Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2660 E. 2020/639 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2660 Esas
KARAR NO : 2020/639 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/482 Esas – 2019/344 Karar
TARİH: 16/07/2019
DAVA:İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin sigortalısına ait … marka canlı yayın aracı ve anten ekipmanları emtiasının flat tipi konteyner üzerine istiflendiğinin ve 11/12/2016 tarihli konişmento tahtında Safmarine Bayete gemisi gemisi ile İzmit’ten Duban’a taşındığını, emtianın teslim alındığı sırada muhtelif yerlerinde hasarların oluştuğunu, aracın üstünde bulunan anten ünitesinin darbe nedeniyle kırıldığını, ekspertiz incelemesi sonucu hasarın deniz nakliyesi süresince meydana geldiğinin tespit edildiğini, dava dışı sigortalının uğradığı zararın müvekkilince tanzim edildiğini, davalı aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamına başlatılan takibe yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının davasının milletlerarası yetki yönünden reddi gerektiğini, dava konusu taşma şeklinin sigorta kapsamı dışında olduğunu, taşıyana süresinde hasar ihbarının yapılmadığını, hasarlı olduğu iddia edilen yük üzerinde her iki tarafın iştiraki ile mahkemeler vasıtası ile yapılmış bir tespitin bulunmadığını belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 16/07/2019 tarih 2018/482 Esas- 2019/344 Karar sayılı kararında;”Dava; davacı sigorta şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK 1472 maddesi gereği davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkin olup davalı vekili tarafından cevap süresi içerisinde milletlerarası yetki itirazında bulunulmuş olduğundan öncelikle yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.Dosya kapsamından, davadışı …San. Ve Tic. AŞ ye ait canlı yayın aracı ve anten ekipmanları emtiasının davacı sigorta şirketi nezdinde nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalandığı, taşımanın İzmit-Türkiye’den Durban- Güney Afrika’ya davalı …. ait … isimli gemi ile yapıldığı, taşımaya ilişkin konişmentonun …adına acentesi tarafından imzalandığı,… AS’nin Danimarka’da kurulu yabancı bir şirket olduğu, taşıyıcı şirket ile geminin yabancı olması nedeniyle uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, konişmentonun 26.maddesindeki yetki klozu ile taşıma sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklara İngiliz Hukukunun uygulanacağı, yetkili mahkemenin ise Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.Yabancı unsuru taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğundan (Aysel Çeliker/Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, Sayfa 19) uygulanacak hukuktan önce yetki konusunun karara bağlanması gerekmektedir. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Eldeki dosyada somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklandığı, konişmentonun 26.maddesinde düzenlenen yetki klozunun halefiyet hükümlerine göre davacı sigorta şirketini bağladığı, konişmentodaki yetki şartına göre somut uyuşmazlık yönünden Londra’da bulunan İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, ” -Davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davalı Türkiye’de mukim ve vergi mükellefi bir şirket olduğunu, Türkiye’de kendini daha iyi şekilde savunma imkanına sahipken yerel mahkemenin davalının milletlerarası yetki itirazını kabul etmesinin açıkça TMK m.2’ye aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatları ile çeliştiğini, davalı Türkiye’de 6100440506 vergi numarası ile ticari hayatına devam etmekte olduğunu ve İstanbul’da mukim olduğunun açık olduğunu, Davalı … İstanbul’da mukim bir firma olup, adresi “… Mah. … Cad. …. Blok No:.. Kat:… Ümraniye İstanbul/Türkiye” olduğunu, davalının Türkiye’de mukim bir firma olarak kendi ülkesinde ve kendi bildiği kanunlara göre daha iyi savunma yapabileceğini ve davalı açısından Türkiye’de yapılacak yargılamanın daha ekonomik olacağının açık olduğunu, Fiili taşıyan olan davalı tarafından ilgili taşımada akdi taşıyan olan … A.