Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2705 Esas
KARAR NO: 2022/26 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/445 Esas – 2019/725 Karar
TARİH: 10/09/2019
DAVA: İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, internet üzerinden çeşitli gıda ürünlerinin siparişi konusunda hizmet veren müvekkilinin ABD ülkesinde mukim … şirketiyle addettiği 30/09/2009 tarihli “Baş Bayilik Sözleşmesi” ile ülkemiz dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde tescilli “…” markası kapsamındaki işleri kurmak, geliştirmek ve 3. kişilere ait bayilikler vermek konusunda yetkilendirildiğini, anılan yetki kapsamında davalı ile 12/12/2013 tarihli “Alt Bayilik Sözleşmesi” akdedildiğini, davalının … şirketiyle müvekkili aleyhine sonuç doğurabilecek eylemleri tespit edildiği için Kadıköy …Noterininin 15/10/2015 tarih … y.nolu bilgilendirme ve uyarı yazısı gönderildiğini, davalı tarafından gönderilen Beyoğlu …Noterliği’nin 23/10/2015 tarih … y.sayılı ihtarnamesinde söz konusu eylemler kabul edilmediği gibi dayanağı olmayan taleplerde bulunulduğunu, anılan ihtarnameye Kadıköy …Noterinin 26/10/2015 tarih … y. Nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, bunun üzerine davalının Beyoğlu … Noterinin 23/12/2015 tarih … y. Nolu ihtarnamesiyle sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu, zira sözleşmelerde tek satış kaynağı olarak www…com.tr’nin belirlenmediğini, sitenin kapalı olduğu sürede bizzat dükkanda yapılan satışlar ve 3.taraf mecraları vasıtasıyla yapılan satışların devam ettiğini, geçici olarak bu sitenin hizmet verememesinin sebebinin ise … Şirketi olduğunu, zira sitenin idaresi ve masrafları bu şirkete ait olduğu halde üstlenilmediğini, müvekkilinin bu maliyetleri de üstlenerek kısa süreler haricinde bu kanalı da açık tuttuğunu, müvekkilinin ürünlerin tanıtımı için yeterince harcama yaptığını, ancak … firmasının tanıtım faaliyetinde bulunmadığını, ayrıca davalının da sözleşmenin 11 C m. uyarınca tanıtım fonuna yapması gereken katkıyı yapmadığını, sözleşmenin 15.maddesinin “A. Bölümüne uygun olarak feshedilmesi dışında işbu sözleşmenin alt bayi tarafından sebepsiz yere fesih ve işbu sözleşmenin ihlali anlamına gelecektir” biçiminde olduğunu, yine sözleşme A.32 sayfasında yer bulan B 22 maddesinin “Alt bayinin işbu sözleşmede bahsedilen bütün hakları-ister fesih maddesindeki ister diğer maddelerdeki hakları olsun-saklı kalmak kaydıyla işbu sözleşmenin devam etmesine veya feshedilmesine bakılmaksızın, … Alt Bayinin işbu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal edilmesi durumunda 50.000,00 USD cezai şart talep edebilecektir” biçimde olduğunu, söz konusu cezai şart tutarının tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 12/12/2013 tarihinde 10 yıl süreli “…” markalı ürünlerin www…com.tr internet sitesi üzerinden sipariş eden üçüncü kişilere satımı hususunda Alt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, (sözleşme uyarınca başbayi olan davacıya üçüncü kişilerin vermiş olduğu ve www…com.tr adli internet sitesine ulaşan siparişlerin sistem üzerinden müvekkiline iletileceğini ve müvekkilince 3.kişilere ulaştırılacağını, müşteri internet üzerinden ödeme yaptıktan başbayinin ilk olarak bu ödemeden “…” adı altında bayilik bedeli tahsil ettiğini, kalan miktarı davalının ekranına hak ediş bedeli olarak yansıdığını, davalının söz konusu ürünü müşteriye teslim ettikten sonra satılan ürün ile ilgili hak ediş faturası düzenlediğini ve hak ediş bedellerini bu şekilde tahsil ettiğini,) müvekkilinin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmek amacıyla birçok harcama yaptığını, servis araçları satın aldığını, işyeri kiraladığını, yüksek kira bedelleri ödeme durumunda kaldığını, yüklü miktarda krediler çekerek