Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/266 E. 2020/1383 K. 30.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/266 Esas
KARAR NO : 2020/1383 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2018
NUMARASI : 2014/700 Esas 2018/526 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ: 30/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı / karşı davalı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalılardan …Sanayi ve Ltd. Şti’ nin diğer davalı-karşı davacı … A.Ş.’nin kefaleti ile alacağı teminat mektubu karşılığında 320 ton ve 240 ton olmak üzere toplam 560 ton buğdayın alım satımı konusunda anlaşmış olduklarını, anlaşma sonucunda alınacak malların teminatı olarak davalı … tarafından diğer davalı-karşı davacı … …A.Ş.’nin kefaleti ile aldığı … Bankası Sefaköy Şubesine ait 15/07/2004 tarih … mektup,1094 özel, 345 genel sayılı 16/10/2004 tarihine kadar geçerli 120.000,00 TL’lik, … Bankası Sefaköy Şubesine ait, 23/07/2004 tarih seri E No: … sayılı, 25/10/2004 tarihine kadar geçerli 90.000,00 TL’lik iki adet teminat mektubunun müvekkili şirkete verilmiş olduğunu, teminat mektupları konusunda banka şubelerinden teyit alınmış olduğunu, teyit üzerine … ile sözleşmelerin yapıldığını, sözleşme gereğince müvekkili tarafından teslim edilmesi gereken buğdayların davalı … teslim edilmiş olduğunu, bunların karşılığı olarak 21/07/2004 tarihli, 87512 seri nolu, 119.120,612 TL tutarlı, 02/08/2004 tarihli, … seri nolu, 77.901,502 TL tutarlı, 06/08/2004 tarihli, … seri nolu, 11.330,594 TL tutarlı üç adet faturanın düzenlenerek davalı … verildiğini, 01/09/2004 tarihinde … Bankası Sefaköy Şubesi yetkililerinin müvekkilini aradıklarını, bu şekilde müvekkilinin verilen teminat mektuplarının asıllarından ayırt edilemeyecek şekilde fotokopi veya scanner vasıtası ile düzenlenip müvekkiline verildiğini, gerçek teminat mektuplarının davalılarda kaldığını, bu teminat mektuplarının davalılar tarafından bankaya iade edildiğini, teminat mektupları karşılığında bankaya bloke ettikleri nakit teminatların da bankadan alındığını öğrendiğini, davalıların müvekkilinden başka 4 veya 5 ayrı kişi/firmaya daha aynı şeyi yapmış olduklarını, davalıların bu olayda hileli/kasıtlı davranışlar ile müvekkilinin hataya düşürülmesi bakımından danışıklı ve aynı amaca yönelik olarak hareket ettiklerini, olayı ilk anladığını iddia eden davalı …. Bankası Sefaköy şubesi’nce 1 ve 2 numaralı davalılar hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2004/26269 Hz.Sayılı evrakı ile suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu, müvekkiline verilen teminat mektuplarının geçersiz olmasının üzerine Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/379 D. iş ve 2004/324 D. iş sayılı dosyaları ile 1 ve 2 numaralı davalılar aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmış olduğunu, müvekkiline verilen teminat mektuplarının asıllarından ayırt edilemeyecek kadar profesyonelce ve kasıtlı şekilde hazırlandığını, belgelerin iğfal kabiliyetinin olduğunu, sahtecilik konusunda uzman olmayan bir kişinin çıplak gözle belgelerin gerçek olmadıklarını anlamasının mümkün olmadığını, müvekkilinin bu şekilde zarara uğratıldığını, davalıların ise haksız kazanç elde ettiklerini, ilgili bankaların kendilerinden beklenen sorumlu ve özenli davranışı göstermemiş olduklarını, basiretli bir iş adamı gibi davranmadıklarını, 3 aylık süre için verilmiş teminat mektuplarını bir kaç gün sonra herhangi bir araştırma yapmaksızın iade ettiklerini, iade esnasında müvekkilini aramadıklarını, müvekkilinden hile ve dolandırıcılıkla alınan buğday bedeli olan 208.352,698 TL alacağının davalı … Bankası A.Ş.’nin sorumluluğu 120.000,00 TL, diğer davalı …’nun sorumluluğu 90.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı / karşı davacı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkili şirket temsilcilerinin davacı şirket yetkililerini tanımamakta olduğunu ve müvekkilinin davacı-karşı davalı şirket ile hiçbir ticari münasebetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanı Dr. … üniversite öğretim üyeliğinden ayrılarak şirket kurduğunu, diğer davalı … yetkilisi … birlikte görev yaptıkları bir dernek üyeliği sebebiyle tanımakta olduğunu, bu şahsın ricası üzerine … üçüncü şahıslardan alacağı mal karşılığı kendisine teminat mektubu verilmesi sırasında kredi kefili olmayı kabul etmiş olduğunu, … Bankası Sefaköy Şubesi ile … arasında yapılan Genel Ticari Kredi Sözleşmesi’ne kefil olmuş