Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2653 E. 2021/1719 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2653 Esas
KARAR NO: 2021/1719 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2017/870 Esas 2019/372 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin davalı şirketten 35 adet akü şarj retresörü satın aldığını, montaj aşamasında sıkıntı yaşanması nedeniyle 30 adeti davalı şirkete iade edildiğini, ayrıca yapılan incelemede alınan retresörlerde tespit edilen eksiklik ve hatalar nedeniyle mevcut haliyle kullanılmaları durumunda romörkor ve botlarda telafisi mümkün olmayacak zafiyetler yaşanacağından retresörlerin tamamının davalıya iade edilmek istendiğini, bunun için davalıya ihtarname çekildiğini, ancak davalı retresörleri iade almadığından 60.156,40 TL davalıya ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile retresörlerin davalıya iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı arasında şarj retresörü alım satımı işi yapıldığını, müvekkili şirketin davacının talebi üzerine retresörleri davacıya teslim ettiğini, teslim edilen ürünlerde kusur bulunmamakta olduğunu, ürünler üzerinde davacı tarafından kapakları açılıp oynama yapıldığından garanti kapsamı dışına çıkarılmaları amaçlandığından ürünlerin sabote edildiğine yönelik şüpheleri nedeniyle ürünleri geri almalarının söz konusu olmayacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/03/2019 tarih ve 2017/870 Esas – 2019/372 Karar sayılı kararında; “Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde, dava hukuki niteliği itibariyle ayıplı malın iadesi ve bedelinin tahsili davası olup, dosyada deliller toplandıktan sonra elektrik mühendisi bilirkişi ile teknik inceleme yapılmış yapılan inceleme sonucu bilirkişi 13/08/2018 havale tarihli raporunda; dosya kapmasında verilen şartnameye göre Deniz Hizmetleri Dairesi Başkanlığı … muhtelif işler projesi kapsamında temin edilecek malzeme listesinde belirtilen 33 adet 24 V-30A ve 2 adet 24V-50 A redresörlerin davalı tarafından üretildiğini, kapak etiketlerinin hatalı ve yanlış basıldığı ve gerçeği yansıtmadığını, alarm kablolarının gevşek bağlandığı ve ileride sorun yaşatabileceğini, cihazların kullanım kılavuzlarının bulunmadığını, redresörlerin şartnamede belirtilen güç değerlerine ulaşamadığı, 30 A yerine 29.3 A ve 50 A yerine 43.8 A çıkış akımı sağlayabildiğinin tespit edildiğini, redresörlerin ayıplı olduğu ve şartnameye uygun olmadığı, bu durumda davalı firmaya 35 adet redresör için ödenen bedel 19/08/2016 tarih ve … nolu faturada 220/12-24 V 30 ADC switch mode 33 adet redresöz için 33.000,00-TL + KDV ve 24/08/2016 tarih 90568 nolu faturada 220/12-24V 50 ADC switch mode 2 adet redresör için 2.000,00-TL + KDV toplamı 35.000,00-TL + KDV olup faizi ile birlikte davacıya ödenmesinin gerektiği açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalı tarafından davacıya satılan redresörlerin ayıplı olduğu, dosyada dinlenen davacı tanığı …ın beyanında; …davalıdan alınan akü şarj redresörlerinin ayıplı olduğunu, davalının da kabul edip geri aldığı, tekrar 10 gün sonra yine getirip davacıya teslim ettiği, ikinci kez de yapılan testte redresörlerin yine ayıplı olduğunun tespit edildiği, tanık … yeminli beyanında; …davalı tarafından teslim edilen redresörlerin ayıplı olduğunu tespit ettiklerini, davalı şirket yetkilisinin bu durumu kabul edip redresörleri geri götürüp 1-1,5 ay sonra tekrar getirdiğini, ayıbın giderilmediğini, davalı tanığı … yeminli beyanında; ….davacıya teslim ettiği redresörlerde arıza olduğunun bildirilmesi üzerine cihazların tümünü alıp oradan ayrıldığını, yanlış takılan soketleri düzeltip tekrar davacı tarafa teslim ettiğini, beyan etmişler, dolayısıyla davalı tarafından davacıya satılan redresörlerin ilk teslimden sonra