair her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla istinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı 01/12/2016 tarihli kararının kısmen reddedilen kısımlar bakımından kaldırılmasına, müvekkilden haksız olarak tahsil edilen 227.777,25 Euro TL’ nin ödeme tarihinden itibaren Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yeniden yargılama yapılması mümkün değilse dava dosyasının delilleri değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararına esas yapmış olduğu yargılamada esasen davacı yanın ticari kredilerini erken kapatması sebebiyle müvekkil bankaya karşı erken ödeme komisyonu/ ücreti ödeme külfeti altında olduğunu tespit ettiğini, gerekçeden görüleceği üzere erken kapatılan krediler üzeriden bankanın komisyon/ ücret almasının hukuka uygun olduğunu, ihtilafın alınacak ücret/ komisyonun ne tutarda ya da ne oranda olması gerektiği noktasında olduğunu, yerel mahkemenin bu noktaya yanılgıya düştüğünü, emsal olarak gösterilen kararlar ile somut ihtilaf arasında ciddi farklılık bulunduğunu, yerel mahkemenin kararına dayanak yaptığı ve gerekçe kısmında açıkça emsal olarak kabul ettiğini zikrettiği Yargıtay 19. HD.’ nin 30.14.2012 tarih ve E.2011/15653 – K. 2012/ 7268 sayılı onama kararının müvekkil bankanın taraf olduğu dava dosyasına ait olmakla birlikte somut ihtilafa emsal teşkil edemeyeceğini, görüleceği üzere huzurdaki davaya konu …’ nin erken kapama maddesi ile yerel mahkeme tarafından emsal alınan kararlara konu …’ lerin erken kapama maddelerinin tamamen farklı olduğunu, temyize konu yerel mahkeme kararında bahsi geçen …’ ne göre davacı yanın kredisini erken kapatmak istediği takdirde erken kapama komisyonu ödeyeceğini ve bu komisyonun/ ücretin banka tarafından ne şekilde hesap edileceğini açıkça bilmekte olduğunu, söz konusu kredilerin erken kapatılması sebebiyle tahsil edilen erken kapama ücretinin işbu formüle göre bulunmuş olup, detaylı hesaplamaların dava dosyasında mübrez olduğunu, ancak yerel mahkemenin hatalı bir değerlendirme ile Yargıtay 19. HD.’ nin 30.04.2012 tarih ve E.2011/ 15653- K.2012/7268 sayılı onama kararını huzurdaki davaya emsal olarak nitelediğini ve hatalı bir karara sebebiyet verdiğini, yerel mahkeme kararının Yargıtay’ ın son dönem vermiş olduğu kararlara aykırılık taşımakta olduğunu, tüm bu hususlar gözetildiğinde yerel mahkemece verilen hükmün hatalı olduğunu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin E.2014/49- K.2016/620 sayılı kararına ilişkin tehiri icra talepli olarak istinaf başvurularının kabulüne, yapılacak yargılamanın sonucunda davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı ilk kararı ile; ” … Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredinin ticari kredi sözleşmesi olduğu, opsiyonlu faiz saptayan kredi sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 34.9 maddesinde;” müşterinin banka onayı halinde erken kapama opsiyonu kullanabileceği buna göre erken kapama ücretinin tahsil edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede düzenlenen ücret; mevcut kredinin erken kapama meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarı toplamının, mevcut kredinin kullandıran tarihten vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişinin diğer bankaların faiz uygulamaları ile davacının sözleşmede öngördüğü erken kapama tespit hususlarını birlikte değerlendirmiştir. Buna göre davacı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesine göre aldığı erken kapama ücretinin 241.170,12 Euro olduğu , diğer banka uygulamaları ile erken kapama ücretine ortalama %2 faiz uygulandığı ,buna göre değerin 74.655,00 Euro olduğu, diğer bankaların davacı banka sözleşmesindeki hükümlere göre yeni kredi faiz ortalamaları uygulaması ile alınabilecek erken kapama ücretinin 98.214,38 Euro olduğu tespit edilmiştir. Davalı bankanın sözleşme 34,9 maddesi düzenlemesi ile iki faiz toplamından hareketle değer tespit etmek sureti ile hem de diğer banka ortalamaları ile yapılan fiziki karşılaştırma neticesinde dava konusu değerin fahiş nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre fahiş değerin bilirkişi hesaplaması ile yapılan bankalar ortalama faizi ile davalı banka sözleşmesel hükümlerine uygun hesaplama yöntemi doğrultusunda tespit edilen 98.214,38 Euro değeri hakkaniyete de uygundur. Mahkemece yapılan % 2 değerlendirmesinin sözleşme ile yapılan tahahüt içeriğine de aykırılığı dikkate alınarak mahkeme kararının hakkaniyet değerlemesine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ilamı hakkında davacının fazlaya dair taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine , davalı banka vekili istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen şekilde kabulü ile HMK 353/1-b-2maddesi gereği mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine ( davanın kısmen kabulü ile 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi gereğince … ) gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK 353/1-b2 maddesi gereğince hükmün DÜZELTİLEREK, Davanın KISMEN KABULÜ ile, 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 01/10/2019 tarih ve 2018/749 Esas – 2019/6023 Karar sayılı ilamı ile; ” … 1- Dava, ticari kredi sözleşmesinin erken kapatılması nedeniyle erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilen haksız kesintinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda emsal banka uygulamaları gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesinde, erken kapama ücretinin, mevcut kredinin erken kapanan meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde, kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsaydı yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz toplamının, mevcut kredinin kullandırım tarihinden vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşit olduğu hükmü yer almaktadır. Bu durum karşısında, davalı banka tarafından kullandırılan kredinin erken kapatılması halinde alınacak komisyona ilişkin sabit bir oran belirlenmemiş ise de bu komisyonun nasıl hesaplanacağı sözleşmede gösterildiğinden kural olarak bankanın bu hesaplama yöntemine göre erken kapama komisyonu alması mümkündür. Bu itibarla mahkemece, davalı bankanın kredi sözleşmelerinde açıklanan biçimde hesaplanacak erken kapama komisyonu alabileceğinin kabulü ile taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen kredi sözleşmesi hükümleri gözetilip, gerektiğinde uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun sözleşmeye olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. … ” gerekçeleri ile; Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Taraflar arasında ticari krediye ilişkin 14.12.2010 tarihli sözleşme ve 9.12.2011 tarihli ek kredi formu imzalanmıştır. Davacı şirketin davalı bankadan ticari kredi kullandığı ve bu kredi ile ilgili erken kapama ücreti altında masraf alındığı konusunda ve davacının tacir olduğu ve ticari işletmesi ile ilgili ticari kredi kullanımı yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince istinafa konu ilamda özetle; alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 30.04.2012 tarih 2011/15663-2012/7268 K. Sayılı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 15.10.2014 tarih 2014/9137 E. 2014/15562 K. Sayılı ilamları dikkate alınmak suretiyle; davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyonunun fahiş olduğunun kabul edilerek, bilirkişi ek raporunun 1. C maddesinde hesaplanan ve % 2′ lik komisyon erken ödeme oranı kabul edilerek davalı bankanın bu orana göre 76.655 EURO erken kapama komisyonu alacağı bulunduğu, davalı bankanın davacıdan 241.177,12-Euro erken kapama komisyonu aldığı, %2 oranına göre 74.655 düşüldüğünde davacının 166,515,12 Euro davalıya fazla ödenen erken kapama komisyonu alacağının bulunduğunun kabul edildiği … ” gerekçesi ile ” Davanın kısmen kabulü ile, 166.515,12-Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine … “karar verilmiş ve karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredinin ticari kredi sözleşmesi olduğu, opsiyonlu faiz saptayan kredi sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 34.9 maddesinde;” müşterinin banka onayı halinde erken kapama opsiyonu kullanabileceği buna göre erken kapama ücretinin tahsil edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede düzenlenen ücret; mevcut kredinin erken kapama meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarı toplamının, mevcut kredinin kullandıran tarihten vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir.” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı basiretli tacir sıfatı ile imzalattığı sözleşme hükümleri ile erken kapatma ücreti taleplerini Medeni Kanun 2. maddesi gereğince hüsnüniyet kaidesine bağlı olarak talep etmesi aranmaktadır. Davalının tacir olması sebebi ile sözleşme ile belirlenebilen erken kapama ücretinin kural olarak sözleşmenin 34.9 maddesiyle kararlaştırılan hesaba göre bankanın alması mümkündür. Bununla birlikte sözleşmede oran kararlaştırılmadığından erken kapama ücreti olarak alınan meblağın fahiş olup olmadığı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda yargıtay kararı bulunmaktadır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/13671 Esas ve 2016/8108 Karar 13.10.2016 tarihi karar ) Dairemizce yapılan bu tespitlere göre taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; davalı bankanın sözleşmede 34.9 maddesinde kararlaştırılan hesap şekline göre “erken kapama tarihindeki tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni krediye