Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2747 E. 2022/124 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2747
KARAR NO: 2022/124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2016/139 Esas – 2019/302 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVADA (İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/658 E.)
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
DAVA: Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …Ltd. Şti. ile davalı …Ltd. Şti. arasında 01/12/2014 tarihli Ürün Satış Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında davalı tarafa ön ödeme olarak 16 adet çekin teslim edildiğini, sözleşme kapsamında 600.000.-TL tutarındaki ürünü 01/12/2014 ve 31/12/2015 tarihleri arasında sözleşme ekindeki fiyat listesine göre temin etmekle yükümlü olan davalının 31/12/2015 tarihine dek 276.700,50 TL’lik ürün teslimi gerçekleştirdiğini, buna rağmen çeklerin vadesi geldiğinden 31/01/2016 tarihine kadar çeklerin tamamını ödediğini, yalnızca 31/10/2015 tarihli çekin ileri tarihli 31/03/2016 vadeli …’a ait … nolu çek ile değiştirildiğini, müvekkili şirketçe malların teslim edilmemesi sebebiyle, zor durumda kalındığını, vadesi gelen çekleri ödemekte sıkıntı yaşandığının defalarca mail yoluyla davalı tarafa bildirilmesine rağmen hiçbir cevap alınamadığını, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle telafisi imkansız zarara uğrayan müvekkili şirketin 31/12/2015 tarihli 50.000,00 TL tutarındaki son çeki ödedikten sonra ödeme gücünün tamamen ortadan kalktığını, müvekkili şirketin ticari defter kayırlarına göre müvekkili şirketin davalın taraftan 17.924,20-TL cari, 335.509,10-TL avans olmak üzere toplamda 353.433,30 TL alacaklı durumda olduğunu, müvekkili şirketin ekonomik varlığını sürdürebilmesi ve borçlu olmadığı bir bedeli davalı tarafa ödemesinin engellenmesi için vadesi gelip henüz ödenemeyen 31/01/2016 vadeli …’a ait … Nolu, 29.02.2016 vadeli …’a ait … Nolu ve 31/03/2016 vadeli …’a ait … Nolu Firma Çeklerinin ödemelerinin derhal durdurulması ve icra takibi yapılamamasına yönelik ihtiyati tedbir konulması gerektiğini belirterek, davalı tarafa gerek cari ilişki, gerekse 01.12.2014 Tarihli Ürün Satış Sözleşmesi ve 31.01.2016, 29.02.2016, 31.03.2016 tarihli çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nun, diğer müvekkili … Ltd.Şti’nin ortağı ve imza yetkilisi olduğunu, davalılardan …’in diğer davalı şirketin ortağı ve imza yetkisili olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Ürün Satış Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında tarafların fiyat listesinde mutabık kaldıklarını ve satıcının KDV’siz 600.000.-TL tutarındaki ürünü temin etmeyi ve ürünleri fiyat listesindeki fiyatlar üzerinden alıcıya satmayı, alıcının da 600.000.-TL tutarındaki toplam alım bedelini ön ödeme olarak satıcıya ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin, sözleşme kapsamında davalı şirket yetkisiline muhtelif tarihli toplam 646.509,10 TL tutarındaki 16 adet çeki teslim ettiğini ve sözleşme ile yükümlendiği edimleri yerine getirdiğini, ancak davalının, sözleşme ile taahhüt edilen malların tesliminde sürekli geciktiğini, gecikme sebebiyle müvekkilinin ürün satışlarında sıkıntılar yaşadığını, ödeme güçlüğü çektiğini, bu durumun defalarca davalıya bildirilmesine rağmen hiçbir netice alınamadığını, müvekkilinin davalıdan aldığı 276.700,50 TL’lik mal karşılığında davalı tarafa ön ödeme olarak 440.509,10 TL’lik çek teslim etiğini ve teslim edilen bu çeklerden vadesi gelen 440.509,10 TL’sinin ödendiğini, malların teslim edilmemesi sebebiyle, ürün satışı gerçekleştirimediğini ve ticari olarak sıkıntıya düştüğünü, akabinde vadesi gelen 150.000.-TL bedelli üç adet çek yönünden hakkında başlatılacak icra takibine karşı, icra takibinden önce çekleri elinde bulunduran davalı şirket aleyhine İstanbul 3.Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/139 esas sayılı dosyası ile tedbir talepli olarak dava ikame edildiğini, 31/01/2016 vade tarihli, 50.000.- TL bedelli çekin müvekkilince ödenmemesi üzerine davalılardan … tarafından K.Çekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ihiyati haciz gerçekleştirildiğini ve müvekkiline ait tüm menkul ve gayrimenkuller ile banka hesaplarına haciz konulduğunu, akabinde 29/02/2016 vade tarihli, 50.000.