Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/270 E. 2019/405 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/270
KARAR NO : 2019/405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2016
NUMARASI : 2014/400 Esas – 2016/902 Karar
DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ : 14/03/2019
Dairemizden verilen 09/02/2017 tarih ve 2017/24 Esas – 2017/43 Karar sayılı kararı – davacılar vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 04/12/2018 tarih ve 2017/1950 Esas – 2018/7602 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dava dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
ASIL DAVADA : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl davada davacılar vekili 11/10/2013 harç tarihli dava dilekçesinde; bir kısım davalılarca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/151 Esas sayılı dosyasında genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ile şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle dava açıldığını, müvekkillerinin davacılarla iletişime geçerek paylarının devrini istediklerini, ancak pay bedelinin yüksek olarak istenmesi medeniyle anlaşma sağlanamadığını, davalıların müvekkili şirketle aynı iş kolunda faliyet gösteren İstanbul Kadıköy merkezli …San.Tic.Ltd.Şti unvanlı şirketi 20.09.2012 tarihinde kurarak haksız rekabet başlattıklarını, bu durumun tespiti ve önlenmesi istemiyle İstanbul Anadolu 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/251 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bunun üzerine davacı şirket ortaklar kurulu kararıyla 26.07.2013 tarihinde … hakkında, 05.08.2013 tarihli kararıyla diğer davalılar hakkında şirket ortaklığından çıkarılmaları için dava açılmasına karar verildiğini ileri sürerek, şirket gerçek değerinin ve davalıların hisselerine isabet edecek değerlerin tespit edilerek davalıların … ortaklığından çıkarılmalarına ve dosyanın davalılarca açılan Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/151 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilinin 29/11/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; birleştirme talebinin yersiz olduğunu, davacı yanca 22.08.2012 tarihine kadar şirketi münferiden temsil yetkisi bulunan davalılardan … çok sayıda eylemi ile şirketi zarara uğrattığı iddia edilmesine rağmen bu konuda delil sunulmadığını, davacılarca keşide edilen ihtarların şirketin keyfi yönetimi ve kar payı dağıtılmaması nedeniyle gönderildiğini, genel kurulların süresinde toplanmadığı, yapılan toplantılara müvekkillerinin çağrılmadığını, şirketin mali durumuna ilişkin belgelerin incelemelerine izin verilmediğini, bu durumun 16.12.2008 tarihinden bu yana devam ettiğini, Üsküdar … Noterliği’nin 22.20.2012 tarihli ihtarı ile şirketten bilgi istenilmesi üzerine bir kısım belgelerin sunulduğunu, şirketin sürekli kar etmesine rağmen müvekkillerine kar payı verilmediğini, çoğunluk pay sahibi olan davacı ortakların şirketi keyfi olarak yönettiklerini, bir çok satışın açıktan yapılarak şirketin mali kayıtlarına alınmadığını müvekkillerinin ortaklık haklarının ihlal edilmesi nedeniyle ortaklığın devamının davacıların kusuru ile imkansız hale geldiğini, müvekkillerinden …’ın son kez katıldığı 03.08.2012 tarihli genel kurulda hukuka aykırı eylemlere maruz kaldığını ve bundan sonraki genel kurullara çağrılmadıklarını bu nedenle ortaklığın feshi ve tasfiyesi talepli olarak Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/144 ve 2013/151 esas sayılı dosyaları ile dava açıldığını savunarak, haksız davasının reddi ile davanın irtibat bulunan Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/151 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili 02/09/2015 harç tarihli dava dilekçesinde; müdürler kurulu tarafından 05/08/2013 tarihinde alınan kararla ortaklardan %6 şar pay sahibi …, …., … ve 26.07.2013 tarihli karar ile de %20 pay sahibi …’in ortaklıktan çıkarılmaları amacıyla mahkemeye başvurulmasına karar verildiğini, anılan karar uyarınca Bursa 1. ATM’nin 2014/400 Esas ( eldeki dava) sayılı dosyasında dava açıldığını, TTK’nun 640.maddesi uyarınca ana sözleşmede haklı nedenle ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin hüküm bulunmadığından, mahkemeye başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkarılmanın mümkün olduğunu, TTK’nun 621/h maddesi uyarınca bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için mahkemeye başvurma kararının