Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2724 E. 2020/689 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2724
KARAR NO : 2020/689
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARASI : 2015/985 Esas 2018/1337 Karar
DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin faturadan kaynaklı alacağının ödenmediğini, davalı hakkında yapılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava itmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, mahkemenin yetkili olmadığını, yetki itirazları bulunduğunu, davacıya borçlarının olmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarih Esas Karar sayılı kararında; “Mahkememizde görülmekte olan yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtirazın İptalı davasının 11/09/2018 tarihli duruşmasında taraflarıca takip edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup; bu tarihten itibaren de üç (3) aylık yasal süre içerisinde taraflarca yenilenmemiş olduğu…”gerekçesi ile, Davanın HMK 150/5. Maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA; karar verilmiş ve karara karşı hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Hazine vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, kararın usul ve yasaya uygun olmadığını, KHK il büronun söz konusu bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, anılan itirazın iptali davasının takip edilerek, bu kapsamda İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/985 Esas 2018/1337 Karar sayılı kararına karşı kanun yoluna başvurulması gerektiğinin değerlendirildiğini, Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK’ lar gereğince davacı şirketin kapatılarak mal varlığının hazineye devredildiğini, Fon Kurulu’nun 26/07/2018 tarih 2018/429 sayılı kararıyla davacı şirket yönetim kurulunun fon tarafından oluşturulmasının sonlandırılması ve bu şirkete Fon Kurulu ve Başbakan Yardımcılığı Makamının kararıyla atanan yönetim kurulu başkan, başkan vekili ve üyelerinin görevlerine son verildiğini, Davacı şirket açısından kayyım atama kararı ile kayyım olarak TMSF’ nin atanmasına ilişkin kararların 19/07/2018 tarihinde kaldırıldığı ve davacı şirket yönetim kurulunun fon tarafından oluşturulmasının sonlandırılması ve bu şirkete fon kurulu ve başbakan yardımcılığı makamının kararlarıyla atanan yönetim kurulu başkan, başkan vekili ve üyelerinin bu görevlerine son verilmesine dair fon kurulu kararının 26/07/2018 tarihli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu tarihten sonra davacı şirket açısından yetkili ve görevli idare olan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na davanın ve davacı olarak takip edilip edilmeyeceği yönünde müzekkere gönderilmesi ve ihbarda bulunulması gerekirken, mahkemece bu prosedüre ve usule uyulmadan 11/09/2019 tarihli celsede davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi akabinde 18/12/2018 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usule aykırı olduğunu,
Kayyım atama kararının kaldırılması ve yönetim kurulu başkan, bakan vekili ve üyelerinin bu görevlerine son verilmesi sonrasında mahkemece OHAL sürecindeki iş ve işlemler ile OHAL sürecinin niteliği de dikkate alınarak, Hazine ve Maliye Bakanlığına davanın, davacı olarak takip edilip edilmeyeceği yönünde müzekkere gönderilerek, dosyanın ihbarı gerekirken Hazine ve Maliye Bakanlığına herhangi bir ihbar veya müzekkere gönderilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin, usule ve OHAL sürecinde kapatılan kurumlar açısından Hazine ve Maliye Bakanlığınca yürütülen iş ve işlemlere ait kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenen hükümlere aykırılık oluşturmakta olduğunu, Uygulamada kapatılan kurum ve kuruluşlar tarafından açılan muhtelif dava ve dosyalarından, 670 sayılı KHK’ nın 5.maddesi hükmü gereğince davanın davacı olarak takip edilip edilmeyeceği yönünden Hazine ve Maliye Bakanlığı’na müzekkere gönderilerek Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca dosyaya sunulacak beyana göre davaya devam edilmekte veya dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, Ayrıca mahkemece her ne kadar mahkeme kararının davacı ve davalı vekillerine 13/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği gerekçesiyle kesinleştirme şerhi verilmiş ise de, gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğine dair tebliğ zarfında davacı vekili olarak Av. … belirtildiğini ve mahkeme