Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2710 E. 2021/1897 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2710
KARAR NO: 2021/1897
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/1071 Esas – 2019/592 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Davalının, Türkiye genelinde teknik gaz satışı ve hizmeti veren müvekkili şirketten bu alanda hizmet aldığını, müvekkili şirketin söz konusu hizmet bedeli olarak 3.856,29 USD’lik faturalar tanzim ettiğini, faturaların davalıya tebliğ edildiğini, daval tarafın faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını ve kabul ettiğini, ayrıca davalı tarafa teslim edilen 22 adet tüpe ilişkin olarak müvekkili tarafından sevk irsaliyeri düzenlendiğini ve davalı tarafça bu irsaliyelerin imzalandığını, müvekkilinin vermiş olduğu hizmete karşılık düzenleyip davalı tarafa tebliğ ettiği fatura bedelini tahsil edemediğini, bunun için davalı yana noter aracılığıyla ihtarname tebliğ ettiğini buna rağmen davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe başladığını, davalı tarafın takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/713 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ve davanın halen devam ettiğini, davalı yana teslim edilen 22 adet tüpün müvekkili şirkete teslim edilmediğini ve aralarında imzalanan sözleşme gereğince müvekkili şirketin iade edilmeyen her bir tüp için 250,00 Euro+KDV talep edebileceğini, ancak müvekkili şirketin bu tutar üzerinden indirime giderek 150,00 Euro talep etmesine rağmen müvekkiline tüplerin iadesi sağlanmadığı gibi herhangi bir bedel ödemesi de yapılmadığını belirterek, 22 adet tüp bedeli olan 3.300,00 Euro + KDV bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın bahsettiği faturaların taraflarına hiç ulaşmadığını, müvekkili şirketin anılan faturalardan haberdar olmadığını, davacı firma ile müvekkili firma arasında bahsi geçen hizmet alımı gerçekleşmediğini, hizmet kapsamında müvekkili şirkete teslim edildiği iddia olunan 22 adet tüpün de teslim edilmediğini, bu tüplerin tutarının 3.856,29 USD olan hizmet ilişkisinin kapsamında teslim edildiği iddia edildiğine göre, öncelikle davacı tarafın ticari ilişkiyi ve tutarı 3.856,29 USD olan hizmet alımını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirkete ait ticari defterler incelendiğinde bu hususun sabit hale geleceğini, kaldı ki davacı tarafın yukarıda bahsi geçen ve tutarı 3.856,29 USD olan faturaların bedelini İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile talep ettiğini, yaptıkları itiraz neticesinde takibin durduğunu, akabinde davacı tarafça itirazın iptali davası açıldığını, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/173 esası ile görülmekte olan davanın halen derdest olduğunu, iş bu davanın sonucu eldeki davayı etkileyeceğinden İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/173 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/173 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/07/2019 tarih ve 2017/1071 Esas – 2019/592 Karar sayılı kararı ile; ” ….Davacı tarafından aynı fatura ve icra takibi kapsamında tüplerin iade edilmemesi sebebi ile uğranılan zararın tahsili istemli iş bu davanın ikame edildiği anlaşılmıştır. T.B.K. 122/1 maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür..” hükmünü ihtiva etmekte olup T.B.K. 122 gereği munzam zarar alacaklısı olan davacı, öncelikle temerrüte uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını ve zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispatla mükelleftir. Somut olayda davacı tarafından ,alacağın ödenmemesi sebebiyle oluştuğu iddia edilen zararın ne şekilde oluştuğu iddia dahi edilmediğinden sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten; davalıya yapılan gaz satışı sebebiyle, müvekkili şirket tarafından sevk irsaliyeleri ile birlikte iade alınmak üzere (depozitolu olarak) gazların tesliminde kullanılan tüplerin de davalı firmaya teslim edildiğini, ancak teslim edilen tüplerin iade edilmediğini, dolayısıyla müvekkili şirket tarafından hem hizmet bedelinin alınamadığını, hem de gaz tedarikinde kullanılan tüplerin iade edilmediğini, her ne kadar davalı firma tarafından faturalardan haberdar olunmadığı ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin bitmiş olduğu iddia edilmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, nitekim davalı firma tarafından bir yandan müvekkil şirket ile ticari ilişkileri olduğu kabul edilirken diğer taraftan aralarındaki alacak borç ilişkisinin bittiğinin belirtildiğini, ancak davalı tarafça, hangi belgeye dayanılarak ödeme yapılarak borcun itfa edildiğinin açıklanamadığını, Diğer taraftan, her ne kadar davalı yan dava konusu 22 tüpün teslim edilmediğini iddia etmiş olsa da, aleyhe beyanları kabul anlamına gelmemekle birlikte, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/173 E. numaralı dosyası kapasamında davalı