Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2735 E. 2020/85 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2735 Esas
KARAR NO: 2020/85 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/463 Esas
TARİH: 17/10/2019
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali – Tedbir Talebi.
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin davalı şirketin pay sahibi olduklarını, davalı şirketin halen faaliyetleri devam eden bir aile şirketi olduğunu, davalı şirketin 2018 yılına ait yıllık olağan genel kurul toplantısının 25/03/2019 tarihinde şirket merkezinde gerçekleştiğini, ancak söz konusu genel kurul toplantısında müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme hakları çerçevesinde incelemelerine sunulması talep edilen belgelerde eksiklik olduğunu, incelemelerine sunulmuş olan belgelerin ise genel kurul toplantısından en az on beş gün önce şirket merkezinde hazır bulundurulması taleplerinin kabul edilerek toplantının bir ay sonra 25/04/2019 tarihine ertelendiğini, ancak toplantının ertelenmesine neden olan eksik belgelerin 25/04/2019 tarihli genel kurul toplantısından on beş gün önce hazır bulundurulmuş isede belgelerin bir çoğunun eksik olduğunu, şirket merkezinde kısmen hazır edilen evraklar üzerinde yaptıkları inceleme neticesinde bir takım çelişkiler ve açıklanması gereken hususları tespit ettiklerini, bilgi alma ve inceleme haklarının engellendiğinden bilgi alma ve inceleme hakkından yararlanabilmek için TTK’nun 437/3 maddesi uyarınca İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/209 esas nolu dosyasını ikame ettiklerini, bu dosyada özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiğini, şirket kayıtlarının özel bir denetçi tarafından incelenmesini sağlamak için İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/293 esas sayılı dosyasını ikame ettiklerini bu davanın halen derdest olduğunu, müvekkillerinden …’nın imzasının taklit edilmesi ve pay defterinde usülsuz işlemler yapılması ile müvekkilinin davalı şirket nezdindeki payının azaltılması üzerine İstanbul 9 ATM nin 2019/187 esas sayılı dosyasında pay defterindeki gerçek pay durumunun tespiti için dava açtıklarını buna ilişkin muhalefet şerhini de her iki genel kurul toplantısında karar defterine dercedildiğini, müvekkilinin 25/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar ve bu kararlara ilişkin iptal gerekçelerinin ise , müvekkili …’nın vekili olarak tutanak yazmanlığına aday olmalarına rağmen oylama dahi yapılmadan başka birinin seçilmesi, genel kurul toplantılarının ilan edilen gündem maddeleri doğrultusunda yapılmaması olduğunu, bu hususun gündeme bağlılık ilkesinin açık bir gerekliliği olduğunu, daha önceki toplantılarda divan başkanı, tutanak yazmanı ve oy toplama memurunun toplantıya katılan hissedarların oy birliği ile seçilmiş olması karşısında 25/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında söz konusu taleplerinin redddedilmesi ve müvekkillerinin vekilinin toplantıya katılmasının önüne geçerek toplantı süresince içeri alınmadan daha toplantıya geçilmeden karar alınmasının şirket hakim hissadarlarının azınlık üzerindeki tahakkümünün en somut örneği olduğunu, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun okunarak müzakere edilmesi maddesinin görüşülmesi esnasında şirket merkezinden teslim alınan dökümanlarda yaptıkları inceleme neticesinde tespit ettikleri çelişkiler hususunda bilgi talebinde bulunmalarına rağmen söz konusu bilgeler mevcut olmaksızın ilgili maddenin oylanmasının geçerli olmayacağını, bunun üzerine özel denetçi talebinde bulunduklarını ancak söz konusu taleplerinin reddedildiğini, talep etmelerine rağmen paylaşılmayan kasa hareketleri, maaş listesi, zarar kalemleri, maliyet analizleri, satın alma kalemleri, detay mizan ile çelişkiler içeren yönetim kurulu faaliyet raporu, gelir gider tablosu, bilanço, kar ve zarar hesapları ve cevaplanmayan sorular nedeniyle toplantının ertelenmesi taleplerinin toplantı başkanı tarafından reddedildiğini ve bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanması ile kar dağıtım talebinin reddine ilişkin muhalefet şerhi bulunduğunu, şirketin sermayesinin 15.976,018 TL olduğunu ve şirketin kar ettiği nazara alındığında şirketin uzun yıllardan beri