Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2638 E. 2021/1908 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2638 Esas
KARAR NO: 2021/1908 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/825 Esas – 2019/1125 Karar
TARİH: 16/10/2019
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
DAVA: Şirket Genel Kurul Kararının İptali-Feshi
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili, 06/06/2018 tarihinde davalı şirketin 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısı yapılmasına karar verildiğini ve gündem maddelerinin ilan edildiğini, ancak 6.gündem maddesi olan sermaye artırımı maddesine ilişkin ana sözleşme tadil metninin değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte ilan edilmediğini, müvekkilinin genel kurula katıldığını ve gündem maddelerine muhalefet şerhi koyarak itiraz ettiğini, 2,3 ve 4 nolu gündem maddelerinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları ve denetçi raporu ile bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunarak müzakere edildiğini, sonucunda da yönetim kurulu üyelerinden …’nın ibra edilmemesine, … ile denetçinin ibrasına oy çokluğu ile karar verildiğini, faaliyet raporunun ve finansal tabloların şirketin faaliyetini ve finansal durumunu gerçeğe uygun ve dürüst bir biçimde yansıtmadığını, şirket karının gizlenmekte olduğunu, denetçi raporunun da bu kapsamda eksik ve hatalı olduğunu, zira şirkete ait olup satılan taşınmazlar ve satış bedellerinin gerçek değerinde gösterilmediğini, dolayısıyla bu kararların iptali gerektiğini, 5.gündem maddesinde şirket karından yasal karşılıkların ayrılmasından sonra kalan kısmın dağıtılmamasına karar verildiğini, şirketin kuruluşundan itibaren kar dağıtımı yapılmadığını, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 6.gündem maddesine istinaden şirket sermayesinin 470.000,00 TL’den 12.500.000,00 TL’ye artırılmasına, artırılan kısmın 6.493.650,00 TL’sinin şirketin geçmiş yıl karlarından karşılanmasına, 756.350,00 TL’sinin enflasyon düzeltmesi olumlu farkından karşılanmasına, 4.780.000,00 TL’sinin ise nakden artırılmasına ve esas sözleşmenin 6.maddesinin tadil edilmesine oyçokluğu ile karar verildiğini, bu karar doğrultusunda da yönetim kurulunun 26/07/2018 tarih 2018/3 sayılı kararı ile sermaye artırım apelinin ilandan itibaren 15 gün içinde ödenmesine karar verildiğini ve06/08/2018 tarih 9636 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, müvekkilinin de hak kaybına uğramamak için payına düşen kısmı şirket hesabına yatırdığını, ancak bu kararın kötüniyetli olarak alınan hukuka aykırı bir karar olduğunu, zira öncelikle gündem maddesi olarak ilan edilmediğini ve yasa emredici hükmüne aykırı davranıldığını, ayrıca davalı şirketin 31/12/2017 tarihi itibariyle 11.445.339,86 TL tutarında sermayeye eklenebilecek fonunun mevcut olduğunu, TTK 462.m. uyarınca bu fon kullanılmadan sermaye artırımı yoluna gidilemeyeceğini, yine davalı şirket tarafından gönderilen 26/12/2017 tarihli ihtarnamede göre davalının kat karşılığı inşaat sözleşmeleri doğrultusunda 19.223.123,30 TL satış bedeli elde ettiğinin beyan edilmekte olduğunu, sermaye artırımı koşullarının mevcut olmadığını, zira sermaye ihtiyacı bulunmadığını, amacın müvekkili hisselerinin küçültülmesi olduğunu ve iptali gerektiğini, 7 bolu gündem maddesi ile yönetim kurulu başkanına aylık net 10.000,00 TL ücret ödenmesine oyçokluğu ile karar verildiğini, bugüne kadar kar payı dağıtımı yapılmamışken yönetim kurulu başkanına yüksek ücret ödenmesinin iyiniyetli bir karar olmadığını ileri sürerek kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, davalı şirketin 06/06/2018 tarihinde yaptığı 2017 yılına ait olağan genel kurulunda 6.gündem maddesi ile alınan sermaye artırımı kararının yasanın öngördüğü usul şartları yerine getirilmeden, sermaye artırma koşulları oluşmadan, kötüniyetle ve hukuka aykırı olarak alındığını ileri sürerek söz konusu kararın feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davacının iptal sebeplerini haklı gösterecek somut delil sunmadığını, müvekkili şirketin acil ihtiyaçları gözönünde bulundurularak sermayesinin gerektiği ölçüde artırılması kararı alındığını, şirketin sermayeye eklenebilecek fonlarının bulunmadığını, davacının artırılan sermayeye katılma olanağından yoksun olmadığını ve 17/08/2018 tarihinde iştirak taahhütnamelerini ihtirazi kayıt koymadan imzalayarak müvekkiline sunduğunu ve tescilden önce ödenmesi gereken kısmın ödendiğini, ayrıca yönetim kurulu başkanına ücret ödenmesinin kanundan doğan bir mali hak olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/10/2019 tarih ve 2018/825 Esas 2019/1125 Karar sayılı Kararı ile; ” ….