Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/273 E. 2019/360 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/273
KARAR NO : 2019/360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ
DOSYA NUMARASI : 2018/555 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen 14/12/2018 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi;
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; tahkim kararı doğrultusunda hükmedilen 1.000.000,00-USD cezai şartın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, işbu dosyada yapılan işlemlerde borçlunun malvarlıklarınığ kaçıldığını, alacaklarını temlik ettiğini, halen oturduğu evi üçüncü şahsa devrettiğini, kendisinin kurduğu ve yönettiği şirket olan …Pazarlama San. Ve Dış Tic. AŞ. şirkette gerçekte tek hissedarı olmasına rağmen, resmi kayıtlarda ortak gözükmediği halde, kayıtlarda genel müdür gözüktüğünü, ancak şirketin hissedarlığının hamiline yazılı belgeye bağlandığını ve bu durumun gizlendiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, mezkür dosyada halen tahsilat sağlanamadığını, hileli şekilde malvarlığını kaçırdığını, davalının devam eden süreçte mal kaçırmasının kesin olduğunu, malların kaçırılması halinde haklı olarak alacaklarının tahsilinini imkansız hale geleceğini, bu nedenlerle davalı üzerinde kayıtlı gayrimenkul ve araçlarının üzerine üçünü şahıslara devrini önlemek adına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından 04/06/2018 tarihli ara karar ile; ” HMK. 389. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlemesi mevcut olup, talep yargılamayı gerektirdiğinden ve davalının malvarlığı doğrudan dava konusu olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine, ” karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin bu defa 09/07/2018 tarihli dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin 04/06/2018 tarihli ara kararı ile her ne kadar red kararı verilmiş ise de; davalının üzerine kayıtlı gayrimenkulleri sattığı bilgisi edinildiğinden bu sefer davalı takip borçlusunun mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14/12/2018 tarih ve 2018/555 Esas sayılı ara kararı ile;
” İİK’nun 257. maddesine göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” düzenlemesi mevcut olup, alacak yargılamayı gerektiğinden ve muaccel bir alacak kabul edilemeyeceğinden ihtiyati haciz talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” Alacak yargılamayı gerektirmekte olup, muaccel bir alacak kabul edilemeyceğinden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi İİK’ nun 257. maddesindeki şartları taşımaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının bozularak kaldırılması gerektiğini, dava konusu alacağın kesinleşmiş ilam hükmünde Hakem Kurulu kararına dayandığını,
Taraflar arasında düzenlenen 03.04.2015 tarihli protokolde, icra takibine konu edilen alacağın hüküm altına alındığını, davalı …’ in 03.04.2015 tarihli protokolde dava konusu borcu ödeyeceğini taahhüt etmiş olmasına rağmen, bu protokole aykırı davranışlarda bulunduğundan özel hakeme gidildiğini, Dava dosyasına sundukları özel hakem kararında davalı …’in müvekkiline olan borçlarını ödemesine hükmedildiğini, aynı zamanda “Davalı …’in 03.04.2015 tarihinde imzalanan Protokolün 6. Maddesinin B bendi uyarınca … bina için kullanılan krediye karşılık 703.028.-USD ödemeyi taahhüt ettiğini; ancak davanın ikame ettiği tarihine kadar yapamadığının ve dava ikame tarihine kadar ödeme yapmadığının ve dava ikame tarihinde temerrüde düştüğünün tespitine,” hususlarının karar altına alındığını, Davalı tarafın bu hususu da kabullenmeyip, Tahkim yargılaması kararlarının iptali için İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde dava ikame etmiş ise de; davanın Mahkeme tarafından reddedildiğini, yerel mahkemenin kararının Yargıtay tarafından onandığını, sonuç olarak alacağın kesinleşmiş bir ilama dayandığını, Vadesi gelmiş bir para borcu mevcut olup bu borcu düzenleyen ve davalı tarafça ödenmesi kabul ve taahhüt edilen belgeler bulunduğunu, Davalı tarafın mal kaçırma kastı ile hareket etmekte olup, müvekkilinin hakkını elde etmesinin imkansız olduğunu ve sonucunda ciddi zararlarla karşı karşıya kalacağı hususlarının açık olduğunu, Davalının tüm yazılı ve kesin deliller ile borçlu olduğunun kabulü ve mal kaçırma kastı ile hareket etmesi karşısında Yerel Mahkemenin neden borçlu … yönünden ihtiyati haciz talep etmiş olduklarının ve haklılıklarının anlaşılamamış olmasını anlayamadıklarını, huzurdaki davadaki haklılıklarının ıslak imzalı belgelere ve kesinleşmiş hakem kararına dayandığını beyanla; Fazlaya ilişkin her türlü yasal talep ve dava hakları saklı kalmak üzere;
Yerel Mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılarak borçlunun mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Mahkemece, ihtiyati haciz isteminin talep olunan alacak miktarı gözetilerek koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati haciz isteyen (davacı) vekili istinaf edilmiştir. Davacı vekili davalı hakkında yaptıkları takibe davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile davalının 03/04/2015 tarihli protokolun 6/C maddesi uyarınca borçlu olduğunu ikrar ettiğini, özel tahkim yargılaması sonunda verilen 24/01/2017 tarih ve 2017/17 E. 2017/18 K. sayılı hakem kararı ile de bu durumun ispatlandığını, davalının mal varlığını muvazaalı şekilde devrettiğini belirterek davalı borçlunun tüm mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile talep reddedilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İhtiyati haciz koşulları İİK’ nın 257. maddesinde belirtilmiştir. Bunun için vadesi gelmiş bir para alacağı olmalı ve alacak rehinle temin edilmemiş olmalıdır. 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır.Somut olaya gelince davacı, davalıdan alacaklı olduğunu belirterek 03/04/2015 tarihli protokolü ve hakem kararını sunmuş ise de, söz konusu protokol, dava dışı .. … ile davalı arasında hisse devrine ilişkin olarak düzenlendiği, protokolün 6/C maddesinde … şirketinin hesaplarının 749.275 USD olarak hesaplandığı, cari hesabın en geç 31/12/2015 tarihinde davalı tarafından şirkete ödenip kapatılacağı belirtilmiş ise de, protokolde davacı taraf olmayıp, söz konusu özel hakem kararının tarafı da davacı şirket değildir. İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkilinin taraf olmadığı özel hakem kararına dayalı ilamsız icra takip başlattığı, takibe dayanak özle hakem kararını delil göstermek suretiyle ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur. Bu durumda, İİK’nun 257’nci maddesindeki koşullar ile ispata ilişkin aynı Kanun’un 258’inci maddesi üzerinde durularak istemin değerlendirilmesi sonucu, davalı borçlunun davacı şirkete karşı zarar verici eylemlerde bulunup bulunmadığı yargılama aşamasında belli olacağı gibi, özel hakem kararının kesin delil niteliğinin de yargılama sonucu belirleneceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/03/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.