Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/269 E. 2020/1233 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/269 Esas
KARAR NO : 2020/1233 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 31/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/492 Esas 2018/553 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından 09.02.2017 de 5 adet kompakt TV/ IV li duş kumandası+ 3 adet panda el duşu sipariş edildiğini, ürünlerin 21.02.2017 de teslim edilen ürünlerin kullanıma bağlı olarak su geçirdiği ve duşa kabin içerisinde kullanılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını, 22.02.2017 de davalı şirket ile görüşülüp ürünlerin ayıplı olmasından bahisle iade faturası da düzenlenmek suretiyle iade edilmek istendiğini, davalı şirketin ürünleri iade almadığını, davalı şirketin birim fiyatını 1.250,00 TL den 5 tanesi 6.250,00 TL olarak faturalandırdığı ürünleri indirim yaparak 450,00 TL birim fiyattan toplam 2.250,00 TL tutarla yeniden faturalandırdığını, bu durumun kendileri tarafından kabul edilmediğini, davalı tarafa 21.02.2017 tarih … nolu 7.552,00 TL bedelli faturaya istinaden … bankası Terazidere şubesi … seri nolu 9.300,00 TL bedelli çek verildiğini, bu çek ile davacı tarafından 1.843,25 TL olan cari hesap borcunu da kapatıldığını, açıklanan nedenlerle 9.300,00 TL çekin davacıya iadesini, 1.000,00 TL zarar bedelinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirkete satılan ürünlerin ayıplı olmadığını, teklif formunda ürünün özel sipariş olması nedeni ile iade edilemez olduğunun belirtildiğini, kabul anlamına gelmemek ile beraber davaya konu bedelin dışında davacı şirket ile geçmişten gelen 1.843,25 TL bedel ile ayıp iddiasında bulunulmayan 3 adet panda el duşundan dolayı 150,00 TL + KDV daha alacaklı olduklarını ve haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 31/05/2018 tarih ve 2017/492 Esas – 2018/553 Karar sayılı kararında;”…Davacının 09/02/2017 tarihinden davalıya 5 adet kompakt televizyon ve 3 adet panda el duşu siparişi verdiği, … Bankası Terazidere Şubesi … seri no lu 9300 TL bedelli 11/09/2017 tarihli çekin davalıya bu sipariş ve cari hesaptan kaynaklanan diğer borcun ifası için verildiği, sipariş konusu ürünlerin 21/02/2017 tarihinde davacıya teslim edildiği, 22/02/2017 tarihinde davacının iade faturası ile ürünleri iade ettiği, ürünlerin davalı tarafından alınmayarak davacıya tekrar gönderildiği, davalının 23/02/2017 tarihinde bedel indirimine giderek yeniden fatura düzenlediği, davacının davalıya 09/02/2018 tarihinde 1843,25 TL ödeme yaptığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya teslim edilen ürünleri ayıplı olup olmadığı, dava konusu çekten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dava konusu ürünlerin hangi özellikleri taşıması gerektiği, sahip olması gereken özelliklerinin ve fonksiyonların neler olduğunun malın alıcısı durumunda olan davacı tarafça tam olarak belirlenmemiş olduğu, ürünlerin siparişine ilişkin teklifnamelerde buna ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı, bilirkişi tarafından ürünler üzerinde yapılan incelemede herhangi bir ayıp tespit edilmediği, davalının bedel indirimine gitmiş olmasının da dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceği anlaşıldığından ürünlerin ayıplı olmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle tespit ve tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu incelenen ticari defterlerden de anlaşılmakta olup, davalının bedel indirimine gitmesi nedeniyle, dava konusu çekten dolayı borcun devam edip etmediğinin, etmesi halinde borcun devam ettiği miktarın da irdelenmesi gerekmektedir.Bilirkişi tarafından, dava konusu çek dikkate alınmaksızın yapılan ticari defter incelemesine göre davalı tarafından yapılan bedel indirimi de dikkate alınarak, davalının davacıya 4112,21 TL borcu bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı ise davalıya 9300,00 TL bedelli dava konusu çek vermiştir. Bu durum davacının dava konusu çekten dolayı 9300,00 – 4112,21 = 5187,79 TL borçlu olmadığı sonucuna varılmıştır. Yine davacı tarafından davalıya 09/02/2018 tarihinde 1843,25 TL ödeme yapıldığı her iki tarafın da kabulüne olduğu, fakat menfi tespit