Ş. firmasına kesilen ve davalı tarafından düzenlenen navlun faturasına da firma kaşesinin basıldığını, kaşede dahi … adı altında yazan adresten … A/S’NİN Türkiye’de kayıtlı bir adresinin bulunduğunu ve bu adresin … MAH. … CAD. … . BLOK NO:… KAT … ÜMRANİYE/İSTANBUL olduğunu, dolayısıyla … türkiye’de mukim olduğunun anlaşıldığını, bununla birlikte kaşede şirketin Ümraniye Vergi Dairesine bağlı olduğunu ve Ümraniye Vergi Dairesi mükellefi olduğu da açıkça gözüktüğünü,Bununla birlikte davalı, aslen Türkiye’de mukim bir Türk firma olmasına ve tüm ekonomik faaliyetlerini bu firma üzerinden yürütmesine rağmen, sırf sorumlu olduğu kişilerin hukuki taleplerini sonuçsuz bırakabilmek için ve tamamen kötü niyetle milletlerarası yetki itirazında bulunduğunu,Nitekim, son yıllarda Yargıtay’ın istikrarlı uygulaması da bu şekilde gerçekleşen yetki itirazlarının kötü niyetli olması sebebiyle kabul edilemeyeceği yönünde olduğunu, davalı şirketin Türkiye’de mukim bir şirket olmasından dolayı milletlerarası yetki itirazında bulunmasında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2009 tarihli, 2008/5454 Esas ve 2009/2604 Karar -Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/3848 Esas, 2017/5825 Karar sayılı ve 30.10.2017 T. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2354 Esas, 2019/833 Karar sayılı ve 05.02.2019 T. -Yargıtay 11. H.D.’nin 2015/11534 E. 2016/8512 K. ve 31.10.2016
T)Yetki anlaşmasının tek taraflı yapılamayacağını yetki anlaşmasında taraflardan yalnızca birinin imzasının olması TBK M.14’e aykırı olup HMK m.17-18 uyarınca yetki anlaşmasını hukuken geçersiz kıldığını, her iki tarafça imza altına alınmamış olması sebebiyle konişmentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının geçersiz olduğunu, (Prof. Dr. Süha TANRIVER, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bağlamında Akdedilen Yetki Sözleşmeleri Üzerine Bazı Düşünceler” sayfa 465- Prof. Dr. Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü yıl:2001 cilt:1 s.559 – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/9925 E., 2016/7702 K. ve 03.10.2016 T. -İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/450 E. 2018/401 K. 22/03/2018 T – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.9.2006 tarihli ve 13-539/586 sayılı kararı)Kesinlikle kabul anlamına gelmemek ile birlikte, yetki şartının bir an için geçerli olduğu düşünülse dahi, yetki şartı Borçlar Kanunu’nun 20 ve 21. maddeleri kapsamında genel işlem şartı olup yazılmamış sayılmasının gerektiğini, Yerel Mahkemece konişmentonun 26. maddesinde yer alan yetki klozuna göre Londra Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle Yerel Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş ise de, yerel mahkemenin bu kararı hukuka ve emsal kararlara aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için yetki şartının geçerli olduğu düşünülse dahi, bahsedilen yetki ve uygulanacak hukuk klozu, Borçlar Kanunu’nun 20-25. maddeleri gereğince genel işlem şartı olduğundan söz konusu iddianın kabulünün mümkün olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararında konişmentodaki yetki kaydına dayalı itirazı, ilgili kaydın genel işlem koşulu niteliğinde olduğu gerekçesiyle geçersiz sayan Yerel Mahkeme kararını onadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/946 E. ve 2016/4616 K. Sayılı ve 25.4.2016 tarihli kararı)Bu hususta benzer bir davada, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/16 E. ve 2014/75 K. sayılı ilamında davalının milletlerarası yetki itirazı karşısında, yetki kaydını içeren konişmento kuralının genel işlem şartı niteliğinde bulunduğunu, tarafların iradelerinden bağımsız olarak emredici nitelikte kurallar barındırması nedeniyle kamu düzenine ilişkin olduğunu ve ayrıca denetime tabi olduğunu, somut olayda yabancılık unsurunun bulunmasının söz konusu hükümlerin uygulanmasını engellemeyeceğini ve genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin bu kapsamda değerlendirileceğini, çünkü bu konuda MÖHUK md. 6’nın uygulama alanı bulacağına hükmedildiğini, (EK 10: İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/16 E. ve 2014/75 K. sayılı ilamı) Yargıtayca da bu konuda usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığını,( İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/667 E. 2017/643 K. ve 15/06/2017) Konişmentoda yer alan yetki kaydının Borçlar Kanunu uyarınca genel işlem şartı olduğu sabit olup, Yerel Mahkeme’nin gerek bu hususu gerekse Türkiye’de mukim davalının yetki itirazının TMK m.2’ye aykırı olmasını dikkate almaksızın verdiği kararın hatalı olduğunu, bu sebeple, yerel mahkeme’nin geçerli olduğuna hükmettiği yetki klozunun, BK md. 20 ve md. 21 gereğince “genel işlem şartı” niteliğinde olduğundan yok hükmünde