Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2649 E. 2020/903 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2649 Esas
KARAR NO: 2020/903 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
NUMARASI: 2017/57 Esas – 2019/136 Karar
TARİH: 19/03/2019
DAVA:İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının davalı şirketin gerçekleştirdiği çeşitli ithalat işlemlerine konu malların deniz yolu ile taşımalarını gerçekleştirdiğini, taşıma işleri ile ilgili olarak davalıya 6 adet fatura karşılığı 53.687,20 USD tutarında alacağının tahakkuk ettiğini, davalı tarafından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak New Orleans çıkış limanından Ambarlı varış limanına … konişmento ve …. …, …, … numaralı konteynerler ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedelinin 16.800.00 USD olduğunu, davalı taralından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak New Orleans çıkış limanından Ambarlı varış limanına … konşimento vc …, …, …, … numaralı konteynerler ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedelinin 10.600,00 USD olduğunu, davalı tarafından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak New Orleans çıkış limanından Ambarlı varış limanına …, …, …, … numaralı konteynerler ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedelinin 16.960.00 USD olduğunu, davalı tarafından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak New Orleans çıkış limanından Ambarlı varış limanına … konşimento ve …, … … numaralı konteynerler ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedelinin 6.360,00 USD olduğunu, davalı tarafından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak Houston çıkış limanında Ambarlı varış limanına … numaralı konteyner ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedelinin 2.120,00 USD olduğunu, davalı tarafından gerçekleştirilen ithalat ile ilgili olarak Penang çıkış limanından Ambarlı varış limanına … konşimento ve … numaralı konteynerler ile yapılan deniz taşımasına ait navlun bedeli ve ordino ücreti toplamının 847,20 USD olduğunu, davalının taşımalara ait navlun bedelinin kendisi tarafından ödeneceğinin belirttiğini, faturaların kendisi adına kesilmesini talep ettiğini, taşıma işlerine aracılık eden dava dışı 3. şahıs konumundaki … Ltd. Şti. tarafından taşıma bedellerinin davalı tarafça ödeneceğinin aksi halde söz konusu ödemenin kendi şirketleri tarafından yapılacağının bildirmesi ile talebin davacı tarafından uygun görüldüğünü bu nedenle dava konusu taşımalara ait faturaların davalı adına düzenlendiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, alacağın tahsili amaçlı olarak davacı tarafından davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu belirterek davalının itirazın iptali ile takibin devamını, davalı itirazının yalnızca takibi durdurmak amacı ile haksız yapmış olduğundan davacı lebine % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini. ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin davalı tahmiline karar verilmesini arz vc talep ettikleri görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davalının alacaklı olduğu iddia eden şirkete karşı hiçbir borcunun bulunmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden firma ile davalı arasında hiçbir sözleşme bulunmadığını, davacının davalıya hiçbir fiyat ve teklif sunmadığını, iş tanımı olarak ne hizmet yapıldığını, bu konuda muğlaklık olduğunu, borçlu olarak bulunması gereken firmanın … Ltd. Şti. olduğunu, davacı ile tüm görüşmelerin … adına yapıldığını, … ile davalının temsilcisi olduğu şirketlerin yakın ilişkide olan şirketler olduğunu, davalı muhasebecisinin sehven navlun faturasının kabul edildiğini, taraflar arasında hiçbir sözleşmenin olmadığını, davacının fiyatlandırma işlemini hangi kriterlere göre yaptığı konusuna açıklık getirmesi gerektiğini belirterek davalı adına haksız ve hukuka aykırı olarak açılan iş bu davanın esasa girilmeden taraf sıfatının olmaması sebebi ile usulden reddini, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/03/2019 tarih ve 2017/57 Esas – 2019/136 Karar sayılı kararında; “Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının davalı şirketin gerçekleştirdiği