Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2644
KARAR NO: 2022/83
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2016/770 Esas – 2019/588 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında mal alım ve satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, davalının satın aldığı malların bedellerini ödemediğini, bu nedenle davaya konu alacak bakiyesinin oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketten alacaklı olduklarının tespiti ile şimdilik 20.000.00 TL’nin işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçe ile dava değerini 189.618,04TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin eski adresine çıkarılan tebligatların iade edilmesi üzerine bilahare yeni adresinin tespit edilerek yeni adrese tebligat çıkarıldığını, bila tebliğ iade edilmiş olması nedeniyle tebligatların TK 35 maddesine göre yapıldığını ve 21.02.2017 tarihli duruşma tutanağının tebliği üzerine bu davadan haberdar olunduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz açıldığını, müvekkili şirket defterlerinin incelenmesi sonucunda borcunun olmadığının ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/06/2019 tarih ve 2016/770 Esas – 2019/588 Karar sayılı kararı ile, ” … davalı tarafından davacıya verilen toplam 155.100.00 TL bedelli çeklerin davacı tarafından tahsil edilemediği, davalının çeklerin zamanaşımına uğradığından bahisle çek bedellerini davacının talep edemeyeceği yönündeki itirazının davacının mevcut alacağının ödenmesi uğruna verilen çeklerin ödenmediği gibi zamanaşımına uğradığından bahisle ödeme istenemeyeceği yönündeki talebin yasaya uygun olmadığı, davalının ticari defterlerinde davacıya 39.618,04.TL boçlu göründüğü hususu da nazara alındığında davacının ticari ilişki uyarınca davalıya düzenlediği faturaların ödenmesi amacıyla verilen sekiz adet çekin ödenmemiş olması ve bakiye 39.618,04 TL halen alacaklı olduğu da nazara alındığında, toplam 189.618,04 TL davacıdan alacağı bulunduğu vicdani kanaate varılarak talep gibi iş bu alacağın 20.000.00 TL si için dava tarihinden itibaren, ıslah edilen 169.618,04 TL yönünden ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile 189.618,04 TL alacağın 20.000 TL lik kısmının dava tarihi 28.06.2016 tarihinden, 169.618,04 TL lik kısmının ıslah tarihi 03.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından alacak iddiasına konu edilen çeklerin ilgili bankalar nezdinde araştırma yapılmaksızın hazırlanan bilirkişi raporu esasa konu edilerek verilmiş olan ve ayrıca keşide tarihindeki zamanaşımı süresi 6 ay olup, süresinde cirantaya başvurulmamış olması sebebi ile çek vasfını yitirmiş olan söz konusu çeklerin işbu davaya konu edilemeyeceği dahi dikkate alınmaksızın verilmiş olan yerel mahkeme kararının hukuka ve usule aykırı olduğunu, Davaya konu edilen çekler hakkında bankalara müzekkere yazılarak gelen yazı cevaplarına göre dosyada bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken, bankalardan çekler hakkında herhangi bir bilgi alınmaksızın yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanmış olan raporun infazı sağlamaya yeter ve esasa konu edilebilir bir rapor olmadığını, söz konusu raporun esasa konu edildiği mahkeme kararının da usule ve esasa aykırı olduğunu, Bilirkişiler tarafından zamanaşımına uğramış 4 adet çek dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, bilirkişilerin teknik açıdan hatalı ve kanuna da aykırı şekilde icra takibine konu edilerek ödenmiş ve keşide tarihi itibari ile cirantalara 6 aylık zamanaşımı süresinde başvurulmamış (icra takibine konu edilmemiş) olması sebebi ile zamanaşımı süresinin sona erdiği çekleri emredici kanun hükümlerini yok sayarak incelemelerine konu edip hesaplamalarında alacak kalemi olarak dikkate almaları ve bu rapora göre verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, (T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2013/7937 K. 2013/17437 T. 7.5.2013) Süresinde cirantaya başvuru yapılmamış olan çeklerin çek olma vasfını yitirdiğini, bu hali ile söz konusu çekler ancak ve ancak yazılı delil başlangıcı sayılabilecekken, alacağın varlığı bu iddiada bulunan tarafça ispatlanmak zorundayken, bilirkişi tarafından davacı tarafın çeke bağlı bir alacağı gibi dikkate alınıp hesaplama yapılmasının kabul edilemeyeceğini, yapılan yargılama esnasında davacı tarafın zaman aşımına uğramış çeklerdeki alacaklarının varlığının ispatlanmadığını, 22.12.2009 keşide tarihli 46.000,00.