Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2737 E. 2020/156 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2737
KARAR NO: 2020/156
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2019 (İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Ara Karar)
DOSYA NUMARASI: 2019/581 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/02/2020
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’ dan imza edilen 12/07/2006 tarihli sözleşme gereğince 390.000,00 TL ve 78.000,00 USD alacaklı olduğunu, bu alacağın temini için diğer davalı şirket tarafından kendine ait olan ada parsel numarası dilekçede belirtilen taşınmazın ipotek verildiğini, söz konusu ipoteğin anapara ipoteği olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi için 05/04/2010 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Nolu dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını ancak itiraz neticesinde takibin durduğunu, 10/07/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7181 sayılı kanunun 19. maddesi gereğince ipotek süreli olarak kurulmuşsa sürenin bitiminden itibaren 30 gün içerisinde İİK’ nun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması halinde ipoteğin malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edileceğini, bu yasanın 19. Maddesinin 01/01/2020 tarihli yürürlüğe gireceğini belirterek söz konusu alacak miktarının faiziyle birlikte tespiti ile davalılardan tahsiline ve söz konusu ipoteklerin süreli olması nedeniyle malikin talebiyle tapudan terkin edilme riski olduğundan devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/11/2019 tarih ve 2019/581 Esas sayılı ara kararı ile; ” Davacı tarafında açılan dava alacak davası olup HMK 389.maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili hükümlere göre ancak mülkiyeti uyuşmazlık konusu olan hususlarda ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden, söz konusu taşınmazın mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmadığı … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tedbir istenilen taşınmazın dava konusu ile doğrudan ilgili olması sebebiyle ihtiyati tedbir kararının reddi yönünde hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, Çünkü tapu kayıtları üzerine konacak olan tedbir sebebiyle davalı taraf mağdur olmayacağı gibi, tedbir istenen taşınmazın dava sırasında devredilmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği ya da tamamen imkansız hale gelebileceği de gözetilerek, Mahkeme gerekçesinde belirtildiğinin aksine tedbire konu taşınmazın dava konusu olması karşısında, ihtiyati tedbirin amacı da düşünüldüğünde, talebinin HMK’nın 389 ve devamı maddeleri dikkate alınarak 391/3. maddesi gereğince kabulü ile isteğin taşınmazın tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı konulması gerekirken, talebin reddine karar verilmiş olmasının yine hukuka uygun olmadığını, 10.07.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7181 sayılı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ un 19. maddesi; 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 883 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması hâlinde ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir.” Bu maddenin yürürlüğünü düzenleyen md.28 ise; “Bu Kanunun 1 inci maddesi, 3 üncü maddesi ile 19 uncu maddesi 1/1/2020 tarihinde (…) yürürlüğe girer.” şeklinde olduğunu, Bu ihtimalin gerçekleşmesinin, dava sonunda müvekkilin hakkını elde etmesini önemli ölçüde güçleştireceğinden ya da imkansız kılacağından, davanın devamı süresince, ipotekli taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin uygun olduğunu, Davalı … A.Ş. tarafından müvekkile Beyoğlu … Noterliği’ nin 19.11.