Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2652 E. 2021/1910 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2652 Esas
KARAR NO: 2021/1910 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/62 Esas – 2019/658 Karar
TARİH: 24/09/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı-k.davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince müvekkilince davalı-k.davacı adına kesilen faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, dolayısıyla cari hesap alacağının ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalı-k.davacının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-k.davacı vekili, müvekkilince üretilip teslim dilen ürünler için fatura düzenlendiğini ve faturaya konu ürünlerin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığını, üretim sürecinde davacı-k.davalıdan kaynaklanan bazı aksaklıklar yaşandığını ve davacı-k.davalı için üretilen bir kısım ürünlerin müvekkili elinde kaldığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, davacı-k.davalının teslim edilen ürünlerle ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir itiraz veya ayıplı imalattan kaynaklanan iadesinin olmadığını, ancak 29/10/2016 tarihinde haklı bir gerekçesi olmadığı halde 31.592,70 TL bedelli bir reklamasyon faturası düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin söz konusu faturayı iade ettiğini ve o tarih itibariyle vadesi geldiği halde ödenmeyen 117.510,18 TL alacağının tahsili için 13/12/2016 tarihinde icra takibi başlattığını, davacı-k.davalının ise takipten sonra ileri vadeli çekler vermek suretiyle toplam 79.600,00 TL ödeme yaptığını ve takibe itirazda bulunduğunu, davacı-k.davalının bu kez 61.850,14 TL bedeli 19/12/2016 tarihli yeni bir fatura düzenleyerek gönderdiğini, müvekkilinin bu faturayı da iade ettiğini, müvekkilince iade edilen fatura bedelleri ve ödemeler düşüldüğünde müvekkilinin icra takibi nedeniyle 37.910,18 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin 37.910,18 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2019 tarih ve 2017/62 Esas 2019/658 Karar sayılı Kararı ile; ” … davacı-karşı davalı yanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı yandan 19.12.2016 tarihi itibarı ile kaydi olarak 61,762,70 TL alacaklı göründüğü, ancak davacı karşı davalı yanın ticari defterlerinde kaydi olarak alacaklı duruma davalı karşı davacıya düzenlediği 67.850,14 TL bedelli reklamasyon faturası ile geçtiği, bahse konu faturanın düzenlenme tarihinden bir hafta önceki kayıtlarda davalı karşı davacıya 85,687,44 TL borçlu göründüğü ve 79.600,00 TL bedelli çekleri keşide ettiği, bir gecikmeden dolayı fatura düzenlenecek ve gecikmenin varlığı önceden belli ise, davacı karşı davalının davalı karşı davalı yana 79.600,00 TL bedelli çekleri keşide etmesinin kaydi anlamda hayatın olağan akışına uygun görülmediği davacı karşı davalının düzenlediği reklamasyon faturasının ise hangi gecikme için hangi ciro üzerinden hesaplandığının tespit edilememesi nedeniyle davacının davasının reddine; davalı karşı davacı yanın ise ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davacı yandan 31.12.2016 tarihi itibarı ile kaydi olarak, 37,910,18 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davalı- karşı davacının davasının kabulü ile davacı karşı davalı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 37.910,18 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptaline ve takibin aynı şartlarla devamına, ayrıca alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan tazminat tutarı 7.582,036 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınıp davalı karşı davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …” gerekçeleri ile; “ ,.. 1-Davacın davasının reddine, 2-a) Karşı davanın kabulü ile,…, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı-k.davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-k. davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ek rapora itirazlarının ve bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerinin gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, oysa ek raporda itirazlarının değerlendirilmesinin kendisinin uzmanlık alanı dışında olduğunun belirtildiğini, Sözleşme ve ekli listeye göre kodları verilen ürünlerin adetlerinin, fiyatlarının ve teslim tarihlerinin, teslim edilmeme halinde uygulanacak cezai şartın belli olduğunu,sözleşmeye göre sadece ilk parti sipariş ürünün zamanında teslim edildiğini( 17.08.2016), kalan ürünlerin tamamı 20.08.2016 tarihinde teslim etmesi gerekir iken cari ekstrede kestikleri irsaliyeli faturalardan anlaşılacağı üzere hiçbir ürünün zamanında teslim edilmediğini, ekim ve kasım 2016 tarihlerinde müvekkiline teslim edebildiğini, Takip dayanağı faturanın sözleşmede … ve … kodu taşıyan ve teslim tarihi 20.08.2016 olan, teslim tarihinden 3 ay sonra süresinde teslim edilmediğinden siparişi iptal edilen ürünlere ilişkin olduğunu, müvekkilinin bu ürünleri sözleşme VIII maddenin 3.bendine göre 30 gün fazlasıyla