Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2768 E. 2020/167 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2768 Esas
KARAR NO: 2020/167 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2015/140 Esas 2017/358 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Dairemizden verilen 14/12/2017 tarih ve 2017/618 Esas – 2017/835 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/10/2019 tarih ve 2018/942 Esas 2019/6308 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının muaccel alacaklarının teminen Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile İİK’nın 270 ve TMK’nın 950.maddeleri gereğince hapis hakkı kullanılmak suretiyle davalılara menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine girişildiğini, zilyedi bulundukları menkul mallar üzerinde hapis haklarının kullanıldığını, ancak haksız olarak davalı tarafın takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, davanın kabulüne, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi … ve Ortağı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile aralarında taşıma sözleşmesi konusunda elektronik yazışmalar yapıldığını, ödemelerin 90 gün içerisinde yapılacağının belirtildiğini, bu nedenle takibe konu faturaların muaccel olmadığını bu nedenle icra takibine itiraz edildiğini, hapis altına alınan malların … T.A.Ş’ye ait olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin … Limited Şirketi arasında 2 adet sözleşme düzenlendiğini, satın alınan malların limited şirkete ödendiğini, malların sevk irsaliyelerinin müvekkili şirket adına olduğunu, haksız olarak hapis hakkının kullanıldığını savunarak davanın reddine ve ayrıca tedbiren malların serbest bırakılarak müvekkiline teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 18/04/2017 tarih 2015/140 Esas 2017/358 Karar sayılı kararında; “Yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmalara, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, dayanak faturalara, irsaliyelere, gümrük beyannamelerine, sunulan ve toplanan delillere, yaptırılan inceleme sonucu alınan 23/03/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile bu rapora itiraz üzerine alınan 30/11/2016 havale tarihli bilirkişi heyeti raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; davacı taşıma şirketinin davalı kollektif şirketten davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu üzere 143.665,54 TL alacağının bulunduğu, her ne kadar davalı kollektif şirket vekili borcun muaccel olmadığını savunmuş ise de, dayandıkları e-postaların içeriğinde ödemenin 90 gün de yapılacağı konusunda bir açıklık olmadığı, el yazısı ile e-postanın üzerine yazılan ”ödeme: 90 gün içinde hesaba havale” cümlesinin davacıyı bağlamayacağı, altında davacının bir imzasının bulunmadığı, dolayısıyla bu alacağın muaccel olduğu, hapis hakkının kullanılıp kullanılamayacağı yönünde bilirkişi heyetleri arasında görüş ayrılığının bulunduğu, ancak bu durumun hukuki olması nedeniyle çelişkiyi gidermek için başka bir rapor alınmasına mahkememizce gerek bulunmadığı, davacı taşıyıcının taşıma sözleşmesini … Şirketi ile yaptığı, bu şirketin taşıttığı eşya üzerine taşıma ücretinin ödenmemesi halinde TTK ve TMK hükümleri gereğince hapis hakkını kullabileceği kabul edilerek…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile, Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçluların itirazlarının iptaline, takibin asıl alacak 143.665,54 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, alacak bedeli mahkememizin 25/05/2015 ve 19/06/2015 tarihli ara kararları ile dosyamıza teminat olarak davalı … tarafından yatırılan 381.871,09.TL’nin karar kesinleşince ilgili icra müdürlüğüne aktarılmasına, bakiye kısım kalır ise yatırana icra müdürlüğü tarafından iadesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; vadesinde ödenmeyen muaccel alacaklarının tahsilini teminen, 03.12.2014 tarihinde İİK md.270 ve TMK md.950 gereğince hapis haklarının kullanıldığı, hapis hakkına vaki şikayet red edildiği gibi red kararının Yargıtayca onandığını, 05.12.2014 tarihinde davalı/borçlulara karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı ve davalı/borçlulara ödeme emri gönderildiğini, müvekkili davalı/borçlu … ile aralarındaki taşıma sözleşmesi gereği ve karşılığı vadesinde ödenmeyen muaccel fatura alacaklarının tahsilini teminen, 03.12.2014 tarihinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından İİK md.270 ve TMK md.950 