önemli kararlardan sayılarak nitelikli nisap öngörüldüğünü, yasal koşulların sağlanmadan alınan kararın batıl olduğunu ileri sürerek, kararların butlanına karar verilmesini ve dava dosyasının Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/400 Esas sayılı dosya üzerinde birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili 10/02/2016 tarihli duruşma beyanında; şirket değerinde uzlamaşamadıklarını, bu nedenle dava açıldığını ve müdürler kurulunun aldığı kararlara karşı açılan bu davayı kabul etmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 21/09/2016 tarih 2014/400 Esas – 2016/902 sayılı kararı ile, tarafların davacı-davalı şirketin ortakları olduğu, aile şirketi niteliğinde olan şirket ortakları arasındaki sorunlar, açılan davalar ve asıl davadaki davalıların dava sırasında pay bedelinin belirlenerek ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesini istemleri dikkate alındığında bilirkişice belirlenen rayiç değerin davacı şirketten alınarak asıl davada davalı ortaklara ödenerek asıl davada davalılar …, …, … ve … TTK.nun 638/2.fıkrası gereğince davacı şirket ortaklığından çıkarılmalarına, davacılar için TTK.nun 641/I.maddesi gereğince hesaplanan; ayrılma akçesinin davacı şirketten alınarak davalılara ödenmesine, birleşen davanın ise asıl davada davalıların ortaklıktan çıkarılmalarına karar verildiğinden reddine ” karar verilmiş, karara karşı asıl davada davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacılar vekili 01/11/2016 harç tarihli istinaf dilekçesinde, nispi karar ve ilam harcının lehine hüküm verilen davacı şirkete yüklenmesinin yerinde olmadığını, nispi harca tabi olup konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davada, lehine hüküm verilen davacı taraf için nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükümedilmesinin, bilirkişi 3.ek raporu dayanak alınarak hüküm kurulmasının, davalıların ayrılma akçelerinin ödeme tarihlerinin belirtilmeyerek hüküm ile birlikte muaccel hale getirilmesinin ve limited şirket ortaklığından çıkarılmaya karar verilen davalıların ortaklık paylarının davacı şirkete devredilmesine dair hüküm kurulmasının yerinde olmadığını belirterek, icranın geri bırakılmasına karar verilmesini ve istinaf talebinin kabulü ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2016 tarih 2014/400 Esas 2016/902 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili 18/11/2016 havale tarihli istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; davacıların istinaf taleplerinin kararın ferilerine olduğunu, ana hükme ve şirketten çıkarılmaya itiraz olmadığını, davacı şirket üzerinde yargılama giderinin bırakılmasının doğru olduğunu, davanın maktu harca tabi olduğu belirtilmesine rağmen nispi harç belirtilmesinin HMK.gereği düzeltilerek onanabileceğini, ayrılma akçesi için ayrı nispi harç ve vekalet ücreti alınmaması gerektiğini, davacının ayrılma akçesinin hesaplanmasına dair kök ve 2.ek rapora itiraz etmediğini, davacının kararın istinaf etmediği kısmının kesinleştiğini, bu nedenle ayrılma akçesine dair kısmın istinaf edilmesinin de muacceliyeti etkilemeyeceğini, bu nedenle Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2016 tarih 2014/400 Esas 2016/902 sayılı kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/400 Esas 2016/902 Karar sayılı ve birleşen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1198 Esas sayılı dosyaları kapsamı. Davacı şirket müdürler kurulunun 26.07.2013 tarih ve 3 sayılı kararı ile %20 pay sahibi ortak …’in şirketle haksız rekabet etmesi ve şirket feshini dava yoluyla talep etmesi nedeniyle ortaklıktan çıkarılma davası açılmasına; 05.08.2013 tarihli 4 nolu kararla ise aynı gerekçelerle …, … ve … haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması için mahkemeye başvurulmasına karar verilmiştir. Taraflarca karşılıklı keşide edilen ihtarlar dosyada bulunmaktadır. Asıl davada davalılardan …, … ve … vekilinin keşide ettiği Üsküdar …Noterliğinin 22.10.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarında, % 6’şar pay sahibi olan ortakların ortaklık haklarının engellenmesi ve kar payından yoksun bırakılmaları nedeniyle payların gerçek değerleri karşılığında ortaklıktan çıkarılmalarını istedikleri anlaşılmaktadır. Davacı şirketin dosyada bulunan ticaret sicil örneğine göre asıl davada davacı safında yer alan … ve …’ın şirketi münferiden temsile yetkili müdürlerden olduğu anlaşılmaktadır. 