kararının adı geçen avukata gönderdiğini, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kapatılan kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu davalarda tek yetkili idare olduğunu ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’ na yapılmayan tebligatın yok hükmünde olduğunu, verilen kesileştirme şerhinin usule aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının müvekkilinden faturalarda belirtilen ürünleri satın aldığını, bedelini ödemediğini, hakkında yapılan takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin 1. fıkrasında Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan ..c) Ekli (3) sayılı listede yer alan gazete ve dergiler ile yayınevi ve dağıtım kanallarının kapatıldığının ifade edildiği, 3 sayılı listenin yayınevleri ve dağıtım kanalları kısmında 20. sırada Sürat Basım Yayın Reklamcılık ve Eğitim Araçları ismine yer verildiği, davacı şirketin 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurumlara ilişkin listede yer aldığı anlaşılmıştır….San ve Tic. A.Ş. nin … A.Ş.’ ye bağlı bir ticari kuruluş olarak ticari faaliyetine devam etmekte iken İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 17.11.2015 tarihli ve 2015/2903 Değişik İş sayılı kararı ile …. Holding ve bağlı şirketlerin, derneklerin ve vakıfların terör örgütünün ( Fetö / PDY ) finansmanını sağladıkları gerekçesi ile CMK 133. Maddesi gereğince …. Holding ve bünyesindeki 19 şirket, 1 vakıf ve 1 dernek için tüm yönetim yetkilerine haiz olmak üzere kayyım ataması gerçekleştirilmiştir. 27 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan 668 sayılı KHK’ nın 2. maddesinin (c) bendinde ” Ekli (3) sayılı listede yer alan gazete ve dergiler ile yayınevi ve dağıtım kanalları kapatılmıştır. ” hükmü gereğince Ekli (3) sayılı listenin Yayınevi ve Dağıtım Kanalları başlığı altında 20. Sırada … yer almıştır ve KHK gereği bu şirket de kapatılmıştır. 01.09.2016 tarihinde yayınlanan 674 Sayılı KHK’ nın 19. maddesinde ” Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer. ” hükmü ile şirketlere atanan kayyımların görevlerinin sona erdiği ve tüm yetkilerinin TMSF’ ye devrolduğunu anlaşılmaktadır. Davalı şirket basın yayın alanında faaliyet göstermesi sebebiyle 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile re’sen terkin edilerek tüm mal varlığı hazineye devredilmiş, ancak söz konusu terkin işleminin öngörülemeyen kamu zararına yol açacağı düşünülerek bu kez terkin işleminin tasfiye süreci sonrasına bırakılması kararlaştırılmıştır. Bir başka anlatımla; davalı şirketin doğrudan terkini ve mal varlığının hazineye devri öngörüldükten sonra bu kez kamu zararının önlenmesi açısından TMSF’ye devredilen şirketler gibi işlem görmesi amaçlamış ve TMSF bu şirkete kayyım olarak atanmıştır. Bu durumda davalı şirketin esasen tüzel kişiliği sonlandırılan şirketler gibi işlem gördüğü ancak geçici bir süre ile TMSF’ nin kayyım olarak atandığı şirketlere benzer bir uygulamaya tabi tutulduğu anlaşılmaktadır.Fon kurulu ve Başbakan Yardımcılığı tarafından anılan şirketin yönetim kurulu oluşturularak yönetim kurulu üyeliklerine atama yapılmıştır. Hazine vekilinin istinaf dilekçesinde belirtildiği üzere, daha sonra İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 19/07/2018 tarihli ve 2018/5937 D.iş sayılı kararıyla, davacı şirket açısından kayyım atama kararı olan İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği’ nin 17/11/2015 tarih 2015/2903 R.iş sayılı kararı ile kayyım olarak TMSF’ nin atanmasına ilişkin İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’ nin 21/10/2016 tarih 2016/4512 D, iş sayılı kararlarının kaldırılmasına karar verilmiş, bunun üzerine fon yönetim kurulunun 26/07/2018 tarih ve 2018/429 sayılı kararı ile davacı şirkete fon kurulu ve Başbakan Yardımcılığınca atanan yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmiştir. Buna göre davacı şirket fon tarafından atanan yönetim kurulu üyeleri görevden alındığından, halen hazineye devredilen şirketlerden olup temsili hazine tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle karar tarihinde davacı şirket hazine tarafından temsil edildiğinden mahkemece kararın yetkisi sona eren davacı şirket vekiline tebliğ edilerek süresinde istinaf yoluna başvurulmadığından kararın kesinleştirilmesine dair 06/05/2019 tarihli kararı yerinde değildir. Davacı şirketi hazine temsil ettiğinden ve gerekçeli