hükümlerine dayanılarak, yine söz konusu taşıma sözleşmesi gereği müvekkili tarafından nakliyesi yapılmakta olan ve müvekkili zilyetliğinde bulunan muhtelif miktarda çelik sac levha üzerinde hapis haklarının kullanıldığını, yasal süre içinde 05.12.2014 tarihinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyadan (1) ve 2. nolu davalı/borçlulara karşı, toplam 267.919,06-TL tutarındaki alacağın tahsilini teminen rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılarak ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin alacağının tahsilini sağlamak amacıyla, nakliyesi gerçekleştirildiği sırada müvekkili zilyetliğinde bulunan mallar üzerinde, yasadan doğan hapis hakları kullanmasına karşı 1 nolu davalı/borçlu şirket tarafından, Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1068 E. sayılı dosyası ile icra muamelesi şikayet edildiği, bu şikayetin Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından haksız bulunarak reddedildiği ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, 1 nolu davalının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine ilişkin ödeme emrinin gönderildiği ve harçların yatırıldığı tarih olan 05.12.2014 tarihinde haricen açık hesap borçlarına mahsuben müvekkili şirkete bir kısım ödeme yaptığını, bilahare ödeme emirlerinin kendilerine tebliğinden sonra (1) ve (2) nolu davalılar tarafından icra takip tutarının tamamına karşı itiraz edilmesi üzerine bu davanın açıldığını, mahkemenin (1) nolu davalının, 03.12.2014 tarihinde hapis hakkının kullanılmasından sonra ve icra takibinin başlatılarak davalılara ödeme emri gönderildiği gün olan 05.12.2014 tarihinde, ilgili icra dosyasına değil haricen ve dosya borcunun karşılığı olarak yapıldığı belirlenemeyen bu ödeme üzerinden, itirazın iptali yönünde bu davanın kısmen reddine ilişkin karar vererek, icra inkar tazminatının 143.665,54-TL üzerinden hesaplanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücreti bakımından kısmi değerlendirme yapmak suretiyle hüküm oluşturmasının yerinde olmadığını, her takibin ve dava açıldığı tarihteki maddi ve hukuki esaslar çerçevesinde karara bağlanacağını, doktrin ve Yargıtay kararlarının da takibin açıldığı tarih itibariyle yargılama giderleri ve inkar tazminatına hükmedilmesi yönünde olduğunu, mahkemece davanın takip tutarının tamamı üzerinden değil de kısmen kabulü şeklindeki kararının (1) nolu davalı tarafından bilgileri dışında ve haricen yapılan ödemeye dayanmakta olduğu ve ancak davalı tarafından icra takip tutarının tamamına karşı itiraz edilmiş olduğundan, mahkeme nezdinde açılan davanın değeri hususunda kusur veya ihmallerinin olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri bakımından, aleyhe hüküm oluşturulmasının hatalı olduğunu, hapis hakkının kullanılmasından sonra, vaki ödeme emrine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ederek yargılama yapılmasına sebebiyet verildiği, icra takibi ile aynı gün kısmi para yatırılması davalıların takip konusu alacak miktarının tamamı üzerinden yargılama giderleri ve icra inkar tazminatına mahkum olmaları doktrin ve Yargıtay içtihatları gereğince gerektiğini, davanın yasal dayanağı olan İİK.md.67, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı vaki itirazın iptali ile İİK.md.66’ya göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığını, mahkemenin davanın kısmen kabulu demek suretiyle 15.223,49-TL tutarındaki, defterlerine kayıtlı alacaklarının hiçbir gerekçe sunmadan reddetmesinin yerinde olmadığını, ilk bilirkişi heyetinin ispata muhtaç şeklindeki beyanları dikkate alınarak Mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden söz konusu tutardaki alacağın kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, istinaf incelemesi sonucu, ilk derece mahkemesi hükmünün yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabının kısmi kabul kararı doğrultusunda yapılarak oluşturulan hükmün kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı bıkımından takip tarihi itibariyle alacak tutarı olan 267.919,06.TL’nin tamamı üzerinden hüküm oluşturulmasına, reddedilen 15.223,49.TL tutarındaki fatura muhteviyatına ilişkin olarak ret kararının düzeltilerek bu tutarın kabul edilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemece yazılan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğunu, 18.04.2017 tarihli duruşmanın 1 numaralı kararında; “Davanın kısmen kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasındaki davalı borçluların itirazının iptaline, takibin asıl alacak 143.165,54 TL üzerinden devamına,….” karar verildiğini, gerekçeli kararda ise; takibin devam edeceği meblağ olarak 143.665,54 TL gösterildiğini, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmasının bozma nedeni olduğunu, Yargıtay’ın bu hususta pek çok kararı bulunduğunu, gerekçeli kararda tarafların iddia ıle savunmaları ile dosya kapsamındakı deliller tartışılıp değerlendirilmeksizin ulaşılan sonucun belirtilip gerekçelendirilmeksizin sadece bilirkişi raporunun mahkemece yeterli görüldüğü ifade edilerek karar verildiğini, bu durumun HMK 297. maddeye aykırı olduğunu, gerekçeli kararda, “… Hapis hakkının kullanılıp kullanılamayacağı yönünde bilirkişi heyetleri arasında görüş ayrılığı bulunduğu, ancak bu durumun hukuki olması nedeniyle çelişkiyi gidermek için başka bir rapor alınmasına mahkemece gerek bulunmadığı…” ifadelerine yer verildiğini, ancak; müvekkilinin şirketin diğer davalı … Şirketi ile davacı arasındaki ticari ilişkiyle herhangi bir ilgisi bulunmadığını, davacının hiçbir zaman malların zilyedi konumunda da olmadığını, bu hususta sunulan sevk irsaliyelerinin de mahkemece incelenmediğini, incelendi ise hangi gerekçe ile reddedildiğinin belirtilmediğini, HMK/297. maddesine riayet edilmeksizin oluşturulan gerekçeli kararın hukuka aykırı olduğunu, 03.03.2016 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirme kısmında davacının hapis hakkını kullanmasının hukuka aykırı olduğunun belirtildiğini, bilirkişilerce; dosyada mübrez sevk irsaliyeleri sunulmak suretiyle bu kanaate varılmasına rağmen mahkemece bu husus değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiğini, bunun hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğunu, Yargıtayda salt bilirkişi raporuna atıf yapılarak yazılan kararlarını hukuka aykırı olarak değerlendirdiğini ve bozduğunu, gerekçeli kararda, takibin devamına karar verilen tutarın davalılardan ne şekilde tahsil edileceğine yer verilmediğini, davada; müvekkili ile birlikte … Şirketi’nin de davalı konumunda olduğunu, hüküm kısmında ise; takibin devamına karar verilen tutarın “davalılardan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiğini, ancak hangi davalıdan ne şekilde alınacağı; müteselsil bir şekilde tahsil edilip edilmeyeceği hususunda bir ifadeye yer verilmediğini, hüküm sonucu kısmında istem sonuçlarından her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini, hüküm sonucunun açık bir şekilde yazılmamış olmasının Yargıtay tarafından bozma sebebi olarak değerlendirildiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, hapis hakkının kullanımının somut olay bakımından uygulanabilir olmadığının kabulü gerektiğini, dava kısmen reddedilmiş olmasına rağmen müvekkili yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, bulunduğunun kabulü halinde dahi belirlenebilir ve likit bir alacağın varlığından söz etmenin mümkün olamayacağını, bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının yapılan haricen ödemeye rağmen, icra takibindeki tutar üzerinden bu davayı açtığını, hiçbir şekilde hukuki yararı bulunmamasına rağmen dava açtığı ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin takip konusu tutar üzerinden hesaplanması gerektiğini şeklindeki beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile icranın geri bırakılmasına, istinaf nicelemesi sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/140 Esas 2017/358 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DAİREMİZİN İLK KARARI : Dairemiz 14/12/2017 tarih 2017/618 Esas 2017/835 sayılı ilk kararı ile; “Davacı vekilince davalılar aleyhine 05.12.2014 tarihinde başlatılan takip tarihinde, davalı … Şti. Tarafından borca mahsuben ve haricen yapılan ödemelerin takipte istenen alacak tutarından mahsubu ile hüküm kurulmasının yerinde olmayacağı ileri sürülmüştür. Yargıtay HGK 2011/19-532 E 2011/640 K 19.10.2011 Tarihli emsal karar içeriği de gözetildiğinde, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün, E:2004/9-508 K:2004/562; 30.03.2005 gün, E:2005/19-200 K:2005/210; 08.06.2005 gün, E:2005/19-270 K:2005/365; 18.04.2007 gün, E:2007/19-159 K:2007/220; 04.07.2007 gün ve E:2007/13-453 K:2007/453; 09.02.2011 gün ve E:2011/13-29, K:56 sayılı kararları). İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir. Yine davacı vekilince kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan 15.223,49 TL lik fatura alacağının takip tutarından düşülerek karar verilmiş olması istinaf nedeni yapılmıştır. Bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Mahkemenin bilirkişi rapor içeriğindeki tespitleri doğrultusunda fatura muhteviyatı mal ve hizmetin davacı yanca davalıya verildiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle bu kısım alacağın takipte istenen alacak tutarı hesabında davacı alacağı olarak kabul edilmeksizin hüküm kurulmasında yasa ve usule aykırı değildir. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … AŞ Vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde ise; Davacı TTK 891 maddesine göre sadece hapis hakkını kullandığı malların taşıma ücretine dair alacak için hapis hakkını kullanabilecektir. Nitekim TTK 891 maddenin gerekçesinde “…. Taşıyıcıya alacaklarını güvence altına alabilmesi için eşya üzerinde hapis hakkı tanınmıştır. Bu düzenleme ile kanunumuz kaynaktan bazı noktalarda ayrılmıştır. Alman TK 441/1 paragrafı hükmü , eşyanın hapsedildiği taşıma sözleşmesi yanında, taşıyıcının gönderen ile yapmış olduğu diğer taşıma, taşıma işleri yüklenicisi ve saklama (depo) sözleşmelerinden doğan ihtilafsız alacakları için de hapis hakkının kullanabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu Alman hukukunda ‘konnexe Forderungen’, yani bağlantılı alacaklar kavramını ortaya çıkarmıştır. Alman hükmüne göre taşıyıcı sadece taşıdığı eşyanın konu alındığı taşıma sözleşmesinden değil, aynı gönderenle yaptığı başka bir taşıma, depolama veya taşıma işleri yükleniciliğinden doğmuş bulunan ve ihtilaflı olmayan alacakları için de taşıdığı eşya üzerinde hapis hakkını kullanabilecektir. Hükmümüz ise hapis hakkını belli yani, eşya hangi taşıma sözleşmesine göre taşınmışsa o taşıma sözleşmesinden doğan alacaklara özgülemiştir. Hapis hakkı refakat belgelerini de kapsar….” şeklinde açıkça belirtilmiştir. Somut olayda davacı alacağının, davalı … Şti. den hapis hakkı kullanılan malların taşıması dışındaki taşıma ücretlerinden kaynaklanan alacak olduğu, hapis hakkı kullanılan malların taşınmasından kaynaklanmadığı gözetildiğinde davacı yanca bu davalı aleyhine hapis hakkı kullanılması yasal değildir. İlk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davalı … A.Ş nin de takip konusu borçtan sorumlu olacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesi ile; A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarih 2015/140 Esas 2017/358 sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce bu davalı yönünden esas hakkında yeniden hüküm kurularak, a-Davalı … yönünden davanın REDDİNE, b-Diğer davalı … Şti. Hakkında ilk derece mahkemesince, davanın KISMEN KABULÜ İLE, Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlu … Şti.’nin itirazının iptaline, takibin asıl alacak 143.665,54.TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalı borçlu … Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm, bu davalının istinafı bulunmadığından kesinleşmekle, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına c-Davacının takipte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalı …’nin kötü niyet tazminatı talebinin reddine, d-Davalı … vekilinin 12/12/2017 tarihli dilekçesi ile iadesini talep ettiği 381.871,09.TL teminatın dairemiz kararı kesin olmadığından kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince iadesinin değerlendirilmesine, e-Davalı … tarafından tehir-i icra kararı için yatırılan teminatın İİK 36/5 maddesi uyarınca iadesine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/10/2019 tarih 2018/942 Esas 2019/6308 Karar sayılı ilamında; “Dava, taşıma ilişkisinden kaynaklı muaccel alacağın tahsili amacıyla hapis hakkı kullanılmak suretiyle menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davacı ile davalı kollektif şirket arasında taşıma ilişkisi mevcut olup, üzerinde hapis hakkı kullanılan taşımaya konu ürünleri de, davalı … ile … Ltd. Şti. arasındaki sözleşme kapsamında … Şirketi’nden alınan karbon çelik levhalar oluşturmaktadır. Her parti taşıma ayrı ayrı faturalandırılsa da sürece yayılmış olan tek bir taşıma sözleşmesinin varlığı görülmektedir. Davacı ile davalı … Şirketi arasındaki borç ve alacakların açık hesap şeklinde işlemesi de bunun bir sonucu ve delilidir. Bu durumda davacının, bu taşıma ilişkisi kapsamında muaccel olan tüm alacakları için taşımaya konu mal üzerinde hapis hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince dava ve takibe konu alacağın davalı … Şirketi’nden hapis hakkı kullanılan malların taşıması dışındaki taşıma ücretlerinden kaynaklandığı, hapis hakkı kullanılan malların taşımasından kaynaklanmadığı gerekçesi yerinde değildir. Davacı, 267.919,06TL üzerinden takip başlatmış ve itirazın iptali davası açmış, ancak davalının yaptığı kısmi ödeme sonrası alacağının 158.889,13TL kaldığı bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Ancak mahkemece, 03.12.2014 tarihli 15.223,49TL bedelli faturaya dayalı alacak talebi davalıya bu hizmetin verildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, bu tutarın hapis hakkının kullanıldığı taşımaya konu son parti mallara ilişkin taşıma ücreti, malın indirilmesi ve bekleme ücretine ilişkin olduğu düzenlenen faturadan anlaşılmakta olup, artık davacının bu hizmeti davalıya verdiğinin kabulü ile davacının alacak tutarının değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu fatura alacağının reddi doğru olmamıştır. Öte yandan, kabule göre, üzerinde hapis hakkı kullanılan malın taşınmasına ilişkin ayrı bir sözleşmenin varlığının kabulü halinde dahi, ortada inkar edilmemiş bir sözleşme var iken, bu son taşımadaki mallara hapis hakkı kullanılması bu taşımaya ilişkin taşıma ücreti vs. alacaklarının da tespiti ile tahsiline karar verilmesini gerektireceğinden mahkemenin 03.12.2014 tarihli 15.223,49TL bedelli faturaya dayalı alacak talebini red kararının doğru olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, davacı, 267.919,06TL muaccel hale gelen alacakları için icra takibi başlatmış olup, davalı … Şirketi’nin icra takibinden sonra ancak dava tarihinden önce yaptığı ileri sürülen kısmi ödemenin takip dosyasına yapılmadığı, davacı alacaklının banka hesabına yapıldığı anlaşılmakla, takibin açıldığı gün ile ödeme günün aynı olması ve hangisinin daha önce yapıldığının anlaşılamaması halinde, ödemenin daha sonra yapıldığının kabulü gerekir. Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik uygulamaları da bu yöndedir. Bu cihetle, icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kısmi değerlendirme yapılmak suretiyle hüküm oluşturulması da doğru olmamış, yukarı açıklanan gerekçelerle hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekilince kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan 15.223,49 TL lik fatura alacağının takip tutarından düşülerek karar verilmiş olması istinaf nedeni yapılmıştır. Mahkemece, 03.12.2014 tarihli 15.223,49TL bedelli faturaya dayalı alacak talebi davalıya bu hizmetin verildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, bu tutarın hapis hakkının kullanıldığı taşımaya konu son parti mallara ilişkin taşıma ücreti, malın indirilmesi ve bekleme ücretine ilişkin olduğu düzenlenen faturadan anlaşılmakta olup, artık davacının bu hizmeti davalıya verdiğinin kabulü ile davacının alacak tutarının değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu fatura alacağının reddi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülüp talebi kabul edilmiştir. Davacı vekilince davalılar aleyhine 05.12.2014 tarihinde başlatılan takip tarihinde, davalı … Şti. Tarafından borca mahsuben ve haricen yapılan ödemelerin takipte istenen alacak tutarından mahsubu ile hüküm kurulmasının yerinde olmayacağı ileri sürülmüştür. Somut olayda, davacının toplam 267.919,06 TL’nin davalılardan tahsili için 05.12.2014 tarihinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığı, her iki davalı borçlunun takibe itiraz ettikleri, davalı borçlulardan … Vekilinin 09.12.2014 tarihinde verdiği itiraz dilekçesinde; “Her ne kadar ödeme emri henüz bize tebliğ edilmemiş olsa da takip tarihi itibariyle alacaklı tarafa bütün borçlarımız ödenmiş olup, yapılan takibin aslına ve ferilerine itiraz etmekteyiz.” şeklinde itiraz ederek esasen itirazını ödeme iddiasına dayandırdığı anlaşılmıştır. İstinafa konu itirazın iptali davası 16.02.2015 itiraz tarihinden yaklaşık iki buçuk ay sonra açılmıştır. Davalılardan … tarafından haricen dosya borcuna mahsuben davacı hesaplarına banka havalesi ile takip tarihinde dosya borcunun bir kısmının ödendiği sabittir. Davacı taraf yapılan ödemenin, yapılmadığı veya başka bir borca mahsuben yapıldığını ileri sürmemiştir. Dosyada mübrez 03.03.