……. asıl ve birleşen dava yönünden davacı tarafından ortağı olduğu şirkete ait 06/06/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden yukarıda kısaca izah edildiği üzere 5-6 ve 7 nolu kararlar bakımından kanunun ön gördüğü usulde muhalefet şerhi bulunmadığından iş bu kararların TTK 446/1-a maddesi gereğince iptalinin istenemeyeceği, 2 nolu gündem maddesinde herhangi bir oylama yapılmadığı ve karar da alınmadığından iptal edilecek bir hususun bulunmadığı, 3 nolu karar yönünden şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, dosyaya sunulan denetçi raporuyla bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporun şirketin mali ve finansal yapısıyla ilgili tespitlerin birbiriyle örtüştüğü, bu bağlamda iptali gerektirir somut bir neden ve delilin bulunmadığı, 4 nolu karar yönünden yönetim kurulu başkanının davacı tarafın muhalefet oyu kapsamında ibra edilmediği, ibra edilen yönetim kurulu üyesi ve denetim kurulu üyesinin ibrasına ilişkin kararda herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “Asıl ve birleşen davanın reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararlara usulüne uygun muhalefet edilmediği kanaatinde ise davanın esasına girmeden davayı usulden reddetmesi gerekirken deliller toplanıp, bilirkişi raporu alındıktan sonra bu yönde karar vermesinin doğru olmadığını, Bilirkişi raporunda şirketin yıllar itibariyle kar dağıtmadığının tespit edildiğini, yine artırılması planlanan sermayenin iç kaynaklardan ve 2017 karı ile yapılabileceğinin tespit edildiğini, ek raporda nakdi sermaye artışına gerek olmadığının açıkça tespit edildiğini, 6 nolu gündem maddesi ile alınan sermaye artırımı kararına karşı gerekçeleri de izah edilmek suretiyle itiraz edildiğini ve olumsuz oy kullanıldığını, muhalefet şerhinin tutanağa yazılma yerinin bir satır aşağıda olması gerektiğinden bahisle davanın reddinin doğru olmadığını, mahkemece TTK’nun maksadını aşacak şekilde zorlama yorum yapıldığını, kanun koyucunun amasının azlık oya sahip ortağın haklarını korumak olduğunu, kaldı ki davalı savunmasında bu yönde itirazda bulunulmadığını, Birleşen dava yönünden de usulüne uygun yargılama yapılmadan karar verildiğini, sermaye artırım kararının iptali talepli iş bu dava açıldıktan sonra kararın ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edilmesiyle şirketin esas sözleşmesinin 6.maddesinin tadil edildiğini, sermaye artırım kararının yürürlüğe girdiğini, bu nedenle iptal taleplerinin yanısıra kararın feshi ve tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasının talep edilmesi gerektiğini, ancak bu dava yönünden dilekçeler teatisi aşaması dahi yürütülmeksizin davanın reddine karar verildiğini, Davalının artırılan sermayenin ¼ apel miktarının yatırılmış olması nedeniyle bu kararın icrasından zarar doğmayacağı iddiasında bulunduğunu, ancak doğru olmadığını, zira artırılan sermayenin ¾’lük kısmının henüz istenmediğini, davalının bu davranışından da sermaye artırımına ihtiyacı olmadığının anlaşıldığını, dava dışı kız kardeş …’nın hissesinin müvekkiline devri işleminin de kötüniyetli olarak şirket pay defterine işlenmediğini ve müvekkilince bu hususta dava açıldığını, 2,3 ve 4 nolu gündem maddesi ile alınan kararlara da muhalefet şerhi konulduğunu, Kar Dağıtımı başlıklı 5.maddede olumsuz oy kullanılarak karın tamamının dağıtılmasının önerildiğini, şirketin esas sözleşmesinde inşaat yapıp satmak faaliyet konusunun bulunmadığını, …’nın sahip olduğu pay ile faaliyet konusunu fiili durum yaratmak suretiyle değiştirmeye çalıştığını, davalı şirketçe taşınmaz satışından yüksek tutarda gelir elde edilmişken bu tutarın kar olarak kayıtlara yansıtılmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davaların kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, TTK’nun 445.maddesi uyarınca davalı şirketin 06/06/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptali istemine, birleşen dava ise 6 nolu gündem maddesi ile alınan kararın feshi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında şirket esas sözleşmesine ve dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetveline rastlanılmamış, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporunun da bu belgeler incelenmeden düzenlendiği anlaşılmış, bu anlamda bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir. Bununla birlikte TTK 446/1-b m. uyarınca toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecektir. İptali ve feshi istenen 6 nolu gündem maddesi sermaye artırımı kararına ilişkin olup davacı tarafça sermaye artırımı maddesine ilişkin ana sözleşme tadil metninin değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte ilan edilmediği, bu şekilde gündemin gereği gibi ilan edilmeyerek TTK 453.m. uyarınca emredici yasa hükmüne aykırı davranıldığı ileri sürüldüğü halde, ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir değerlendirmede bulunulmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 4 nolu gündem maddesi ile alınan ibra kararına ilişkin olarak da hazirun cetveli celp edilerek oy nisabının sağlanıp sağlanmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmamış olmasında da isabet görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2019 tarih ve 2018/825 Esas – 2019/1125 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davalar için yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.