Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2728 E. 2022/112 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2728 Esas
KARAR NO: 2022/112 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1213 Esas – 2019/762 Karar
TARİH: 16/10/2019
DAVA: İtirazın İptali(Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı düzenlemiş olduğu faturaların bakiye 40.081,00 TL’sinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/10/2019 tarih ve 2015/1213 Esas 2019/762 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Dosyadaki bilgi ve belgeler, tarafların iddia ve savunmaları, detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olan ve bu nedenle de itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca, dava fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır. Davacı faturaya dayalı 40.081,00TL alacağı olduğunu iddia etmiş ve bu hususta ticari defter ve belgelerini delil olarak sunmuştur. Bilindiği üzere ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Dosya içinde mübrez kök ve ek bilirkişi raporlarında davacı tarafın defter ve kayıtları incelenmiş, defter-i kebirin silik ve okunaksız olduğu, muhasebe kayıtlarının temel muhasebe ilkelerine göre tutulmadığı belirtilmiş HMK 222 maddesinde de belirtildiği üzere açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı görüldüğünden, davacı iddiasını ispat ile mükellef olup alacağı hususunda ispata yarar delil sunmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; “Davanın reddine” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafça cari hesap borcuna karşılık olarak müvekkiline çekin karşılıksız çıkması üzerine tarafların arasındaki güven ilişkisine dayanarak alacak miktarının ödeneceği vaadiyle davalıya teslim edildiğini, bu sebeple müvekkil şirket muhasebesi tarafından 101 Alınan Çekler hesabına değil, 100 Kasa hesabına kaydının yapıldığını, çek iadesine ilişkin davalı tarafından alınan tediye makbuzunun imzasız olmasının borcun olmadığına ilişkin delil teşkil etmeyeceğini, Kaldı ki, tarafların vergi dairesinden BA/BS formları istendiği takdirde müvekkil şirketin alacaklı olduğunun açıkça görüleceğini, Davalının ticari defter ibrazından kaçındığının da dikkate alınması gerektiğini, Bilirkişi kök ve ek raporundaki davacı aleyhine olan tespitlerin hatalı olduğunu, kaldı ki mahkemenin raporda belirlenen alacak miktarına dahi hükmetmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili KATILMA yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Kapanış onayı olmayan, muhasebe tekniğine uygun tutulmayan ve okunaksız olan ticari defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil edeceğini, Davacının iddia ettiği gibi çek karşılıksız çıkmışsa buna uygun kayıt tutulması gerektiğini, Davacının çeke ilişkin banka kayıtlarının incelenmesi ve vergi bildirimlerinin celbi yönündeki taleplerinin iddianın genişletilmesi mahiyetinde olup davayı uzatmaya yönelik olduğunu, Taraflarınca davaya süresinde cevap verilmemesinin sebebinin müvekkilinin ticaret sicil adresi değişmiş olmasına rağmen eski adresine tebliğ yapılmış olması olduğunu, bu nedenle dava boyunca müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığını, sözlü yargılama davetiyesi dahil üç zorunlu davetiyenin de taraflarına gönderilmediğini, şayet davacının istinaf talebi reddedilmezse kendilerinin itirazları bakımından kabul edilmesi gerektiğini, Davacının açıkça yemin deliline ve münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanmadığını, davasının ispat edemediğini belirterek davacının istinaf talebinin reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı davaya cevap vermemiş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. İİK 67.m. uyarınca açılan itirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmış olması bir dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğinden, öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde davalı tarafça yasal sürede borca itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiği görülmüş olup, mahkemece öninceleme duruşmasında icra dairesinin yetkisine itirazın tüm delillerin toplanmasından sonra değerlendirilmesine karar verildiği halde, bir değerlendirme yapılmadan, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Dosya kapsamında mevcut davalı şirket ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, davalı adresinin iş bu dava açılmadan önce değiştirilmiş olduğu, güncel adresinin “… Mah. … Cad. NO:… Afyonkarahisar” olduğu görülmüştür. Ne var ki mahkemece davalıya dava dilekçesi, öninceleme günü, defter inceleme günü, bilirkişi kök raporu bu adres dikkate alınmadan veya hatalı olarak bu adrese doğrudan TK 35.m. uyarınca tebliğ edilerek davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanmıştır. Bununla birlikte davacı tarafça delil olarak tarafların vergi dairesi beyanları celp edilmeden ve davacı defterlerinde kayıtlı davalı çeklerinin akıbetleri ilgili banka şubelerinden sorulmadan karar verilmesi de doğru olmamıştır. HMK’nın 353/1-a4 maddesinde “4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.” ve (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halleri, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353/1-a4-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ve katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2019 tarih ve 2015/1213 Esas – 2019/762 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, davalıdan da istinaf kanun yoluna başvurma harcının tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.