olduğunu, aynı banka ile bu şirket arasında aynı anda düzenlenen “menkul teminat, nakit, vadeli mevduat sertifikası ve her türlü tevdiat karşılığında verilecek avans ve teminat mektupları sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, bu sözleşmeler kapsamında ilgili banka tarafından düzenlenen teminat mektuplarının adı geçen diğer davalı şirkete verilmiş olduğunu, müvekkilinin olayla alakasının yukarıda yazılı hususlardan ibaret olduğunu, davalı banka tarafından her bir teminat mektubu için müvekkilinden talimat ve istem mektubu alınmayarak imzalanan sözleşmeye aykırı davranıldığını, müvekkilinin kefaletinin sadece ve münhasıran … ile banka arasında yapılan kredi ve teminat mektubu sözleşmesine kefil olmaktan ibaret olduğunu, dava konusu olayda gerek davacı-karşı davalıya gerekse diğer şahıslara verilen mektupların, paraya çevrilmeden ilgili bankaya vadesinden önce iade edilmiş olmakla müvekkilinin kredi sözleşmesinden ve teminat mektuplarından dolayı hiçbir kişi veya kuruluşa karşı sorumluluğunun kalmadığını, kredi sözleşmesinden doğan kefaletin bu şekilde son bulmuş olduğunu, dava dilekçesinde sözü geçen teminat mektuplarının bir kısmını kefil oldukları davalı …doğrudan doğruya ilgili bankaya iade etmiş olduğunu, bir kısım mektupların müvekkili firmaya geri verilmiş olduğunu, bankaya iade işleminin müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin taraflar arasında yapılan buğday alım satım sözleşmelerine taraf olmadığını, borca kefil olmadığını, davacı-karşı davalı tarafın ileri sürdüğü gibi bir takım hileler var ise müvekkilinin bundan haberinin olmadığını, bankaya iade edilen mektupların sahte olmadığını, davacı-karşı davalı tarafça ileri sürülen hususların tamamının müvekkili firma açısından iftira mahiyetinde, uydurma beyanlardan ibaret olduğunu, bu beyanların esas alınarak oluşturulan ihtiyati tedbir kararının son derece haksız, yersiz olduğunu, müvekkilinin ünvanı ve ana sözleşmedeki şirket amaçları kapsamı, fiilen yapmakta olduğu işlerden de anlaşılacağı üzere kendi alanında uluslararası önemli işler yapan bir firma olduğunu, davacı-karşı davalı ve … Bankası Sefaköy şubesinin Mahkemeye ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı asılsız, uydurma ve iftiraların yanında önemli ölçüde ekonomik sıkıntılara da uğramış olduğunu, davacı-karşı davalı tarafça alınan, uygulanan ihtiyati tedbir kararı sebebi ile hesaplarının bloke edildiğini, müvekkilinin transfer yapamadığını, taahhütlerini yerine getiremez olduğunu, uğramış olduğu kar mahrumiyetinin yanında lüzumsuz yere hesaplarına uygulanan ihtiyati tedbir kararından dolayı maddi anlamda çok zarara uğramış olduğunu, müvekkilinin hesapları üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uluslararası ticaret yaptığı firmalara ödeme yapamadığını ve bu sebeple de taşıyanlara cezai şart ve navlun bedeli ödemekte olduğunu, bunun haksiz yere şirketin içinin boşalmasına sebebiyet verdiğini beyanla davanın müvekkili yönünden reddine, karşı dava olarak fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla davacı-karşı davalıdan olan hak ve alacaklarının şimdilik 30.000,00 USD tutarındaki miktarın Merkez Bankası’nca vadeli döviz hesabına uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte ödeme günündeki kur bedeli üzerinde tahsiline, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A,Ş. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili banka ile davalılardan …. Ticaret A. Ş. arasında 18/06/2004 tarihli Menkul Teminat Nakit Vadeli Mevduat Sertifikası ve Her Türlü Tevdiat karşılığında verilecek avans ve teminat mektupları sözleşmesi, 18/06/2004 tarihli davalı ….’nin müşterek borçlu müteselsil kefili diğer davalı … borçlusu olduğu genel ticari kredi sözleşmesi imzalanmış olduğunu, mezkur sözleşmeler uyarınca lehtarı davalı …, muhatabı davacı olan 120.000,00 TL’lik 15/07/2004 tarihli, 154 nolu 1094-345 sayılı teminat mektubunun düzenlenerek lehtar davalı … teslim edilmiş olduğunu, aynı anda lehtarın talebi doğrultusunda aynı tarih ve aynı sayılı lehtara teminat mektubu verildiğine ilişkin yazının düzenlenmiş ve bu yazının da lehtara teslim edilmiş olduğunu, lehtar davalı … 19/07/2004 tarihinde teminat mektubu aslı ve teminat mektubu verildiğine ilişkin mezkur yazı aslını müvekkili bankaya iade ettiğini, müvekkili tarafından davalıdan teminat mektubunun çok kısa süre içerisinde iade gerekçesinin sorulduğunu, davalının, mektup muhatabı davacı ile anlaşmanın sağlanamadığını, mal