ayıplı olduğunun davalı tarafından kabul edilerek geri alınıp tamir edildikten sonra tekrar davacıya teslim edildiği, ikinci teslimattan sonrada redresörlerin ayıplı olduğunun tespiti üzerine, davalıya bildirimde bulunulduğu ve redresörlerin davacı tarafından kullanılamadığı anlaşılmakla davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının KABULÜ ile, davacının yedinde bulunan 35 adet akü şarj redresörünün davalıya iadesine, 60.156,40-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Yerel mahkeme kararının faizin başlangıcı yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davada “4734 sayılı İhale Kanununun 3/g maddesi uyarınca Mal ve Hizmet Alımlarında Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik kapsamında davalıdan alınan 35 adet akü şarj redresörünün ayıplı olması nedeniyle iadesi ve ihale kapsamında davalıya ödenen 60.156,40.TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödeme tarihinden yasal faizi ile tahsili” talep edildiğini, Yerel mahkeme tarafından ise tanık beyanları ve dosyada alınan 13/08/2018 tarihli bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucu “…davalı tarafından davacıya satılan redresörlerin ayıplı olduğunun davalı tarafından kabul edilerek geri alınıp tamir edildikten sonra tekrar davacıya teslim edildiği, ikinci teslimattan sonrada redresörlerin ayıplı olduğunun tespiti üzerine davalıya bildirimde bulunulduğu ve redresörlerin davacı tarafından kullanılmadığı anlaşılmakla davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulüne karar vermek gerektiği ” sonuç ve kanaatine vararak davanın kabulü ile davacının yedinde bulunan 35 adet akü şarj redresörünün davalıya iadesine 60.156,40.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, Yerel mahkemenin davalı şirketten ihale kapsamında alınan 35 adet akü şarj redresörünün ayıplı olması nedeniyle davalıya iadesi ile karşılığında müvekkili kuruluş tarafından ödenen 60.156,40.TL’nin taraflarına iadesi konusundaki kararı iddialarını destekler nitelikte olduğunu, ancak 60.156,40.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesi, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi değli, dava tarihinin alınması hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu akü şarj redresörleri teslim alındığından itibaren ayıplı olması nedeniyle müvekkili kuruluş tarafından hiç kullanılmadığını, davalı şirket müvekkili kuruluşun mağduriyetine sebep olduğunu, tüm bu sebepler 60.150,40.TL’nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi gerektiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davacı Kıyı Emniyet Müdürlüğü’nün dava dilekçesinde belirtmiş olduğu üzere 33 adet 30A ve 2 adet 50A olmak üzere toplam 35 akü şarj redresörü satımı yapıldığı ve … Tic. tarafından üretilmiş olan numune şarj redresörü davacı tarafın ilgili personelince test edilerek ve onaylanarak teslim alındığını, Davacı tarafın beyanından anlaşılacağı üzere … Tic. tarafından üretilmiş olan numuneler davacı tarafın ilgililerince onaylanmış olup buna müteakip ürünlerin üretimi ve ardından teslimi gerçekleştirildiğini, Kıyı Emniyet Müdürlüğü’nün ilgililerinin onayı olmaksızın herhangi bir mal üretimi ve teslimi gerçekleştirilmediğini, Dosyada bulunan evraklar incelendiği zaman … Tic. tarafından gerçekleştirilen satış ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün satılan cihazlar hakkındaki iade talebi tarihi arasında epeyce uzun bir süre olduğu görüleceğini, satış tarihlerini gösteren üç farklı fatura mevcut olduğunu, ilk fatura 15.08.2016, ikinci fatura:19.08.2016, üçüncü fatura ise 24.08.2016 tarihinde düzenlendiğini, TTK m.23’e göre; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” ifadesi yer aldığını, ancak davacı, itiraz hakkını kanunda belirtilen süre içinde değil; yaklaşık 