Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2716 E. 2020/22 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2716 Esas
KARAR NO: 2020/22 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 04/09/2019 ( Ek Karar )
DOSYA NUMARASI: 2019/1099 D.İş – 2019/1088 Karar
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, borçlu … TEKS. SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından keşide edilmiş …/KIRAÇ şubeden sadır, … seri numaralı, 18/07/2019 keşide tarihli, …/KIRAÇ şubeden sadır, … seri numaralı, 16/07/2019 keşide tarihli,çek ile toplam 45.940,00 TL yukarıda adı belirtilen borçlulardan alacaklıdır. Söz konusu çek ibraz müddeti içerisinde muhatap bankaya sunulmuş, ancak karşılığının olmadığı görülmüş ve bu husus çek arkasına şerh verildiğini, alacağın tahsili ile İstanbul … İcra … E. sayılı dosyası ile borçlular aleyhine icra kovuşturmasına başlanmış ise de borçlular kaçma teşebbüsü içerisinde bulunduğundan ve takip henüz kesinleşmediğini, ileri sürerek, kıymetli evraklara binaen cem’an 45.940,00 TL alacağın tahsili amacıyla borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haciz için gerekli kararın verilmesini masraf ve ücreti vekaletin de hüküm altına alınmasını talep ettiği, bu talep üzerine ilk derece mahkemesinin 26/072019 tarihli kararı ile; ” …alacaklının, borçlulardan alacağı olan toplam 45.940,00-TL üzerinden kabulüne, tahsilinin ifasınının temini bakımından, vaki isteği İİK 257. maddesinin 1. fıkrasına uygun bulunan alacak, rehinle temin edilmemiş ve diğer tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına kafi teminat da alınmış bulunduğundan, adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE,kararın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından infazına, ” karar verdiği anlaşılmıştır. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; konkordato kararı ile müvekkili lehine konkordato kararı verildiğini ve Resmi Gazete ilanı ile ilan edildiğini, ilan tarihinden sonra konkordatodan haberdar olan karşı tarafın, kötü niyetli şekilde icra takibi başlattığını, 08/03/2019 tarihinde müvekkili şirket lehine 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verildiğini, konkordato süreci geçici mühlet kararından sonra da halen devam ettiğini, konkordato kararını icra dosyasına sunduklarını, müvekkili şirketin konkordatoda olduğu dosyadaki mübrez mahkeme kararında da görüldüğü üzere, müvekkili şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, İİK gereğince mühlet içinde müvekkili şirket aleyhine hiçbir icra takibi yapılamayacağını, evvelce başlamış takiplerin de duracağını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmayacağını, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceğini, konkordato sürecinde olduğu açıkça görülmesine karşın müvekkili şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verilerek bu kararın tatbik edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İİK’nun 294. maddesinde: “mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez”, düzenlemesinin mevcut olduğunu, İİK Konkordato kararında da madde 11 sayfa 4’te, kesin mühlet tayin edilen celse madde 10 a fıkrası açıkça;”…7101 sayılı Kanunla değişik İlK’nın 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından, İİK’nun 294, 295, 296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, bu çerçevede mühlet içinde davacı şirket/şahıslar aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, borçlu aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasının önlenmesine” düzenlemesine yer verilmiş olup, bu düzenleme karşısında şirket konkordato komiserleri denetiminde olup, ihtiyati haciz talebinin hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz talebinden önce alacaklı tarafından konkordatonun bilindiğini, İİK 294 açık hükmü karşısında ve konkordato kararları çerçevesinde ihtiyati haciz talebi için hukuki yarar olmadığını, zira uygulanamayacağı bir mahkeme kararıyla heyet halinde verilen ve kesin karar olan bir kararla düzenleme altına alındığını, resmi gazetedeki ilana rağmen davacı tarafın kötü niyetli olarak müvekkilleri hakkında ihtiyati haciz talep etmesinin mahkeme kararlarının