Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2751 E. 2021/1899 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2751
KARAR NO: 2021/1899
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/653 Esas – 2019/681 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Faturadan kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın, uzun yıllardır şehiriçi ve şehirler arası yolcu taşıma hizmeti; davalının da, yolcu taşımacılığı ve seyahat acentası hizmeti verdiğini, davalının, kendi araçlarının yetersiz kalması durumunda, müvekkilinden şoförü ile birlikte araç temini yaparak, günlük İstanbul içindeki havaalanı transferleri, turistik yerlere geziler, yabancı turistlerin otellerine götürülmesi gibi faaliyetlerde bulunduğunu, müvekkili şirketin, davalı firmaya verdiği taşıma hizmeti çerçevesinde kestiği faturalara istinaden, cari hesap alacağına ilişkin olarak 10.838,30 TL asıl alacak ve 469,02 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz için toplam 11.307,32 TL’lik alacak için İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalının borca ve yetkiye itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/09/2019 tarih ve 2018/653 Esas – 2019/681 Karar sayılı kararı ile; ” …Rapor dahilinde takip konusu cari hesap alacağına dayanak nitelikteki faturaların davacının ticari defterlerinde işlenmiş olduğu ifade edilmiştir. Ancak fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ve davacı defterlerinde davalı yanın borçlu görülmesi başlı başına davacının alacaklı olduğunu göstermez. Davacı, cari hesap alacağına temel teşkil eden faturaları davalıya usulüne uygun olarak tebliğ – teslim ettiğini veya fatura bedeline konu hizmet ediminin – mal tesliminin yerine getirildiği ve karşı tarafa verildiğini yazılı delille ispatlamak zorundadır. İspat külfeti bizatihi davacıda olup davalının davaya cevap vermemesi keza defterlerini incelemeye sunmaması davacının bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaz. Bu minvalde davalı tarafın ticari kayıtlarını ibraz etmemiş olması delil olarak münhasıran davalı defterlerine dayanılmadıkça herhangi bir sonuç doğurmaz. Kaldı ki; davaya cevap verilmemesi davanın ve ileri sürülen vakıaların zımnen reddi anlamına gelmektedir. Bu açıklamalar ve izahına çalışılan gerekçe dahilinde dava ispatlanamayıp sübuta ermediğinden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” (1)Sübut bulmayan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten; davalının icra takibine yaptığı itirazda, borcu kabul etmediğini bildirdiği halde ne sebeple kabul etmediği konusunda beyanda bulunmadığını, davalının hiçbir duruşmaya katılmadığını, mahkemece ilk ön inceleme duruşmasında, taraflara sunmadığı delillerini sunması için sonuçları hatırlatılarak 2 haftalık kesin süre verildiğini, ayrıca aynı celsede bilirkişi inceleme günü de verildiğini, ancak mahkemece davalı tarafa inceleme gün ve saatinin HMK 219 ve devamı maddeleri uyarınca defter ibrazı için tebligat yapılmadığını, Sunmuş oldukları ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda bilirkişi raporunda, icra takibine konu miktarda alacakları olduğunun tespit edildiğini, raporun davalıya usulüne uygun tebliğ edildiğini, yasal süresi içinde rapora itirazda bulunmadığını, bunun sonucunda HMK’ya göre faturaların içeriğini, faturalara göre işlemin yapılmış olduğunu kabul etmiş olduğunu, davalının rapora itiraz etmemesinin, suskun kalmasının raporu inkar hükmünde olmadığını, davalının itiraz etmemiş olmasının yerleşik Yargıtay içtihatları çerçevesinde davacı müvekkili yararına kazanılmış hak hükmünde olduğunu, bu noktada davanın veya davaya konu alacağa ilişkin hizmetin verilmemiş olmasından bahsedilemeyeceğini, bu sebeple mahkemenin bu konuda yanılgıya düştüğünü, Davalının, bilirkişi raporuna itiraz etmemesinin, daha öncesinde defter ibrazı konusunda davalıya HMK gereği tebligat yapılmamış olmasının önemini kaybettirdiğini, Bunun yanı sıra, davanın devamı esnasında davalı firmanın, 31.12.2018 tarihinde müvekkili firmaya bir mutabakat metni göndererek, müvekkili firma nezdinde olan borçlarının bakiyesinin acil olarak bildirilmesini talep ettiğini, kendileri tarafından 12.02.2109 tarihinde davalı firmaya, davaya konu icra doyasından alınan kapak hesabı ile birlikte ve üst yazı yazılarak e-mail ile gönderildiğini, davalının bu hesap mutabakatına da bir itirazı olmadığını, buna ilişkin yazışmaların ekte sunulduğunu, Mahkemece, bilirkişi raporuna davalının itiraz etmemiş olmasının müvekkili bakımından, bilirkişi raporunda belirlenen alacakların kazanılmış hak hükmünde olduğu hususu göz ardı edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Yolcu taşımacılığı ve seyahat acentası hizmeti veren davalı firmanın kendi araçlarının yetersiz kalması durumunda, davacıdan şoförü ile birlikte araç temini yaparak, günlük İstanbul içindeki havaalanı transferleri, turistik yerlere geziler, yabancı turistlerin otellerine götürülmesi gibi davacıdan taşıma hizmeti aldığını, davalıya verilen hizmet karşılığı düzenlenen faturalar bedelinin davalı tarafça ödenmediği, başlatılan takibe de itiraz ettiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesinin talep edildiği, davalı tarafça davaya cevap verilmediği görülmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafça incelemeye sunulan ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafça davalı yana düzenlenen cari hesaba konu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi olan 9.05.2018 tarihi itibari ile 10.838,30 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında düzenlenen bir sözleşmeye ve davalıyı temerrüde düşürecek bir belgeye rastlanmadığından, icra takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabının yapılmadığı, davacının 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihinden itibaren asıl alacağına ticari avans faizi talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında, bilirkişi incelemesi yapılmasına ve inceleme gününün davalı tarafa tebliğine karar verilmesine rağmen, davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmeleri gerektiği hususunda, inceleme gün ve saatini bildirir tebligat yapılmadan, sadece davacı ticari defterleri incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu hali ile, mahkemece, ara karar uyarınca davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmeleri hususunda gerekli şerhleri de içerir tebligat yapılarak, defterlerin ibrazı halinde taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, defterlerin sunulmaması halinde ise sonucuna ve dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekmektedir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2018/653 Esas – 2019/681 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ: Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği gibi kendisine tebliğ edilen bilirkişi raporuna da itiraz edilmemiştir. Dairemizce istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılmakta olup, mevcut delil durumu ve dosya kapsamının karar vermek için yeterli olduğunu düşündüğümden, ilk derece mahkemesi kararının yeniden inceleme yapılmak üzere kaldırılması gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyor, muhalif kalıyorum. 30/12/2021