4 ay sonra kullanmayı düşünerek usulen hukuka aykırı bir tutanak tuttuğunu, (Yargıtay 9. YHD’nin 2015/8094 E., 2015/12630 K. ve 13.10.2015 tarihli kararı) Kaldı ki 15/05/2018 tarihli duruşmada dinlenilen davacı tanıklarının beyanlarına bakıldığında görülecektir ki ; her iki davacı tanığı da ayıplı olduğunu iddia ettikleri ürünlere ilişkin ayıp ihbarının yasada belirlenen süreden oldukça sonra yapıldığını ikrar ettiklerini, Davacı tarafın ayıplı olduğunu iddia ederek geri gönderdiği redresörlerin teslimat tarihlerine ilişkin beyanlarda da açıkça bir çelişki bulunduğunu, davacı tanığı … “…bir hafta 10 gün sonra davalı bu 35 adet redresörü tekrar bize teslim etti…” ifadesini kullanırken diğer davacı tanığı … “…davalı şirket yetkilisi bütün redresörleri alıp geri götürdü, ayıpları giderdiğini söyleyerek 1-1,5 ay sonra redresörleri geri getirdi…” şeklinde bir ifadeyi kullandığını, tanıkların ifadeleri arasında bu denli bir farkın olması yargı makamını yanıltmakta olduğunu, Müvekkili kusurlu olduğu iddia edilen cihazların tümünü değil yalnızca 25 tanesini iade aldığını, kusurlu olduğu iddia edilen cihazları teslim alarak işyerine getirmiş olan müvekkili firmanın, cihazların ambalajlarının açılarak sonra yeniden kapatıldığını, alarm kontak uçlarının sökülmüş olduğunu fark ettiğini, satılan cihazların kapakları açıldığı takdirde yapısı itibariyle tıpkı laptop gibi garanti dışı kalma durumları söz konusu olduğunu, dava konusu cihazların kapakları açılırsa içinde her türlü değişikliğin gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu, bu noktada davacı tarafa satılmış olan cihazların sabote edilme ihtimali yüksek olduğunu, çünkü müvekkili firmanın söz konusu cihazlarda davacı kurum tarafından var olduğu iddia edilen ayıp ve kusurların düzeltilmesi için ilk olarak satılan malları geri alıp gerekli revize işlemlerini gerçekleştirdiğini, bu olayda mallar ambalajları açık bir şekilde geri alınarak revize işlemi gerçekleştirildiğini, cihazların ambalajları açılarak sonra yeniden kapatılmış olup alarm kontak uçları sökülmüş olmasına rağmen müvekkili firma revize işlemini gerçekleştirdiğini, bahsi geçen revize işleminden sonra ise mallar davacı kuruma teslim edildiğini, ancak söz konusu malları teslim alan davacı kurum, mallarda eksiklik ve hatalara rastlandığı iddiasıyla redresörlerin taleplerini karşılamayacaklarından bahisle redresörlerin tamamının geri iade alınmasını talep ettiğini, işte bu noktada iadesi istenen malların ambalajları hiç açılmamış olup müvekkili firmanın davacı kuruma revize işleminden sonra teslim ettiği şekilde kusurlu olarak belirtildiğini, satılan malın davacının taleplerini karşılamayacakları belliyken neden o zaman ilk olarak iddia edilen kusur ve hasarların düzeltilmesi için müvekkili firmaya talepte bulunulduğunu, dolayısıyla müvekkili firma açısından çelişki yaratacak bir durum söz konusu olmadığını, Bununla birlikte bilirkişi raporunda var olduğu iddia edilen ayıplı husular inceleme ile tespit edilir nitelikte olduğunu, Bilirkişi raporunda davaya konu cihazlara ait etiketlerde maddi hata yapıldığını iddia ettiğini, bu hususun bu alanda çalışan ve uzman olan kişilerce kolaylıkla göz ile yapılan bir inceleme nihayetinde anlaşılacağı yönünde olduğunu, bu alanda çalışan ve bu işi yapan basiretli tacir olarak sektörde varlığını sürdüren davacının bu konuyu fark etmemesinden dolayı müvekkilini sorumlu tutmasının mümkün olmadığını, ancak davacı bu konuda davalıyı ihtar etmediğini, Alarm kablolarının gevşek bağlandığı öne sürüldüğünü, bilirkişinin kendi raporunda dahi “Kapak açıldığında iç kablolamaların yapıldığı ancak biraz incelendiğinde alarm kablolarının gevşek bağlandığı görülmüş …” ifadesine yer verildiğini, kapak kaldırıldığı için garanti kapsamına girmeyen bir