kararın hazineye tebliğine ilişkin tebligat parçası dosya içinde bulunmadığından karar kesinleşmemiş olup, davacıyı temsilen hazinenin süresinde istinaf başvurusunda bulunduğu kabul edilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere davacı şirket 668 sayılı KHK ekinde yer alan listede yer aldığından hazineye devredilen şirketlerdendir. Davacı şirketi davada kanuni temsil hakkı hazineye aittir. Ancak, davacı şirketin tasfiye edilmeksizin kapatılması durumunda meydana gelecek hukuki sorunlar nedeniyle davacı şirket ticaret sicilden terkin edilmemiş, TMSF’nin davacı şirkete kayyım olarak atanmasına karar verilmiş ve davacı şirkete TMSF tarafından yönetim kurulu atanmıştır. Bir süre sonra TMSF tarafından davacı şirkete atanan yönetim kurulunun görevine son verilmiş ve davacı şirket yine hazineye devredilen şirketlerden olup kanuni temsili hazineye devredilmiştir. Dosya içinde davanın hazineye ihbar edildiğine ilişkin bir belge bulunmamaktadır. Ancak, Hazine vekili Av. … 17/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile davacı şirketin hazineye devredilen şirketlerden olup olmadığının tespiti için dava dosyasının fotokopisini talep etmiştir. Yine hazine vekili Av…. 13/06/2017 havale tarihli dilekçesi ile tetkik soncu davacı şirketin TMSF’ ye devredildiğinden davanın TMSF’ ye ihbarı gerektiğine ilişkin İstanbul Defterdarlığının ilgili yazısını mahkemeye sunmuştur. Yine hazine vekilince aynı içerikte bir dilekçe mahkemeye 10/11/2017 tarihinde sunulmuştur. Bunun üzerine mahkemece davanın TMSF’ ye ihbarına karar verilmiş dava TMSF’ ye ihbar edilmiştir. TMSF 27/03/2018 tarihli yazısı ile Sulh Ceza Hakimliği kararı ile davacı şirkette görev yapan kayyımların yetkilerinin TMSF’ ye devredildiği, fon kurulu ve Başbakan Yardımcılığı tarafından anılan şirkete yeni yönetim kurulu üyeleri atandığı, tüzel kişiliği ve taraf ehliyetini haiz olan şirketin hiç bir şekilde hak, borç, dava veya takiplerinin devralınmadığı, şirketin bunlardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 11/09/2018 tarihli duruşmada davanın TMSF’ ye ihbar edildiği, TMSF’ nin ihbara karşı beyanda bulunduğu, taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150. Madde gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, istinafa konu kararla da süresinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’ nın 114/1-d, e maddesinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve dava takip yetkisine sahip olunması dava şartları arasında gösterilmiş olup dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Davacı şirketin KHK ile kapatılarak hazineye devredilen şirketlerden olduğu, bir dönem davacı şirketin TMSF’ ye devredilerek TMSF tarafından atanan yönetim kurulunca yönetildiği, daha sonra fon kurulu kararı ile atanan yöneticilerin görevine son verildiği, Sulh Ceza Hakimliğince de davacı şirkete TMSF’ nin kayyım olarak atanmasına ilişkin kararın kaldırıldığı anlaşıldığından, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihte davacı şirketin kanuni temsilcisinin hazine olduğu, davanın usulüne uygun hazineye ihbar edilmediği anlaşıldığından mahkemece davacı şirketin kanuni temsilcisi olan hazineye davanın usulünce ihbarı ile hazinenin davaya katılımına olanak sağlanarak, davacıyı temsilen hazinenin davaya devam edilmesini istemesi halinde davaya devamla deliller toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi, taraflarca (hazine tarafından da davanın takip edilmemesi veya davanın takip edilmeyeceğinin bildirilmesi) davanın takip edilmemesi halinde HMK 150. maddeye göre işlem yapılması gerekirken, davanın usulen hazineye ihbar edilmeden taraflarca takip edilmediğinden bahisle HMK 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılması ve 3 aylık süre içinde yenilenmediğinden bahisle açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davacı şirketi kanunen temsile yetkili olan hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın hazineye ihbarı ile oluşacak sonuca göre gerekli kararın verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 18/12/2018 tarih ve 2015/985 Esas – 2018/1337 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a5. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-İstinaf talep eden harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/06/2020 tarihinde HMK 353/1-a5. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.