geçtiğinden ürünleri teslim almaktan haklı olarak imtina ettiğini, buna ilişkin yazışma olduğunu, bu madde gereği sözleşmede yazan alış fiyatı ile perakende satış fiyatı( PSF) arasındaki fark rakamı kadar cezai tazminat faturası kesilip karşı tarafa gönderildiğini, kaç günlük gecikme olduğu, ürün adedi ve hesap şeklinin bu madde uyarınca yapılabileceğini, Sözleşmede tüm ürünler geç de olsa teslim edilip faturalandırılmış ve bedelleri ödenmiş iken sözleşmede alış fiyatı , adedi ve teslim tarihi 20.08.2016 olarak belirlenen … ve … kodlu ürünler 2016 kasım ayında dahi teslim edilmediğinden sözleşme VIII madde 3.bent 30 günden fazla gecikme sebebiyle sipariş iptal edilmiş ve müvekkilin belirlediği PSF(perakende satış fiyatı) ile sözleşmede belirlenmiş alış fiyatı arası fark kadar olacak şekilde, adedi belli ürüne sözleşmeye göre cezai tazminat faturası kesilmiş olduğunu, bilirkişinin sözleşme maddelerini hatalı ve eksik değerlendirdiğini, Ürünlere ilişkin siparişin iptaline dair 22.kasım 2016 tarihli maillerini ve faturayı hesaplama şekline dair şablonlarını sunduklarını, Sözleşmeye göre bir gecikme olduğunun her iki tarafın da kabulünde olduğunu, ancak faturadan anlaşılamadığından kabul edilemeyeceği şeklindeki bilirkişi yorumunun kabul edilemeyeceğini, sadece hayatın olağan akışına uygun olmayan fatura beyanıyla davanın reddinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve mahkemesine iadesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve karşı dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı-k.davalı, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlenen cezai tazminat faturalarının karşı tarafça kabul edilmediğini, bu faturalar dikkate alındığında cari hesapta alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı-k.davacı ise kendisince üretilen ürünlerin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığını, üretim sürecinde davacı-k.davalıdan kaynaklanan bazı aksaklıklar yaşandığını ve davacı-k.davalı için üretilen bir kısım ürünlerin kendisi elinde kaldığını, davacı-k.davalı tarafın faturalarının dayanağının bulunmadığını, kendisinin alacaklı olduğunu ileri sürmüştür. İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılmış olması dava şartı olup, asıl davaya konu icra takibinde davalı icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemenin 16/01/2018 tarihli 7 nolu ara kararı ile yetki itirazının bilirkişi incelemesinden sonra değerlendirilmesine karar verildiği halde mahkemece bu yönde bir değerlendirmede bulunulmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte tarafların ticari defter kayıtları arasındaki farkın, davacı-k.davalı tarafça düzenlenip diğer tarafın defterlerinde kayıtlı olmayan 29/10/2016 tarihli 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturası ve 19/12/2016 tarihli 67.850,14 TL bedelli tazmin bedeli faturasından kaynaklandığı tarafların kabulünde ise de, dosya kapsamında bu faturalara rastlanılmadığı gibi, faturalara ilişkin başkaca bir bilgiye de rastlanılmamıştır. Bilirkişi kök raporu ile kayıtlar arasındaki farkın tespit edilmesi üzerine davacı-k.davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde, faturanın zamanında teslim edilmeyen hangi kodlu ürünlere ilişkin olduğu ve hangi sözleşme maddesi uyarınca düzenlendiğini açıklamış, dilekçe ekinde buna ilişkin e-posta yazışması ve hesap tablosu sunmuş, ancak tek bir faturaya ilişkin açıklama yaptığı anlaşılmakta olup onu da cezai tazmin faturası olarak nitelendirmiş, reklamasyon faturasına ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Bilirkişi ek raporunda ise anlaşılamayan bir şekilde davacının itiraz dilekçesinde faturaların hangi hesaplama yöntemi ile hesaplandığına dair bir ayrıntının mevcut olmadığı, faturaların hesaplanış şekli ve nedenselliği itibariyle izaha ve ispata muhtaç olduğu, ayrıca faturanın sözleşme ekindeki ürünlere ait olduğu yönündeki itirazın değerlendirilmesinin ise uzmanlık alanı dışında olduğu belirtilmiş, bunun üzerine davacı-k.davalı vekilinin konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması talebi ise ilk derece mahkemesince gerekçe gösterilmeden reddedilmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, öncelikle uyuşmazlık konusu iki fatura celp edilerek davacı-k.davalıdan her bir faturaya ilişkin faturaların dayanağı ve hesap şekline ilişkin ayrı ayrı açıklamada bulunmasının talep edilmesi, ardından yeni bir mali müşavir bilirkişi ile gerekirse sektör uzmanı bilirkişiya dava konusu tarafların ticari defter kayıtları ile sözleşme hükümleri ve dosya kapsamında mevcut e-posta yazışmaları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar vcrilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı-k.davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı – karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/09/2019 tarih ve 2017/62 Esas – 2019/658 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacı – karşı davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.