durumun olduğu yönündeki savunmalarına, kapağı kaldırmadan montaj yapamayız cevabını veren davacının, kablolar hakkındaki durumu fark etmemesinin mümkün olmadığını, kablolara ilişkin durum başlangıçtan itibaren var olan bir ayıp değil, davacının müdahalesiyle meydana gelmiş bir zarar olduğunu, Bununla birlikte müvekkili firma tarafından davacı kuruma kullanım kılavuzu verilmediği beyan edildiği ve bilirkişi de bu beyanla yanıltıldığını, fakat müvekkili firma tarafından davacı kuruma kullanım kılavuzu cihazların içinde verildiğini, davacı kurum da kendilerine kullanım kılavuzunun verildiğini kabul ettiğini, kaldı ki- kesinlikle kabul etmemekle beraber- kullanım kılavuzunun yokluğu teslim anında fark edilebilir nitelikte bir durum olduğu ve bu durum 2 günlük ihbar süresi içinde müvekkili firmaya bildirilmesi gerektiğini, davacı kurumun bu ihbarı müvekkili firmaya yapmadığını, Müvekkilinin, … Tic. …, tarafından üretilen ürünlerin hepsi şartname esaslarına uygun olarak üretildiğini, işbu nedenle davacı tarafın iddia ettiği gibi redresörlerin taleplerini karşılayamaması ve kullanılmaları halinde römorkör ve botlarda telafisi mümkün olmayan zafiyetlerin yaşanacağı yönündeki beyanlar gerçeği yansıtmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme bedel iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın KABULÜ ile, davacının yedinde bulunan 35 adet akü şarj redresörünün davalıya iadesine, 60.156,40-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
DAVALI VEKİLİNİN MAHKEMENİN KABULÜNE YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE,Davacı dava dilekçesi ile, 4734 sayılı ihale kanununun 3/g maddesi uyarınca mal ve hizmet alımlarında uygulanacak esas ve usuller hakkında yönetmelik kapsamında davalıdan alınan 35 adet redresörün ayıplı olması nedeniyle iadesi ve ihale bedeli kapsamında davalıya ödenen 60.156,40 TL. Nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili talep edilmiştir. 16.11.2016 tarihli Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Bakım onarım baş Enspektörlüğü yazısında özetle, davalı tarafından 1 adet redresör test için getirildiği, eksikliklerin firmaya bildirildiği, tadilat sonrası tekrar getirildiği ve test aşaması sonuçlanmadan geriye kalan redresörlerin de teslim edildiği, daha önce şarjda yaşanan sıkıntıların giderildiği, 15.11.2016 tarihinde 4 adedinin bota montajı yapıldığı, 1 adet display bozuk olduğu, alarm kontaklarından sinyal alınmadığı, bunun üzerine redresör kapaklarının açıldığı, redresör içinde alarm kontaklarını bağlı olmayıp boşta bırakıldığı, diğer redresörlerde de aynı sorunun olduğu bunun aldatmaya yönelik olduğu, bu durumda firmanın çözüm getirmediği, sözleşme şartnamesinde belirtilen, NO/NC alarm kontağı IP20 koruma, kullanım kılavuzu maddelerine uymadığının beyan edildiği, 05.12.2016 tarihli tutanakta özetle, davalı tarafından teslim edilen redresörlerin montaj aşamasındaki sıkıntıları sebebi ile 30 adet 30 A ve 1 adet 50 A redresörün davalıya iade edildiği, kalanların ise montajı yapılan bot üzerinde ileride onarımı yapılacağı beyan edildiği, davalı ve davacı taraflarca imza altına alındığı, 29.12.2016 tarihli Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bakım onarım baş enspektörlüğü “yazısında, 16.11.2016 tarihli tutanağa istinaden davalının eksiklikleri gidermek üzere redresörleri aldığı, geri getirdiğinde teste tabi tutulduğu, eksiklik ve hataların liste halinde belirlendiği bu sebeple bu redresörlerin geri iade edilmesi gerektiğinin belirtildiği, özetle şartnamede örnek gösterilen CRS redresörlerdeki özelliklerin bulunmaması, alarm çıkışının dijital ve uzun süren çıkış olmaması, çıkış kabloların klemensli olmamasının belirtildiği, 31.01.2017 tarihli davalı firma yazısında özetle, söz konusu cihazların kurum yetkili