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda incelenen davacının “Tüm para birimleri Türk Lirası karşılığı TEK Muavin Defter” kayıtlarında adı geçen tarafından belirtilen tarihte yapılan ödemelerin davacı tarafından kayıt altına alınmış olduğu ve takip tarihi itibariyle davacının toplamda 158.889,13 TL alacağının kaldığı tespit edilmiştir. Bu tespite göre davacının davalı … tarafından haricen yapılan ödemelerden itiraz tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede haberdar olmadığı iddiasının, mevcut fiili durum ve hayatın olağan akışına göre kabulü mümkün değildir. Görülen dava itirazın iptali davası olup icra takibindeki talebe sıkı sıkıya bağlıdır. Bununla birlikte genel nitelikli bir dava olup açıldığı tarihteki durum ve koşullara göre karara bağlanır. İtirazın iptali davası açmaktaki amaç; dava tarihinde henüz tahsil edilmemiş ve itiraz ile durmuş icra takibine vaki itirazın iptali ile tahsil edilemeyen alacak yönünden icra takibinin devamını sağlamaktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün, E:2004/9-508 K:2004/562; 30.03.2005 gün, E:2005/19-200 K:2005/210; 08.06.2005 gün, E:2005/19-270 K:2005/365; 18.04.2007 gün, E:2007/19-159 K:2007/220; 04.07.2007 gün ve E:2007/13-453 K:2007/453; 09.02.2011 gün ve E:2011/13-29, K:56 sayılı kararları). Somut olayda icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce … tarafından haricen davacı hesabına yapılan ve davacı tarafından kayıtlarına işlenen kısmen ödemenin, davacı tarafça icra dosyasına bildirilerek kapak hesabı yaptırıldıktan sonra bakiye alacak için itirazın iptali davası açılması gerekirken, davadan önce yapılan ödemeninde açılan itirazın iptali davasının konusu yapılmasında davacının hukuki yararı olmayacağı açıktır. Haricen yapılan ödemeyi yaptığı icra takip dosyasına bildirmeyen ve hukuki yararı bulunmaksızın tahsil etmiş olduğu kısmen ödemeyi de dava konusu yapan davacının, söz konusu ödeme nedeniyle davanın kısmen reddi halinde, reddedilen kısım yönünden yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması söz konusu olamayacaktır. Yargıtay bozma ilamında;”takip tarihi ile ödeme tarihinin aynı gün olması ve hangisinin daha önce yapıldığının anlaşılamaması halinde ödemenin daha sonra yapıldığının kabulü gerekir şeklinde” tespit yapılmıştır. Söz konusu tespitin somut olayda istinafa konu itirazın iptali davasında yukarıda açıklanan nedenlerle uygulama yeri bulunmamaktadır. Söz konusu tespit ancak itirazın iptali davasına dayanak olan icra dosyasının kapak hesabında ve icra takip giderlerinin değerlendirilmesinde dikkate alınacak bir husus olduğu düşünülmektedir. Bu itibarla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı … AŞ Vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde ise; Uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında belirtilen; “Dava, taşıma ilişkisinden kaynaklı muaccel alacağın tahsili amacıyla hapis hakkı kullanılmak suretiyle menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davacı ile davalı kollektif şirket arasında taşıma ilişkisi mevcut olup, üzerinde hapis hakkı kullanılan taşımaya konu ürünleri de, davalı … ile … Ltd. Şti. arasındaki sözleşme kapsamında … Şirketi’nden alınan karbon çelik levhalar oluşturmaktadır. Her parti taşıma ayrı ayrı faturalandırılsa da sürece yayılmış olan tek bir taşıma sözleşmesinin varlığı görülmektedir. Davacı ile davalı … Şirketi arasındaki borç ve alacakların açık hesap şeklinde işlemesi de bunun bir sonucu ve delilidir. Bu durumda davacının, bu taşıma ilişkisi kapsamında muaccel olan tüm alacakları için taşımaya konu mal üzerinde hapis hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.” şeklindeki gerekçeyle davalı … AŞ Vekilinin, davacının müvekkili yönünden hapis hakkını kullanamayacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı … AŞ Vekili kısa karardaki alacak miktarı ile gerekçeli karardaki alacak miktarının farklı olup çelişki yarattığını ileri sürmüş ise de; kısa karardaki bir rakamdaki yazım hatası elle düzeltilerek hakim tarafından düzeltmenin ayrıca imzalandığı ve hatanın bu şekilde düzeltilerek çelişkinin giderildiği görülmüştür. Esasen ileri sürülen bu husus dairemizin kabulüne göre de sonuca etkili görülmediğinden aksi yöndeki davalı istinafı yerinde değildir. Davaya dayanak teşkil eden icra takibi taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilen muaccel hale gelmiş fatura konusu alacakların davalılardan tahsiline ilişkin olup alacak hesaplanabilir ve takip tarihi itibariyle alacak likit olduğundan ve yapılan yargılama ile davalı borçluların takibe itirazlarının haksız olduğu tespit edildiğinden, davalılar aleyhine mahkemece icra inkar tazminatı