Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2672 E. 2021/1912 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2672 Esas
KARAR NO: 2021/1912 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1006 Esas – 2019/215 Karar
TARİH: 07/03/2019
DAVA: Maddi Manevi Tazminat (Distribütörlük Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin bugüne kadar sözleşmeye sadakatle bağlı kaldığını ve gereklerini de eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davalının başka bir şirket tarafından satın alınmasından sonra görev üstlenen yöneticilerin daha uzun yıllar devam edecek distribütörlüğü kendilerine yakın şirket /şahıslara devretme niyetleri ve başkaca hesapları sonucu olarak, müvekkili aleyhine taklit mal ürettiği iddiasıyla, üstelik ürünlerin kimyevi ürünler olmasından da yararlanarak “insan sağlığına aykırı üretim yapılıyor , derhal müdahale edilmeli” şeklinde tamamen yargıyı ve yargı sürecini etkilemeye dönük, asılsız itham ve iddialarla süsledikleri şikayetlerle depo olarak kullandığı adrese arama ve el koyma kararları çıkartıldığını, davalıdan satın alınmış orijinal “…” ibareli ürünlerin tamamına el konulduğunu ve sözleşmenin davalı tarafından haksız ve keyfi şekilde tek taraflı olarak 09 Mart 2016 tarihinde feshedildiğini, bu feshin müvekkilini ticaretini fiilen sonlandırdığını, müşterilerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesine yol açtığını, işyeri ve depo kiraları, personel gideri v.b. masraflarla ve de banka kredileriyle karşı karşıya bıraktığını, maddi kayıp ve zararların yanısıra davacı şirketin şikayetleriyle başlatılan söz konusu soruşturmaların müvekkilinin itibarının ciddi derede sarsılmasına neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik maddi tazminat olarak 10.000,00 TL , mahrum kalınan kar için 20.000,00 TL, portföy / denkleştirme tazminatı için 20.000 TL, manevi tazminat olarak 100.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL tazminatın haksız fesih tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme haklı nedenle feshedilmiş olup, davacının sözleşmenin muhtelif hükümlerini defalarca ihlal ettiğini, tek satıcı olarak yalnızca …’nun ürünlerini dağıtım yetkisi bulunmasına rağmen gerek kendi şirket bünyelerinde gerekse …, … ve … gibi farklı isimde ancak aslında aynı bünyede yer alan organik bağı bulunan birden fazla şirket aracılığı ile sahte ürün ve etiket basmak, kullanmak, satmak suretiyle müvekkilinin hem marka hakkına hem de sözleşmenin 14.,15.,16. Hükümlerine aykırı davrandığını, müvekkilinin davacının … etiketini kullanarak sahte kimyasal temizlik ürünleri kopyaladığı ve kamu sağlığını tehlikeye soktuğuna dair şikayeti üzerine …Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/313 Sor. No.lu dosyası ile, 28/02/2016 tarihinde davacının depo olarak kullandığı adreste arama yapıldığını ve … ibaresini taşıyan basılmaya hazır etiketler, etiket baskı makinesi ile … etiketi basılı şekilde çok sayıda kimyasal temizlik ürünleri tespit edildiğini ve savcılıkça el konulduğunu, daha sonra dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/38944 Sor. No.lu dosyasında birleştirildiğini, davacı şirket yetkilisi … ve …’ın ortağı bulunduğu … Ltd. Şti.’nde …’ın ağabeyi …’ın da şüpheli bulunduğu İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/30994 Sor. No.lu dosyası kapsamında yapılan arama neticesinde, yine sahtelik şüphesi bulunan etiket ve ürünler bulunduğunu, etiketlerin sahteliği ve marka ihlalinin tespiti için 18.07.2016 tarihli Bilirkişi Raporu’nda ele geçirilen etiketlerin orijinal etiketler ile karşılaştırılması suretiyle etiketlerin ve ürünlerin taklit olarak üretildikleri, müvekkil şirket adına tescilli markanın iktibas yoluyla taklit edildiği ve fiillerin marka hakkına tecavüz sayılan fiiller kapsamında olduğu hususlarının tespit edildiğini, yine aynı şekilde …’ın ortağı bulunduğu … Ltd. Şti. ve …’ın ağabeyi …’ın da şüpheli olduğu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/38944 Sor. No.lu dosya kapsamında yine diğer soruşturma dosyalarında olduğu gibi müvekkilin marka hakkına tecavüz, sahte ürün, etiket üretimi