-TL bedelli çekin de ödenmemesi üzerine yine davalı tarafından K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri ile davalı … arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını belirterek, müvekkillerinin, takip dayanağı 31.01.2016 Tarihli 50.000,00 TL bedelli … … Nolu ve 29.02.2016 Tarihli 50.000,00 TL bedelli … … Nolu Firma Çeklerinden dolayı davalılardan …’e borçlu bulunmadığının tesbitine, müvekkili …’nun 31.01.2016 Tarihli 50.000,00 TL bedelli … … Nolu ve 29.02.2016 Tarihli 50.000,00 TL bedelli … … Nolu Firma Çeklerinden dolayı … Ltd. Şti’e borçlu olmadığının tespitine, … tarafından başlatılan takiplerin haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava konusu edilen ve tedbiren ödeme yasağı ve icra takibi yasağı istenilen 31.01.2016, 29.02.2016 ve 31.03.2016 keşide tarihli çeklerden bahsedildiğini, bu çeklerin en önce bedelleri, lehtarı ve diğer unsurları belirtilerek somutlaştırılmasının gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkili adına düzenlenen 31.01.2016 ve 29.02.2016 tarihli çekler bulunmamadığını, bu çekler yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından müvekkili lehine düzenlenen 31.03.2016 tarihli 50.000,00-TL bedelli bir adet çek bulunduğunu, davacının bu çeki müvekkiline olan borcuna karşılık verdiğini, davalı müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde davacının borçlu olduğunun sabit olacağını, davacının ödemeyi geciktirmek maksadıyla talep ettiği ödeme yasağı ve icra takibi yasağına ilişkin tedbir talebinin borçlu olması nedeniyle reddi gerektiğini, davacı ile davalı müvekkili arasında 01.12.2014 tarihli satış sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmeye dayanılarak imalatlar yapıldığını ve davacı tarafa teslim edildiğini, ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığı için devam eden imalatların yapılamadığını, işbu sözleşme gereğince imalat için gerekli yarı mamul ürünlerin müvekkili şirket tarafından temin edilip bedellerinin ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu düzenleme gereğince, müvekkili tarafından davacı adına alınan, davacı tarafın unvan ve logosunun bulunduğu ürünler bulunduğunu, bu ürünlerin yarı mamul ürün bedelinin 46.828,88-TL ve tamamlanan ürünler bedelinin 4.664,00-TL olduğunu, toplamda 51.492,88-TL tutarında davacıya ait ürünler bulunduğunu, bu ürünlerin bedelinin de davacının borçlarına ayrıca eklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, davalı müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından yine aynı sözleşmedan kaynaklı olarak ve aynı iki adet çekten kaynaklı olarak borçlu bulunmadığının tespitini talep ettiğini, dava şartlarından derdestlik yönünden eksiklik oluştuğundan davanın esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, 01.12.2014 tarihli satış sözleşmesi uyarınca İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu çeklerin davacıların iddia ettiği gibi 01.12.2014 tarihli satış sözleşmesi ile bir ilişiğinin olmadığını, davalı müvekkili şirket hesabına … cirosu ile girmiş olan çekler olduğunu, davacının her türlü iddiasının … San. ve Tic. Ltd. Şti ile müvekkili şirket arasında var olan ticari ilişkiye dayandırdığını, dava konusu çeklerin incelenmesi durumunda davalı müvekkilinin bu çeklerde ciranta olarak bulunduğunun, müvekkilinden önce bu çeklerde başka cirantaların yer aldığının görüleceğini, müvekkili şirketin bu çeklerde kambiyo hukukundan kaynaklı olarak alacaklı olduğunu, davacı şirketin borçlu olmadığına dair ve diğer davacı …’nun teminat amaçlı lehtar olduğu iddialarının soyut itirazlar olup, taraflarınca kabul edilmediğini, davacılar tarafından mahkemeye sunulan sözleşme uyarınca davacı şirket ile davalı müvekkili şirket arasında ticari bir ilişki mevcut olup, bu ilişkiden kaynaklı olarak da müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından yine aynı sözleşmedan kaynaklı olarak ve aynı iki adet çekten kaynaklı olarak borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava ettiğini, dava şartlarından derdestlik yönünden eksiklik oluştuğundan açılan davanın esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, davacıların, dava dilekçesinde takip alacaklısı olarak bulunan …’in yetkili hamil olmadığı iddiasında bulunduklarını, dava ve takip konusu iki adet çekte de …’in, … tarafından yapılan cirodan sonra ve çekin yazılmasından evvel olmak üzere ciranta olarak bulunduğunu, bu durumun takip alacaklısı …’in yetkili hamil olduğunu ortaya koyduğunu, esasen davacıların, bu kişinin