hükmedilmesine usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davalı … Fabrikalıları vekilinin aksi yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Sonuç itibariyle; dairemizce uyulup kısmen benimsenen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda istinafa konu ilam, istinaf eden davalı … yönünden dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı …’nin istinaf başvurusunun esastan reddine, Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2.maddesi uyarınca kaldırılmasına, Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki davalı borçluların vaki itirazlarının İİK 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile; icra takibinin 158.889,13.TL asıl alacağı icra takip tarihi itibari ile değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, davacının kötüniyet kanıtlanamadığından davalı …’nın kötüniyet tazminatı talebinin reddine ve alacak bedelinin ilk derece mahkemesine 25/05/2015 ve 19/06/2015 tarihli ara kararları ile dosyaya … T.A.Ş. tarafından teminat olarak yatırılan 381.871,09TL’nin karar kesinleştiğinde ilgili icra müdürlüğüne aktarılmasına, artan bakiye kısım kalır ise yatırana icra müdürlüğü tarafından iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalı …’nin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2017 gün ve 2015/140 Esas 2017/358 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, Dairemizce HMK’nın 353/1-b2. maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki davalı borçluların vaki itirazlarının İİK 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile; İcra takibinin 158.889,13.TL asıl alacağı icra takip tarihi itibari ile değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Kabul edilen alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, 4-Davacının kötüniyet kanıtlanamadığından davalı ..’nın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5-Alacak bedelinin ilk derece mahkemesine 25/05/2015 ve 19/06/2015 tarihli ara kararları ile dosyaya … T.A.Ş. tarafından teminat olarak yatırılan 381.871,09.TL’nin karar kesinleştiğinde ilgili icra müdürlüğüne aktarılmasına, 6-Artan bakiye kısım kalır ise yatırana icra müdürlüğü tarafından iadesine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN : 7-Alınması gereken 10.853,72.TL karar harcından davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 3.235,79.TL’nin mahsubu ile bakiye 7.617,93.TL’nin davalılar tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından dava açılırken peşin harç olarak yatırılan 3.235,79.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine 9-Davacı tarafından sarfedilen 4.800,00.TL bilirkişi gideri ve 230,40.TL posta gideri olmak üzere toplam 5.030,40.TL yargılama giderinden red-kabul oranına göre belirlenen (%59 kabul) 2.967,94,TL’sinin davalılar alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Davalı … tarafından sarfedilen 100,00.TL yargılama giderinin red-kabul oranına göre belirlenen (%41 red) 41,00.TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiyesinin bu davalı üzerinde bırakılmasına, 11-Davalı … Şti. … ve Ortağı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 12-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 19.044,47.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 13-Davalılar kendilerini yargılamada vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 14.307,84.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN : 15-Davacı ile davalı … tarafından yatırılan 85,70’er.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 16-Davacı tarafından yatırılan 31,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 17-Alınması gereken 10.853,72.TL karar harcından istinaf eden … T.A.Ş. tarafından yatırılan (2.453,45.TL+31,40.TL=) 2.484,85.TL istinaf karar harcının mahsubu bakiye 8.368,87.TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 18-Davacı tarafından sarfedilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 85,88.TL tebligat gideri ile 41,60.TL dosyanın istinafa gidiş-dönüş gideri toplamı 213,18.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 19-Davalı … T.A.Ş. tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 20-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre davacı lehine takdir olunan 1.700,00.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 21-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı davalı … yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/02/2020