tarafın “Ayrıca ileride CD olarak sunacağımız video kaydından da görüleceği üzere ve tanıklarımız da beyanlarında belirteceği üzere davacının göndermiş olduğu tüp boş çıkmıştır. Bu sebeple Müvekkil davacıdan alacaklı konumdadır.” şeklinde iddiada bulunarak, esasında fatura konusu tüpleri teslim aldığını ikrar ettiğini, ayrıca dava konusu tüplerin davalı firma tarafından teslim alındığını gösterir imzalı sevk irsaliyelerinin dava dosyasında mübrez olduğunu, bu bağlamda, taraflar arasındaki gaz satışı ve tüp teslimi hususlarında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, Mahkeme tarafından somut olayda, alacağın ödenmemesi sebebiyle iddia edilen zararın ne şekilde oluştuğu iddia dahi edilmediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, davalı firma tarafından müvekkil şirkete iade edilmek üzere, depozitolu olarak tüpler teslim alınmasına rağmen iadenin gerçekleştirilmediğini, gaz sektörü bünyesinde tüm satışların depozitolu tüpler ile gerçekleştirildiğini, ticari teamül çerçevesinde tüplerin iade edilmesi gerektiğini, Mahkeme tarafından zararın ispatlanamadığı belirtilmiş ise de, tüplerin depozitolu olarak teslim edilmesi ve iade edilmemesi sebebiyle tekrar kullanımının mümkün olmadığını, tarafların anlaşması gereğince 150,00-Eur tutarında bedel yansıtıldığını, taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin beyanları saklı kalmak kaydıyla, işbu hususun kabul edilmemesi halinde tüplerin piyasa değeri kadar zarara uğranıldığını, depozitolu olan ürünlerin iade edilmemesi sebebiyle uğranılan zararın en azından mahkeme bedeli olarak kabul edilmesi mutat iken mahkeme tarafından bu hususun göz ardı edilerek hüküm kurulmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, Mahkeme tarafından eksik inceleme yapılarak hüküm hüküm kurulduğunu, dosya kapsamında delillerin toplanmadığını, gerekli incelemelerin yapılmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin ticari defterlerin incelenmesi suretiyle ortaya koyulabileceğini, fakat mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, dava konusu olan tüplerin davalı firmaya teslim edildiği imzalı sevk irsaliyeleri ile sabit olduğundan, işbu hususta uzman bir bilirkişiye dosyanın tevdi edilmesi halinde, işbu tüp bedellerinin belirlenebileceğini ve uğranılan zararın tespit edilebileceğini, dolayısıyla mahkeme tarafından dosya kapsamında salt davalı beyanlarına riayet edilerek, delillerin toplanması aşamasına dahi geçilmeksizin davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin savunma hakkının kısıtlandığını, tarafların eşitliği ilkesinin zedelendiğini (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/5 Esas ve 2016/5231 Karar sayılı 05.04.2016 tarihli kararı- Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2012/535 Esas ve 2012/9592 Karar ve 06.06.2012 tarihli kararı) belirterek, İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu ret hükmünün, müvekkili lehine olacak şekilde bozulmasına ve/veya kaldırılarak, müvekkili hakkında lehe yeni bir hüküm tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalıya teslim edildiği iddia edilen tüplerin iade edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türkiye genelinde teknik gaz satışı ve hizmeti verdiğini belirten davacı tarafça, davalının, bu alanda davacı şirketten hizmet aldığı, söz konusu hizmet bedeli olarak 3.856,29 USD’lik faturalar tanzim ettiği, ayrıca davalı tarafa teslim edilen 22 adet tüpün iade edilmediği belirtilerek, davalı ya teslim edilen tüplerin bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, davalı tarafça, hizmet alımı ve dava konusu tüp teslimi iddiası inkar edilmiştir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde davacı tarafça, davalıya verildiği belirtilen hizmet karşılığı düzenlenen faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının davalıdan tahsilinin talep edildiği, itirazın iptali davasında (Dosyada mevcut gerekçeli karara göre) ibraz edilen dava dilekçesinde, davacı tarafça davalıya gaz tedarikinde kullanılan tüplerin de davalıdan istenilmesine rağmen iade edilmediği, bu hususta davacı tarafça hukuki/cezai süreçlerin ayrıca başlatılacağının beyan edildiği; işbu dosyada ise, davalıya depozitolu olarak teslim edildiği iddia edilen 22 adet tüpün iade edilmediği belirtilerek, bedellerinin tahsilinin istenildiği görülmektedir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, mahkemece davanın munzam zarar alacağı olarak nitelendirilmesi ve bu doğrultudaki yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Yine aynı yasanın 266. maddesinde, mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlenmiş olup, somut uyuşmazlıkta tarafların iddia ve savunmalarına göre, taraf delilleri toplanılarak, tarafların ticari defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2019 tarih ve 2017/1071 Esas – 2019/592 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.