yüksek faiz tutarları ödemek zorunda kaldığını, sözleşme ilişkisi devam ederken davacının 20/05/2015-31/05/2015 ve 24/07/2015-23/09/2015 tarih aralığında önceden uyarıda bulunmaksızın haksız ve hukuka aykırı şekilde sistem yoluyla kendisine gelen siparişleri müvekkiline iletmediğini, davalının zarara uğramamasına ve kar kaybı yaşamasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin zararının tazmini için tazminat davası açtığını, davacının frutation markalı ürünlerin müşteri nezdinde bilinirliğini tam olarak sağlayamaması nedeniyle müvekkiline ulaşan sipariş adedinin az sayıda kaldığını, bu hususların davacıya bildirildiğini ancak olumlu sonuç alınamadığını, müvekkilinin sözleşmeyi feshinin haklı olduğunu, davacının cezai şart talebinde bulunamayacağını savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/09/2019 tarih ve 2016/445 Esas 2019/725 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Dosyaya sunulu 17/05/2019 tarihli ayrık görüş bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; …….Sözleşmenin incelenmesinde, davalı tarafından sözleşmenin hükümlerinin incelenip değerlendirildiğine dair herhangi bir tutanak bulunmamaktadır. Davacının davalıya söz konusu imkanı sağladığına dair dosyaya herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle sözleşme taraflarının karşılıklı edimleri arasındaki menfaatler dengesini davalı tarafça önceden öngörülemeyecek ve tahmin edilemeyecek derece bozan genel işlem koşullarını TBK 21.f/1 hükmü uyarınca geçersiz sayılması gerekmektedir. Sözleşmenin cezai şartı düzenleyen 15-B-22 nolu hükmünde ise, sadece davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ihlal etmesi halinde davacıya cezai şart ödeyeceği hükme bağlanmış olup, davacının da sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ihlal etmesi durumunda davalıya cezai şart ödeyeceği hususu hükme bağlanmamıştır. Dolayısıyla bu maddenin de TBK madde 21f/1 hükmü uyarınca geçersiz sayılması gerekmekte olup, davacının iş bu sözleşmede yar alan cezai şartın talebi hak kazanamayacağı anlaşılmıştır. Ayrıca TBK 25. Maddesi uyarınca da genel işlem koşullarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunun ağırlayıcı nitelikte hükümler konulamayacağı ön görülmüş olup, bu maddeye göre de söz konusu maddenin dürüstlük kurullarına aykırı düşecek şekilde davalı tarafın menfaatine aykırı olması nedeniyle sadece davalının sözleşmeden kaynaklanan borçları inkar etmesi nedeniyle davacıya cezai şart ödeyeceği hükmü geçersiz niteliktedir. Ayrıca davacının akdi ilişki devam ederken davalıya göndermiş olduğu 15/10/2015 tarihli ihtarnamede özetle; kendisi ile yurtdışındaki ana bayii … arasındaki akdi ilişkinin bozulmaya başladığını ve sona erme ihtimali gündeme geldiğini, ana bayilik sözleşmesi sona erdiği takdirde sözleşmenin ilgili hükümleri gereği davalı ile davacı arasındaki alt bayilik ilişkisinin sona ereceğini, ayrıca ana bayinin bu alt bayilik sözleşmesini sonlandırılmasını talep ettiğini, ana bayiinin davalının akdi ilişkiyi tecavüz niteliğinde olan fiillerde bulunduğunu bildirdiğini, davacının davalının kullanmakta olduğu internet sitesini geçici olarak kapattığını bildirmiştir. Tüm bu durumlar nedeniyle, davalının maddi zarara uğraması, davalının davacı ile arasındaki akdi ilişkiye güveni zedelenmesi ve akdi ilişkinin devamının davalı açısından çekilmez hale gelmiş olması hayatın olağan akışına uygundur. Davalı bakımından sözleşmenin çekilmez hale gelmiş olması, davalı açısından sözleşmenin feshi için haklı bir sebep oluşturmakta ve davalının davacı ile arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik bir çok içtihatında belirtildiği üzere, bayilik sözleşmesinin tarafların her biri tarafından haklı nedenle