yetkili hamil olmadığı iddialarını çekin yazılmasında sonra … tarafından ciro edildiğine dayandırıldığını, davalı …’in ciro silsilesine uygun ve çekin yazılmasından evvel çeklerde ciranta olarak bulunan yetkili hamil olduğunu ve davacıların davalı müvekkilinin yetkili hamil olmadığına dair itiraz, iddia ve beyanları gerçek ve hukuki olmadığını reddi gerekeceğini, davacının her türlü iddiasının taraf şirketler arasında var olan ticari ilişkiye dayandırdığını, davalı …’in, davacı ve davalı şirketlerden bağımsız olarak çeki elinde bulunduran hamil olduğunu, davalı müvekkili …’in, asıl ilişkiden bağımsız, kambiyo hukukundan kaynaklı olarak alacaklı olduğunu, davacı şirketin borçlu olmadığına dair ve diğer davacı …’nun teminat amaçlı lehtar olduğu iddialarının, soyut ve taraflarınca kabul edilmeyen, hukuken geçersiz iddialar olduğunu belirterek, takibe konu paranın vezneden alacaklıya ödenmemesi yönündeki tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, davanın derdestlik itirazları dikkate alınarak reddine karar verilmesini, davalı müvekkilinin alacağı, tüm unsurları eksiksiz ve tam olan çeklere dayandığından, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/04/2019 tarih ve 2016/139 Esas – 2019/302 Karar sayılı kararı ile; ” …. her iki davaya konu toplamda üç adet çekin karşılıksız kaldığı, bu çekler nedeniyle borçlu olunmadığı anlaşıldığından asıl davada …’a ait 31.03.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli çek ile ilgili olarak davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan 65.926,00-TL’nin istirdatını talep edilmişse de dosyada yalnızca 24/05/2016 tarihli 53.811,20-TL bedelli ve 16/08/2016 tarihli 10.600,00-TL bedelli ödeme makbuzları ibraz edildiğinden bu çeke ilişkin talebin kısmen kabulü ile ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine; birleşen davada davacı …’nun davalılar … ve …’ye …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacı …’nin davalı …’e …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalı … Ltd. Şti.’nin ortağı davalı …’in çeklerin karşılıksız kaldığını bildiği halde icra takibi başlatması sebebiyle hüküm altına alan bedelin %20’si kadar kötüniyet tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-A) Asıl Davanın Kısmen Kabulü ile: Davacı … Ltd. Şti’nin davalı …’ye …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Davacı … Ltd. Şti.’nin …’a ait 31.03.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli çek nedeniyle davalı …’ye borçlu olmadığının tespitine, davacı … Ltd. Şti.’nin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu 64.411,20-TL ödemenin 53.811,20-TL’sinin 24/05/2016 tarihinden ve 10.600,00-TL’sini 16/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı …’den tahsili ile davacı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, B) Birleşen Davanın Kabulü ile: Davacı …’nun davalılar … ve …’ye …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Davacı …’nin davalı …’e …’a ait 31.01.2016 tarihli, … nolu, 50.000,00-TL bedelli ve 29.02.2016 tarihli … nolu, 50.000,00-TL bedelli çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Hüküm altına alınan değerin %20’si olan 20.000,00-TL kötü niyet tazminatının davalı …’den tahsili ile davacı …’na verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davada davalı … Ltd. Şti. ve birleşen davada davalılar …. Ltd. Şti ile … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı … Ltd. Şti. ve birleşen davada davalılar … Ltd. Şti ile … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davada davacı yanın, davalı … şirketi ile davacı … şirketi arasında bir ürün alım sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşme gereği davacının, davalıya verdiği ve teslim ettiğini iaddia ettiği 31/01/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli – 29/02/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli 31/03/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli üç adet çek nedeniyle borçlu bulunmadığına ilişkin menfi tespit ve istirdat talebinde bulunduğunu, mahkemece davacının taleplerinin kabulüne karar verilmiş ise de, kararın, savunmaları dikkate alınmadan ve yeterli inceleme yapılmadan verilmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, … Ltd.