nedeniyle soruşturma devam etmekte olduğunu, yine şüphelileri … ve …’ın ortağı bulunduğu … Ltd. Şti. ve … olan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/10419 Sor. No.lu dosyasında da aynı şekilde sözleşmede açıkça yasaklanan eylemlerden dolayı soruşturma başlatıldığını, bu halde yargıya intikal etmiş birden fazla suç vasfını haiz eylemler ve böyle ciddi emare ve deliller karşısında müvekkilinin 09/03/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, davacının sözleşmenin 13. maddesi hilafına, yalnızca tescilli olan … markasına ait ürünleri dağıtmak ile yetkili iken bu yetkiyi 3. kişi şirketlere de devrettiğini ve onların da haksız ve kamu sağlığını hiçe sayarak sahte ürünler ürettiğini ve … etiketleri basıp müvekkili adına tescilli markasını da haksız olarak kullandığını, 14. madde hilafına alt bayilerin sahte kimyasal ürünleri üretmesi için müvekkilin sır ve bilgilerini onlarla paylaştığını, 15. madde hilafına müvekkilin çıkarları hilafına hareket ettiğini ve 16. madde hilafına müvekkil şirketçe verilmediği halde … adını ve markasını kullanmak suretiyle ürünler sattığını, bir ticari ilişkinin devam ettirilmesi mümkün olmadığını, ayrıca sözleşmenin 12. maddesine de aykırı olarak yapması gereken ödemeleri de yapmadığını, dolayısıyla davacı taleplerinin haksız olduğunu, ceza soruşturma dosyalarının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/03/2019 tarih ve 2018/1006 Esas 2019/215 Karar sayılı Kararı ile; ” ….….. şirketlerin sicil kayıtları incelendiğinde davalı şirket ile …, … ünvanlı şirketler arasında organik bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan arama, … Mahallesi … Sanayi Sitesi … No:… Kazan/Ankara adresinde yapılmış olup söz konusu yerde …Ltd Şti adına iş yeri açma ve çalışma ruhsatının ibraz edildiği ve söz konusu yerde yukarıda da belirtildiği üzere … ibaresi bulunan etiketler, … ibareli kimyasal maddeler ve etiket basım makinasının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 13.maddesine göre “distribütör …’nun önceden verilmiş yazılı onayı bulunmaksızın, iş bu sözleşmeden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tamamen veya kısmen devir veya temlik edemeyeceği gibi, … ile önceden görüşüp onay alınmış olmadıkça herhangi bir alt distribütör tayin edemez. ” sözleşmesinin 15.maddesine göre ” iş bu sözleşmenin devamı süresince, distribütör tüm konularda sadakatle ve iyi niyetle hareket edecek ve …’nun talimat ve taleplerini yerine getirecek, bu tür talimat ve taleplerin olmadığı durumlarda da …’nun menfaatine en uygun olan şekilde hareket edecektir.” Sözleşmenin 16.maddesine göre ” Distribütör ticaret ünvanında, ticari işletme adında veya ticari takdimine yarayan herhangi bir materyal de kendi ticaret unvanın yanı sıra … unvanını yer veremeyeceği gibi … tarafından, distribütör için veya bölgede ki diğer müşteriler için özel üretilmiş olmadıkça hiçbir ürünü … tescilli markası ile satamayacaktır. ” denildiği görülmektedir. Distribütörlük sözleşmesi … Aş ile imzalanmasına rağmen davalı ile organik bağı bulunan ve yöneticileri ortakları aynı olan özellikle … unvanlı şirket merkez adresinde rulo halinde basılmaya hazır … etiketleri, etiket basım makinası ve … ibareli kimyasal ürünler bulunması nedeni ile davalı tarafın sözleşmenin 13-15 ve16.maddelerine aykırı davranmıştır. Sözleşmenin davalı tarafça feshi haklıdır. İtirazın iptaline ilişkin ana dosyadan alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler davalı … firmasının ve organik bağ içerisindeki diğer şirketlerin, … firmasının üzerinde hak sahibi olduğu markayı izinsiz kullandığı, … firmasının bu kullanımları taraflar arasındaki 16.maddeye aykırılık teşkil ettiği bu nedenle davalının sözleşmeye fesihte haklı olduğunun belirtildiği görülmüştür. Toplanan tüm deliller ve yukarıda özetlenen soruşturma dosyası ve diğer dosyalardan alınan bilirkişi raporları incelendiğinde, davalı firmanın organik bağı bulunduğu diğer firmalarda … ibareli basılmaya hazır etiketler, etiket basım makinası, bilgisayarlarında … markasını basmaya el verişli programlar, niteliği belli olmayan kimyasal maddeler