alım satımı işinden vazgeçildiğini, teminat mektubuna ihtiyacın kalmadığını, bu sebeple iade edildiğini belirtmiş olduğunu, dava konusu olayda müvekkili Banka yetkililerince düzenlenen teminat mektubu aslının muhataba ulaşmadığını, asıl teminat mektubunun Bankalarında bulunduğunu, geçerli bir icaptan söz etmenin mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili arasında … Sözleşmesinin kurulmamış olduğunu, davacı tarafından da dava dilekçesinde asıl olmadığı kabul edilen sahte/fotokopi teminat mektubundan ötürü müvekkili Bankanın sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, Bankacılık uygulamasında bankalarca düzenlenen teminat mektuplarının muhataba değil lehtara teslim edildiğini ve bankaya iadesinin de ister kullanılsın ister kullanılmasın lehtar tarafından gerçekleştirildiğini, dava konusu olayda teminat mektubu ve belge aslının teslim ve iadesinin mutad Bankacılık uygulaması doğrultusunda gerçekleştirildiğini, gerek mektup gerek yazının aslının bankaya iade edilmesi sebebiyle bu konuda müvekkili Bankanın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olduğunu, müvekkili Bankaya herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, davacının iddiasının aksine müvekkili Bankaca muhatabın talebi ile teminat mektubu üzerine verilen herhangi bir teyit bulunmamakta olduğunu, muhatabın talebi ile teminat mektubundan sonraki bir tarihi taşıyan teyit yazısının da muhataba verilmediğini, davalı … teslim edilen ve müvekkiline iade edilen yazının bu anlamda bir teyit olduğunun söylenemeyeceğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, sahte teminat mektuplarını hiç bir özen ve dikkat göstermeksizin davalı … aldığını, davacının kendisine teslim edilen teminat mektubu üzerine müvekkilinden teyit alması gerekirken almadığını, bir an için müvekkilinin sorumlu olduğu düşünülse dahi ödeme yükümlülüğünün tazmin talebine bağlı olması sebebiyle tazmin talebinin yazılı olmaması halinde müvekkilinin ödemeyi yapmayacağını, verilen teminat mektubunda ödeme için yazılı başvuru şartının ayrıca kararlaştırıldığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin davacının zararından herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile; sahte teminat mektubu düzenlenmesi ile müvekkili bankanın herhangi bir eylemi ve ilgisi bulunmamakta olduğunu, davalılardan … 23/07/2004 tarihinde müvekkilinin Sefaköy Şubesinden, nakit bloke karşılığı 90.000,00 TL bedelli teminat mektubu almış olduğunu, 30/07/2004 tarihinde ise muhatap davacı ile anlaşamadıkları gerekçesi ile teminat mektubunun aslını şubelerine iade ettiğini, bu olaydan sonra 16/08/2004 tarihinde aynı şekilde davalı … talebi üzerine nakit bloke karşılığında 164.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, bu mektubun aslı muhatap firma olan … ile anlaşma sağlanamadığı gerekçesi ile 18/08/2004 tarihinde şubelerine iade edilmiş olduğunu, 31/08/2004 tarihinde … Şubelerine müracaat ederek teminat mektubunu tazmin talebinde bulunmuş olduğunu, bu nedenle lehtar … sahte teminat mektupları düzenleyip asıllarını şubelerine iade ederek piyasayı dolandırdığından şüphelenilerek müvekkili tarafından davalı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, söz konusu teminat mektubu kullandırma işleminde nakit blokenin davalı …. tarafından verilmiş olduğunu, her iki firmanın birlikte hareket ettikleri düşünülerek suç duyurusuna bu firmanın da dahil edildiğini, Küçükçekmece C.Savcılığı tarafından 2004/29214 Haz.sayılı dosyası ile hazırlık soruşturması başlatıldığını, davacı tarafın müvekkilinden yazılı yada sözlü olarak teminat mektubuna ilişkin bir teyit almadığını, müvekkilinin gerçekten kendisinin imzalayarak verdiği gerçek bir teminat mektubu varsa sorumlu olabileceğini, dava dilekçesinde davacının elindeki mektubun sahte olduğunun davacı tarafça kabul edildiğini, teminat mektubunun sahteliği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık olmadığını, sahte bir teminat mektubundan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, teminat mektubunun aslının muhatab davacıya ulaşmadığını, müvekkili ile muhatap davacı arasında bir garanti sözleşmesinin meydana gelmediğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kendisine ibraz edilen teminat mektubu ile birlikte ilgili banka şubelerine başvurup yazılı bir teyit almasının gerektiğini, davacının kendi hatasından kaynaklanan zararını başkasına yükleyemeyeceğini, davacının muhatap olduğu davalı … teminat mektubu