şti. ile … Ltd. Şti. arasında yapılan ürün alım sözleşmesine istinaden, davalı şirkete 31/01/2016 tarihli 50.000,00.TL bedelli – 29/02/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli- 31/03/2016 tarihli 50.000,00 TL bedelli üç adet çek verildiğinin gerçek dışı olduğunu, Tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranmakla yükümlü olduğunu, davalı şirketle satım sözleşmesi yapan … Ltdi Şti’nin, bu sözleşme gereğince verdiğini iddia ettiği çekleri, esas davada 3. şahıs olan …’na keşide ve teslim ettiğini, …’nun da esas davada 3. şahıs olan …’e ciro ve teslim ettiğini, bu nedenle müvekkilleri … ve … Ltd. Şti.’nin, dava konusu çeklerin lehtarı olmadığını, dava konusu çeklerin anlattıkları yönüyle ve kambiyo evrakı olması yönüyle ilgili değerlendirme yapılmadığını, davacının 3. şahıs olan …’na keşide etmiş olduğu çekleri kendi ticari defterine tek yanlı olarak davalı … Ltd. Şti.’ye verilmiş gibi yapılan kayıtlara bakılarak mahkemece hüküm kurulduğunu, mahkeme kararının hatalı olduğunu, Dava konusu çeklerin bankalardan ve ilgili icra müdürlüklerinden istenilmediğini, çekler üzerinde hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, bu şekilde keşide edilen çeklerin sanki davalı müvekkiline yapılmış bir ödeme olarak kabul edilip sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu, Bilirkişi kök raporu ve ek raporuna yaptıkları itirazların, ne mahkemece ne de bilirkişi ek raporunda incelemeye ve dikkate alınmayarak, savunmalarının cevapsız bırakıldığını, taraflarınca iddia edilen hususlar noktasında 30/07/2018 tarihinde uzman görüşü alınarak dosyaya sunulduğunu, bu rapor incelendiğinde de davacının, dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığı iddiasının gerçek olmadığının görüldüğünü, davacı şirketin, davalı müvekkili şirkete borçlu olduğunu, mahkemece davalı müvekkillerine verilmemiş çekler gerekçe gösterilerek, davacının davasının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen 20.000,00 TL kötüniyet tazminatının da hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının ve birleşen davanın bozulmasına/ kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, İİK 72 maddesine göre açılmış olan çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen dosyada davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece 27.11.2018 tarihli duruşmada, davacılar vekiline, her bir çek ve icra takibi bakımından davaya menfi tespit davası mı istirdat davası olarak mı devam edeceği hususunda açıklama yapması, davaya istirdat davası olarak devam edeceğini belirtmesi halinde asıl ve birleşen davadaki çeklerin her biri açısından ayrı ayrı istirdat miktarları ile bu miktarı ödendiğine dair ödeme makbuzlarını dosyaya sunması için süre verilmesi üzerine; Davacılar vekili tarafından sunulan 11/12/2018 tarihli (Uyap kayıt tarihi) dilekçede; Asıl Dava Yönünden; a) …’a ait 31.01.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli ve 29.02.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli çeklere ilişkin, Davacı …. Ltd. Şti’nin, davalı … Ltd. Şti’e borçlu olmadığının tespitine, b) …’a ait 31.03.2016 vade tarihli … Nolu 50.000,00 TL çek için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına icra masraflarıyla birlikte ödenen 65.926,00 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte … Ltd. Şti.’den İİK 72/6. Fıkrası uyarınca istirdatına, Birleşen Dava Yönünden; a) …’a ait 31.01.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli ve 29.02.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli çeklere ilişkin; Davacı …’nun davalılar … ve … Ltd. Şti.’e borçlu olmadığının tespitine, b) …’a ait 31.01.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli ve 29.02.2016 vade tarihli … Nolu 50.000 TL bedelli çeklere ilişkin; Davacı … Ltd. Şti’nin davalı …’e borçlu olmadığının tespitine, c) Küçükçekmece … İcra Dairesi … E. ve Küçükçekmece … İcra Dairesi … E. sayılı icraların İİK 72/5. fıkrası uyarınca ticari temerrüt faiziyle birlikte eski hale getirilmelerine karar verilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında 01/12/2014 tarihinde ürün satış sözleşmesi imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafça, dava konusu çeklerin bu sözleşmeye istinaden avans ödemesi olarak davalıya verildiği, ancak davalı tarafça mal teslim edilmemesi nedeniyle çeklerin karşılıksız kaldığı iddia edilmektedir. Davalı taraf ise, taraf şirketler arasında söz konusu sözleşmenin yapıldığını kabul etmekle birlikte, dava konusu çeklerin sözleşmeye istinaden ödeme amaçlı verildiğini inkar edip, davacının borcunun ödenmesi için verildiği