Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2632 E. 2020/3 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2632 Esas
KARAR NO : 2020/3 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/1420 D.iş 2019/1463 Karar
TARİH : 31/10/2019
TALEP :İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın Esenyurt Ticari Şubesi kredi müşterisi olan … Sağlık Yatırımları A.Ş. lehine … Sağlık Ekipmanları Paz. Satış ve Dağıtım A.Ş., … Tıbbi Ürünler San. ve Dış Tic. A.Ş., …, … ve müteveffa …’un müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, kullandırılan kredilerden kaynaklanan borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlulara hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, ancak yine de borcun ödenmemesi üzerine banka alacağını teminen tahsilde tekerrür olmamak üzere teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketlerin uluslararası medikal sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketlerin vadesi gelmiş hiçbir borcunun bulunmadığını, hesap kat ihtarnamelerinin müvekkillerine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, ayrıca kredi sözleşmelerinde ve protokollerde müvekkillerinin kefil sıfatıyla yer aldığını, imzaların onlara ait olup olmadığı belli olmadığını, bu sözleşmelerin yapıldığı dönemde müvekkillerinin asıl borçlu … Grup şirketlerinin hissedarı ve genel müdürü ile bağlı olduğu ekip hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan İstanbul CBS nca düzenlenen iddianame ile İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/218 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, söz konusu somut olayda ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, müvekkillerinin mal kaçırma yada aktiflerini azaltma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, banka alacağının her türlü teminat ile teminat altına alındığını, ihtiyati haciz kararı verilmesi durumunda müvekkillerinin çok zor duruma düşüceğini ve mağduriyetlerine sebebebiyet verileceğini bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/10/2019 tarih 2019/1420 D.iş 2019/1463 Karar sayılı kararında; Talep konusu para alacağının rehinle temin edilmemiş olması ve vadenin gelmiş olması dikkate alınarak ve borçlularca ileri sürülen itiraz nedenlerinin menfi tespit davasına konu edilebileceği kabul edilerek, mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; 51.370.572,35 TL alacak yönünden alacağın %15’ine tekabül eden 7.705.585,86.TL teminat karşılığında İİK’nun 257/1 maddesi ve devam eden maddeler gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiş ve karara karşı borçlular vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derce mahkemesi kararı ve teminat miktarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstinafa konu ihtiyati haciz kararının İİK 257/1 ve devamı maddeleri uyarınca verildiği belirtilmiş ise de somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli koşulların olmadığını, Müvekkilinin herhangi adres değiştirme ve mal kaçırma riski bulunmadığı için vadesi gelmemiş borçları yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, Müvekkili şirketin ülke ekonomisine ciddi katkı yaptığı gibi, medikal sektöründe tek yerli üretici olması nedeniyle ülke ekonomisinin kalkınması anlamında kritik bir misyona sahip olduğunu, Müvekkillerinin bankaya muaccel hale gelmiş bir borcu olmadığını, hesap kat ihtarnamesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkillerinin vadesi geçmiş ve ödenmemiş hiçbir borcu olmamasına rağmen, hiçbir somut dayanağı da olmadığı halde, “sözleşmenin ihlal edildiği” iddiası ile ihtarname ile hesapların kat edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkillerin, kredi kullandıran ile kredi kullananın, yapmış oldukları sözleşme/protokol/ler ile borcu ertelemiş/yapılandırmış ve işbu sözleşme/protokol ihlal edilmemiş ve vadesi gelmiş ve ödenmemiş bir borç da yok ise, kredi kullandıranın, kredi kullanana ve/veya rehin/teminat verene ve/veya müteselsil kefillere ihtarname keşide edemeyeceği gibi herhangi bir yasal yola başvurmasının da mümkün olmadığını, ayrıca ortada, vadesi gelmiş, ödenmemiş, kesinleşmiş ve mutabık