kar dağıtımı kararı almamasının da şirket içinde bulunun azınlık pay sahipleri için tahammül edilemez bir hal aldığını, gerek daha önceki yıllarda kar dağıtımı yapılmayarak ortaklara şirketten borç adı altında ödeme yapılması, gerek yine kar dağıtımı yapılmayarak kar paylarıyla sermaye artırımına gidilmesi, gerekse halka arz işlemini yapma ibaresinin şirket esas sözleşmesine eklenmesinin yegane amacının azınlık oylarının oranını azaltarak şirket içerisindeki etkinliğinin azaltıldığını, şirketin pay durumu nazara alındığında, çoğunluk pay sahibi …’nin pay oranının sürekli arttığını, azınlık pay sahibi müvekkili …’nın paylaranın da sürekli olarak azaldığını, bu hususunun dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, 25/03/2019 tarihli genel kurul toplantısının ertelenmesine sebep olan ve 25/04/2019 tarihli toplantıdan önce giderilmesi gereken eksiklikler giderilmeden, ibra oylaması sırasında gider tablosunda yer alan kalemlere ilişkin tevsik edici sözleşme, fatura ve gider makbuzları paydaşlara sunulmadan ve faaliyet raporu ve gelir tablosu arasındaki milyon liralarla ifade edilen çelişkiler giderilmeden ibra oylaması yapılarak çoğunluk pay sahibi …’den oluşan tek kişilik yönetim kurulunun ibra edildiğini, şirketin sermayesinin çok yüksek olması, tek kişilik yönetim kurulunun bu yükün altında kalmaması için müvekkili …’nın yönetim kuruluna girmeyi talep ettiğini ancak bu talebinin de çoğunluk oyuyla yine reddedildiğini, şirket yönetim kurulunun tek kişiden oluştuğunu ve söz konusu kişinin şirketin hakim hissedarı olduğu göz önüne alındığında söz konusu dava dışı …’nin genel kurulca verilen yetkiler, hiçbir denetim olmadan şirketin tamamen boşaltılma ve işlevsiz kılınmasına olanak verecek yetkiler bulunduğunu beyan ederek şirket esas sözleşmesinin amaç ve konu başlıklı 3. Maddesinin değiştirilerek 6362 Sayılı SPK uyarınca halka arz işlemleri yapma ibaresi eklenmesi ve yönetim kuruluna TTK 395 ve 396 maddelerine istinaden şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma, pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma, şirketin işletme konusuna giren bir işi kendi veya başkası hesabına yapma, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete ortak olarak girme yetkisi verilmesinin şirketin bir halka arz işlemi yapması ve şirket yönetim kuruluna verilen yetkiler neticesinde yönetim kurulunun yakınlarından birinin borcunu şirket adına üstlenmesi, yakınının bir borcuna kefil olması şirketi geri dönülmez zararlara sokacağını beyan ederek, 25/04/2019 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararlardan 1,3,4,5,6,7, ve 8 numaralı kararların TTK m.445 v.d maddeleri uyarınca iptaline ve davalı şirketin 2018 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun geçersizliği ile tutanak karar no:3 ün hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ederek öncelikle Şirket Sözleşmesinin değiştirilmesine dair 5 numaralı kararın, Yönetim kuruluna TTK 395 ve 396 maddelerine istinaden şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma, pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma, şirketin işletme konusuna giren bir işi kendi veya başkası hesabına yapma, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete ortak olarak girme yetkisi verilmesine dair 8 numaralı kararının yürütmesinin TTK, m. 449 uyarınca durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, genel kurulda alınan kararların yasaya ve usule uygun bulunduğunu savunarak tedbir talebinin reddine, davacı tarafça teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirketin yönetim kurulu üyesi dilekçesi ile, genel kurulda alınan kararların yasaya ve usule uygun bulunduğunu savunarak tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/10/2019 tarih 2019/463 Esas sayılı ara kararında; “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; davacı taraf açmış olduğu dava ile davalı şirketin 29/04/2019 Tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında Alınan 5 ve 8 nolu kararlarının iptali ile birlikte yürütmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir. Davacı tarafın Tedbir talebinin Yasal dayanağı 6102 Sayılı Kanunun 449.md.sidir. 