Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2692 Esas
KARAR NO: 2022/24 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/287 Esas – 2019/1009 Karar
TARİH: 06/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya satıp teslim etmiş olduğu mallara ilişkin düzenlenen faturanın 5.426,59 TL’lik kısmının ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 21/10/2017 tarihli sipariş kaydı uyarınca müvekkilinin davacıdan birim fiyatı 12,00 TL+KDV olmak üzere 25.123,7 kg penye iplik sipariş ettiğini, davacının siparişi kabul ederek ürünleri müvekkiline teslim ettiğini, ancak faturayı birim fiyatı 12,20 TL+KDV olarak baz alıp düzenlediğini, müvekkilinin de buna göre fazladan talep edilen 5.426,72 TL’lik kısmı için iade faturası düzenlediğini ve davacının bu faturayı ticari kayıtlarına işlediğini, ancak bu kere haksız ve hukuka aykırı bir şekilde fiyat farkı adı altında aynı tutarlı yeni bir fatura düzenleyerek gönderdiğini, bu faturaya yasal sürede itiraz edildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/11/2019 tarih ve 2019/287 Esas 2019/1009 Karar sayılı Kararı ile; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında cari hesaptan kaynaklanan bir alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, tarafların ticari defterleri ile dosyaya celbedilen BA/BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan 15.08.2019 tarihli rapora göre defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil oluşturduğu, taraf defterlerinin birbirini doğruladığı, buna göre davacının davalıdan cari hesap nedeniyle 5.426,72 TL alacaklı olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda işlemiş faiz hesabı da yapılmış ise de, davanın 5.426,72 TL asıl alacak üzerinden harçlandırıldığı, işlemiş faiz hesabı yönünden takibin devamının dava edilmediği, diğer yandan alacağın cari hesaba dayalı olması nedeniyle likit olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin yerinde olduğu sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1-Davanın kabulü ile; İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine davalının itirazının iptali ile icra takibine 5.426,72 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle devam olunmasına, 2-Asıl alacak miktarı olan 5.426,72 TL nın % 20’ si oranına isabet eden 1.085,344 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tarafların defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığını, zira davacı tarafça en son tarihli olarak düzenlenen fiyat farkı faturasına itiraz edilmesi nedeniyle müvekkili defter kayıtlarına işlenmediğini, Sipariş formunun dikkate alınması gerektiğini, zira e-posta yolu ile davacıya gönderildiğini ve davacı tarafça kabul edilerek ticari ilişki kurulduğunu, ürünlerin teslim edildiğini, sipariş formuna davacı tarafça itiraz edilmediğini, sipariş formuna itibar edilmeyecekse davacının ürün birim fiyatını ispat etmesi gerektiğini, Davacının müvekkilince düzenlenen iade faturasını ticari defterlerine kaydettikten sonra yeni bir fiyat farkı düzenlemesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, Tüm bu hususlar gözardı edilerek faturaların düzenleme tarih ve usullerine dayanılarak davacının alacaklı olduğu yönünde tespitte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, İcra inkar tazminatı koşullarının da oluşmadığını, Hükmün gerekçe kısmında davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtildiği halde hüküm kısmında davanın kabulüne karar verilerek çelişki oluşturulduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı, davacının taraflar arasında kararlaştırılan birim fiyata uygun olmayan fatura düzenlediğini savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı delil olarak 21/10/2017 tarihli sipariş formuna dayanarak birim fiyatın 12,00 TL+KDV üzerinden kararlaştırıldığını ve e-posta yoluyla davacıya gönderilip davacı tarafça kabul edildiğini savunmuş ise de, söz konusu belgede tarafların imza ve kaşelerinin bulunmaması ve e-posta yazışmalarının sunulmamış olması nedeniyle davacı tarafın kabulünde olmayan söz konusu belgeye itibar edilmemiştir. Uyuşmazlık konusu … nolu 21/10/2017 tarihli 331.029,87 TL bedelli fatura incelendiğinde ürün birim fiyatının 12,20 TL+KDV olarak esas alındığı görülmüştür. Tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde, uzun zamandır süregelen ticari ilişki bulunduğu, davacının uyuşmazlık konusu …nolu 21/10/2017 tarihli 331.029,87 TL bedelli faturasının aynı tarihte davalı defterlerine kaydedildiği, davalının ilk iade faturasının 27/12/2017 tarihli … nolu 5.426,72 TL bedelli olduğu, akabinde taraflarca aynı tutarda karşılıklı iade/fiyat farkı faturaları düzenlendiği, davacı tarafça son olarak düzenlenen 24/02/2018 tarihli .. nolu 5.426,72 TL bedelli fatura dışında taraf kayıtlarının uyuştuğu görülmüştür. Görüldüğü üzere uyuşmazlık, …nolu 21/10/2017 tarihli 331.029,87 TL bedelli faturanın birim fiyatına yani içeriğine ilişkindir. Ne var ki 6102 sayılı TTK’nun 21/2 m. uyarınca bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Davalı ise bu faturaya ilişkin iade faturasını yasal süreden çok sonra düzenlemiş olduğuna göre, … nolu 21/10/2017 tarihli 331.029,87 TL bedelli fatura içeriğini yani faturada yazılı birim fiyatı kabul etmiş sayılmalıdır. Davalının yasal süreden sonra düzenlediği iade faturalarının hukuki bir dayanağı bulunmadığından, bu faturaların davacı e-defterlerinde kayıtlı olmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının 5.426,72 TL alacak talebinde haklı olduğu kabul edilmelidir. Alacak likit(bilinebilir, belirlenebilir) olmakla, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Hükmün gerekçe kısmından davanın tümden kabul edildiği anlaşıldığından ve hüküm de buna uygun olduğundan, gerekçenin son kısmındaki “davanın kısmen kabulü gerektiği” yönündeki ifadenin maddi hata niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde verdiği kararında isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenlerden alınması gereken 370,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından yatırılan 92,67.TL harçtan mahsubu ile bakiye 278,03.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.