uygulanacak faiz oranın nasıl belirleneceği ve ne oranda olacağı noktasındadır. Tarafların itirazları esasen bu konuda olup hesaplama şekline doğrudan bir itirazları bulunmamaktadır. Bilirkişi incelemesi öncesi mahkeme tarafından erken kapama tarihinde aynı mahiyetteki yeni açılan kredilere uygulanan faiz oranları, talep konusu komisyon ve giderlere ilişkin yapılan kesinti oranları … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bank ve … bankalarından talep edilmiş, bilirkişi rapor ve ek raporunda karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bilirkişi Banka E. Müdürü … 12.06.2015 tarih ve 03.06.2016 tarihli ek raporunda; davacının talebi (%2 oranı) ve sözleşmede kararlaştırılan şekliyle ve davalı banka ile diğer bankaların faiz uygulamalarını dikkate alarak değerlendirme yapmak suretiyle erken kapama ücretlerini alternatifli olarak hesaplamıştır. Ek raporun sonuç bölümünün 1/A maddesinde; davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama şekline ve davalı bankanın erken kapatma tarihinde aynı mahiyetteki kullandırdığı yeni kredilere fiilen uyguladığını beyan ettiği faiz oranı olan %4.15 oranına göre alacağı erken kapama ücretinin 241.123,31 Euro olduğu belirtilmiştir. Hesaplanan bu miktar davalı banka tarafından tahsil edilen miktarla küsurat farkı dışında aynı miktardır. Nitekim davalı banka vekilince hesaplanan bu miktara itirazlarının olmadığı ve mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi beyan edilmiştir. Ek raporun sonuç bölümünün 1/B maddesinde; davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama şekline ve diğer kamu ve özel bankaların erken kapatma tarihinde aynı mahiyetteki kullandırdıkları yeni kredilere fiilen uyguladıklarını bildirdikleri faiz oranı ortalaması olan % 6.51 oranına göre alacağı erken kapama ücretinin 98.214,38 Euro olduğu tespit edilmiştir. Ek raporun sonuç bölümünün 1/C maddesinde ise; davacının dosyaya ibraz ettiği Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin davalı bankanın dava dışı borçlu şirket ile arasındaki ( aynı sözleşme 34.9 maddesi hesaplama şekli ) davada verilen ve bankalar arası genel teamüllere göre %2 oranına göre davalı bankanın alacağı erken kapama komisyon ücretinin 74.655,00 Euro olduğu tespit edilmiştir. Davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama düzenlemesi ile diğer banka ortalamaları ve % 2′ lik banka teamüllerine göre uygulanan erken kapatma komisyon ücretlerinin karşılaştırılması neticesinde, davacıdan tahsil edilen ücretin fahiş nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre fahiş değerin bilirkişi hesaplaması ile yapılan bankalar ortalama faizi ile davalı banka sözleşmesel hükümlerine uygun hesaplama yöntemi doğrultusunda tespit edilen 98.214,38 Euro değeri hakkaniyete de uygundur. Mahkemece yapılan % 2 değerlendirmesinin sözleşme ile yapılan tahahüt içeriğine de aykırılığı da dikkate alınarak, mahkeme kararının hakkaniyet değerlemesine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin yukarıda yer alan gerekçeler, basiretli davranma yükümlülüğü ve sözleşme serbestliği ilkelerine aykırı olan fazlaya ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı bankanın beyan ve ibraz ettikleri haricinde, kendi aleyhine erken kapama tarihinde verdiği yeni kredilere fiilen uyguladığı faiz oranlarını ve buna ilişkin kredi sözleşmelerinin örneklerini beyan ve ibraz etmeyeceği basit mantık kuralı gereğidir. Yine davalı bankanın erken kapama tarihindeki vermiş olduğu tüm kredi sözleşmelerindeki fiilen uyguladığı faiz oranlarının tespiti için davalı banka nezdinde kayıtlarının hepsinin araştırılarak tespiti fiilen ve ticari sır kapsamında hukuken mümkün değildir. İlk Derece Mahkemesince diğer kamu ve özel bankalardan erken kapama tarihindeki yeni kredilere fiilen uyguladıkları faiz oranlarının tespiti için yazılar yazılıp cevaplar alınmış ise de; her bir bankanın kaynak / fonlama maliyetlerinin değişkenlik göstermesi, kredi kullandırım oranlarının piyasa şartları kapsamında ve müşteri ile banka arasındaki ticari ilişkileri gözetilerek belirlendiğinden, fiilen uygulanan tek bir faiz oranı saptanamadığından, bankalardan gönderilen faiz oranlarının ortalamasının baz alınarak, erken kapama tarihinde aynı mahiyette verilecek yeni kredilere uygulanacak faiz oranlarının ortalamasının sözleşmede yer alan 34.9 maddesindeki hesaplama şekline göre ödenecek erken kapama komisyon ücretinin belirlenmesi somut olayda zorunluluk arz etmektedir. Dairemizce de yukarıda açıklanan nedenlerle bilirkişi ek raporunda 1/B maddesi ile hesaplanan erken kapama komisyon ücreti miktarına itibar edilmiştir. Yargıtay bozma ilamında, davalı bankanın sözleşmede belirtilen hesaplama yöntemi ile erken kapama komisyonu