bulunduğu, sözleşmeye göre davalı tarafın davacı tarafından üretilen ve etiketlenen … markalı temizlik ürünlerini satması gerekirken, üretim yetkisi olmamasına rağmen organik bağı bulunan şirketlerin depolarında bulunan kimyasal maddeler ve … etiketleri, etiket makinaları nedeni ile distribitörlük sözleşmesine aykırılık oluştuğu, tüm bu nedenlerle davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiği bu nedenle davacı tarafın maddi tazminat ve manevi tazminat talebinin reddi anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçeleri ile; “Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin sözleşmenin haklı/haksız nedenle feshi hususunu açıklığa kavuşturmadan karar vermesinin doğru olmadığını, uyuşmazlığın çözümü için devam eden ceza soruşturması ve davalarının celbi ile incelenmesi ve özellikle Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2019/35 E. sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, nitekim davalının davaya konu olayla ilgili olarak müvekkili aleyhine marka hakkına tecavüz iddiasıyla açtığı davanın görüldüğü ihtisas mahkemesi İstanbul Anadolu FSHHM 2017/29 E. Sayılı dosyasında mahkemenin ceza soruşturmasını bekletici mesele yaptığını, soruşturma aşamasındaki bir dosyaya sunulan ve mahkemece hükme esas alınan raporun Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince uygun ve yeterli görülmemiş olup el konulan ürünlerin içerik incelemesi yapılabilmesi için davalıdan her bir ürünün birebir numunesinin istendiğini ancak aradan geçen bunca yıla rağmen herhangi bir numune sunulamadığını, Davalının müvekkili ile diğer firmalar hakkında savcılığa yaptığı şikayetlerden sonuç alamadığını, Talya (Antalya) şikayetinde Antalya Cumhuriyet Savcılığınca 2016/14165 No.lu soruşturma dosyasında … yetkilisi … ve diğer davalılar hakkında ek takipsizlik kararı verildiğini, … /… dosyasında müvekkili ve diğer davalılar hakkında ek takipsizl,k, hakkında dava ikame olunan şüpheli hakkında İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mah. 2019/55 E. Sayılı dosyasında beraat kararı verildiğini, Konya 3.Asl. Ceza Mah. 2017/748 E. Sayılı dosyasıyla görülen davada … yetkilisi ve yanı sıra iş bu şirkette % 10 gibi sembolik bir hissesi bulunan müvekkili yetkilisi hakkında beraat kararı verildiğini, Kazan Cumhuriyet Savcılığının 2016 / 313 soruşturma no.lu dosyası Ankara Fikri Haklar Savcılığının 2016 / 38944 soruşturma no.lu dosya ile birleştirilerek Ankara 1.Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2019/35 E.sayılı davası açılmış ise de davalının haksız el konulan ürünler için bilirkişi incelemesine esas numune sunmaya bir türlü yanaşmaması sebebiyle ilerleme kat edilemediği gibi el konulan ürünlerin raf ömrü de tükendiğini, Haksız arama ve el koyma işleminin gerçekleştiği tarih olan 27/02/2016 tarihine sözleşmenin halen ayakta olduğunu, arama ve el koyma işleminden çok sonra sözleşmenin müşteki tarafından Ankara Yenimahalle …Noterliğinin 09.03.2016 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile tek taraflı olarak fesh edildiğinin bildirildiğini, bu tarihe kadar da müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, Haksız aramada el konulan ürünlerin tamamının akdi ilişki çerçevesinde davalıdan faturayla satın alınmış/temin edilmiş orijinal ürünler olduğunu, kötüniyetli davalının bir yandan ürün bedellerini icra takibine konu ederken bir yandan taklit oldukları iddiası ile muhafaza altına aldırdığını, arama yapılan adresteki fabrikanın sadece atıl bir bölümünün müvekkili tarafından depo olarak 01.01.2016 tarihli kira sözleşmesi ile …’dan kiralanmış olup , tek faaliyeti … firmasının Ana Distribütörü olarak … markalı ürünleri pazarlamak olan müvekkilinin deposunda … ibareli ürünlerin bulunmasından daha doğal bir şey de olamayacağını, Müvekkili ile dava dışı şirketler … ve … arasında organik bağ bulunmadığını, nitekim İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/346 E.2019/825 K. sayılı kararında da şirketler arasında organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle … firmasının istihkak iddiasının kabul edildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili KATILMA yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; 50.000,00 TL maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle müvekkili lehine 5.850,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 3.600,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün bu yönüyle düzeltilmesini istedi.