olduğunu,Konişmento, davalı … A/S adına acentesi tarafından düzenlenmiş olup, hiçbir koşulda kabul anlamına gelmemek kaydıyla, acentenin tahkim/yetki anlaşması yapabilmesi için bu hususta özel yetkisinin bulunmasının gerektiğiniDosyada mübrez konişmento incelendiğinde, konişmentonun davalı adına acentesi tarafından imzalandığının görüldüğünü,Acentenin mahkemenin görev ve yetkisini etkileyecek yetki anlaşması yapabilmesi için, kendisine özellikle bu hususta özel yetki verilmesinin gerektiğini, (TTK’nun 107. maddesinin 1. Fıkrası – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/11-742 E. 2012/82 K. ve 22.02.2012)Acentenin yetki/tahkim anlaşması yapabilmesi ve bu anlaşmanın hüküm ifade edebilmesi için yukarıda yer alan emsal kararda da görüldüğü üzere, acenteye yetki/tahkim anlaşması yapabilmesi konusunda özel bir yetki verilmesinin gerektiğini, somut olayda acenteye özellikle bu hususta verilmiş özel yetki bulunmadığından, davalının yetki itirazının sırf bu sebepten dahi reddinin gerektiğini, ancak yerel mahkemenin davalı şirketin dosyaya bu konuda özel yetkiye sahip olduğunu gösterir bir delil sunmamasına rağmen yetki sözleşmesini geçerli olarak kabul etmesi hiç şüphesiz hukuka ve usule aykırı olduğunu, Buna ek olarak, 6102 sayılı TTK’nın 107. maddesinin ikinci fıkrası acentelere, müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisi veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilan ettirilmesi zorunluluğunu getirdiğini, karşı taraf bu belgeleri tescil ve ilan da ettirmediğinden, yerel mahkemenin bu hususu dikkate almadan davalının milletlerarası yetki itirazını kabul etmesinin hukuka uygun olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve mevzuat hükümleri uyarınca yerel mahkemenin davalı şirketin milletlerarası yetki itirazını kabul etmesinin yerinde bir karar olmadığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme’nin yetkili olduğuna ve HMK m.353/a-3 uyarınca dosyanın yeniden görülmesi için ilgili Yerel Mahkeme’ye gönderilmesine karar verilmesine, İstinaf incelemesi süresince kararın icrasının geri bırakılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacı sigorta şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalı tarafından deniz yolu ile taşınan davacının sigortalısı dava dışı şirkete ait emtianın hasarlanmasından dolayı davacı sigortacının nakliyat emtea sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödemeden dolayı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinadan yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, Nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı yükün deniz yolu ile taşınması sırasında, yükte meydana gelen hasar nedeniyle, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödediği tazminatın, zarar sorumlusu olan taşıyıcıdan rücuen tahsili talep edilmektedir.Dosyaya sunulan Nakliyat Emtea Sigorta Abonman Sözleşmesinin incelenmesinde, sigortalının … SAN. VE TİC. A.Ş. olduğu, 31/01/2016 – 31/01/2017 tarihleri arasında geçerli olduğu anlaşılmıştır.İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, davada davalı … firmasının yaptığı milletlerarası yetki ilk itirazının geçerli olup olmadığı, bu bağlamda mahkemece verilen kararın dosyaya, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır. Taşıma, … numaralı konişmentoya istinaden yapılmıştır. Konişmentonun incelenmesinde; sigortalı … SAN. VE TİC. A.Ş.’ nin yükleten, yükleme limanının İzmit Körfezi, tahliye limanının Durban olduğu ve taşıyanın … olup, geminin (…) yabancı bayraklı olduğu, dolayısıyla dava konusu ihtilafta yabancılık unsurunun bulunduğu ihtilafsızdır. Bu nedenle davalı tarafın ileri sürdüğü yetki itirazı, milletlerarası yetki itirazı niteliğinde olup, milletlerarası yetki itirazı ve milletlerarası yetki anlaşmasının dayanağı MÖHUK’tur. 5718 Sayılı MÖHUK madde 24/1’e göre, sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tabidir. Aynı Kanunun 29/1 maddesine göre de, eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmeler, tarafların seçtikleri hukuka tabidir. Aynı Kanun “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile; Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımından geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle, yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Uyuşmazlık konusu taşıma bakımından düzenlenen Konişmentonun Geçerli Hukuk ve Kaza Dairesi Başlıklı 26.maddesinde; “Amerika