alacağı belirtilmiştir. Yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği üzere, dairemizin kararı da bu yöndedir. Yine Yargıtay bozma ilamında ” … Taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen kredi sözleşmesi hükümleri gözetilip , gerektiğinde uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun sözleşmeye uygun olup olmadığının değerlendirilmesi sureti ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken … ” şeklinde somut bir neden gösterilmeksizin bozma kararı verildiği görülmüştür. İstinafa konu davada, tarafların somut bir şekilde delillerin toplanmadığı veya eksik toplandığına dair bir itirazları yoktur. Dairemiz karar gerekçesinde de açıklandığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmede belirtilen hesaplama şeklinde yeni kullandırılacak kredilere uygulanacak faiz oranının nasıl belirleneceği ve ne oranda olacağına ilişkindir. Bu hususta ilk derece mahkemesince tarafların tüm delilleri toplanmıştır. Bilirkişi rapor ve ek raporunda da tarafların itirazları da karşılanmak sureti ile sözleşmedeki hesaplama şekline uygun ve seçenekli olarak hesaplama yapılarak dosyaya ibraz edilmiştir. Dairemizce de İlk derece Mahkemesi tarafından somut olayda erken kapama komisyonunun % 2 oranı kabul edilerek verilen karar, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan hesaplama şekline aykırı olacağından kararın kaldırılmasına ve diğer bankaların yeni kredilere faiz ortalamaları dikkate alınarak, davalı bankanın talep edebileceği erken kapama komisyon ücreti sözleşmedeki hesaplama yöntemine uygun olarak belirlenerek karar verilmiştir. Sonuç itibari ile dosya kapsamına göre gerekli araştırma ve değerlendirmelerin yapıldığı, başkaca araştırma ve değerlendirilmesi gereken husus bulunmadığı düşünüldüğünden önceki kararda ısrar etmek zorunlu görülmüştür. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ilamı hakkında davacının fazlaya dair taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine , davalı banka vekili istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen şekilde kabulü ile HMK 353/1-b-2maddesi gereği mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine ( davanın kısmen kabulü ile 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi gereğince … ) gerektiği yönünde dairemizde tam bir vicdani kanı hasıl olduğundan ve bozma kararı sonrasında da vicdani kanaatte bir değişiklik olmadığından, dairemizin önceki kararında değişiklik yapılmasına gerek ve neden görülememesi sebebiyle önceki kararımızda ısrar edilerek aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Dairemizin 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK 353/1-b2 maddesi gereğince hükmün DÜZELTİLEREK, 4-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN : 5- Alınması gerekli 29.725,59 TL karar harcından, dava açılırken davacı tarafından mahkeme veznesine peşin olarak yatırılan 1.033,90 TL ile ıslahla yatırılan 10.508,00 TL’ nin toplamı olan 11.541,9 TL’ nin mahsubu ile bakiye 18.183,69 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 6- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 1.062,90 TL harç ile ıslahla yatırılan 10.508,00 TL ıslah harcı toplamı 11.570,9 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında sarf edilen 887,50 TL yargılama gideri ile istinaf aşamasında sarf edilen 56,5 TL yargılama gideri toplamı 944,00 TL’ nin haklılık oranına göre takdiren 6/10′ unun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında sarf edilen 29,00 TL yargılama gideri ile istinaf aşamasında sarf edilen 11,00 TL yargılama gideri toplamı 40,00 TL’ nin haklılık oranına göre takdiren 4/10′ unun davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9- Dairemiz karar tarihi itibari ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmak suretiyle takdir olunan 38.807,86 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10- Dairemiz karar tarihi itibari ile reddedilen miktar üzerinden hesaplanmak suretiyle davalı vekili için takdir olunan 26.523,77 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11- Harçlar kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70’er TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, davalı tarafça yatırılan 8.657,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 12- Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 14- Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 11,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre davalı lehine takdir olunan 1.700,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 16- Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu taktirde karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine, Dair olarak, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/02/2020