6102 Sayılı Kanunun 449.md aynen ” MADDE 449- (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. ” şeklindedir.Mahkememizce Yönetim Kurulu üyesinin görüşü alınmış, tedbir talebinin reddini talep ettiği görülmüştür. Yürütmenin durdurulması talebinin değerlendirilmesi için 6100 Sayılı Kanunun 389.md incelenmesi gerekecektir. 6100 Sayılı Kanunun 389.md. aynen ”MADDE 389- (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. – Yürütmenin Geri Bırakılması talebine konu 5 nolu Genel Kurul karar Şirket Ana Sözleşmesinin Değiştirilmesine ilişkindir. 6102 Sayılı kanunun 408.md./2-a uyarınca alınmış olan bir karardır. Yürütmenin Geri Bırakılması Talebininin değerlendirilmesi için 5 nolu Genel Kurul Kararı ile 6100 Sayılı kanunun 389.md.ve devamı maddeleri dikkate alındığında davacı tarafın iddialarının yaklaşık olarak ispatının yargılamayı gerektirdiği, Yürütmenin Geri bırakılmasına karar verilmemesi halinde meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına ya da tamamen imkânsız hâle geleceğine veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağına yönelik olarak Mahkememizce kanaat hasıl olmadığından Davacı tarafın Genel Kurulun 5 nolu Kararının Yürütmesinin Geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiştir.- Yürütmenin Geri Bırakılması talebine konu 8 nolu Genel Kurul kararı Yönetim kuruluna T.T.K.’ 395 ve 396 maddelerine istinaden şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma, pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma, şirketin işletme konusuna giren bir işi kendi veya başkası hesabına yapma, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete ortak olarak girme yetkisi verilmesine ilişkin karardır. Yürütmenin Geri Bırakılması Talebininin değerlendirilmesi için 8 nolu Genel Kurul Kararı ile 6100 Sayılı kanunun 389.md.ve devamı maddeleri dikkate alındığında 8 nolu Genel Kurul Kararına konu işlemlerin yargılama sonuna kadar Yürütmesinin durdurulmamasına karar verilmemesi halinde davalı şirketin 8 nolu Genel Kurul Kararı ile Yönetim Kurulu tarafından Genel Kurul tarafından verilen yetkiye istinaden 3. Kişilerle bir çok işlem yapabilme imkanına sahip olacağı, davanın davacı taraf lehine sonuçlanması halinde davanın sonucunun üçüncü kişileri bağlayıcı sonuç doğurmayacağı bu hali ile Yürütmenin Geri bırakılmasına karar verilmemesi halinde meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı ihtimali mevcut bulunduğundan davacı tarafın Genel Kurulun 8 nolu Kararının Yürütmesinin Geri bırakılması talebinin Kabulüne karar verilmiştir. Davalı taraf davacı tarafın teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tarafın talebinin dayanağı 6102 Sayılı kanunun 448.md/3f .dır. 6102 Sayılı kanunun 448.md/3f aynen ”(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.” şeklindedir. Mahkememizce dosya kapsamına ibraz edilen deliller neticesinde açılan dava nedeni ile davalı şirketin oluşabilecek mevcut bir zararının olacağına yönelik ispata yakın delil elde edilemediğinden davalı tarafın Teminat yatırılması yönünde ki talebinin reddine… ” gerekçesi ile, 1-)Davacı tarafın Tedbir Talebinin dava konusu Genel Kurul kararlarından 8 nolu karara ilişkin talebinin KABULÜNE, 2-)Davacı tarafın Genel Kurul’un 5 nolu kararının yürütmesinin durdurulması yönündeki talebinin REDDİNE, 3-)Davalı tarafın teminat yatırılması yönünde ki Talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi ara kararında genel kurul kararlarından 5 nolu kararın yürütmesinin geri bırakılması talebinin reddine ilişkin hüküm nedeniyle davalı şirketin bünyesinde ciddi zararlara maruz kalacağını, Şirketin esas sözleşmesinin amaç ve konu başlıklı 3.maddesi değiştirilerek 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca halka arz işlemleri yapma ibaresinin eklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Halka arz hususunda alınmış bir yönetim kurulu kararı olmaksızın halka arz ibaresi şirket ana sözleşmesine eklenemeyeceği, aksi halde söz konusu eklemenin geçersiz ve hükümsüz olduğundan bahsedilmesi gerekeceği, İlk derece mahkemesinde görülmekte olan davada davalı şirket genel kurul kararlarından usul ve yasaya aykırı şekilde alınmış kararların iptali talep edilmiş olup, bu noktada davalı şirket bünyesinde yıllardır meydana gelmiş haksız ve hukuka aykırı iş ve işlemler hakkında mahkemenin bilgilendirilmesi