davasında alacak borç durumu dava tarihine göre belirlendiğinden, ödemenin dava tarihinden sonra yapılması nedeniyle bu ödemenin infaz aşamasında diğer bir ifade ile dava konusu çekin tahsili aşamasında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır…. ” gerekçeleri ile; “1-Davanın KISMEN KABULU ile,-… Bankası Terazidere Şubesi … seri no lu 9300 TL bedelli 11/09/2017 tarihli çekden dolayı davacının davalıya dava tarihi itibarıyla 5187,79 TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,- Davacı tarafından davalıya dava tarihinden sonra 09/02/2018 tarihinde ödemesi yapılan ve her iki tarafında kabulunde olan 1843,25 TL ödemenin infaz aşamasında DEĞERLENDİRİLMESİNE,-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ancak ilk derece mahkemesince itirazlarının dikkate alınmadığını, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu için kaldırılmasının gerektiğini, Davacı müvekkili şirketin davalı tarafa cari hesaptan kaynaklı 1.843,25 TL borcu dava konusu ile ilgili olmamakla birlikte davalı tarafa 09.02.2018 tarihinde ödendiğini bilirkişi raporundaki hesaplamalara dahil edilmesinin doğru olmadığını, Müvekkilinin ayıplı mallar nedeniyle uğramış olduğu zararın tespitine dair bilirkişi raporlarında herhangi bir inceleme ve hesaplamanın yapılmadığını, bu nedenle de eksik bilirkişi raporuna itiraz edildiğini,Davacı müvekkili dava konusu ayıplı mallar nedeniyle 07.03.2017 tarihinde …SAN VE TİC. A.Ş adlı firmadan toplam 10.500,86 TL’ye dava konusu malların ayıpsızlarını temin ettiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı tarafla yapmış olduğu sözleşmeye güvenden dolayı uğramış olduğu zararı söz konusu olup, bu zararın yerel mahkemece tespiti gerekirken verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,Müvekkilinin ticari faaliyeti kapsamında davalı firmadan duşakabin içerisinde kullanılacağı belirtilerek 09.02.2017 tarihinde 5 adet kompak televizyon / TV li duş kumandası + 3 adet panda el duşu sipariş edilmiştir. Kaldı ki belirtilmemiş olsa dahi sayın mahkemeninde takdir edeceği üzere taraflar tacir olup basiretli bir tacir gibi hareket ederek, müvekkili firmanın faaliyet alanı ve sipariş edilen malların nerede kullanılacağı bilerek hareket etmesinin gerektiğini,Yerel mahkemece dava konusu malların ayıpsız olduğuna dair verilen kararın açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Dava konusu malların ayıplı olup olmadığının tespiti yönünden dosyanın hukukçu bilirkişiye tevdisi talebi yerel mahkemece dikkate alınmadığını,Davanın temelinin ihtilafa konu malların ayıplı olup olmadığı noktasında toplandığını, ayıp hususunun netleştirilmesinden sonra zaten sorun kalmayacağını bu nedenle dosyanın hukukçu bilirkişiye tevdi edilmesi gerektiğini,Dava konusu mallar ayıplı olduğu için davacı müvekkili sözleşmeden dönme hakkını kullandığını,Müvekkili satıcının ayıptan sorumluluğu hükümleri çerçevesinde alıcı olarak değişim ve sözleşmeden dönme hakkını kullanmasına rağmen karşı tarafça önce bedelde indirim teklif edildiği, bu tekliflerinin kabul edilmemesi üzerine çekilen İhtara cevaben şartlı olarak 500 TL zarara uğradıkları ileri sürülerek 500 TL + KDV ödenmesi koşuluyla ürünlerin iade alınabileceğinin belirtildiğini, karşı taraf kendi kusuru ile sebebiyet verdiği bir ayıp yüzünden kanunen böyle bir imkan olmamasına rağmen sözleşmeden dönme haklarını kullanmamaları ve çeki iade alabilmeleri için 500 TL masraf bedelini şart koştuklarını, Ürünlerin ayıplı teslimi sebebiyle müşteri siparişlerini yetiştiremeyen ve zamanında teslimini gerçekleştiremeyen müvekkilinin yaşanan bu gecikme sebebiyle mağduriyeti oluşmuş ve ticari itibarının zedelendiğini, oluşan bu durum karşısında ayıplı mal teslim eden firmanın zararı karşılaması gerekirken 500 TL zarar kalemi talep etmesi, sözleşmeden haklı olarak dönmek isteyen müvekkili yönünden hukuken mümkün olmadığı gibi ticaret ahlak ve etiğine de uygun bir durum olmadığı,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yerel Mahkeme davaya konu çek hakkında tedbir kararı verdiğinden dolayı müvekkili davaya konu çeki süresinde bankaya ibraz edemediğini, yani davaya konu çek kambiyo senedi vasfını yitirmiş olup tedavül imkanının