4 ortaklı olarak kurulan şirketin 15.01.2009 tarihli ortaklık yapısına göre ölen ortak … mirasçıları ile birlikte 7 ortaklı ticaret şirketi olduğu, toplam 4.000 payı bulunan şirketin 1040 ar payının asıl davada davacılara, kalan 1520 payının davalılara, kalan 400 payın ise dava dışı … ait olduğu görülmüştür. Mahkemece asıl davada davalılar tarafından açılan genel kurulların iptali ve şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/151 Esas sayılı dosyası ile eldeki dosyanın konularının farklı olması nedeniyle dosyaların birleştirilmesine ilişkin istemlerin reddine karar verilerek yargılama yapılmıştır. Mahkemece, asıl davada davalı olan ortakların ayrılma akçelerinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi … tarafından ibraz edilen 23.06.2014 tarihli raporda 31/12/2013 tarihli bilanço ve ticari defter kayıtları esas alınarak yapılan hesaplamada; davacı şirketin TTK.nun 641.maddesine göre esas sermaye gerçek pay değerinin 1.023.520,00 TL olduğu, davalı …’in pay değerinin 321.746,88 TL. diğer davalıların pay değerinin ise 96.524,06 TL olduğu belirlenmiştir. Rapora davalı yan itiraz etmiş olup, düzenlenen 17/12/2014 tarihli 1.ek bilirkişi raporunda davacı şirketin TTK.nun 641.maddesine göre esas sermaye gerçek pay değerinin 1.023.520,00 TL olduğu, davalı …’in pay değerinin 383.297,12 TL.,diğer davalıların pay değerinin ise 114.989,13 TL olduğu belirtilmiştir. Ek rapora davalının itirazı üzerine alınan 2.ek raporda ise, TTK.nun 641.maddesine göre esas sermaye gerçek pay değerinin 1.023.521,73 TL olduğu, davalı …’in pay değerinin 293.824,00 TL., diğer davalıların pay değerinin ise 88.150,78’er TL olduğu belirlenmiştir. Asıl ve ek raporlar arasında çelişkiler bulanmakta olup, bilançodaki eksiklerin tamamlanması sonrası aynı bbilirkişiden 12/08/2016 tarihli rapor alınmıştır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilirkişi karar tarihine en yakın olan 2015 yılı şirket değerlerine göre, şirketin paylarının gerçek değerini belirleyerek davacı şirketin TTK.nun 641.maddesine göre esas sermaye gerçek pay değerinin 2.260.736,00 TL olduğunu, davalı …’in pay değerinin 612.360,00 TL., diğer davalıların pay değerinin ise 183.714,40′ ar TL olduğu bildirmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI : Dairemizin 09/02/2017 tarih ve 2017/24 Esas – 2017/43 Karar sayılı istinaf kararı ile; ” Asıl davada davacı şirket ve bir kısım ortaklar şirketin gerçek pay değeri ile davalıların paylarının değerinin belirlenerek davalıların şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini istemişlerdir. Eldeki dava dosyası ile birleştirilen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1198 Esas sayılı davasında ise davacılar; davacıların ortaklıktan çıkarılmalarına ilişkin müdürler kurulunun 26.07.2013 ve 05.08.2013 günlü kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Yargılama aşamasında, ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilen davalı ortaklar gerçek pay değerlerinin belirlenerek ödenmesi halinde ortaklıktan çıkmayı kabul etmişlerdir. Asıl davada ortaklıktan çıkarılması hükmü ile birleşen davada verilen davanın reddi kararları istinaf konusu yapılmadığından kesinleşmiştir. İlk olarak asıl davada davacı ortakların, diğer ortakların ortaklıktan çıkarılmalarına ilişkin dava açmada, aktif dava ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı husususun, dava şartına ilişkin olması nedeniyle re’sen değerlendirilmesi gerekir. TTK.nun 640/3 maddesi uyarınca açılıp görülen asıl davada; ortaklıktan çıkarma talep hakkı münhasıran şirkete aittir. Diğer ortakların mevcut yasal düzenlemeye göre ortaklıktan çıkarma talep hakları yoktur. Davacı ortakların asıl davada, aktif dava ehliyeti bulunmadığından bu kişiler tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden Dairemizce bu husus re’sen dikkate alınarak hüküm düzeltilmiştir. Asıl davada davacı vekillerinin diğer istinaf nedenlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda; mahkemece asıl davada harç nisbi olarak belirlenerek davacı şirkete yüklenmiştir. Ancak, emsal nitelikte olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15.04.2015 günlü ve 2014/15964 E.,2015/5203 K.sayılı ilamı, 11.01.2013 gün ve 2011/15531 E., 2013/499 K. Sayılı ilamı, 28.11.2016 gün ve 2015/11702 E.,2016/9153 K.sayılı ilamlarında maktu harçla karara bağlanan ortaklıktan çıkarılma kararlarının temyiz sonucu bozulmadığı, esasen