ihlali olduğunu, ihtiyati haciz kararının 24.07.2019 tarihinde imzasız bir takip talebi ile işleme konulan çek bilgileri yer almayan ve dosyada da çek fotokopisi yer almayan bir dosyaya sunulduğunu, ihtiyati haczin 26.07.2019 tarihinde uygulanmasına rağmen imzalı ve usulüne uygun bir takip talebi sunulmadığını (süresi içerisinde) tespit de edilerek, ihtiyati haczin konusuz kaldığının tespit edilerek kaldırılmasına, kötü niyet tazminatına hükmedilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin ihtiyati haciz talep eden üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; itiraz süresinin (7) gün olduğunu, süre geçirildikten sonra itirazda bulunulamayacağını, ihtiyati haciz kararına itiraz eden davacının itiraz sebepleri İİK 265 maddedeki şartları içermediğini, davacının itirazlarının icra mahkemesinde dinlenebileceğini, davacı tarafın itiraz sebepleri incelendiğinde yasada belirtilen sebeplerden olmadığının açıkca belli olacığını, muteriz, her ne kadar söz konusu konkortoda sebepli tedbir kararı mevcut olduğunu belirtse de, icra takip muamelesi ödeme emrinin tanzimi ile başlayacağını, haciz ve satış ile devam edeceğini, ihtiyati haciz kararının tek başına bir takip muamelesi olmadığını, iş bu konuya ilişkin memur muamelesine yönelik şikayeti inceleme merci’nin İcra Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E:2014/8504 K:2014/11145 sayılı kararından bahsetmiş, sonuç olarak, öncelikle itiraz talebinin süreden reddini, aksi taktirde esastan reddine, ihtiyati tedbir talebinin ve kötü niyet tazminat talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin itiraz eden üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 04/09/2019 tarih ve 2019/1099 D.İş Esas- 2019/1088 Karar sayılı ek kararında; “…İtiraz eden vekili, müvekkili hakkında Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/137 esas sayılı dosyasında konkordato mühleti verildiğinden ihtiyati haciz kararı verilmeyeceğini ileri sürerek itiraz etmiş ise de; geçici veya kesin konkordato mühleti verilmesinin alacaklılar bakımından sonuçları İİK’nın 289. maddesinde düzenlenmiş olup mühlet içinde borçlu hakkında ihtiyati haciz kararlarının uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Yasal düzenleme, ihtiyati haciz kararının verilmesini değil uygulanmasını durdurmaktadır. İİK’nun 265. maddesinde öngörülen itiraz sebepleri bulunmadığından…” gerekçesi ile; 1-İtirazın REDDİNE, 2-İtiraz eden vekilinin doğan zararlarının tazminine yönelik kötü niyet tazminatı verilmesi talebinin ayrıca bir dava ile ileri sürmesi gerektiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra Müdürlüğünde 24.04.2019 tarihinde İcra Müdür Yardımcısı … kaşe imzalı ancak alacaklı vekilince imzalanmamış bir belge ile takibe girişildiğini, Takip talebi ve ödeme emrinde çek bilgilerinin çek numarasının eklenerek yer almadığını, dosyada çek fotokopisinin bulunmadığını, çekinde icra müdürlüğünce teslim alınmadan bir takibin hukuka aykırı şekilde usulsüz olarak başlatıldığını, 25.07.2019 başvuru 26.07.2019 karar tarihli bir ihtiyati haciz kararının dosyaya sunularak yine çek bilgileri dosyaya sunulmadan aynı dosyaya bu kararın eklenerek konkordatodaki müvekkili hakkında ihtiyati haczin 26.06.2017 tarihinde Araç, Gayrimenkul ve Sair Sorgu ve Haciz suretiyle tatbik edildiğinin görüldüğünü, 24.07.2019 tarihli imzasız takip talebi ile başlatılan takip talebine istinaden düzenlenen ödeme emrinde borçlu adresi ”Konkordato” olarak belirtilmesine rağmen İcra Müdürü … imzasıyla yine konkordatonun delindiğini, İcra iflas kanunu çerçevesinde bu hususun suç oluşturduğunu, İhtiyati haciz kararında takibe konu çeklerin seri numarası da belli olmadığını, dosya içerisinde fiziki olarak çeklerin fotokopilerinin de olmadığını, üstelik takip tarihinde müvekkilinin konkordato sürecinde olduğu bilinmesine rağmen ve icra dosyası da fiziken istenerek incelenmeksizin kötü niyetli olarak ihtiyati haciz talep edildiğini ve kabul edilerek akabinde aynı gün ihtiyati haciz tatbik edildiğini, İhtiyati hacze itirazın ise gerekçesiz şekilde reddedildiğini, İcra ve iflas Kanunu’nun 294. maddesinde: ” Mühlet içinde borçlu aleyhine 