kalınmış bir borç da olmadığını, itiraz dilekçesinde ve diğer belgelerden bu hususun anlaşılmakta olduğunu, muaccel olmanın borcun ifa edilebileceği ya da istenebileceği durumu ifade ettiğini, bu hususlar olmadan borçlunun temerrüde düşürülmesinin ihtiyati haciz için yeterli olmadığını, borç için vade öngörülmemiş ise; temerrüde dayanılarak ihtiyati haciz talep edilebileceğini, … Grup şirketlerinin ve müvekkillerinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösteren herhangi bir delil gösterilmediğini, İhtiyati haciz talep eden bankanın alacağın varlığı ve muacceliyeti konusunda ispata elverişli hiçbir belge ya da bilgi sunmadığını, Bankanın alacağının yaklaşık ispatına yarar hiçbir belge sunmadığını, İhtiyati haciz talebi incelendiğinde; dosyaya sunulmuş olan Genel Kredi sözleşmesinin hükümlerinin genel işlem şartları gereği geçersiz olduğunu, dosyaya sunulmuş olan kat ihtarnamesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kat ihtarnamesinde belirtilen süre kadar dahi beklemeksizin ihtiyati haciz talep edildiğini, müvekkili şirketin hangi aylara ilişkin kredi borçlarını ödemediğine ve temerrüt oluştuğuna dair hiçbir kayda ya da bilgiye yer verilmediğini, ihtara konu kredinin hangi tarihte ne miktarda kullandırıldığı ve kalan borcun ne kadar olduğu gibi muhasebesel hiçbir bilgiye yer verilmediğini, genel kredi sözleşmesinin hangi hükmünün ihlal edildiği, alacağın ne şekilde muaccel hale geldiği gibi temel unsurlara yer verilmediğini, dosyada hiçbir hesap özeti, ticari defter veya cari hesaplara ödemeleri gösteren dökümlere yer verilmediğini, alacağın yaklaşık ispatına yönelik hiçbir belge ya da bilgi sunulmadığını, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin bu aşamada dahi reddi gerektiğini, Rehinle temin edilmiş alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilemez olup, kefiller yönünden alacak rehinle temin edilmiş olup, verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Borçlu görünen ve kefil sıfatıyla verilen adreslere tebligatlar yapılmadığı, ihtarnamede borcun ne kadarının ödenmediği, ne kadar sürede ödenmesi gerektiği hususu tereddüte yer bırakmayacak kadar açık olmadığını, Verilen rehin 1. derecede ve rehine rehin verilen banka rehini fek etmediği sürece rehin hakkının devamı kararlaştırıldığını, ayrıca rehin süresiz kurulmuş 1. sırada ve 1. dereceli olduğunu, Sözleşmenin 2. 5 maddesi gereğince temerrüt halinin oluşması durumunda öncelikle rehin verilen hisselerin satışı ile sözleşme konusu alacağın tahsil edileceğinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin 5. maddesine kadar yazılan hükümler rehin kesin 1. derecede olduğu, alacaklı bankaya rehinle ilgili her türlü hak ve yetkiyi verdiğini, sözleşmenin 5.1 maddesi temerrüt halinde alacaklı bankaya rehini paraya çevirme yoluyla alacağı tahsil etme yetkisini verdiği, devamı maddeleri ise ne şekilde paraya çevrileceği hususu düzenlendiği, Taraflar arasındaki sözleşmenin tümü incelendiğinde borçlunun temerrüt haliyle rehinin paraya çevrilmesi hali dışında İhtiyati Tedbir, İhtiyati Haciz yoluna ilişkin herhangi bir hüküm olmadığını, esasen sözleşme İcra İflas Kanunu 257. Maddeye uygun olarak düzenlendiği, çekilen ihtarlar ise Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak çekildiğini, Her iki taraf hem sözleşmesel yükümlülükleri ve icra iflas kanununun 257. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde; Alacaklı banka lehine İhtiyati Haciz kararı verilmesi için gereken koşulların sağlanmadığını, alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının kural olarak ihtiyati haciz talebinde bulunamayacağını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09.10.2016 T, 8054/9887 18.09.2006 Tar, 7569/8883 Kararı, 19. Hukuk Dairesinin …3.06.2005 T., 4488/7057 Kararı, 15. Hukuk Dairesinin 07.03.2005 T., 1941/2138 Kararı). Bu kapsamda ancak ve ancak alacağın rehini aşan kısmı için İhtiyati haciz talebinde bulunulabileceğini, mahkeme alacak ve rehin miktarını tespit etmeden, alacaklı banka ise buna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmadan (kötü niyetli olarak) ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olduğundan ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini, Müşterek ve müteselsil kefil olduğu iddia edilen müvekkilleri hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı ve kötü niyeli olduğunu, zira kredi sözleşmelerinde/protokollerde yer alan imzaların müvekkillerine ait olduğu kabul edilse dahi sözleşmede kefillerin de alacaklının söz konusu borcu için ipotek verdiklerini, Mahkemece rehinin alacağı karşılayıp karşılamadığı, alacaklıya adi takip yolu ile (İhtiyati haciz) ya da rehinin paraya çevrilmesi yolu arasında seçim hakkı verilip verilmediği, rehinin kaçıncı derecede olduğu, rehin hakkının çekişmeli olup olmadığının ve ayrıca alacağı TBK 586. Maddesi anlamında teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınıp alınmadığının, araştırmasını yapılmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, ( Yargıtay 11. H.D’nin 2010/8057 E. 2010/7909 K. Sayılı Kararı, Yargıtay 11. H.D 2007/6001 2007/10525 Karar Sayılı Kararı) Kredi sözleşmelerinin yapıldığı dönemde müvekkili … Grup Şirketleri hissedarı ve genel müdürü ve bağlı olduğu ekip hakkında nitelikli dolandırıcılık suçunun işlendiğinden bahisle İstanbul C. Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosunca düzenlenen iddianamenin İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek 2019/218 E. Sayılı dosyası ile haklarında kovuşturma başlatıldığını, hal böyleyken, ihtiyati haciz kararı verilmesi hukuken telafisi güç zararlara yol açacağını, Mahkemenin ihtiyati haciz kararını %15 teminat karşılığında vermiş olup, kat ihtarına itiraz edilmiş olması, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi, dosyada herhangi bir ticari alacak kaydına ver verilmemiş olması ve müvekkillerinin oluşacak zararın teminat tutarından çok fazla olması nedeniyle teminat oranına itiraz ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 31/10/2019 tarih 2019/1420 D.iş 2019/1463 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1420 D.iş 2019/1463 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, istinafa başvuran borçluların müteselsil kefil olduğu, asıl borçlu ile talep eden banka arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredi borcu hesabının kat edilmesi ile muaccel hale gelen alacağın ihtara rağmen ödenmediğinden bahisle borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir. İİK’nın 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. İhtiyati haciz talep eden banka tarafından kredi hesabı kat edilerek kat ihtarnamesi tebliğe gönderilmiştir. Kredi sözleşmesine göre kredi hesabının kat edilmesi ile alacak muaccel hale gelmiştir. İtiraz edenlerin alacağın muaccel olmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. İhtiyati haciz kararı verilmesi için tam ispat koşulu gerekmemekte olup, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Dosyaya alacaklı tarafından sunulan belgeler alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispata yeterlidir. Ayrıca ihtiyati hacze konu borcun rehinle teminat altına alınmış olması müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmemektedir. İtiraz edenler de söz konusu rehinlerin müteselsil kefil olan kendilerinin borcunun teminatını teşkil etmek üzere konulduğunu iddia etmedikleri gibi sunulan belgelerden de rehinlerin asıl borçlunun borcunun teminatı olarak verildiği anlaşılmaktadır.Alacaklı banka tarafından rehin olarak verilen bir kısım hisselerin itiraz eden müteselsil kefillerin sorumlu olduğu borç miktarından düşüldüğü kalan bakiye alacak için ihtiyati haciz talep edildiği belirtilmiştir. İtiraz eden borçluların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir.Borçluların diğer itiraz sebepleri yargılamayı gerektirmekte olup İİK 265. Maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan ihtiyati hacze itiraz ednler vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden borçluların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf edenler tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin istinaf eden borçlulardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/01/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.