ortaklıktan çıkarmanın ferisi nitelikte olan çıkma payı alacağının maktu harca tabi olması ve bu harcın davadan haksız çıkan taraftan tahsili gerektiği sonucuna varılarak asıl davada davacı şirketin istinaf isteminin bu nedenlerle kabulüne karar verilmiştir. Belirtilen gerekçelerle, davacı yararına asıl davada hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl davada davacı şirketin vekalet ücretinin nispi belirlenmesine ilişkin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Asıl davada davalı ortakların şirket ortaklarından çıkarılmaları üzerine bu kişilerin paylarının şirkete aidiyetinin, verilen kararın olağan sonucu olması nedeniyle bu hususta ayrıca payların şirkete devrine ilişkin bir hüküm kurulmasına gerek ve neden bulunmadığından, bu yöne ilişkin istinaf isteminin de reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacının ayrılma akçesinin miktar ve muacceliyet tarihine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde; mahkemece ayrılma akçesinin şirketin paylarının gerçek değeri üzerinden belirlenen denetime elverişli ve karar tarihine en yakın olan bilirkişi raporunun esas alınarak verilmesi, davacı şirketin hükme esas alınan rapordan önceki raporlara yönelik itirazının bulunmaması, hükümden sonra mahkemeye sunulan 25.20.2016 tarihli dilekçe ile ayrılma akçesinin tam teminat karşılığında ödeme tarihlerinin yeniden düzenlenmesi olguları birlikte değerlendirildiğinde belirlenen miktarda ve muacceliyet(İlk derece mahkemesi karar tarihi) tarihinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf istemin reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı şirket, davalı ortakların paylarının gerçek değerinin belirlenerek TTK’ nun 640. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yargılama sonucunda, davalıların paylarının gerçek değerinin belirlenerek ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesine rağmen, hüküm fıkrasında maddi hata sonucu çıkarılmaya ilişkin TTK’ nun 640. maddesi yerine çıkmaya ilişkin aynı Kanun’ un 638/2.maddesinin yazılması yerinde değildir. Ancak, çıkarmaya ilişkin kararın taraflarca istinafa konu edilmemesi nedeniyle, çıkarma kararının kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacının istinaf isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle mahkeme kararının kısmen kaldırılarak hüküm fıkrasının yeniden düzenlenmesi nedeniyle usulü kazanılmış haklara zarar gelmemek koşulu ile hüküm bütünlüğünün sağlanması açısından hüküm fıkrasındaki maddi hata düzeltilerek hükümdeki TTK. nun 638/2 olan madde numarası 640/3 olarak düzeltilmiştir ” gerekçeleri ile; ” Asıl davada davacının istinaf isteminin kısmen kabul, kısmen reddi ile; Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2016 tarih 2014/400 Esas 2016/902 sayılı kararının kısmen kaldırılarak, davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 1-a) Asıl dava yönünden resen taraf sıfatı dikkate alınarak hükmün kaldırılmasına, davacılar … ve …’ın davasının aktif husumet yönünden reddine, b-) DAVACI ŞİRKETİN DAVASININ KABULÜ İLE; davalılar …, …, … ve … TTK.nun 640/3.fıkrası gereğince davacı şirket ortaklığından ÇIKARILMALARINA, ilişkin hüküm kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacılar için TTK.nun 641/I.maddesi gereğince hesaplanan; Davalı … için 612.360,00.TL, diğer davalılar …, … ve … için ayrı ayrı 183.714,40’ar TL ayrılma akçesinin davacı şirketten alınarak davalılara ÖDENMESİNE, BİRLEŞEN BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/1198 ESAS SAYILI DAVA: Davanın reddine ilişkin hüküm ve ferileri tarafların istinaf isteminde bulunmaması nedeniyle kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar …, … ve …Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 04/12/2018 tarih ve 2017/1950 Esas – 2018/7602 Karar sayılı ilamı ile; ” 1- 6100 sayılı, HMK’nun 359 maddesinde bölge adliye mahkemelerinin kararında nelerin yer alacağı açıklanmış olup, 359/2 maddesinde “hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir. Somut olayda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesince görülen davada, asıl dava yönünden davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabul, kısmen reddi ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/400 Esas, 2016/902 Karar sayılı kararının kısmen kaldırılmasına karar verilerek, ilk derece mahkemesi hükmünde hangi fıkraların kaldırılarak hangilerinin bırakılmasına