kalmadığını, davaya konu çek kambiyo senedi vasfını yitirdiğinden ve tedavül imkanı kalmadığından dolayı bahse konu çek hakkında iptal ve menfi tespit kararı verilmesinin mümkün olmadığını, davanın konusuz kaldığını,Davaya konu çekin müvekkilde bulunmasının sebebi, yerel mahkemenin de tespit etmiş olduğu, müvekkilinin davacıdan olan 4.112,21 TL’lik alacağının davacı tarafından ödenmemesi olduğunu, davacı bahse konu tutarı müvekkiline ödemiş olsaydı, müvekkili davaya konu çeki davacıya iade edeceğini ve bu davaya maruz kalmayacağını, bu sebeple müvekkili aleyhine hüküm kurulması hakkaniyete aykırı bir durum olduğunu,Söz konusu çek geçersiz hale geldiği, müvekkili dava açıldığı tarihte 4.112,21 TL; bugün itibariyle (dava sonrası 1.843,25 TL ödeme yapıldığından dolayı) 2.268,96 TL alacaklı durumunda olduğu ve bu alacağının tahsili için dahi davaya konu çeki işleme koyamadığını,Yerel Mahkeme tarafından davanın konusuz kaldığına ve müvekkilimin 2.268,96 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulu ile davacının davalının 5.187,79 TL borçlu olmadığını tespitine karar verilmesi hak ve hukuka aykırı olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kısmen kabul kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kalmasından dolayı karar verilmesine yer olmadığına ve müvekkilinin 2.268,96 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden haklı nedenle dönüldüğünün ve çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ayıplı ifadan dolayı uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın KISMEN KABULU ile, … Bankası Terazidere Şubesi … seri no lu 9300 TL bedelli 11/09/2017 tarihli çekden dolayı davacının davalıya dava tarihi itibarıyla 5187,79 TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Davacı tarafından davalıya dava tarihinden sonra 09/02/2018 tarihinde ödemesi yapılan ve her iki tarafında kabulunde olan 1843,25 TL ödemenin infaz aşamasında DEĞERLENDİRİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili ve Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde,6098 sayılı TBK’ nın 227. maddesinde satış sözleşmelerinde ayıptan sorumluluğa ilişkin düzenleme şu şekildedir: “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” HMK 266 maddesindeki “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” ve yine HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde;Bilirkişiler … ve … ortak imzalı raporlarında belirtildiği üzere dava konusu malların hangi özellikleri taşıması gerektiği, sahip olması gereken özelliklerinin ve fonksiyonların neler olduğunun malın alıcısı durumunda olan davacı tarafça tam olarak belirlenmemiş olması nedeniyle (Bunun aksini gösteren bir belge dosya da yoktur), koli içerisinden çıkan kullanım klavuzu ve piyasa araştırmasına dayanarak dava konusu malların mevcut durum itibariyle ayıplı olmadıklarının belirtildiği, Davacı şirket ayıplı olduğunu iddia ettiği 5 adet TV.’li duş kumandasına ilişkin olarak davalı şirketin düzenlemiş olduğu ve tutarda tenzilat yaptığı 2.832,00 TL. Tutarlı faturayı ticari defter ve kayıtlarına işlediği, tarafların cari hesap hareketlerinin karşılıklı olarak birbirini teyit ettiği ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtlara göre davalı şirketten 5.187,79 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, malın ayıplı olduğu kabul edilse bile davacı davalının düzenlediği indirimli faturayı iade etmeyip ticari defterlerine işlediğinden böylece sözleşmeden dönmeyerek sözleşme ile bağlı kalma iradesini ortaya koyduğu, TBK. 227/2 Maddesine görede davacının bedelde indirimi kabul etmiş sayılacağı ve TBK. 227 Maddesine göre alıcı sadece bir seçimlik hakkı kullanacak olup bedelde indirim seçimlik hakkı kabul ettiğinden diğer hakları kullanamayacaktır. İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek kurulan hüküm gerekçesinde davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf nedenleri de karşılanmış olmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 354,38.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 89,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 265,38.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 05/11/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.