gerekeceğini, Müvekkillerinin aile şirketi olup davalı şirkette uzun yıllar pay sahibi konumunda olup şirket hakkında hiçbir bilgi sahibi olamadıklarını, Davalı şirketin aile şirketi olduğunu, ülkemizde yaygın teamül bilindiği üzere aile şirketlerinde erkeklerin egemen tutumu olduğu, somut olayda da müvekkilinin anne ve babasının vefatı akabinde davalı şirketin tamamen dava dışı hakim hissedar …’nin uhdesinde yer almış olmakla,müvekkilinin kağıt üzerinde kendisine tanınmış haklarını dahi kullanmaktan yoksun bırakıldığını, Müvekkillerinin davalı şirkette uzun yıllardır hissedar konumunda olmasına rağmen davalı şirketin hiçbir şekilde kar dağıtımı yapmamakta, müvekkillerinin kar payı haklarından yoksun bırakılmakta olduklarını, Haklarını kullanmak suretiyle bilgi talep ettikleri hiçbir husus hakkında açıklama yapılmadığı, genel kurul kararları, şirket evraklarında mevcut çelişkiler ve eksiklikler ile birlikte alınmakta olduğu, bu nedenle gerek müvekkilleri, gerek diğer pay sahipleri, pay sahipliği haklarını genel kurulda bilinçli bir şekilde kullanamadıklarını, 25/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında şirketin amaç ve konusunun tadili ile şirket faaliyetleri arasında şirket paylarının halka arzının dahil edilmesinin manidar olduğunu, bu hususta TTK’nın 461/2.maddesi hükmünün bulunduğunu, Müvekkillerinin rüçhan haklarının kısıtlanacağı, bunun sonucu olarak müvekkillerinin davalı şirketteki paylarının azaltılacağı, bu durumun ise hali hazırda devam eden davalar yönünden ise müvekkilleri için ciddi tehlikelere neden olacağını, bu hususta TTK’nın 449 ve HMK’nın 389/1.maddeleri hükümlerinin bulunduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararında yer alan genel kurulun 5 nolu kararının yürütmesinin durdurulması talebinin reddine ilişkin kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, tedbiren … A.Ş.’nin 25/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlardan şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesine dair 5 numaralı kararının TTK 449.maddesi uyarınca yürütmesinin geri bırakılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen 17/10/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının hukuka, yasaya ve dosya münderecatına aykırı olduğunu, TTK madde 395.1’de yönetim kurulu üyesinin şirketten izin alarak yapabileceği hususların sayıldığını, 2 inci fıkrada ise yönetim kurulu üyesinin hiçbir şekilde yapamayacağı işlerin sayıldığını, yönetim kurulu üyesine TTK 395 kapsamında verilen iznin, 1 inci fıkrada sayılan izin alarak yapılabilecek işlerden olan “şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma” hakkı olduğunu, TTK 395.2’de; “yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınlarının şirkete borçlanması, bu kişiler için şirketin kefalet, garanti ve teminat vermesi, sorumluluk yüklenmesi, bu kişilerin borcunu devralması” yasaklandığını, bu tür işlemlerin şirket izin verse dahi ki olayda böyle bir izin söz konusu olmadığını, Davacı dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde ısrarla, olağan genel kurul toplantısında alınan karalardan TTK md. 395 kapsamında yönetim kurulu üyesine verilen yetkilerin, “yönetim kurulu üyesinin pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme, bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma yetkilerini” kapsadığı ve “dava dışı şahıs …’ye genel kurulca verilen yetkiler hiçbir denetim olmadan şirketin tamamen boşaltılma ve işlevsiz kılınmasına olanak verecek yetkilerdir” şeklinde sunulmakta olduğunu, 25.04.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesine TTK 395 uyarınca tanınan yetkiler arasında yukarıda sayılan ve davacıların ısrarla tanındığını söylediği kanunun yasaklandığı yetkilerin bulunmadığını, kanunen yasaklanmış olan ve genel kurul toplantısında da yönetim kurulu üyesine de verilmemiş izinler hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, Davacılar, … AŞ’nin 18.12.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısıyla şirkette tek kişilik yönetim kurulu uygulamasına geçilmesine ilişkin ana sözleşme değişikliğini verdikleri kabul oylarıyla gerçekleştirdikten sonra … AŞ’de yapılan ilk olağan genel kurul toplantısı olan ve asaleten katıldıkları 30.03.