karar verildiği de gösterilmeksizin infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir … ” gerekçeleri ile; Dairemiz kararının re’sen bozulmasına, asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’ nun 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Yargıtay Bozma ilamı sonrasında dairemizce duruşma günü belirlenmiş ve taraflara davetiye gönderilmiştir. Dairemizce yapılan duruşmalı inceleme sonucunda bozma ilamına uyulmuştur. Yargıtay bozma ilamında, “Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/400 Esas, 2016/902 Karar sayılı kararının kısmen kaldırılmasına karar verilerek, ilk derece mahkemesi hükmünde hangi fıkraların kaldırılarak hangilerinin bırakılmasına karar verildiği gösterilmeksizin infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmuş olmasının” doğru görülmediği belirtilmiş ise de, bozulan dairemiz kararında esasen bu husus özellikle gözetilerek, hem gerekçe kısmında hemde hüküm kısmında, istinafa konu edilmeksizin kesinleşen talepler ve hükümler ile düzeltilen hükümler ayrı ayrı gösterilerek infazda tereddüt olmaması amaçlanmıştır. Ancak bu durum yeterli görülmediğinden ve HMK.nun 353/1-b/2.maddesi hükmü uyarınca; bu kez istinafa konu ilam tamamen kaldırılarak düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilerek, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin bozma ilamı ve yukarıda yazılı esasa ilişkin önceki gerekçe ile aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Asıl davada davacılar – birleşen davada davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2016 tarih 2014/400 Esas – 2016/902 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; ASIL DAVADA ; 1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 1-a) Resen taraf sıfatı da dikkate alınarak, davacılardan … ve …’ ın davasının aktif husumet yönünden reddine, 1-b) Davacı şirketin davasının KABULÜ İLE; Davalılar … , …, … ve … TTK’nun 640/3. fıkrası gereğince davacı şirket ortaklığından ÇIKARILMALARINA, 2-Davalılar için TTK’ nun 641/1 . maddesi gereğince hesaplanan; Davalılardan … için 612.360,00 TL, Diğer davalılar …, … ve … için ayrı ayrı 183.714,40′ ar TL ayrılma akçesinin davacı şirketten alınarak davalılara ödenmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin olarak alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 20,1 TL harcın asıl davada davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı şirket tarafından yapılan İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında sarf edilen 2.556,60 TL yargılama giderinin ( bilirkişi ücreti + posta giderleri ) davalılardan alınarak davacı şirkete verilmesine, haklarında red kararı verilen diğer davacıların yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı şirket yararına belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine, 7-Asıl davada aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davaları reddedilen … ve …’tan 2.725,00 TL vekalet ücretinin tahsili ile asıl davada davalılara ödenmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansının artan kısmının ve hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine, Birleşen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1198 Esas sayılı davasında; 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin olarak alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,7 TL harcın birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … yararına takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN; 1-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yatırılan 79,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, mükerrer yatırılan 79, 20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 2-Davacılar tarafından istinaf aşamasında tamamlattırılan 20.039,38 TL karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde asıl davanın davacılarına iadesine, 3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından sarf edilen 79,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 38,00 TL olmak üzere; toplam 117,2 TL’ nin asıl davanın davalılarından alınarak davacılara verilmesine, 4-Dairemizde yapılan yargılama sırasında davacılar tarafından sarf edilen 61,00 TL tebligat gideri ile dosyanın Yargıtay’ a gidiş – dönüş masrafı 30,00 TL olmak üzere; toplam 91,00 TL yargılama giderinin asıl davanın davalılarından alınarak davacılara verilmesine, Dair olarak, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/03/2019