Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2648 E. 2021/1909 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2648 Esas
KARAR NO: 2021/1909 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1257 Esas – 2018/884 Karar
TARİH: 11/09/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen ticari satım sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalıya satıp teslim etmiş olduğu 80 adet 90*190 yaylı yatağa ilişkin düzenlenen irsaliyeli fatura bedellerinin ödenmediğini, davalının faturalara yasal sürede itiraz etmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, müvekkilinin oğlu verilen taahhütlerin müvekkilini bağlamayacağını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında satım sözleşmesi bulunmadığını, davacının oğlu olan dava dışı … ile yapılan bir borç ödeme anlaşması olduğunu, müvekkili alacağının tahsili için başlatılan icra takibi kapsamında davacı adına kayıtlı olan ancak aslında … tarafından işletilen işyerine haciz için gidildiğinde …’un borcunu toplam 160 adet 90*190 ebatında yaylı yatak vermek suretiyle ödemek istediğini ve buna ilişkin ödeme taahhüdünde bulunduğunu, müvekkilinin yatakları alacağına mahsuben aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/09/2018 tarih ve 2016/1257 Esas 2018/884 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…. davaya konu icra takibine dayanak yapılan faturaların satış sözleşmesi uyarınca değil, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki haciz tutanağına göre …’un borcunu ödeme taahhüdü uyarınca teslimini taahhüt ettiği yataklara ilişkin olduğu, dolayısıyla davacı ile davalı arasında yatak satışı şeklinde bir ticari ilişki bulunmadığı, dolayısıyla faturalar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı…” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, 2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun müvekkilinin davalıda alacaklı olup olmadığı hususuna açıklık getiren bir rapor olmadığını, davalı ile dava dışı … arasındaki alacak borç ilişkisinin müvekkili bağlamadığını, Rapora süresi içerisinde itiraz edildiğini, yeni bir inceleme ve yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiğinin belirtildiğini, ancak itiraz ve taleplerinin dikkate alınmadığını, Malların teslim edildiğine ilişkin faturada …’un borcuna istinaden verildiğine dair herhangi bir ibare yer almadığı gibi davalı tarafından da faturaya herhangi bir şerh düşülmediğini, Müvekkili şirket defterleri incelemeden karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iki adet faturadan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı, taraflar arasında alım satım ilişkisi bulunmadığını, faturalara konu malların davacının oğlu olan dava dışı …un kendisine olan borcuna karşılık teslim edildiğini savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu faturalar incelendiğinde, …-… tarafından davalı adına düzenlenen … nolu 30/10/2015 tarihli ve … nolu 31/10/2015 tarihli 6.006,00 TL bedelli 40 adet yatak açıklamalı teslim eden kısmında … isim ve imzası, teslim alan kısmında … isim ve imzası olan, orta kısmında teslim eden imzası ile aynı imza olan faturalar olduğu görülmüştür. Davalı savunmasına konu İstanbul Anadolu …İcra Müdürülüğü’nün … esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalı tarafından dava dışı … ve farklı şahıslar hakkında çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, 15.10.2015 tarihli haciz tutanağında ; “….adrese gelindi. Borçlu adreste hazır. Vergi Levhası görüldü. Vergi Levhasının … adına olduğu görüldü. Mahalde borçluya ait fatura olduğu , fakat adresin aynı adreste 70 numara olduğu görüldü. Borçlu: Ben burada sigortalı çalışanım sigorta dökümümde vardır. İşyerinin sahibi annem …’dur dedi. Borçlu sözaldı : 90 x 1.90 yaylı yatak 30.10.2015 tarihinde 80 adet, 30.11.2015 tarihinde aynı ölçülerde 80 adet yatak olmak üzere borcumu ödeyeceğim dedi. Al. vek. Sözaldı : Teklifi kabul ediyorum şimdilik başkaca işlem yapılmasın dedi. Tutanak imza altına alındı. 15.10.2015” şeklinde yazıldığı, haciz tutanağının altında icra memuru, alacaklı vekili ve borçlu ve yeddiemin adı altında …’un isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür. Ticari teamüller gereği faturanın orta veya alt kısmına fatura alacaklısına atfen atılan imza faturayı kapalı fatura haline getirecektir. Davacı, …’un sadece kendisinin çalışanı olduğunu, faturayı da çalışan olarak teslim eden sıfatıyla imzaladığını ileri sürse de, dosya kapsamında mevcut vekaletnamelere göre davacının okuma yazmasının dahi olmadığı ve …’un davacının oğlu olduğu dikkate alındığında …’un işyerinin temsilcisi sıfatını haiz olduğu, dolayısıyla faturanın orta kısmına atmış olduğu imzanın da davacıyı bağlayacağı kanaatine varılmıştır. Kapalı fatura kural olarak ödemeye karine teşkil eder, kaşenin bulunup bulunmaması ise kapalılık özelliğini etkilemez(Yargıtay 19.HD 01/10/2019 tarih 2018/1961 E.2019/4580 K. sayılı, 13/11/2018 tarih 2017/5197 E., 2018/5724 K. sayılı emsal kararları). Keza davalı defterlerinde de faturaların kaydedildiği tarihte ödeme kaydı da bulunmaktadır. Bu durum davalı savunmasını da desteklemekte olup, davacı tarafça da aksi ispat edilememiştir. Davacı kendi ticari defterlerinin de incelenmesi talep etmekte ise de, davanın esasına bir etkisi olmayacağından incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki dava dışı … tarafından borcuna karşılık taahhüt edilen malların özellikleri ve taahhüt edilen teslim tarihi ile dava konusu faturalarda belirtilen malların özellikleri ve teslim tarihi de birebir aynıdır. O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,4 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.