Birleşik Devletlerine/devletlerinden veya başka yere yapılan Mal Taşıma İşlemlerinde Madde 6.2 (d) ve/veya ABD COGSA ‘nın uygulanabilir olduğu her zaman, Taşımanın o aşaması Amerika Birleşik Devletleri yasalarına tabi olacak ve Amerika Birleşik Devletleri New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıkları görüşmek üzere münhasır kaza yetkisine sahip olacak olup, tüm diğer durumlarda, işbu Konşimento İngiliz Yasasına tabi olarak yorumlanıp buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıklar başka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutalarak, Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin kaza yetkisine tabi olacaktır” şartının yer aldığı görülmüştür. Konişmentodaki yetki şartının geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi için, sigortalı ile taşıyıcı arasındaki taşıma sözleşmesinin hukuki niteliğinin ortaya konulması gerekir. Taşınan emtia için geminin belli bir yerinin tahsis edilmediği anlaşılmaktadır. “Kırkambar sözleşmesini yolculuk çarteri sözleşmesinden ayırt eden unsur, geminin tamamı, bir kısmı ya da bir yerinin tahsisi söz konusu olmaksızın eşya taşımanın taahhüt edilmesidir. Kırkambar sözleşmesinde de taşıma borcunun ifasında kullanılacak gemi ismi belirlenebilir. Bu durumda dahi taşıyan, yükü geminin dilediği yerine yükleyerek taşıyabilir. Ancak yükletenin izni olmadıkça güverteye koyamaz” (Rayegân Kender / Ergon Çetingil / Emine Yazıcıoğlu, Deniz Ticareti Hukuku Temel Bilgiler, C:1, İstanbul 2014, s.159).”Kırkambar sözleşmelerinde; hemen daima yazılı bir sözleşme olmadığından konişmento hem taşıyan – taşıtan, hem de taşıyan – konişmento hamili arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Bu sebeple kırkambar sözleşmeleri gereğince düzenlenen konişmentolar (liner bill of lading) kapsamlı olup, taraflar arasında geçerli olacak tüm şartları (arka yüzünde) içerirler” (Murat Demirkıran, Taşıyanın Konişmento İçeriğinden Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 29).Yukarıda atıf yapılan doktrin görüşlerinde de belirtildiği üzere, kırkambar sözleşmelerinde ayrı bir navlun sözleşmesi genellikle düzenlenmemekte olduğundan, konişmentodaki şartların gönderici yükleten ile taşıyıcı arasındaki ilişkiye de uygulanacağı kabul edilmektedir. ” Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1)” (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, a.g.e, s.193).Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşması mümkündür. Davada münhasır yetki veya ve kamu düzeni sözkonusu değildir.Bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının gönderici yüklete ve onun halefi olan sigorta şirketi için de bağlayıcı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda konişmentodaki yetki şartına göre Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Yetki şartı konişmentoda matbu olarak yer alsa ve genel işlem şartı niteliğinde bulunsa bile uluslararası deniz yolu ile taşımalar standart sözleşmeler kapsamında yapıldığından ve dava konusu taşıma da bu konişmentoya göre yapıldığından yetki anlaşmasının HMK 18. maddesi anlamında geçerli olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme (konişmento) kapsamında davalı taşıyıcının edimini yerine getirdikten sonra sözleşmedeki (konişmentodaki) hükümlerden yetki şartının geçerli olmadığının öne sürülmesi ahde vefa ve TMK 2. maddesi kapsamında himaye edilemez. Konişmentonun….adına … A.Ş. tarafından düzenlendiği öne sürülmüşse de konişmentoda taşıyıcının yabancı firma … olduğu açıkça belirtilmiştir. Dava doğrudan …. aleyhine açılmış olup, taşıma tamamlandığı için acentenin yetkili olup olmadığı hususu uyuşmazlığın çözümüne etkili değildir. Tüm bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının davacının sigortalısı için de bağlayıcı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı isabetli olup istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11 HD.nin 2018/1549 Esas, 2019/814 Karar sayılı içtihadı da benzer mahiyettedir.)Sonuç olarak, taşıma Türkiye’ den yabancı bir ülkeye davalı yabancı taşıma şirketi …. ye ait yabancı bayraklı …. gemisiyle yapıldığından ve taşıyıcı yabancı firmanın bu taşımadan dolayı sorumlu olduğu öne sürüldüğüne göre taşımanın tabi olduğu konişmentodaki yetki şartının geçerli olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi hüküm ve gerekçesinde dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.