Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2769 E. 2020/169 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2769 Esas
KARAR NO: 2020/169 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2017
NUMARASI: 2015/118 Esas – 2017/161 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil sanayinde faaliyet gösterdiğini, İngiltere’de mukim … isimli müşterisine 16.01.2015 tarih … sıra nolu fatura içeriğindeki ürünleri sattığını, söz konusu ürünlerin İngiltere’deki müşterisine nakliyesi için 1. Sıradaki … A.Ş. ile anlaştıklarını, … ise ürünlerin taşınması için alt taşımacı olarak 2. Sıradaki … Ltd.Şti ile anlaştığını, müvekkiline ait ürünlerin 2. sıradaki davalı … Ltd.Şti’ ye ait … plakalı araç ile 3. sırada yer alan davalı şoför … nezaretinde nakliye edilirken 22.01.2015 tarihinde çalındığını, meydana gelen hırsızlık olayından sonra müvekkili şirket ve gönderilen çalınan ve müşteriye teslim edilemeyen ürünleri tespit edip mail attığını, netice itibariyle müvekkiline ait ürünlerden toplam 265 koli ve 16293 parça ürünün çalındığını, çalınan ürünlerin fiyatının ise 61.305,17 Sterlin olduğunu. Hırsızlık olayının meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, CMR konvansiyonunun 17.maddesinde taşımacının sorumluluğunun düzenlendiğini, 3.sırada yer alan davalının aracı güvenli bir otoparka çekmeden, hiçbir güvenlik önlemi almadan yol kenarına çektiğini ve başka bir kamyonun yükün bulunduğu tıra yanaşıp 265 koli eşyayı yüklemesi süresince de uyanmadığını ve herhangi bir tepki vermediğini, zararın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu bu nedenle 228.109,25 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu uyuşmazlığın CMR konvansiyonu hükümlerine tabi olduğunu, CMR 17/2 uyarınca müvekkili firmanın meydana gelen hırsızlık olayında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, somut kara taşımasında müvekkili firmanın fiili taşıyan olmadığını, müvekkilinin fiili taşıyanı uygun şekilde seçip gerekli talimatları uygun şekilde verdiğini, tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, tazminata hükmedilmesi halinde CMR’de öngörülen sorumluluk sınırını aşamayacağını, CMR 27.uyarınca tazminat taleplerinde ancak %5 oranında faiz talep edilebileceğini beyanla davanın reddini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde; davacının belirttiği üzere tazminat talebine konu eksikliğin sebebinin Hırsızlık olduğunu, taşıyıcının önlemesine imkan olmayan bir durum olduğundan CMR 17/2 maddesine göre taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, aracın şoförünün alıcı adresine ulaştığını giriş kaydı yapıldıktan sonra başka bir adrese yönlendirildiğini, şoförün adresi ararken takometresinin dolduğunu ve diğer adresi bulamadığından aracı güvenli bir park yerine çektiğini, hırsızlık sırasında şoförün araçta dinlenme halinde olduğunu ve olayın gece gerçekleştiğini, bunun dışında dosyada hırsızlığa dair bir bilgi ve belge olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava değerine itiraz ettiklerini, hesaplamanın CMR 23.maddesine göre yapılması gerektiğini, malın gerçek değerinin Türkiye’deki değerinin tespiti ve sınırlı sorumluluk kapsamında hesaplama yapılması gerektiğini, CMR konvansiyonunun 27.maddesi faiz konusunda talep edilecek faiz oranının yıllık %5’i geçmeyecek şekilde olması gerektiğini düzenlediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin söz konusu malların himayesinde bulunan aracından çalınmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin çalışmış olduğu firmada aracına yüklenen davacıya ait malları sağ salim teslim etmesi gereken adrese 22.01.2015 tarihinde ulaştığını ancak o firma tarafından malların o an teslim alınmayarak sabah 06:00’da gelmesi için kendisine yeni bir adres gösterildiğini, gösterilen adresin 22.km uzaklıkta olduğunu, mümkünse burada veya daha yakın bir adreste konaklamak istediğini söylemesine rağmen alıcı firma görevlilerinin bu isteği geri çevirdiklerini, bahsedilen yere gittiğinde oranın park olmadığını ancak başkaca şoförlerinde bulunduğunu kendisinin de konaklamak üzere geceyi burada geçirdiğini, sabah kalktığında tentenin parçalanarak soyulduğunu gördüğünü ve polise haber verdiğini, müvekkilinin soyulmasına neden olan