-TL bedelli çek hakkında da bankalar nezdinde araştırma yapılmadığını ve çekte tahrifat yapılmış olması sebebi ile söz konusu çekin mevcut durumda çek olma vasfını yitirmiş olmasına rağmen alacak kalemi olarak dikkate alınmasının usule ve esasa aykırı olduğunu, söz konusu çekin keşide tarihi dikkate alındığında, davacının zamanaşımı süresinde cirantaya başvurmamış olması sebebi ile çek vasfını yitirdiğini, çekin yalnızca yazılı delil başlangıcı sayılabileceğini ve davacının da söz konusu alacağın varlığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, çek vasfını yitirmiş 46.000,00.-TL’nin çeke bağlı bir alacak olarak değerlendirilerek, hesaba dahil edilerek hazırlanmış olan 26.04.2019 tarihli bilirkişi raporunun ve bu rapora göre verilen mahkeme kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı alacağı faturadan kaynaklanmakta olup, davacının çeke dayalı alacak talebi bulunmamaktadır. Taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ibraz edilen kök bilirkişi raporunda; davacı tarafça davalıya satışı yapılan satışlara ilişkin olarak düzenlenen 107 adet faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, dava tarihi itibarıyla davacı defterlerine göre davacının davalıdan 222.518,04 TL alacaklı, davalı defterlerine göre davalının davacıya 39.618,04 TL borçlu olduğu ve taraf kayıtlarındaki ihtilafın, davalı ödemelerinin her iki tarafın ticari kayıtlarında farklı olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. 10/09/2018 Uyap kayıt tarihli bilirkişi ek raporunda davacı alacağının davalı defterlerinde kayıtlı olan 39.618,04 TL ve karşılıksız çıkan 155.100,00 TL olmak üzere toplam 194.718,04 TL olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile, ödeme yapıldığı belirtilen 22.000,00 TL’lik çek ile icra takip dosyalarından 6.000,00 TL bedelli çek için yapılan (Kadıköy … İcra Müdürlüğü … Es) sayılı dosyanın alacaklısının … AŞ. olduğunu, her iki icra takip tutarı olan 28.000TL’nin davalı borcundan mahsup yönünde düzenlenen raporun hatalı olduğunu belirterek, müvekkilinin alacağının 161.618,04TL+28.000TL= 189.618,04TL olarak tespiti ile bu bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece de 189.618,04 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının davacıya, davalının kestiği faturadan fazla miktarda çekle ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Ticari ilişkide çek peşin ödeme aracıdır. Ödeme olarak çek alan taraf ancak alınan çeklerin yasal nedenlerle tahsil imkanı kalmadığını ileri sürerek aldığı çekleri iade koşulu ile davalıdan alacak talep hakkına sahip olur. Somut olayda taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafından düzenlenip davacıya verilen çeklerden hangilerinin davacı elinde olduğu açıklattırılıp ibraz ettirildikten sonra, mahkemeye ibraz edilemeyen ancak ödenmediği iddia olunan çekler var ise söz konusu çeklerin ilgili bankalardan ve davacının bildirdiği yerlerden akıbetleri sorulmalı, yine takibe konu edilen çekler yönünden davacı tarafça başlatılan icra takiplerinin kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek, bundan sonra taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi dava tarihi itibariyle yeniden belirlenmelidir. Dosyadaki mübrez bilirkişi raporları yukarıda belirtilen nedenlerle denetime elverişli değildir. Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2016/770 Esas 2019/588 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/01/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.