feshedilebileceğinden, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği anlaşıldığından, sözleşmenin 15-B-22 maddesi uyarınca öngörülmüş olan cezai şartı davalının davacıya ödeme yükümlülüğü altına girmediği kanaatine varılarak, subuta ermeyen davanın reddine dair taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur. Davalı tarafından her ne kadar %20 kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de davacının taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden kötü niyeti kanıtlanamadığından davalı lehine kötü niyet tazminat talebine yer olmadığı anlaşılmıştır.” gerekçeleri ile; “Davanın reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden son raporun ayrık görüşüne göre karar verilmesinin doğru olmadığını, Sözleşmenin genel işlem koşulları içermediğini, davalının sözleşmeyi anlayabilecek ve aleyhine olan maddelere itiraz edebilecek bilgi birikimine sahip olduğunu, sözleşmenin müzakere edilerek imzalandığını, bir an için sözleşmenin matbu bir sözleşme olduğu kabul edilse dahi davalının bir ticari şirket olduğu hususu dikkate alındığında TBK’nun genel işlem koşulları hükmünün ticari standart sözleşmelere uygulanamayacağının açık olduğunu, www…com.tr sitesinin geçici olarak kapalı kaldığı süre zarfında walk-in olarak tabir edilen müşterilere bizzat dükkanda yapılan satışlar ve üçüncü taraf internet siteleri vasıtasıyla satışların devam ettiğini, dolayısıyla davalının zararından veya kar kaybından, buna bağlı olarak da sözleşmenin haklı olarak feshinden söz edilemeyeceğini, sözleşmede ürünlerin sadece bu internet sitesi üzerinden satılacağı yönünde bir hüküm bulunmadığını, sözleşmenin 7.maddesinde web sitesinin ismen zikredilmediğini, kaldı ki geçici hizmet verilememesinin sebebinin … Şirketi olduğunu, Anabayilik sözleşmesinin müvekkilinden kaynaklanmayan sebeplerle sonlanabilmesi ihtimalinin fesih nedeni olamayacağını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında akdedilen 12/12/2013 tarihli …-Alt Bayilik Sözleşmesi incelendiğinde, 30/09/2009 tarihinde davacı ile dava dışı … (…) arasında frutation işlerini kurmak, geliştirmek, işletmek ve 3.kişilere alt bayilik vermek haklarını veren Baş Bayilik Sözleşmesi akdedildiği, Baş Bayilik Sözleşmesinin sona ermesi halinde …’nın alt bayilere karşı bir yükümlülüğü olmayacağı, alt bayinin sözleşme süresince sözleşmeden doğan yükümlülüklerin icrasını yalnızca davacı baş bayiden talep edebileceği, sözleşmenin 2-A m. uyarınca sözleşmenin 10 yıl süre ile geçerli olacağı, 3-A m. uyarınca alt bayinin işini yalnızca belirtilen mağaza yerinden yürüteceği ve müşterilere buradan hizmet sunacağı, Bayilik Sistemi Websitesi başlıklı 7.m. uyarınca, başbayinin veya …’nın bir veya birden fazla websitesi kurabileceği, baş bayi veya …’nın websitesini geliştirmek, bakımını sağlamak, yürütmek ve güncellemek için fonun aktiflerini kullanabileceği, sözleşmenin 11-C m. uyarınca alt bayinin de pazarlama ücretlerine katılımının öngörüldüğü, Alt Bayiliğin Alt Bayi Tarafından Feshi başlıklı 15-A m. uyarınca, alt bayii sözleşmenin şartlarını tam olarak yerine getiriyor ancak baş bayii sözleşme şartlarını maddi anlamda yerine getirmiyor ve bu durumu alt bayinin maddi yükümlülüklerini yerine getirilmemesi ile ilgili yazılı ihbarnameyi baş bayiye göndermesinden sonraki 30 gün içerisinde düzeltmiyor ya da makul sürede düzeltmeye çaba gösterdiğine dair kanıt sunmuyorsa alt bayinin baş bayiye yazılı sözleşmeyi feshetme ibranamesi ulaştırdıktan 30 gün sonra sözleşmeyi feshedebileceği, …..sözleşmenin 15-A maddesine göre uygun olarak feshedilmesi dışında alt bayii tarafından feshinin sebepsiz yere fesih ve sözleşmenin ihlali anlamına geleceği, Sözleşmenin 15-B-22.m. uyarınca, alt bayiinin iş bu sözleşmede bahsedilen diğer bütün hakları -ister bu fesih