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirketin yönetim kurulu üyesine TTK 395-396 maddeleri uyarınca izin verilmesini bizzat kabul oylarıyla gerçekleştirdiklerini, davacıların 30.03.2018 tarihinde tek yönetim kurulu üyesine TK 395-396 maddeleri uyarınca izin vermelerine rağmen; somut herhangi bir iddiaya dayanmaksızın 25.04.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesine bu izinleri vermemeleri ve sonrasında da diğer hissedarların yönetim kurulu üyesine tanıdığı iznin iptalini talep etmelerinin kötüniyetlerinin açık göstergesi olduğu, Öte yandan, … AŞ’de kuruluşundan itibaren hiçbir hissedarına ve yönetim kurulu üyesine borç verilmediği gibi yönetim kurulu üyelerinin hissedar olmayan yakınlarına da borç verilmediğini, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/463 E. sayılı dosyasından verdiği 17.10.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararında TTK md. 395/2’de açıkça yasaklanmış olan hususların karara gerekçe olarak gösterilmiş olup, yapılması halinde kanuna açık aykırı olacak bir husus için yapılmamasına yönelik bir tedbir kararı verildiğini ve bunun başlı başına kanuna aykırı bir tedbir kararı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 25.04.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın yürütmesinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/463 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, şirket genel kurulu kararlarının iptali davasında genel kurulun 5 ve 8 nolu kararlarının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece talebin kısmen kabulüne, genel kurulun 8. Nolu kararının yürütmesinin tedbiren durdurulmasına, 5 nolu kararın ise yargılamayı gerektirmesi sebebiyle talebin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nın 449 maddesinde ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. İhtiyati tedbir genel olarak HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir için yaklaşık ispat yeterli görülmüş olup sunulan belgelerle talep eden, davada haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi halinde diğer şartlarında varlığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. İhtiyati tedbir talep edilen genel kurulun hakkında iptal davası açılan 5. Maddesinde alınan karar, şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesi ve 8. Nolu karar ise Yönetim kuruluna T.T.K.’ 395 ve 396 maddelerine istinaden şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma, pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma, şirketin işletme konusuna giren bir işi kendi veya başkası hesabına yapma, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete ortak olarak girme yetkisi verilmesine ilişkin karardır. İptali talep edilen 5. Nolu kararın iptalinin gerekip gerekmediği yapılacak yargılama sonucunda belirlenecektir. İptaline karar verilmesi halinde şirket esas sözleşmesinde belirtilen değişiklik uygulanmayacak esas sözleşme eski hali ile kalacaktır. Bu nedenle bu madde yönünden yürütmenin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından söz edilemeyecektir. Bu nedenle bu madde yönünden ihtiyati haciz şartları oluşmamıştır. 8 nolu karar ise Yönetim kuruluna T.T.K.’ 395 ve 396 maddelerine istinaden şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapma, pay sahibi olmayan yakınlarına şirket bütçesinden nakit borç verme bu kişiler için şirketi kefil gösterme, teminat verme, bu kişilerin borcunu devralma, şirketin işletme konusuna giren bir işi kendi veya başkası hesabına yapma, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete ortak olarak girme yetkisi verilmesine ilişkin karar olduğundan tedbir kararı verilmemesi halinde ilerde hakkın elde edilmesinin zorlaşma ya da tamamen imkansız hale gelme veya gecikme sebebiyle sakınca yahut ciddi zarar doğma ihtimali bulunmaktadır. Buna göre dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, yargılamanın bulunduğu aşamaya, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin kararı ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 121,30’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 54,40’ar.TL istinaf karar harcından, istinaf eden taraflarca peşin olarak yatırılan 44,40’ar.TL harcın mahsubu ile bakiyeleri 10,00’ar.TL harcın taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.