Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2725 E. 2022/111 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2725 Esas
KARAR NO: 2022/111 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/307 Esas – 2019/942 Karar
TARİH: 19/09/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalının müvekkili aleyhine faturaya dayalı icra takibi başlattığını, ancak takibin haksız olduğunu, zira borcun takip öncesinde ödenmiş olduğunu ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yasal sürede davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/09/2019 tarih ve 2017/307 Esas 2019/942 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… icra ve dava dosyasının incelenmesinde; icra takibinin, adi ortaklılığın ortakları … ve …’a yönlendirilmesi gerekirken … (…) aleyhine yapıldığı görülmektedir. Gerçekte böyle bir kişinin olup olmadığının belli değildir, Bu yönüyle takip hatalı bulunmakta olup adi ortaklığın ortaklarını muhatap alan geçerli bir takip bulunmamaktadır. Söz konusu takibe dayalı olarak adi ortaklığın ortakları hakkında icra takip işlemi yapılması hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu yönüyle iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamakla birlikte; davacı vekilince dosyaya sunulan vekaletnamede, …, … ve …ndan vekalet alındığı, ancak davanın … adına açtığı görüldüğünden adi ortaklığın taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir. TTK kapsamında düzenlenen ticaret şirketlerinin aksine adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Üçüncü kişilerle ilişkilerinde bağımsız varlığa sahip olmayan adi ortaklık kendi adına hak veya borç iltizam edemez. Davacı veya davalı olamaz. Ortaklık aleyhine açılacak dava veya yapılacak takiplerde tüm ortaklara husumet yöneltilmesi gerektiği gibi ortaklık lehine açılacak dava veya yapılacak takiplerde tüm ortakların katılımıyla hareket edilmelidir.Belirtilen sebeplerle adi ortaklığın bir dava veya takipte taraf ehliyeti bulunmadığından davanın HMK 114/b ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “…Davanın HMK 114/b ve 115/2 uyarınca usulden reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili … vergi kimlik numarası ile faaliyet göstermekte olup davada taraf ehliyeti bulunduğunu, kaldı ki müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin de … hakkında başlatıldığını, dolayısıyla davanın usulden reddinin doğru olmadığını, Dosyada tahkikat aşamasına geçildiğini ve bilirkişiden rapor alındığını, hüküm aşamasına gelindiğinden davanın usulden reddini usul ekonomisine de aykırı olduğunu, Mahkemenin öncelikle taraf teşkilinin sağlanması yönünde karar vermesi gerektiğini, dosyaya hem adi ortaklar hem de adi ortaklık adına vekaletname sunulduğunu, HMK 124.m. uyarınca taraf değişikliği yapılması için süre verilmesi gerektiğini, Mahkemenin davayı usulden reddederek karar kesinleşmeden dosya üzerindeki tedbiri kaldırmasının müvekkili açısından geri dönüşü olmayan zararlara yol açacağını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü, yeniden tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/d bendinde; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olarak düzenlenmiş olup, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır. Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davaların da davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı) gerekir. Birlikte dava açılmadığı takdirde ise diğer ortaktan davaya muvafakat alınması, muvafakat vermeyen ortak olursa onun hakkında da dava açılması ve bu suretle taraf ehliyetinin tamamlanması gerekir. Aksi takdirde davanın dinlenme imkânı yoktur (YHGK’nın 17.01.1990 gün 13/457 Esas, 2 sayılı Kararı). Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, iş bu dava adi ortaklık adına açılmış ise de, dava dilekçesi ekinde adi ortaklığı oluşturan ortaklar … ve … adına da vekaletname sunulduğu görülmüştür. Bu durumda davada taraf ehliyetinin sağlanmış olduğu kabul edilerek davaya adi ortaklar adına devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 15 HD 03/12/2019 tarih 2019/1766-4883 sayılı emsal kararı.) Bununla birlikte icra dosyası incelendiğinde ödeme emrinde borçlu …-… unvanı ile bu adi ortaklığın vergi kimlik numarası belirtilmiş olduğuna göre takibin … hakkında başlatıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki adi ortaklığın tüzelkişiği ve kendisine ait malvarlığı bulunmadığından ve icra hukuk mahkemelerince takibin iptaline dair verilen bir karar da verilmediğine göre, söz konusu icra takibine devam edilmesi halinde davacı ortakların icra tehdidi altında kalacakları açık olmakla, davacıların iş bu davayı açmakta hukuki yararlarının olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a4 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine, ihtiyati tedbir talebinin de mahkemesince değerlendirilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2017/307 Esas-2019/942 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin mahkemesince değerlendirilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.