verilmesi işleminin müvekkili nezdinde ilk defa olduğunu, şüphelenilecek bir durumun söz konusu olmadığını, … Ticaretin muhatap olduğu teminat mektubunun alınmış olduğunu, fakat belirttikleri gibi bu olayın sonra olduğunu, bu ikinci olayın ardından şüphelenilerek müvekkili tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin davacıya bir borçlarının olmadığını, müvekkilinin hububat işleri ile uğraşmakta olduğunu, 14/07/2004 tarihinde şirket yetkilisi … buğday almak için Lüleburgaz’a gittiğini, davacı şirket ile buğday alımı konusunda bir anlaşma yaptığını, davacının vadeli satış için müvekkilinden teminat istediğini, müvekkili şirket yetkilisinin 15/07/2004 tarihinde 120.000,00 TL bedelli teminat mektubunu alarak Lüleburgaz’a gittiğini, davacı yetkililerinin teminat mektubuna onay almak için müvekkilinden mektubu almış olduklarını, müvekkilinin mektubu davacı yetkilisine verdiğini, bir süre sonra teminat mektubunun müvekkiline teyit ettik diyerek iade edildiğini, davacı şirketin bundan sonra olumsuz bir tutuma girdiğini, anlaşmayı ifa etmek istemediğini, müvekkili şirket yetkilisininİstanbul’a dönmüş olduğunu, anlaşmanın olmadığını, davacıdan buğday alınmadığını, mektubun iade edildiğini, davacı ile yeniden görüşüldüğünü, yeni bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşma için 23/07/2004 tarihli 90.0000,00 TL bedelli teminat mektubunun alındığını, müvekkili şirket yetkilisinin 26/07/2004 tarihinde tekrar Lüleburgaz’a gittiğini, taraflar arasında yeni bir sözleşme yapıldığını, teminat mektubunun onay için davacı şirket yetkilisine verildiğini, teyitten sonra geri alındığını, müvekkilinin ambarlara buğdayı görmeye gittiğini, orada satılacak buğdayın anlaşmadaki özellikleri haiz olmadığını, ekmeklik vasfını taşımadığını gördüğünü, bu nedenle malı almaktan vazgeçtiğini, davacının şirketlerine satıp teslim ettiği 1 KG buğdayın dahi olmadığını beyanla iş bu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesi ile; karşı davada davalı-karşı davacının zarara uğradığını beyan ettiği olayların tamamen düzmece olduğunu, davacının cezai şart ödediğini söylediği şirketlerin gerçekte var olmadıklarını, paravan şirket olduklarını, Mahkemece verilen tedbir kararının yalnızca davalı-karşı davacı ….Bankası Sefaköy şubesindeki 67.000 USD’lik hesabı üzerine konulduğunu, diğer bankalarda hiçbir mevduatına rastlanmadığından tedbir konulmadığını, davalı-karşı davacının kendi kusurundan ileri gelen zararını müvekkiline yükleyemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/05/2018 tarih ve 2014/700 Esas – 2018/526 Karar sayılı kararında; “… Toplanan deliller, bilirkişi raporları, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı-karşı davalı ile davalı … arasında 16/07/2004 tarihli buğday alım satım sözleşmesinin akdedildiği, bu sözleşmede; davalının, davacıdan 370.000,00 TL + kdv karşılığında 320 ton buğday satın aldığının, bedellerin 10/10/2004 tarihine kadar ödeneceğinin, buğdayların tesliminin depodan olmak üzere davalıya ait olduğunun, bu alım satım karşılığında davalının davacıya, davalı Ziraat Bankasına ait 15/07/2004 tarihli ve 120.000,00 TL bedelli teminat mektubunu verdiğinin kabul edildiği, yine taraflar arasında akdedilen 26/07/2004 tarihli buğday alım satım sözleşmesi ile; davalının 370.000,00 TL+kdv karşılığında davacıdan 240 ton buğday aldığının, bedellerin 20/10/2004 tarihine kadar ödeneceğinin, buğdayların tesliminin depodan olmak üzere davalıya ait olduğunun, bu alım satım karşılığında davalının davacıya, davalı …’na ait 23/07/2004 tarihli ve 90.000,00 TL bedelli teminat mektubunu verdiğinin kabul edildiği, davalı bankalar tarafından söz konusu teminat mektuplarının davalı-karşı davacı … Ticaret Şirketinin kefaleti ile düzenlenerek davalı … verildiği, aynı tarihli teyit yazılarının da davalıya verildiği, davalı … tarafından bir kaç gün sonra davacı-karşı davalı ile mal alım satımından vazgeçildiği beyan edilerek teminat mektuplarının iade edildiği, her ne kadar davalı …tarafından taraflarına davacı-karşı davalı tarafından teslim edilmiş buğday olmadığı, buğdayların şirket temsilcisi tarafından istenilen nitelikte olmadıklarının farkedilmesi nedeniyle alınmasından vazgeçildiği iddia edilmiş ise de alınan bilirkişi raporlarında da açıklandığı üzere, sözleşmelerde mal tesliminin davalı … tarafından depodan yapılacağının kabul edildiği ve davacı-karşı davalının sunduğu sevk irsaliyeleri ile kantar fişlerinde gerek davalının kaşesinin