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, distribütörlük sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasıyla uğranılan maddi manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, distribütörü olduğu davalının ortaklık yapısının değişmesinden sonra ilişkiyi sona erdirebilmek için kendisi hakkında asılsız suçlamalarda bulunmaya başladığını, depo olarak kullandığı adrese arama ve el koyma kararları çıkartıldığını ve davalıdan satın alınmış orijinal … ibareli ürünlerin tamamına el konulduğunu, sözleşmenin davalı tarafından haksız ve keyfi şekilde tek taraflı olarak feshedildiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı ise, davacının sözleşmenin muhtelif hükümlerini defalarca ihlal ettiğini, tek satıcı olarak yalnızca …’nun ürünlerini dağıtım yetkisi bulunmasına rağmen gerek kendi şirket bünyelerinde gerekse …, … ve … gibi farklı isimde ancak aslında aynı bünyede yer alan organik bağı bulunan birden fazla şirket aracılığı ile sahte ürün ve etiket basmak, kullanmak, satmak suretiyle müvekkilinin hem marka hakkına hem de sözleşmenin 14.,15.,16. hükümlerine aykırı davrandığını, yargıya intikal etmiş birden fazla suç vasfını haiz eylemler ile ciddi emare ve deliller karşısında müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini savunmuştur. Davalı delilleri arasında yer alan Kazan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/313 Sor. No.lu dosyasında savcılığın arama kararı üzerine yapılan arama sonucu düzenlenen tutanakta, işyerinde bulunan şahıstan işyeri resmi belgelerinin istendiği, …Şti. adına işyeri açma ve çalışma ruhsatının sunulduğu, arama yapılan yerde … ibaresi bulunan rulo şeklinde etiketler ve … ibareli muhteviyatı bilinmeyen kimyasal maddeler, … firmasına ait ürün barkodları, … firmasına ait sevk irsaliye koçanları, barkod makinaları bulunduğu ve el konulduğu görülmüş, daha sonra bu dosyanın Ankara CBS 16/38944 Sor dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ait 2016/38944 soruşturma dosyasında …, …, … ve … hakkında şüphelilerin işyerinde … markalı sahte ürün satışı yapıldığı ihbarının alındığı, 5 kamyon ürün ele geçirildiği, bilirkişi incelemesi ile sahte ürün olduğunun, marka hakkında tecavüz edildiğinin tespit edildiği iddiasıyla marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılmaları talep edilmiş olup, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2019/35 E. Sayılı dosyası üzerinden yürütülen davanın derdest olduğu görülmüştür. Yine İstanbul Anadolu CBS (Fikri ve Sınai Haklar Bürosu)16/30994 Sor. Sayılı dosyasında müştekisi davalı, şüphelileri …, …, … olan , 556 sayılı KHK’ya ve 5833 sayılı Kanuna muhalefet iddiasıyla başlatılan soruşturmada alınan 18.07.2016 tarihli raporda 35 ürünün müşteki firmanın orijinal ürünü olmadığı, taklit ürün olduğu, … ibareli markasının aynen alınmak suretiyle kullanıldığı, aldatıcı nitelikte olduğu, ürünlerin marka taklidi yapılmış sahte ürün oldukları tespit edilmiş olup, … firması ve yetkilisi hakkında marka hakkına tecavüzden dava açılmış, …’ın bu şirketteki hissesini devrettiği ve bu soruşturmanın onun yönünden mükerrer olduğu, …’ın ise firma ile irtibatının bulunmadığı gerekçesiyle ek takipsizlik verilmiş, dava İst. Anad. Fikri ve Sınai H. Ceza M.nin 2019/55 e. sayılı dosyasında görülmüş ve beraat kararı verilmiş, istinaf incelemesi sonucu verilen başvurunun esastan reddi kararına karşı kanun yararına bozma yoluna götürüleceği bilgisine ulaşılmıştır. Konya Cumhuriyet Başsavcılığına ait 2016/10419 soruşturma nolu dosya incelendiğinde; müşt ekinin … şüphelilerin ise …Ltd Şti, …, …, … olduğu, … ve … hakkında başkasına ait marka hakkına tecavüz ederek mal üretme veya hizmete sunmak suçundan Konya 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/748 E. sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, … hakkında