maddesindeki ister diğer maddeler hakkında olsun -iş bu sözleşmenin devam etmesine veya fesh edilmesine bakılmaksızın baş bayiinin alt bayiinden iş bu sözleşmeden yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda 50.000-USD ceza şart talep edebileceği, Baş Bayi Sözleşmesinin Feshi başlıklı 15-D m. uyarınca baş bayilik sözleşmesinin sona ermesi halinde bu sözleşmenin otomatik olarak sona ereceği, alt bayinin …’nın alt bayiliği devralıp devralmama hususunda karar verme hakkı olduğunu kabul ettiği hususları düzenlenmiştir. Dava dilekçesi ekinde Sözleşmenin eki niteliğinde olduğu düşünülen Ek Protokolün ilk sayfası sunulmuş ise de, diğer sayfaları sunulmadığından incelenememiştir. Davalı tarafça gönderilen Beyoğlu … Noterinin 23/12/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesiyle, sözleşmenin 15.m. uyarınca sözleşmenin haklı nedenle tebliğ tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği bildirilmiştir. Mahkemece 3 farklı bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve son bilirkişi raporuna ait 17/05/2019 tarihli ayrıksı görüş dikkate alınarak iki farklı gerekçe ile karar verilmiş ise de, davalının sözleşmenin genel işlem koşulları mahiyetinde hükümler içerdiği yönünde bir savunması olmadığı halde,”cezai şart maddesinin tarafların menfaat dengesini bozan haksız şart niteliğinde bir hüküm olması nedeniyle geçersiz olduğu” gerekçesiyle davanın reddi doğru olmamıştır. Mahkemenin bir diğer gerekçesi ise sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği yönündedir. Dosyanın davalısı tarafından dosyanın davacısı ile dava dışı … A.Ş. aleyhine iş bu davadan önce, davalının sözleşmenin feshine konu ettiği iddialarla uğranılan zararın ve kar kaybının tazmini istemiyle dava açtığı, farklı bayilerce açılan iki davanın da bu dava ile birleştirildiği görülmüş, İstanbul 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1077 E 2018/343 K. 26/03/2018 tarihli kararı ile “davacıların birden fazla satış kanalının mevcut olduğu bu satış kanallarından birinin kapanmasının davacıları fiili zarara ve kar kaybına uğratmayacağı, … A.Ş nin reklam yükümlülüğünü yerine getirdiği, … markalı ürünlerin satışının www…com sitesinden de gerçekleşebildiği, bu sitenin kapanmasının alt bayilerin başka satış kanallarını kullanmasına engel oluşturmadığı, sözleşme ile bayilerin başka satış kanalları oluşturulmasına izin verildiği, bu durumun hukuka aykırı olmadığı…hususlarının hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığı” gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14 Hukuk Dairesi’nin 29/04/2021 tarih 2019/324 E., 2021/422 K. sayılı kararı ile davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiş olup dosyanın halen temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda, özellikle taraflar arasında akdedilen Ek Protokolün 8.maddesi ile davacıya www…com.tr ve mağazada yapılan satışlar dışında başka kanallardan sözleşme konusu faaliyetin yürütülebilmesi imkanının tanındığı kabul edilmiştir. Görüldüğü üzere iş bu davada davacının haklı fesih nedeni olarak öne sürdüğü hususlar, İstanbul 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1077 E. sayılı dosyasında da davacıya yönelik tazminat davasının nedeni olarak ileri sürülmüş olup, her iki dava sonucunda verilecek kararlardan birinin diğerinin sonucunu etkileyeceği açıktır. Bu itibarla mahkemece İstanbul 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1077 E. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ve dava dilekçesine ekli Ek Protokolün tamamı celp edilerek incelenmeden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan edenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2019 tarih ve 2016/445 Esas – 2019/725 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.