personelleri tarafından belirtilen ayıp ve kusurları firma tarafından düzeltildiği, kusurlu olarak belirtilen ürünlerin hiçbirinin ambalajı açılmamış olup teslim edildiği şekilde kusurlu olarak belirtildiği ve firma tarafından revize işlemi için alındığı, Hasdal şubesine teslim edilen diğer redresörlerde sorun yaşanmadığı, diğer arızalı redresörlerin ücretsiz olarak revize edildiği, bu ürünlerin de üçretsiz revize edileceği ancak iade işlemlerini kabul edemeyeceklerinin beyan edildiği, 28.02.2017 tarihli davacı hukuk baş müşavirliği yazısında, davalı firmadan alınan akü şarj redresörlerine ait 3 adet fatura bedeli toplamı 60.157,40 TL olup, 10.357,20 TL vergi borcu mahsup edildiği, 290,08 TL karar damga vergisi kesildiği ve bakiye 49.509,12 TL 02.09.2016 tarihinde davalı firmaya ödendiğinin beyan edildiği, Davacı tarafından davalı muhataba çekilen 03.03.2017 tarih ve 6901 yevmiye nolu noter ihtarında özetle, 05.12.2016 tarihli tutanak ile hatalı redresörler onarım için davalıya iade edilmiş, can ve mal güvenliği sağlayan deniz taşıtlarında kullanılması sebebi ile 10 gün içerisinde şartnameye uygun hale getirilmesi talep ediliği, 29.12.2016 tarihli bakım onarım baş enspektörlüğü raporunda davalı firmaca yapısal eksiklikleri giderilerek teslim edilen redresörlerin hata ve eksikliklerinin halen giderilmediği, talebi karşılamadığı ve iade etmek istendiği belirtilmiştir. Mahkemece Elektrik-Elektronik bilirkişiden alınan raporda özetle; Dosya kapmasında verilen şartnameye göre Deniz Hizmetleri Dairesi Başkanlığı … muhtelif işler projesi kapsamında temin edilecek malzeme listesinde belirtilen 33 adet 24 V-30A ve 2 adet 24V-50 A redresörlerin davalı tarafından üretildiğini, kapak etiketlerinin hatalı ve yanlış basıldığı ve gerçeği yansıtmadığını, alarm kablolarının gevşek bağlandığı ve ileride sorun yaşatabileceğini, cihazların kullanım kılavuzlarının bulunmadığını, redresörlerin şartnamede belirtilen güç değerlerine ulaşamadığı, 30 A yerine 29.3 A ve 50 A yerine 43.8 A çıkış akımı sağlayabildiğinin tespit edildiğini, redresörlerin ayıplı olduğu ve şartnameye uygun olmadığı belirtilmiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, davalı tarafından davacıya teslim edilen redresörlerin şartnameye uygun olmadığı tesbit edilmiştir. Somut olayda davacı iddiası ve bilirkişi raporundaki tespit dikkate alındığında satıma konu cihazın tam olarak eksiksiz çalışır vaziyette teslim edilmediği ve şartnameye uygun olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairemizcede benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak karar verildiği, mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun dosyayı kapsayıcı nitelikte denetlenebilir ve hüküm vermeye elverişli olduğu, satıma konu cihazın ayıblı olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
DAVACI VEKİLİNİN FAİZ BAŞLANGICINA YÖNELİK İSTİNAF SEBEBİ İNCELENDİĞİNDE, Davacı tarafın faiz talebi konusunda ise, cihaz halen davacıda bulunduğundan ve cihaz davalıya teslim edilmediği sürece davalının temerrütü oluşmayacağından faizin başlangıç tarihi olarak cihazın davalıya teslim tarihi kabul edilmelidir.( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/2912 Esas- 2020/5947 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Mahkemece, davacı yararına hükmolunacak faiz başlangıç tarihinin cihaz teslim tarihinden başlatılması gerekirken dava tarihinden itibaren başlatılması yerinde görülmemiş ise de bu yönde davalı tarafından aleyhe istinaf olmadığından davacının ödeme tarihinden faiz başlatılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.109,28.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.027,32.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.081,96.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.