olayın alıcı firmanın malları teslim almaması ve ona güvenli bir park alanı göstermemesi olduğunu, müvekkilinin alıcı firmaya akşamdan teslime gitmesinin sebebinin ise diğer gün saat 17:00’de başka bir yüklemesi olduğunu, firma tarafından kendisine bizzat tembih edilerek geç kalmamak üzere malları akşamdan teslim etmeyi planladıklarını, müvekkilinin davalı firmanın talimatına uyma gayreti neticesinde hırsızlık olayının olduğunu beyanla müvekkili aleyhine açılmış davanın reddine karar verilerek tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/02/2017 tarih 2015/118 Esas 2017/161 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Taşıyıcının eşyayı tam ve sağlam durumda teslim aldığı, taşıyanın zararın kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebeple ileri geldiğini ispatlayamadığı, CMR Konvansiyonuna göre hesaplanan miktardan davalıların sorumlu olacağı, CMR 23. ve 25. maddeleri dikkate alınarak yapılan hesaplama gereğince, meydana gelen hasar bedelinin, taşıyanın sorumlu olduğu üst sınır 71.283,65 TL olmakla, davacının talep ettiği meblağı 228.109,25 TL’nin bu miktarın üzerinde kalması nedeniyle davalıların 71.283,65 TL ile sorumlu olacağı kanaatine varıldığı ” gerekçesi ile; ” Davacı vekilinin davalılar aleyhine açmış olduğu tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,71.283,65 TL nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar … ile … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Zararın tamamen tespit edildiği bir durumda, CMR Konvansiyonu’ nun 23. maddesi gereğince tazminatın sınırlandırılmasının adalete aykırı olduğunu, somut dosyada 3. sıradaki davalı şoförün arabayı otoparka dahi çekmeyip, hiçbir güvenliği olmayan yol kenarına bırakarak uyumuş, araba soyulana kadar en ufak bir tepki vermemiş olduğunu, bu ihmalin CMR 29 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Hukuki bilgiyle çözümlenecek konularda bilirkişiye başvurulamayacağını, Konvansiyonun 29. maddesinde davaya bakan mahkeme kararı ile kasıt veya fena hareket addedilen kusurlar ibaresini açık ve net kullanmış olmasına rağmen, bilirkişi heyetinin bu konuda da görevini aşarak, hakim yerine kendisini koyarak, 3. sıradaki davalının kusurunun bu madde kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini belirttiğini, yerel mahkemenin de bu hususta açıkça değerlendirme yapma yetkisinin kendi takdirinde olduğu ve bu konuda kendisinin karar vermesi gerektiğini belirtmelerine rağmen, bilirkişinin kanaatine dayanarak hüküm kurduğunu, bu açıdan da kararın kabulünün mümkün olmadığını, İleri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, tam zarar bedeli üzerinden davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş. istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın aktif husumet ehliyetine haiz olmadığı yönündeki itirazlarının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, CMR m. 17/2 uyarınca müvekkilinin meydana gelen hırsızlık olayında herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen bu hususun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, CMR m. 27 hükmünde açıkça tazminat taleplerinde ancak % 5 oranında faiz talep edilebileceği düzenlenmiş olmasına rağmen yerel mahkemenin davacıya avans faiz verilmesi yönünde karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu İleri sürerek ilk derece mahkemesinin usul ve kanuna aykırı 16 Şubat 2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine, CMR m. 17/2 hükmü uyarınca sorumluluğu kaldıran halin varlığı ve dava konusu hasara alıcı tarafından verilen talimatın yol açmış olması sebepleriyle davanın reddine, davalıların sorumlu olduğuna hükmedilmesi halinde bilirkişilerce hesaplanan ve yerel mahkemece hükme esas alınan sınırlı sorumluluk çerçevesindeki azami tazminat tutarının dikkate alınmasına, müvekkili aleyhine bir hüküm tesis edilmesi halinde hükmedilecek tazminata işleyecek faiz bakımından CMR m. 27′ deki % 5 faiz oranından daha fazla bir oranın dikkate alınmamasına, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve sair tüm sonuçların davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilin söz konusu malların himayesinde bulunan aracından çalınmasında herhangi bir kusur bulunmadığını, Müvekkilin çalışmış