gerekse Lüleburgaz Ticaret Borsasının tescil kaşesinin olması karşısında teslimin gerçekleşmiş olduğu, her ne kadar davacı-karşı davalının defterlerine göre davalı … alacaklı değilse de defterlerin usulüne uygun olarak tutulmamış oldukları, kaldı ki davalı tarafından ödeme iddiasında bulunulmadığı, bu nedenle davacı-karşı davalının davalı … talep edilen alacak miktarında alacaklı olduğu anlaşılmış, bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı … Ticaret yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı-karşı davacının taraflar arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığı, davalı bankalardan alınan teminat mektupları için kefil olduğu, her ne kadar ceza yargılamasında verilen kararda dava dışı … şirketi üzerinden davalı … ile alışveriş yaparak işbirliği içerisinde olduğu kabul edilmiş ise de ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü, yine bilirkişiler tarafından raporda, davalı … tarafından dava dışı … şirketine satılan buğday miktarı ile aynı gün … Şirketi tarafından davalı-karşı davacıya satılan buğday miktarının aynı olduğu tespit edilmiş ise de bu tespitin davalı-karşı davacının söz konusu alacaktan sorumlu olması neticesini doğurmayacağı, davalı-karşı davacıya doğrudan davacı-karşı davalı tarafından yapılmış bir satış olmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı bankalar yönünden yapılan değerlendirmede ise alınan her iki heyet raporunda da bankaların gerek teminat mektuplarının verilmesi, gerekse de iadesi aşamasında mevzuat ve uygulamaya aykırı bir işlemlerinin olmadığı, uygulamada olduğu gibi teminat mektuplarının bankalarca düzenlenerek talep eden lehtar davalı ….’ya teslim edildiği, yine uygulamada olduğu gibi lehtar davalı tarafından iade edildiği, teminat mektuplarının sahte olarak düzenlenmesinde herhangi bir kusurlarının olmadığı, teminat mektupları davalılara iade edilmiş olmakla davalıların teminat verilen borçtan herhangi bir sorumluklarının da kalmadığı anlaşılmış olmakla bu davalılar yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; karşı davada davalı-karşı davacı vekilinin 27/04/2017 tarihli 24 nolu duruşmadan önce vekillikten istifa dilekçesi sunduğu, istifa dilekçesinin vekil tarafından asile Noter ihtarı ile tebliğ edildiği, Mahkememizce de 14/02/2017 tarihinde 27/04/2017 tarihli duruşmanın gün ve saatinin davalı-karşı davacıya tebliğ edildiği, davalı-karşı davacının istifadan haberdar olmasına rağmen 27/04/2017 tarihli duruşmaya gelmediği, kendisini başka bir vekil ile de temsil ettirmediği, bu nedenle 27/04/2017 tarihli duruşmada karşı-davanın takipsiz bırakıldığı, bir sonraki duruşma tarihinin 03/10/2017 olduğu, iki duruşma arasında üç aydan fazla bir sürenin geçtiği anlaşılmakla karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, Asıl davada Davanın …San. TİC. Ltd. Şti yönünden KABULÜ ile 208.352,70 TL alacağın dava tarihi olan 10/09/2004 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Asıl davada davanın … Bankası A.Ş, Türkiye … Bankası TAO, …Ticaret A.Ş yönünden reddine, Karşı davada davalı vekilinin 07/04/2017 tarihli duruşmadan önce vekillikten istifa ettiğine dair dilekçe sunduğu, istifanın karşı davacı asile bildirilmiş olmasına rağmen asilin duruşmaya katılmadığı, mazeret bildirmediği, bu şekilde dosyanın bu celse itibariyle işlemden kaldırılması gerektiği ve daha öncede 2 kez işlemden kaldırılmış olduğu anlaşılmakla karşı davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince davalı …. Yönünden davanın reddine karar verildiğini, …San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile birlikte hareket ederek müvekkilini dolandıran, müvekkilini zarara uğradan, müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet veren …’nin müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, Yargılama sonucunda mahkemece bu hususlar açıkça tespit edilerek belirlenmesine ve mahkemece bu hususlar kabul edilmesine rağmen, “… bu tespitin davalı – karşı davacının (…’nin) söz konusu alacaktan sorumlu olması neticesini doğurmayacağı, davalı/karşı davacıya doğrudan davacı / karşı davalı tarafından yapılmış bir satış olmadığı anlaşılmakla…” denilerek, yanlış değerlendirme, yanlış kanaat ve gerekçeleri ile kanıtların takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verildiğini, yanlış değerlendirme, yanlış kanaat ve gerekçelerle, kanıtların takdirinde hataya düşülerek verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece davalı …. ile …San. Ve Tic. Ltd. Şti. Birlikte hareket ettiği, aralarında hukuki ve fiili ilişki bulunduğu tespit ve kabul edildiği, buna rağmen davalı …yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosyada mevcut kanıtlar, savcılık ve ceza dosyaları ile sabit olduğu halde, kanıtların takdirinde hataya düşülerek, yanlış değerlendirme, yanlış kanat ve gerekçeler davalı …hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, …yönetim kurulu başkanı … ve… San. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi …’nun birlikte hareket ettikleri, eylemlerinin, suçlarının sabit olduğu, bankayı vasıta kılarak müvekkilini dolandırdıkları, ceza mahkemesi kararı ile tespit edilmesine rağmen mahkemece bu husus göz ardı edilerek mahkemece yanlış değerlendirme, yanlış kanaat ve gerekçeler ile kanıtların takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı bankalar alacakları komisyon vs. kazançlarını düşünerek müvekkilinin teminat mektubunu iadesinden haberdar etmediklerini, bu kusurlu davranışları ile müvekkilinin zarara uğramasına yol açtıklarını, davalı bankaların bu kusurlu davranışlarından sorumlu olduklarını, Mahkemece da kusurlu davranan davalı bankaların BK’nın 44.ve ilgili maddeleri gereğince sorumlulukları konusunda hiçbir inceleme, irdeleme ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin davalı bankaların Lüleburgaz Şubeleri aracılığıyla teminat mektuplarını veren şubelerle yapılan görüşmeler sonucu aldığı teyitlere de güvenerek malı teslim ettiği, davalı bankalar ile muhatap müvekkiline haber dahi vermeden teminat mektuplarını iade alarak, teminat mektupları serbest bıraktıklarını, bu nedenle kusurlu davranan davalı bankanın sorumluluğu sona erdiğini, teminat mektupları lehtar tarafından davalı bankalara iade edilmiş olmakla, davalı bankaların teminat verilen borçtan dolayı sorumlulukları ortadan kalkmayacağını, bu nedenle “teminat mektupları davalılara iade edilmiş olmakla, davalıların teminat verilen borçtan herhangi bir sorumluluklarının da kalmadığı anlaşılmış olmakla” denilerek davalı bankalar hakkında davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Emsal teşkil eden ve Yargıtay’ca onanmasına karar verilen Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/144 Esas 2014/349 Karar sayılı dosyası dikkate alınmaksızın mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece tüm kanıtlar toplanmadan eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlar incelenip değerlendirilmeden, itirazlar konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verildiğini, Bilirkişiler tarafından verilen son rapor ile mahkemece daha önce alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, rapor kendi içerisinde çeliştiğini, bu nedenle raporlar arasındaki çelişki giderilmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişilerin teminat mektubu konusunda özellikle mahkemenin hukuki yönden değerlendirme yaparak karar vereceği konusunda mahkemenin yerine geçerek değerlendirme yapıp, sonuç bildirdiklerini, mahkemenin yerine geçerek hareket ettiklerini, bu nedenle raporun usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, bilirkişilik yasasına da aykırı olduğunu, Mahkemece olayın, dosyadaki bilgi ve belgeler tamamen yanlış değerlendirildiği ve yanlış değerlendirme, yanlış kanaat ve gerekçeler ile kanıtların takdirinde hataya düşüldüğünü, Mahkemece olayın hukuki yönden yanlış değerlendirilerek davanın reddine karar verildiğini, Mahkemece avukatlık ücretinin yanlış hesaplandığını, fazla avukatlık ücretine hükmedildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davalılar …, … Bankası A.Ş. ve …. yönünden davanın reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın iadesine ya da davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı / karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yargılama sonunda müvekkili davalı-k.davacı hakkında asıl davanın reddine karar verildiğini, müvekkili davalı-k.davacının karşı davada haklılığını teyit etmekte olduğunu, Müvekkili davalı-karşı davacının Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/379 değişik iş, 2004/324 Karar sayılı kararı ile davacı-karşı davalının talebi ile müvekkili davalı-k.davacı hakkında 208.352,00 TL alacağın teminat altına alınması amacı ile %15 teminat karşılığında davalı bankalar ile diğer bankalardaki mevduat hesapları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğinden bu ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğraılan zararlar söz konusu olduğundan