Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2712 E. 2022/27 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2712 Esas
KARAR NO: 2022/27 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/540 Esas – 2019/524 Karar
TARİH: 22/05/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya satıp teslim etmiş olduğu mallara ilişkin düzenlenen faturaların ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesine göre fatura ödeme tarihlerinin malların tesliminden itibaren 60 gün olduğunu, malların 09/02/2016 ve 12/02/2016 tarihinde teslim edilmiş olması nedeniyle takip tarihi itibariyle davacı alacağının muaccel olmadığını, ancak haciz baskısı altında fatura bedellerinin davadan önce ödendiğini, davacının ise ödeme yapılmamış gibi takip tutarının tamamı üzerinden bu davayı açtığını, ayrıca müvekkilinin takipten önce temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/05/2019 tarih ve 2016/540 Esas 2019/524 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, Takip tarihi ile davalı tarafın 33.399.33 TL borçlu olduğu, davalı tarafın 04/04/2016 tarihinde 33.402.,90 TL ödeme yaptığı, Davacı tarafın ödeme yapıldıktan sonra 16/05/2016 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, dava tarihi itibari ile davacı tarafın alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, mahkememiz tarafından 04/03/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporu alınmıştır. Bilirkişi tarafından kök raporun 3.6. bölümünde izah edildiği üzere İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 18/06/2018 tarihli cevabi yazısında istenmiş olunan dosyanın aslının bulunamadığı, uyap sisteminde kayıtlı olunan evrakların gönderildiği bildirilmiştir. Bu evraklar içerisinde EK- 7 olmadığı gibi kesinleşmiş borca ilişkin bir kayıtta yoktur davalı vekilinin hesapladığı asıl alacak ferileri( harçlar vekalet ücreti v.s. hesabı) İcra Dairesinin görev alanı içerisinde olup, kesinleşmiş borca ilişkin kesin belge görmeden ferilerin hesabının yapılamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle aşağıda arz edilen kök raporun sonuç bölümünü değiştirecek herhangi bir belgeye rastlanmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, takip tarihi ile davalı tarafın 33.399.35 TL borçlu olduğu, davalı tarafın 04.04.2016 tarihinde 33.402.90 TL ödeme yaptığı, davacı tarafın ödeme yapıldıktan sonra 16/05:2016 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, dava tarihi itibari ile davacı tarafın alacağı bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir..” gerekçeleri ile; “Davanın reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükmün dayanağı olan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, icra dosyası aslı incelenmeden rapor oluşturulduğunu, itirazlarının dikkate alınmadığını, davalının takipten sonra 04/04/2016 tarihinde borca itiraz ettiğini ve itirazını geri çekmeden aynı tarihte haricen kısmi ödeme yaptığını, bu ödemenin icranın infazında mahsubu talebiyle bu davanın açılabileceğini, kısmi ödemenin öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmesi gerektiğini, kalan kısım yönünden itirazı iptaline müvekkilinin alacaklı olacağını, icra inkar tazminatı koşullarının da oluştuğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Davacının dava öncesi ödemeye rağmen bu davayı açmış olması nedeniyle kötüniyet tazminatı koşullarının oluştuğunu, taleplerine rağmen mahkemece bu hususta bir karar verilmediğini, Takip tarihi itibariyle davacının muaccel bir alacağının bulunmadığını, dolayısıyla icra takibinin haksız olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını davanın reddini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına ve 329.m. gereği giderlere ve cezaya hükmedilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iki adet faturadan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı icra takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığını savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. İİK 67.m. uyarınca açılan itirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmış olması bir dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğinden, öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde davalı tarafça yasal sürede borca itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiği görülmüş olup, mahkemece icra dairesinin yetkisine itiraza ilişkin bir değerlendirme yapılmadan, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan iş bu davada uyuşmazlığın çözümünde öncelikle davacının icra takip tarihi itibariyle iddiasında haklı olup olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece davalının takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığı yönündeki savunmasına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan, salt davacı defter kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğunun tespiti de isabetsizdir. Davacının icra takip tarihi itibariyle alacak iddiasında haklı olduğunun tespiti halinde ise, takipten sonra davadan önce yapılan kısmi ödeme yönünden davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, ancak takipten sonraki ödeme tarihi itibariyle icra dosyası kapak hesabına göre davacının alacaklı olduğu tutarın tespiti ile TBK 100.m. uyarınca ödemenin öncelikle ödeme tarihine kadar işlemiş faiz ve icra dosyası ferilerinden düşülerek ödeme tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu tutarın tespiti ile buna göre hüküm kurulması gerekir. Mahkemenin 03/04/2019 tarihli duruşma ara kararı üzerine icra müdürlüğünce ödeme tarihi itibariyle kapak hesabı yapılarak dava konusu icra dosyası aslı ile birlikte mahkemeye gönderilmiş, ancak mahkemece dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemenin kabulüne göre ise davalının kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması da hatalıdır. Bu itibarla mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden, bu eksikliklerin giderilmesi için taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 355, 353/1-a4-6 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin ve katılma yoluyla istinaf eden davalı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarih ve 2016/540 Esas – 2019/524 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.