olduğu firmada aracına yüklenen davacıya ait malları teslim etmesi gereken adresteki firmaya 22.01.2015 tarihinde ulaştırdığını ancak o firma tarafından malların o an teslim alınmayarak sabah 06:00′ da gelmesi için kendisine yeni bir adres gösterildiğini, müvekkilin bu adresin 22 km uzaklıkta olduğu mümkünse burada veya daha yakın bir adreste konaklamak istediğini söylemesine rağmen alıcı firma görevlilerinin bu isteklerini geri çevirdiklerini, müvekkile alıcı firma tarafından verilen adrese gittiğinde orada park alanının olmadığını gördüğünü, ancak aracını uygun bir yere pak ettiğini, park esnasında orada bulunan İspanyol şoförlere güvenli olup olmadığını sorduğunu, İspanyol şoförün o yerin güvenli olduğunu, her zaman burada konaklama yaptığını söyleyince aracını park ettiğini ve sabahı beklemeye başladığını ve uyuya kaldığını, sabah kalktığında ise aracının tentesinin parçalanarak soyulduğunu gördüğünü ve polise haber verdiğini, alıcı firmanın müvekkili tarafından kendisine ulaştırılan malları teslim alsa veya orada konaklamasına izin verseydi bu hırsızlık olayının gerçekleşmemiş olacağını, firmanın talimatına uyma gayreti neticesinde bu hırsızlık olayının yaşandığını, böyle bir durumda müvekkile kusur atfedilmesinin imkansız olup davanın kısmen de olsa kabul edilmesinin haksızlığa neden olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI : Dairemiz 05/07/2018 tarih 2017/766 Esas 2018/665 sayılı ilk kararı ile; ”Davacı vekilinin, davalı …Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı …Ş. tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 02/10/2019 tarih 2018/4570 Esas 2019/6098 Karar sayılı ilamında; ”1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesi tarafından alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu yeterli görmeyerek duruşma açmış ve yeni bir bilirkişiden bilirkişi raporu alarak bu raporu dayanak gösterip davacı vekilinin ve davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunu HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddetmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir. 2-Kabule göre de; CMR Konvansiyonu hükümlerine göre taşıyıcı, taşıdığı emtiayı tam ve sağlam olarak alıcısına teslim ile yükümlüdür. Malların kısmen veya tamamen kaybından veya hasarından veya gecikmesinden sorumludur. Bu sorumluluk, kural olarak tam tazmin esasına değil, taşıyıcıya teslim edilen değerin iadesine yöneliktir. CMR Konvansiyonu’nda sorumluluk kapsamı, esas itibariyle 23-28. maddelerde düzenlenmiştir. Ancak, 23.5 ve 29. maddelerinde açıklanan haller, sınırlı sorumluluk kuralının istisnasını oluşturmaktadır. CMR 29. maddesi hükmüne göre, ağır kusurun varlığı halinde taşıyıcı, bu konvansiyonun taşıyıcının sorumluluğunu kaldıran, sınırlayan veya ispat yükünü diğer tarafa yükleyen hükümlerinden yararlanamayacaktır. Bu halde, taşıyıcı tüm zararlardan sorumlu olacaktır. Mahkemece, somut olayda taşıyanın aracı güvenli bir otoparka park etmeyerek hırsızlık olayına neden olduğu ve taşıyanın zararın kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebeple ileri geldiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle sınırlı sorumluluk hükümlerine göre yapılan tazminat hesabı doğrultusunda karar verilmiş ise de iddia, savunma, tarafların sunduğu deliller ve mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı taşıyana ait araç sürücüsünün giriş çıkışı denetlenmeyen, kamera vb. güvenlik sistemi olmayan, bekçisi bulunmayan bir tır parkında akşam saatlerinden sabaha kadar mola verdiği, araç sürücüsünün tırın içinde dinlenirken hırsızlık olayının yaşandığı, sürücünün sabah uyandığında hırsızlık olayını farketiğinin sabit olması karşısında mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı ilke olarak kabul edilmek ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken, sınırlı sorumluluk ilkesine göre yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş” gerekçesi ile; Davacı vekili ve davalı …Ş. vekili temyiz istemlerinin kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davalı … vekilince; davacının çalınan malların bedellerini alıcısından almış olabileceği, bu kapsamda davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı iddia edildiğinden ve bu hususta ilk