ek takipsizlik kararı verildiği, Mahkemenin 12.09.2019 tarih 2017/748 E., 2019/709 K. sayılı kararı ile sanık …ın beraatine karar verildiği, kararın istinaf incelemesi sonucu kesinleştiği, kararın gerekçesinin … firmasında yapılan aramada … tabelası bulunduğu, ancak bu firmanın ana distribütör … tarafından alt bayi olarak atandığı, katılanın … bayi olarak işaret eden 18.01.2010 tarihli yazısının bulunduğu, takit ürün satışı yapılmadığı, tabelayi kullanmış olmasının bir hakka dayalı olduğu şeklinde olduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait 2017/30 esas nolu dosyanın taraflarının … ile davalı …Aş olduğu dava konusunun … markasına tecavüz nedeni ile tazminat olduğu, İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait 2017/29 esas nolu dosyasında da davacının … olduğu davalıların ise …, …, … olduğu, her iki dosyada da Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2019/35 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapıldığı görülmüştür. KVK tarafından davacı ve davalı aleyhine açılan istihkak davasında ise, İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mah.nin 27.10.2016 tarih 2016/623 E., 2016/960 K. sayılı kararı ile, 31.05.2016 tarihinde … yazan ürünlerin haczedildiği, davalı, … ve davacı …’nın aynı alanda faaliyet gösterdikleri, … tarafından ithal edilen ürünlerin … isimli şirkette işlendiği, her üç şirket arasında organik bağ olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 20 HD 2017/1135-280 s. kararı ile hükmün eksik inceleme nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiş, İstanbul Anad.3.İcra H.M.’nin 19.09.2019 tarih 2017/346 E., 2019/825 K. sayılı kararı ile incelenen davacı defterleri ve tanık beyanlarına göre organik bağ iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle istihkak iddiasının kabulüne karar verilmiş, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 20 HD 13/01/2021 tarih 2020/417 E., 2021/100 K. sayılı kararı ile, eksik inceleme nedeniyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiş olup, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere davalı tarafça, gerek davacının gerekse davacının organik bağ içinde olduğu ileri sürülen bir kısım firmaların davalı markasını kullanarak sahte ürün satışı yaptıkları ileri sürülmüş olup dosya kapsamında mevcut ceza soruşturma dosyaları incelendiğinde açılan bir kısım davalarda beraat kararları verildiği, marka hakkına tecavüz suçlaması ile fikri sınai haklar ceza mahkemesinde görülen davanın ise halen derdest olduğu, yine marka hakkına tecavüz iddiasıyla fikri sınai hukuk mahkemelerinde açılan davalarda ise bu ceza davasının bekletici mesele yapıldığı, ayrıca … firmasınca davacı ile arasında organik bağ bulunmadığı iddiasıyla açılan istihkak davasının derdest olduğu görülmüştür. Davalı cevap dilekçesinde ceza soruşturma dosyalarına delil olarak dayanıp bunların sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep etmiş, davacı da yargılama sırasında hukuk ve ceza davalarının bekletici mesele yapılması talebinde bulunmuştur. Ne var ki ilk derece mahkemesinin 01/11/2018 tarihli duruşmasında 2 nolu ara karar ile bu dosyaların bekletici mesele yapılıp yapılmayacağının mahkemece değerlendirileceği belirtildiği halde dosya kapsamında bu hususta olumlu-olumsuz bir değerlendirmeye rastlanılmamıştır. Bununla birlikte iş bu davada alınan bilirkişi raporu ise uyuşmazlığın çözümü için yeterli, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor niteliği taşımamaktadır. O halde ilk derece mahkemesince, taraflarca bekletici mesele yapılması talep edilen hukuk ve ceza davalarının sonucunun, sözleşmenin davalı tarafça feshinin haklı olup olmadığı hususundaki uyuşmazlığın çözümü için önemli olup olmadığı, bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği hususunda bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına, davalının istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih ve 2018/1006 Esas – 2019/215 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Katılma yoluyla istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.