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez” düzenlemesinin mevcut olduğunu, Konkordato kararında da madde 11 sayfa 4’te açıkça; ”…7101 sayılı Kanunla değişik İİK’nın 294, 295, 296 ve 297. Maddelerinin uygulanmasına bu çerçevede mühlet içinde davacı şirket/şahıslar aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına …” düzenlemesine yer verildiğini, takibin iptalini talep etme zorunlu olduğunu, Yerel mahkeme İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosya isteyip gerekli incelemeyi yapmadan İİK’ nun 265. maddesinde öngörülen itiraz sebeplerinin bulunmadığına, takip talebinde alacaklı vekilinin imzasının olmadığını, takip talebi ve ödeme emrinde çek bilgilerinin çek numarasının eklenerek yer almadığını, dosyada çek fotokopisinin bulunmadığını, çekinde icra müdürlüğünce teslim alınmadan bir takibin hukuka aykırı şekilde usulsüz olarak başlatıldığını bu haliyle esas takibe süresinde geçilmediğinin tespit edilmediğini İİK 265 maddesi uyarınca konkordato kararı ile birlikte değerlendirilerek gerekçelendirilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Konkordato usulünde müvekkili şirketin komiser denetiminde bulunması karşısında ihtiyati hacze dayanak gerekçe olarak borçlunun mal kaçırmasını engellediğini de dikkate alınarak hatalı gerekçelerle ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapılan itirazın reddinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine yerel mahkeme kendi hatalı işlemini korumak gayretiyle itirazlarını reddetmiş bulunduğundan da İİK 259 son fıkrasına aykırı olarak hüküm fıkrası madde 1 ‘i de esasen bu red gerekçesinden sonra olarak tanzim ettiğini, İleri sürerek, isitnaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz kararının icra dosyası da eksiksiz olarak incelenerek talepleri doğrultusunda ihtiyati hacze itiraz sonucu kaldırma ve sair taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; İİK’nun 258’nci ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ek karara karşı istinaf istemine ilişkindir.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir). İİK 265/1.maddesi; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 7101 Sayılı Yasa’nın 16. maddesi ile değişik İİK’nın 287. maddesi gereği konkordato talebi üzerine mahkemece derhal 3 ay süre ile geçici mühlet verileceği, İİK’nın 288. maddesine göre ise geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, bu bağlamda kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçlarını düzenleyen İİK’nın 294/1. maddesi uyarınca mühlet içinde ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Düzenlemelerden anlaşılacağı üzere konkordato istemiyle açılan davada mahkemece verilen geçici mühlet kararı ihtiyati haciz kararı verilmesini engellememekte, verilen ihtiyati haciz kararının infazını önlemektedir. İİK nun 289 maddesinde; mühlet içinde borçlu hakkında 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler dahil olmak üzere hiç bir takip yapılamayacağı, evvelce başlayan takiplerin duracağı, ihtiyati haciz kararlarının uygulanamayacağı düzenlenmiş olup, madde de engellenen husus ihtiyati haczin infazına ilişkindir. Somut olayda, Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/137 Esas sayılı dosyasından 08/03/2019 tarihli tensip zaptı ile borçlu aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının uygulanmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, İİK 287. vd. devamı maddeleri uyarınca verilen söz konusu ihtiyati tedbir kararı, İİK’nın 294. maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesini değil uygulanmasını engellemektedir. Geçici hukuki koruma kararı niteliğinde ki ihtiyati haciz kararı icra takip işlemi sayılmadığından itiraz eden borçlu vekilinin ihtiyati haciz kararına yönelik ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde değildir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararına itirazın reddi yönündeki ek kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden ihtiyati hacze itiraz eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL harcın ihtiyati hacze itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/01/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.