müvekkili tarafından karşı dava ikame edilmiş ve karşı dava hakkında yerel mahkeme, hukuka ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı bir şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini, Mahkemenin karşı dava yönünden gerekçeli kararının hatalı olduğunu, mahkemenin tespitine göre 27/04/2017 tarihli duruşmada karşı-davanın takipsiz bırakıldığı, bir sonraki duruşma tarihinin 03/10/2017 olduğu, iki duruşma arasında üç aydan fazla bir sürenin geçtiği şeklindeki gerekçeyi etmediklerini, dosyanın 27/04/2017 tarihli duruşma zaptı incelendiğinde görülecektir ki müvekkilinin eski avukatı Av. … istifa dilekçesinin müvekkiline tebliğine karar verildiği, ve davacı sadece yeni bir rapor alınmasını talep ettiğini, karşı davanın düşmesi ile ilgili bir beyan vermediğini, Yine 03/10/2017 tarihli celsenin duruşma zaptına bakıldığında, müvekkilini temsilen Av … duruşmaya katılmış olup bu duruşmada davacı-k.davalı taraf müvekkili davalı-k.davacı … Ticaret vekili Av. …u’nun istifa dilekçesi sunduğunu ancak 27/04/2017 tarihli duruşmaya katılmadığını, asile tebligat yapılmadığı için görevi devam ettiği halde duruşmaya katılmadığından karşı davanın geçen celse itibariyle düşürülmesini talep ettiği, mahkeme de bu hususu gelecek celsede değerlendireceğine ilişkin ara karar oluşturduğunu, Anlaşılacağı üzere 27/04/2017 tarihli duruşmaya eski vekil Av … istifa ettiğinden katılamamış olup, 03/10/2017 tarihli celsede ise müvekkilini temsilen Av … duruşmada bulunduğu, müvekkilimi davalı-k.davacıyı temsil ettiği, yani mahkemenin gerekçelendirdiği gibi 27/04/2017 tarihli duruşma ile 03/10/2017duruşma arasında üç aydan fazla bir sürenin geçtiği ve bu sürede karşı davanın takipsiz kaldığı gerekçesi hatalı olduğu, taraflarınca bu geçen 2 süreç arasında pek çok usuli işlem yapıldığı ve daha da onemlisi sanki 03/10/2017 tarihli duruşmaya müvekkili temsilen kimse katılmamış gibi mahkemenin karar vermesinin kabul edilemeyeceğini, Müvekkili davalı-karşı davacı vekilinin istifa dilekçesini 14/04/2017 tarihinde UYAP’tan gönderdiği, göndermiş olduğu istifa dilekçesinin içeriğinde tebligatların bundan sonra asile yapılmasını talep ederek vekillikten istifa ettiğini, vekillikten istifa eden vekil …’a 27/04/2017 tarihli duruşma günü tebliğe çıktığı, ancak davalı-karşı davacı şirkete duruşma gününü bildirir tebligat çıkmadığı, duruşma gününü bildirir tebligat mahkeme kalemince davalı-karşı davacı şirkete gönderilmediğinden şirket duruşma günü duruşmaya katılamadığı, gider avansı dosyada bulunmasına rağmen duruşma gününü bildirir tebligat ve vekilin vekillikten istifa dilekçesi de asile tebliğ edilmediğinden müvekkili davalı/karşı davacı şirket 27/04/2017 tarihli duruşmaya giremediğini, HMK’nun 150. maddenin 2. fıkrası hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, müvekkili davalı/karşı davacı şirkete duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmediği ve 27/04/2017 tarihli duruşmada bu nedenle bulunmayan müvekkil şirketin yokluğunda gelen davacı taraf da dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin herhangi bir talepte de bulunmadığı, dosyanın işlemden kaldırılması talebini 03/10/2017 tarihli duruşmada talep etmiş ve 03/10/2017 tarihli duruşmada da davalı/karşı davacı şirketin vekili duruşmaya katıldığını, (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin2016/1586 Esas, 2017/5321Karar, 13.06.2017 Tarihli Kararı) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, posta masrafı bulunmasına rağmen, müvekkili şirkete duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadığından müvekkili şirket duruşmaya katılamadığını ve davacı-karşı davalı taraf da müvekkili şirket duruşmada olmamasına rağmen davayı takip etmediklerine ilişkin bir beyanları bulunmayıp davayı takip edeceklerini destekler nitelikte olan “yeni bir heyetten rapor alınmasını” talep ederek, davayı takip iradesini açıkladığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının karşı dava yönünden istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karşı davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, satılan malın bedelinin tahsili talepli alacak davası, karşı dava ise; ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararların tahsili talebine ilişkindir.Mahkemece, ”Asıl davada Davanın …San. TİC. Ltd. Şti yönünden KABULÜ ile 208.352,70 TL alacağın dava tarihi olan 10/09/2004 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Asıl davada davanın … Bankası A.