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ipoteklerin fek edilmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı yönünde ihtarname gönderildiğini beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/581 Esas ve 11.11.2019 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararın kaldırılmasını ve dava konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davacı ile davalılardan … arasında imzalanan 12/07/2006 tarihli sözleşme uyarınca alacak miktarının faiziyle birlikte tespiti ile davalılardan tahsili ve sözleşme gereği davalı …’un Borcu için davalı … tarafından Çanakkale’de bulunan taşınmazları üzerinde ipotek konulduğunu, ipoteklerin süreli olması nedeniyle tapuda terkin edilme durumu olduğundan ipotekli taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece, Davacı tarafında açılan dava alacak davası olup HMK 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili hükümlere göre ancak mülkiyeti uyuşmazlık konusu olan hususlarda ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden, söz konusu taşınmazın mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesi ile; Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’ nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. İhtiyati tedbir konulması istenen taşınmaz uyuşmazlık konusu değildir. Bu nedenle davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yasal olarak olanak bulunmamaktadır. Yine HMK’ nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Somut olayda davacı ile davalılardan … arasında 12/07/2006 tarihinde sözleşme başlıklı sözleşme imzalandığı, Sözleşmenin kapsamı başlıklı 2 maddesinde;”İş bu sözleşme …’ın, geçmişte yapmış olduğu ve ticari işlemlerden ötürü, … A.Ş.’den doğan alacağının … tarafından üstlenilerek tasfiyesi ile ilgili hükümleri kapsamaktadır,” hükmünü içerdiği, Borcun Tanımı başlıklı 3.1. maddesinde;”…, 2003 yılından bu yana … A.Ş.’ ye muhtelif tarihlerde yaptığı mal sevkiyatları ve bunların vade farklarından ötürü 30.06.2006 tarih itibari ile bu şirketten 390.000,00 YTL. Ve 78.000,00 USD. alacaklı bulunmaktadır. 3.2. maddesinde; Bu borçla ilgili olarak …’ın elinde geçmiş tarihlerde tanzim edilmiş muhtelif vadeli ve … A.Ş.’ nin borçlu olduğu toplam: 935.762,00 YTL. ve 190.698,00 USD. Tutarında borç senetleri bulunmaktadır. 3.3. maddesinde; Havuz, 3.1. maddede belirlenen eski tarihli senetlerin tamamen iadesi kaydı ile … A.Ş.’ nin …’ a olan ve 3.1. Maddede belirlenen borcunu üstlenmektedir,” hükmünün düzenlendiği, Borcun Tasfiyesi başlıklı 4.1. maddesinde; ”3.1. maddede belirlenen borç, en geç 30/01/2007 tarihine kadar … veya onun lehine herhangi bir şahıs veya şirket tarafından YTL. Veya USD. Bölümleri ayrı ayrı işlem görmek kaydı ile tasfiye edildiği taktirde hiçbir faize tabi olmayacaktır. 4.2. maddesinde; ”Havuz, bu borcu 4 taksit halinde tasfiye etmek hakkına sahiptir. Bu durumda sözkonusu borç; 30 Mayıs 2007 tarihine kadar 140.000,00 YTL. 30 Mayıs 2008 tarihine kadar 140.000,00 YTL. 30 Mayıs 2009 tarihine kadar 140.000,00 YTL. 30 Mayıs 2010 tarihine kadar 140.000,00 YTL. olmak kaydı ile toplam: 560.000,00 YTL. olarak ödenecektir,”hükmünün düzenlendiği, Teminat başlıklı 5.1. maddesinde; ” …, 4.2. maddede zikredilen YTL. Borcu ile ilgili olarak ve aynı meblağlarda … lehine Çanakkale’de mevcut ve … A.Ş.’ ye ait arazi üzerinde mevcut serbest dereceden başlamak üzere ve her ödeme taksiti için ayrı dereceler halinde olmak üzere ipotek tesisini sağlayacaktır. 5.2. maddesinde; 3.1. maddede belirlenen borcun 390.000,00 YTL. lik bölümünün, 4.1. madde doğrultusunda tasfiyesi halinde tesis edilen ipotek bütünü ile derhal fek edilecektir. 5.3. maddesinde; Borcun taksitler halinde ödenmesi halinde ise her taksitin tasfiyesini takiben ipoteğin bu meblağa ait bölümü de derhal fek edilecektir,” hükmünün düzenlendiği, 4721 Sayılı TMK.nun 883 maddesinde; ” Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir. (Ek fıkra:4/7/2019-7181/19 md.) İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması hâlinde ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir,” hükmünün düzenlendiği, Davaya konu ipotekli taşınmazlar üzerindeki ipotekler sözleşmenin 4.2. maddesindeki miktarlar ve belirtilen vade tarihine kadar geçerli süreli ipotekler olup, Davacı, dava dilekçesinde 12/07/2006 tarihli sözleşmeden kaynaklı alacak miktarının;asıl borçlu yönünden sözleşme tarihinden,ipotek borçlusu yönünden ise ipotek sürelerinin bitimi tarihinden itibaren işlemiş avans faiziyle birlikte tespiti ile müvekkiline verilmesine ve ipotekli taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de dosyaya sunulan belgeler davacı tarafça tek taraflı düzenlenmiş belgeler olup, davacı iddiaları yargılamayı gerektirip henüz ispatlanmamıştır. Dosya içine sunulan deliller ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata yeterli değildir. Sonuç olarak; davacı iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/02/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.