derece mahkemesince de herhangi bir inceleme yaptırılmadığından dairemizce duruşma açılarak bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi … ibraz etmiş olduğu raporunda, davacı şirketin taşıma konusu ürünlerin bedelini dava dışı alıcı … şirketinden tahsil etmediği bildirdiğinden davacının aktif dava ehliyetinin olduğu kabul edilmiş ve bu yöndeki davalı … Limited Şirketinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davanın TL üzerinden açıldığı ve ilk derece mahkemesince de TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşıldığından tarafların sıfatına göre alacağa avans faizi uygulanmasında da bir isabetsizlik yoktur. Davalı …. şirketinin aksi yöndeki istinafı yerinde değildir. Taşıma konusu ürünlerin park halindeki araçtan çalındığı dosya kapsamına göre sabit olup, davalı şoförün aracını uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere, güvenli olmayan bir yerde park etmesinde,CMR 29. maddesi hükmüne göre ağır kusurlu sayılacağından ve bu konvansiyonun taşıyıcının sorumluluğunu kaldıran, sınırlayan veya ispat yükünü diğer tarafa yükleyen hükümlerinden davalı taşıyıcılar yararlanamayacağından, davalı taşıyıcılar tüm zararlardan sorumlu olacaktır. Davacı vekilinin davalıların sınırlı sorumluluktan yararlanamayacakları yönündeki istinaf sebebi yerinde görülerek Dairemizce kabul edilmiştir. Bu kabule göre de, davalıların zarardan sorumlu olmadıkları yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir. CMR kapsamında ödenecek tazminat, malların taşıma için kabul edildiği tarih ve yerdeki bedeli olarak belirlenecektir. Somut olayda davacı tarafça ibraz edilen faturalar, gümrük beyannameleri ve bilirkişi raporuyla taşımaya konu toplam 16.546 adet ürünün değerinin 62.275,45 GBP olduğu belirlenmiştir. Yine dava dilekçesi ekinde ibraz edilen davacı şirket beyanı ve gümrük belgesinden gönderilen ürünlerden 265 koli ve 16.293 parça ürünün çalındığı, çalınan ürünlerin toplam bedelinin ise 61.305,17 GBP olup dava tarihi itibariyle geçerli kur üzerinden TL karşılığının davacı tarafça talep edildiği gibi 228.109,25 TL olduğu anlaşılmaktadır. Dairemizce benimsenen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda istinafa konu ilam, davalılar yönünden dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, davalılardan … A.Ş ile …’ın istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2.maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalılardan … A.Ş ile …’ın istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/02/2017 gün ve 2015/118 Esas – 2017/161 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın kabulü ile; 228.109,25TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, İLK DERECE YÖNÜNDEN : 2-Alınması gereken 15.582,14.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 3.895,54.TL harcın mahsubu ile bakiye 11.686,60.TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 3.895,54.TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen 301,25TL posta / tebligat gideri ve 1.800.00TL bilirkişi gideri toplamı 2.101,25.TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 24.417,65TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 85,70’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.582,14.TL harçtan istinaf eden davalı …Ş. tarafından yatırılan 1.218,00.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 14.364,14.TL’nin istinaf eden … A.Ş. tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.582,14.TL harçtan istinaf eden davalı … tarafından yatırılan toplam (1.186,60TL + 31,40TL=) 1.218,00.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 14.364,14.TL’nin istinaf eden … tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından yatırılan 31,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 12-Davacı tarafından sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 36,00.TL tebligat gideri toplamı 121,70.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 13-Davalılar tarafından sarfedilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 14-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre davacı lehine takdir olunan 1.700,00.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 15-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/02/2020