Ş, … Bankası TAO, … Ticaret A.Ş yönünden reddine, Karşı davada davalı vekilinin 07/04/2017 tarihli duruşmadan önce vekillikten istifa ettiğine dair dilekçe sunduğu, istifanın karşı davacı asile bildirilmiş olmasına rağmen asilin duruşmaya katılmadığı, mazeret bildirmediği, bu şekilde dosyanın bu celse itibariyle işlemden kaldırılması gerektiği ve daha öncede 2 kez işlemden kaldırılmış olduğu anlaşılmakla karşı davanın açılmamış sayılmasına, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı – karşı davacı vekilinin karşı dava yönünden mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,HMK. 81 Maddesinde;” (1) Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur,” hükmü düzenlenmiştir.Davalı – karşı davacı vekili AV. … uyap sisteminden 12/04/2017 tarihinde gönderdiği dilekçe ile;” Sayın Mahkemenizin esas numarası yukarıda belirtilen dosyasında gördüğüm lüzum üzerine vekillikten istifa ediyorum. Vekillikten istifamı noter kanalı ile yapmış bulunmaktayım. Buna ilişkin “İSTİFA İHTARINI” Sayın Mahkemenize sunuyorum. AVUKATLIK KANUNU ” Madde 41 – Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder. ” hükmü uyarınca Müvekkil istifadan haberdar olduğundan ayrıca bir tebliğe gerek olmaksızın dosyada vekil olarak kaydımın silinmesini talep ederim.Hizmet sözleşmesinin feshi ile vekalet ilişkisi sona ermiştir. Vekilliğim sona erdiğinden, hukuki yetkim bulunmadığı gibi, ismim kullanılarak işlem yapılması halinde , hiçbir hukuki sorumluluk tarafımdan kabul edilmeyecektir. Bu tarihten sonra adımı kullanılarak işlem yapılması halinde , her türkü hukuki ve cezai talep ve dava hakkım saklıdır. Bundan sonra tebligatların asile yapılmasını talep ederim,” şeklinde beyanda bulunup beyan dilekçesi ekine de Bakırköy … Noterliğinden çekilen 07/04/2017 tarih ve … yevmiye nolu vekillik görevinden istifa konulu noter ihtarını eklediği, noter ihtarında ihtarın muhataplara tebliği talep edildiği, noter ihtarının muhataplara tebliğ edildiğine dair tebliğ parçasının olmadığı, noter ihtarında da bu yönde şerh olmadığı görülmüştür.Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/416 Esas – 2016/8500Karar sayılı kararı ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2013/18116 Esas – 2014/1319 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, Avukatlık Kanunu’nun 41. maddesi; “Avukatlıktan çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren 15 gün süreyle devam eder.” ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 82. maddesi; “İstifa eden vekilin vekalet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder.” hükümlerini içermektedir. Anılan düzenlemeler karşısında somut olay değerlendirildiğinde, Davalı – karşı davacı vekili Av…. uyap sisteminden 12/04/2017 tarihinde gönderdiği dilekçe ile;” Vekillikten istifamı noter kanalı ile yapmış bulunmaktayım. Buna ilişkin “istifa ihtarını” Sayın Mahkemenize sunuyorum. Müvekkil istifadan haberdar olduğundan ayrıca bir tebliğe gerek olmaksızın dosyada vekil olarak kaydımın silinmesini talep ederim,” şeklinde beyanda bulunmuş isede; Bakırköy 15 Noterliğinden çekilen 07/04/2017 tarih ve 09376 yevmiye nolu vekillik görevinden istifa konulu noter ihtarının muhatap Davalı – karşı davacı şirkete tebliğ edildiğine dair tebliğ parçasının sunulmadığı, noter ihtarında da bu yönde şerh olmadığı ve mahkemece bu yönde tebliğe ilişkin araştırma yapılmadığından 27/04/2017 tarihli duruşma tarihinde vekillik görevinin devam edip etmediğinin tesbit edilmediği gibi mahkemece, 27/04/2017 tarihli duruşma tarihinden önce de davalı-karşı davacı asile HMK. 82 Madde uyarınca HMK.nun 82/2.maddesindeki meşruhat ile duruşma gün ve saatini bildirir meşruatlı davetiyeninde tebliğe çıkartılmadığı anlaşılmakla, karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.Sonuç itibariyle, Davalı – karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’ nın 353/1-a5 maddesi gereğince kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine, verilen kararın mahiyetine göre davacı- karşı davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı – karşı davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2018 tarih ve 2014/700 Esas – 2018/526 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Verilen kararın mahiyetine göre davacı – karşı davalının esasa ilişkin istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 35,90’ar.TL istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a5 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.