savunulmaktadır. Dava konusu 31.01.2016 tarihli … nolu 50.000,00-TL bedelli ve 28.02.2016 tarihli … nolu 50.000,00-TL bedelli çeklerin keşidecisi asıl dosyada davacı şirket, lehtarı birleşen dosyada davacı … olup, lehtar tarafından çekin davalı …’e ciro edildiği; 31.03.2016 tarihli 0343778 nolu 50.000,00-TL bedelli çekin ise keşidecisinin davacı şirket, lehtarının ise davalı şirket olduğu görülmektedir. Sözleşmenin 5. maddesinde, alıcının 600.000,00 TL olan toplam alım bedelinin karşılığı olarak sözleşme ekindeki bordro ile ön ödemesini yaptığı, satıcıya sözleşme imzasında teslim ettiği belirtilmesine rağmen dosya kapsamında, asıl dosyada davalı şirkete, birleşen dosyada da davalı şirket ve davalı …’e dava konusu çeklerin teslim edildiğine dair belge bulunmayıp, ibraz edilen çek çıkış bordrolarında dava konusu çeklerin dava dışı …’e teslim edildiği görülmektedir. Çek, bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Gerek asıl dosya, gerekse birleşen dosyada davalı tarafça dava konusu çeklerin taraf şirketler arasında yapılan ürün satış sözleşmesine istinaden avans ödemesi olarak verildiği kabul edilmediğinden, davacı tarafça HMK 200 ve 201. maddeleri uyarınca bu çeklerin, sözleşmeye istinaden avans çeki olarak verildiği ve çek bedeli kadar mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Dosyada mevcut deliller ve dosya kapsamı itibarı ile, davacı tarafça, asıl ve birleşen dosyada dava konusu çeklerin sözleşme kapsamında avans ödemesi olarak verildiği ve çek bedeli kadar mal teslim edilmediği yazılı delille ispatlanmadığı gibi yemin deliline de dayanılmadığı dikkate alınarak, asıl ve birleşen dosya ile açılan davaların reddine karar verilmesi gerekirken, çeklerin neden karşılıksız kaldığının gerekçesi de açıklanmaksızın, yetersiz bilirkişi raporuna istinaden yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. İİK. 72/4 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı ile alacağına geç kavuşan davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekir. Asıl dosyada davacının talebi üzerine mahkemece 04.04.2016 tarihli ara karar ile, 31/03/2016 tarihli çek için sadece davalı yönünden hüküm ifade etmek üzere davalı tarafından icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. 31/03/2016 tarihli çek dava dışı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davacı ve davalı şirketler aleyhine yargılama sırasında takibe konu edilmiştir. Dolayısıyla mahkemece verilen tedbir kararı davalı yönünden infaz edilmediğinden, İİK 72/4 maddesi uyarınca alacaklı lehine tazminat koşulları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen dosyada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davalı …. Ltd. Şti. ve birleşen davada davalılar … Ltd. Şti ile …’in, asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf taleplerinin KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2019 tarih ve 2016/139 Esas – 2019/302 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; 2-Asıl davanın ESASTAN REDDİNE, 3-Birleşen davanın ESASTAN REDDİNE, 4-İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca koşulları oluşmadığından, asıl ve birleşen davada davalılar lehine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
ASIL DAVADA: 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.561,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.480,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından sarf edilen 900,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 18.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA: 10-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın, davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.627,05.TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 11-Davacılar tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına, 12-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 13-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca davalılar lehine hesap ve takdir olunan 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, 14- Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 15-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine, 16-Asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL posta masrafı olmak üzere; toplam 156,3 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen dava davacılarından alınarak istinaf eden davalılara verilmesine, 17-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.