Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2758 E. 2022/116 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2758 Esas
KARAR NO: 2022/116 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1009 Esas – 2019/992 Karar
TARİH: 22/10/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin düşey milli, çok kademeli, 4 pompalı hidrofor setine ilişkin olarak müvekkiline gönderilen fiyat teklifinin kabul edildiğini ve davalı şirkete 73.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak davalı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmeyerek belirlenen sürede malı teslim etmediğini, bu nedenle yapılan ödemenin iadesine ilişkin 20/06/2017 tarihinde davalı şirkete ihtarname çekilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, akabinde davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ve açılan itirazın iptali davasının derdest olduğunu, davalının ise müvekkiline borçlu olmasına rağmen hiçbir şekilde gerçeklik payı bulunmayan bir faturaya dayanarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından belirlenen ürünlerin özelliklerin değiştirilmesi neticesinde tesliminin ileri bir tarihe ertelendiğini, davacı için özel olarak üretilen ürünlerin teslime hazır halde olduğunu, davacı tarafın sipariş özelliklerinin değiştirilmesinden kaynaklanan bakiye alacak farkı 6.500 euro olan bu fatura alacağının davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle TL karşılığının icra takibine konu edildiğini, davacı tarafın bu takibe itiraz etmediği gibi davacı tarafın haksız ve kötü niyetli cayma talebi karşısında müvekkilinin zarara uğrayacağının işin niteliği sonucunda açık olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2019 tarih ve 2017/1009 Esas 2019/992 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Somut olayda; davacı ile davalı arasında düşey milli, çok kademeli, 4 pompalı hidrofor setine ilişkin sözleşme bulunduğu, davacı tarafından avans olarak verilen bedelin iadesi istemine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, bu davada davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğunun tespit edildiği, verilen kararın kesinleştiği, bu mahkemece verilen kararın mahkememiz dosyası için kesin delil teşkil ettiği, davalının fiyat farkı faturasında belirtilen tutar kadar alacaklı olduğunu ispat yükü altında olduğu, davalı tarafından herhangi bir ispat vasıtası getirilemediği, kaldı ki İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/812 Esas, 2019/106 Karar sayılı 05/02/2019 tarihli kararın kesinleştiği üzere davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğunun tespit edildiği, bu itibarla sözleşmenin hüküm ve sonuçlarının ortadan kalktığı, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve davanın sübut bulduğu, her ne kadar davacı takibin iptalini talep etse de menfi tespit davasında takibin iptaline karar verilemeyeceği (Yargıtay 3. HD. 28.03.2012, 3694/8410), kötüniyet tazminatını gerektirir halin de bulunmadığı anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile; “Davanın kabulü ile; davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında davalı takip alacaklısına (29.108,30 TL) borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ilişkin talebin reddine, Takibin haksız ve kötüniyetli olmadığı kanaatiyle koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının sipariş etmiş olduğu ürünlerin özelliklerini değiştirmesi nedeniyle teslim tarihinin ertelenmiş olduğunu, davacının teslime hazır halde olan ürünü teslim almayarak kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkili tarafından bakiye alacağa ilişkin başlatılan icra takibinin davacı tarafça itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, davacının haksız cayma talebi nedeniyle müvekkilinin zarara uğrayacağını, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu açıkken mahkemece başka bir dosyadan verilen karara dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, taraflar arasında mal satım anlaşması uyarınca mal bedelinin davalıya ödendiğini, ancak davalının kararlaştırılan sürede malı teslim etmediğini ve temerrüde düştüğünü, bu nedenle sözleşmeden dönerek ödenen tutarın iadesi istemiyle icra takibi başlattığını, davalının ise kendisi hakkında dayanağı bulunmayan bir faturaya dayalı olarak icra takibi başlattığını ileri sürerek söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise, davacının siparişe konu ürünün özelliklerini değiştirmiş olması nedeniyle tesliminin ileri bir tarihe ertelendiğini, davacı için özel olarak üretilen ürünler teslime hazır halde olmasına rağmen davacının haksız olarak sözleşmeden döndüğünü, kendisi tarafından başlatılan icra takibinin ürünün sipariş özelliklerinin değiştirilmesinden kaynaklanan bakiye alacak farkına ilişkin olduğunu, takipte haklı olduğunu savunmuştur. Davacı tarafça delil olarak dayanılan İstanbul Anadolu 7.Aasliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih 2017/812 E., 2019/106 K. sayılı kararı incelendiğinde, dosyamız davacısı tarafından davalısı hakkında sipariş nedeniyle ödenen tutarın iadesi istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, “dosyaya sunulan maillerden davalının davacı tarafından gönderilen ihtarnameden önce ürünün niteliğinin değiştirildiğine ilişkin davacı elinden çıkma bir belge ve mail sunulmadığı, sipariş ve ödemeden itibaren ürünün teslim edilmesi gereken süreye opsiyon süresi konulsa dahi 03/06/2017 tarihine kadar teslim edilmesi gerektiği, sürenin sözleşme ile kesin olarak belirlendiği, TTK 23/1 maddesi ile tacirler arasında satış olması nedeni ile TBK 212/f-2 davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu ve ifa yerine ödediğini talep edebileceği…”gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmeksizin 22/05/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Görüldüğü üzere iş bu davada ileri sürülen iddia ve savunmaya konu hususlar yukarıda belirtilen davanın da konusunu oluşturduğundan o davada incelenmiş ve değerlendirilmiş, sonucunda mahkemece davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu karar iş bu dava yönünden kesin delil mahiyetinde olduğundan, iş bu davada mahkemece dikkate alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Buna göre davalı, davacının siparişin özelliklerinin değiştirilmesi yönünde bir talepte bulunduğu iddiasını ispat edemediğinden malı süresinde teslim etmeyerek temerrüde düşmüştür, dolayısıyla davacı sözleşmeden dönmekte haklıdır ve davalının takibe konu fiyat farkı faturasının bir dayanağı kalmamıştır. O halde mahkemece davacının fiyat farkı faturasına dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.988,38.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 497,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.491,38.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.