çeşitli ithalat işlemlerine konu malların deniz yolu ile taşımalarını gerçekleştirdiğini, taşıma işleri ile ilgili olarak davalıya 6 adet fatura karşılığı alacaklı olduğunu iddia ettiği, dava konusu alacağın navlun ücreti alacağından kaynaklandığı, bu sebeple davalının taşıtan sıfatına sahip olup olmadığının tayini gerektiği, Zira TTK m. 1200’de ifade edildiği üzere, navlunun borçlusunun taşıtan olduğu, navlun sözleşmesi uyarınca yük taşıma taahhüdünde bulunan kişinin taşıyan, yük taşıtma hakkına sahip olan ve navlun ödeme borcu altında bulunan kişinin ise taşıtan sıfatına sahip olduğu, uygulamada ayrı bir navlun sözleşmesinin yapılmadığı, konişmentonun taraflar arasındaki ilişkiye de uygulandığı, dosyada mevcut konişmentolarda davalının adının geçmediği, dolayısıyla dosyada mevcut konşimentolardan hareketle davalının taşıtan sıfatına sahip olduğunun söylenemeyeceği, mail yazışmaları incelendiğinde taşıma organizasyonunun davacı ve aynı zamanda taşıyan sıfatına sahip … A.Ş. ile ihbar olunan … Ltd. Şti. arasında akdedildiğinin anlaşıldığı, davaya konu navlun sözleşmesinde ihbar olunan … Ltd. Şti.’nin taşıtan sıfatına sahip olduğu, buna karşılık, her ne kadar mali müşavir bilirkişi tarafından davalı …’in ticari defterleri üzerinden yapılan incelemede davaya konu borcun söz konusu defterlerde yer aldığı tespit edilmiş de olsa, bu borcun davalı …’in navlun sözleşmesindeki taşıtan sıfatından kaynaklandığının söylenemeyeceği, mail yazışmalarında …’in iradesinin navlun faturasının kesileceği hesabı tayin edebilmek amacıyla davacı tarafa vergi levhasını göndermekten ibaret olduğu, …’ in sadece bu yazışmalardan hareketle navlun sözleşmesinin tarafı olduğunu, dolayısıyla taşıtan sıfatı ile navlun borcundan sorumluluğuna bağlı olarak pasif husumet ehliyetinin bulunduğunu söylemek mümkün olmadığından davacının davasının pasif husumet ehliyeti yokluğu…”gerekçesi ile, ” Davacının davasının reddine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkeme, TTK madde 1200 hükmünü öne sürmüş ve navlun borcundan yalnızca taşıtanın sorumlu olduğunu, navlun sözleşmesi vasfındaki konşimentoda davalının taşıtan olarak gözükmediğini, davalının kendi adına navlun faturası düzenlenmesi amacıyla vergi levhasını müvekkiline gönderdiğini ve sonrasında müvekkili tarafından kendi adına tanzim edilen bu navlun faturasının kendi defterlerine işlemiş olmasının hukuken hiçbir değeri olmadığı hususlarını gerekçe göstererek davanın reddine karar verdiğini, kararın hukuki dayanaktan yoksun ve ticari teamüllere aykırı bir karar olduğunu, TTK madde 1200 hükmü emredici bir hukuk kuralı olmayıp “Navlun borcunu mutlaka taşıtan ödemelidir.” şeklindeki yorumun dayanaksız olduğunu, davalının fatura bilgilerini vermesinin ve faturanın açıkça kendi adıyla düzenlenmesini istemesinin sonrasında ise faturayı defterlerine işlemesinin navlun borcunu ödemeyi kabul ettiğinin açık bir delil olduğunu, Davanın ihbar edildiğini … LTD. ŞTİ firmasının dava konusu taşımaya ait ücretinin davalıya ödediği yönündeki iddiasının yerel mahkeme tarafından araştırılmadığını, davaya konu taşıma ile ilgili ödemenin kendileri tarafından zaten davalı …’e yapıldığını iddia ettiğini ve delil olarak cari hesap ekstresini sunduğunu, Davalı vekili Av. …’un dosyaya sunmuş olduğu mail yazışmalarının da kararda dikkate alınmadığını ve bu konuda bir değerlendirmede bulunmadığını, dava açılmadan önce davalı … ile iletişime geçildiğini, görüşmelerde davalı adına vekili sıfatı ile hareket eden Av. … ile mail yazışmaları yapıldığını ve kendisi ile borcun en geç Ekim 2016 tarihine kadar taksitler halinde ödenmesi hususunda mutabakata varıldığını ancak davalının bu mutabakata uygun hareket etmediğinden iş bu davanın açıldığını bu yazışmaların deliller arasında olduğunu ancak yerel mahkeme tarafından delilin müspet ya da menfi olarak hiçbir şekilde değerlendirilmediğini bu yönüyle de kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek Tehir-i İcra kararı verilmesini, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını, ihbar olunan … LTD. Şti. tarafından davalıya ödeme yapılıp yapılmadığı yönünden gerek davalı gerekse … Ltd. Şti. Defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın ve tüm taleplerin kabulüne, yargılama masrafların davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fiili taşıyıcı tarafından navlun bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davacının davasının reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davaya ve takibe konu navlun faturasından davalının sorumlu olup olmadığı ve mahkemece verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Davalı vekili cevap dilekçesinde;”…borçlu olarak bulunması gereken firmanın … Ltd. Şti. olduğunu, davacı ile tüm görüşmelerin … adına yapıldığını, … ile davalının temsilcisi olduğu şirketlerin yakın ilişkide olan şirketler olduğunu, davalı muhasebecisinin sehven navlun faturasının kabul edildiğini, taraflar arasında hiçbir sözleşmenin olmadığını….,” bean etmiştir. İhbar olunan … LİMİTED ŞİRKETİ vekili cevap dilekçesinde;” ….Müvekkili firmanın deniz yoluyla Türkiye’ye ürün getirdiğini, bu taşıma için davacı firma ile çalışırken diğer yandan taşımaya aracı olan işlemleri takip eden – ki uygulamada kullanılan yöntemdir- davalı ile olan ticari ilişkisini kullanarak ödemelerin …’in firması olan … firması tarafından yapılacağı ve faturalandırmanın bu firmaya yapılması istenmiştir.Davacı …’nin de kabul etmesi sonucu iki firma görüştürülmüş ve işlemler buna göre yürütülmüştür, müvekkil firma marin lojistik firmasıyla cari hesabını çoktan kapatmış ve ödemelerini eksiksiz yerine getirmiştir….,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Dosya arasında bulunan konşimentolar incelendiğinde, alıcının ”… A.Ş.” olduğu görülmüştür. Taşımaya aracılık eden İhbar olunan … LİMİTED ŞİRKETİ vekili tarafından dosyaya ibraz edilen vekaletname incelendiğinde; vekil edenlerin … LİMİTED ŞİRKETİ ve … A.Ş. Olduğu, her iki şirketin adresinin … Cad. … Sok. NO:… Küçükçekmece/İSTANBUL olduğu ve her iki şirket adına …’nin yetkili olarak vekalet verdiği görülmüştür. Somut olayda, … A.Ş.nin yaptığı ithalatta ihbar olunan … LİMİTED ŞİRKETİ aracılığıyla davalıya ait … Firmasıyla ithal edilen ürünlerin Türkiye’ye deniz yoluyla taşınması konusunda anlaşma yapıldığı, davalınında deniz taşıması işini davacıya yaptırdığı ve davacı tarafından taşımanın yapılıp malın teslim edildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taşıma işinin yapılmadığı veya eksik yapıldığı konusunda olmayıp davacı tarafından yapılan taşımanın davalı adına yapılıp yapılmadığı ve navlun faturasından davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. … (…@…com) tarafından davacı şirketten …’a gönderilen 21 EKİM 2015 tarihli … VERGİ LEVHASI KONULU mailde;” … Hanım, bu işlemler için … şirketine fatura kesebilirmisiniz? Ekte vergi levhasını gönderiyorum size.Bi yanlış anlama oldu kusura bakmayın. … olmayacak. Konu hakkında görüş bekliyoruz sizden.Saygılarımla….-…” şeklinde beyanda bulunulduğu ve …’E ait vergi levhasının gönderildiği görülmüştür. …(mailto:…@…org) tarafından davacı şirketten …’ye 4/12/2015 tarihinde çekilen bakiye konulu mailde;” … Bey, 20.11 tarihli faturamızın görüntüsünü paylaşırmısınız,” ve 4/12/2015 tarihli diğer bir mailde ise;” Merhaba, …-… olarak toplam borç bakiyemiz ne kadar?” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür. … Muhasebe tarafından davacı şirketten …’ye çekilen 24/12/2015 tarihli mailde ise;” … Bey merhaba, … yükleriyle ilgili fatura kesildimi?Kesildiyse fatura görüntülerini ve ekstreyi de gönderebilir misiniz?” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür. Mahkemece, 17/04/2018 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince, davacı, davalı ve ihbar olunan şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davalının bilirkişi incelemesine ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, bilirkişilerce davacı ve ihbar olunan şirketin ticari defterleri incelenmek ve davalıya ait vergi dairesinden gönderilen BA/BS kayıtları incelenmek suretiyle rapor düzenlenmiş olup bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı …’in dosyaya celp edilen BA(mal alım bildirimi )formlarının tetkikinde, davacı tarafından davalı adına 2015 yılı içerisinde tanzim edilen 5 adet toplam 52.840 USD’lik faturaların davalı tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine bildiriminin yapılmış olduğu, davacının iş bu faturaları davalıya teslimini kanıtladığı, gerek davalıya ait vergi dairesinden celp edilen Ba/Bs formlarının gerekse dava dışı şirketin ticari defter kayıtlarının tetkiki sonucu: Davalı ile ihbar olunan … Ltd. Şii. arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu ve 31.12.2016 tarihi itibarıyla dava dışı şirketin davalıya 1.886.56 TL. borçlu olduğu, davaya konu navlun sözleşmesinde davalılardan … Ltd. Şti.’nin taşıtan sıfatına sahip olduğu ve dolayısıyla navlun borcunda sorumluluğuna bağlı olarak huzurdaki davada pasif husumet ehliyetinin bulunacağı, davalı …’in sadece mail yazışmalardan hareketle navlun sözleşmesinin tarafı olduğu, dolayısıyla taşıtan sıfatı ile navlun borcundan sorumluluğuna bağlı olarak pasif husumet ehliyetinin bulunduğunu söylemenin mümkün olmayacağı, diğer taraftan, …’in ticari defter kayıtlarında borçlu görünmesinden dolayı bu borcun sebebi taraflarınca tam olarak tespit edilemese de sorumluluğunun bulunabileceği ve bu sebeple pasif husumet ehliyetinin olacağı hususu mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili muhasebecisi tarafından sehven navlun faturasının kabul edildiği şeklinde beyanda bulunmuş isede bu faturaların iade edildiğine dair iade faturasının düzenlendiği yönünde beyanda bulunulmadığı ve buna dair bir belgeninde ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut davada, davacı tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, süresinde kendi ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmuştur. Davalının ise ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmediği görülmüştür. Alınan bilirkişi raporuna göre, usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defterlerine göre davaya ve takibe konu faturalar kayıtlı olup takip konusu fatura üzerinde teslim alan bilgilerinin olmadığı ancak takibe ve davaya konu faturanın davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olduğundan fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekecektir. TTK.1200 Maddesinde;” (1) Navlunun borçlusu taşıtandır,” hükmü düzenlenmiştir. Davalının lojistik firması olarak ithalatçı adına davacıya malları taşıttığı ve davalının bizzat kendi talimatı doğrultusunda navlun faturalarının davalı adına kesildiği ve davalı tarafından navlun faturalarının kabul edilerek BA formu ile vergi dairesine bildirdiği, bu nedenle davalının mal veya hizmet almadığı yönündeki savunmasının hakkın açıkça kötüye kullanılması ve dürüstlük kuralına aykırı olacağından bu savunmasının yerinde olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle; davanın kabulüne,davalının İstanbul Anadolu … İcra Müd. … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, 53.687,20 USD. Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 SY.nın 4/a maddesi uyarınca takip talebindeki oranları geçmemek üzere avans faizi işletilmesine ve 53.687,20 USD. Asıl alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL. Karşılığının%20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarih ve 2017/57 Esas- 2019/136 Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜ ile; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, 53.687,20 USD asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 SY.nın 4/a. maddesi uyarınca takip talebindeki oranları geçmemek üzere avans faizi işletilmesine, 2- 53.687,20 USD. Asıl alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığının %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gerekli 10.558,37.TL karar ve ilam harcından davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.866,77.TL harcın mahsubu ile bakiye 8.691,60.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.866,77.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 2.250,00.TL bilirkişi ücreti ile 314,30.TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam: 2.564,30.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri varsa; bu giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 18.633,72.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 32,50.TL olmak üzere toplam: 153,80.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.