Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2627 E. 2020/84 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2627
KARAR NO: 2020/84
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019(İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Ara Karar)
DOSYA NUMARASI: 2019/655 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Tazminat – İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olup bir alternatif tıp yönetimi olan … konusunda … Markası adı altında şahıs şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, işletme sahibinin … olduğunu, müvekkilinin ”…” adlı cihazın üreticisi olan Macaristan firması … ile genel distribütörlük anlaşması imzalandığını, söz konusu cihazın Türkiye’deki tek yetkili satıcısı ve resmi ithalatçısı olduğunu, distribütörlüğün müvekkile ait … markası altında gerçekleştirildiğini, cihazın altyapısını oluşturan biyoenerji kullanarak tedaviyi amaçlayan fikir ve araştırmaların sahibi … (asıl adı …) 08 Haziran 2017 tarihinde …’ye bu fikir ve araştırmalardan yola çıkarak kendi yazılımını yaratma ve bunu gerekli izinleri alarak dağıtma hakkını verdiğini, …’ in bu izne dayanarak cihazı geliştirdiğini, …’nin uluslararası kalite yönetim sistemi standartlarına uygunluğu onaylayan bir belge olan ISO 9001-2015 sahibi olduğunu, bahsi geçen cihazın tüm teknik testlerden geçtiğini ve gerekli izinlerin alındığını, bu izinlere Amerika Birleşik Devletlerinin Sağlık Bakanlığına bağlı Gıda ve İlaç Komitesi izni de dahil olduğunu, davalı şirketin distribütörlük anlaşması ile bağlı olduğu … Kurumu adına …, … aleyhine farklı bir hususta Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisine başvuruda bulunduğunu fakat 16.04.2019 tarihinde başvurunun mesnetsiz bulunarak davalı şirketin bağlı olduğu şirketi haksız bulduğunu, müvekkilinin ve distribütörlük sözleşmesi kapsamında ticari faaliyet içerisinde olduğu …’nin tüm izin ve onaylarını alarak hukuka uygun bir şekilde faaliyet gösterdiğini, tüm bunlara rağmen davalı şirketin müvekkili kurulduğu tarih olan 04.07.2018 tarihinden bu yana karalama kampanyası yürüttüğünü, bunlara ek olarak davalı şirketin kurucu ortağı diğer davalı …’ın … adlı mobil mesaj uygulamasında etkileşim içinde olduğu gruplarda da …nu ismini ve markasını da belirterek bizzat yalan söylemekle ve korsan yazılım kullanmakla itham ettiğini, bu sebeple Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına Türk Ceza Kanununun haraket suçunu düzenleyen 25. Maddesi ve mahkeme tarafından tespit edilecek diğer suçlar uyarınca kamu davası açılmak üzere 08.07.2019 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek davalı şirketin haksız rekabete yol açan ifadelerin bulunduğu internet sitesine veya ilgili bölümüne erişimin engellenmesi için dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesine, haksız rekabetin tespitine, men;’ine ve ref’ine bu kapsamda davalıların müvekkilin ürün ve ticari faaliyetlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme faaliyetine devam etme faaliyetinin engellenmesine ve yanlış yanıltıcı beyanların düzeltilmesine, bu kapsamda başta davalı şirketin internet sitesi olmak üzere kamuya açık mercilerde bir özür yazısı yayınlanmasına karar verilmesine, müvekkilin uğradığı maddi zararın yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespitine, HMK Mad. 107 uyarınca zarar tutarı tam olarak belirlendiğinde müddeabihi artırmak hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın haksız rekabet teşkil eden hukuka aykırı kötüleme davranışının başlangıç tarihi olan 04.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilin uğradığı manevi zararın tazmini için 20.000-TL manevi tazminatın haksız rekabet teşkil eden hukuka aykırı kötüleme davranışının başlangıç tairhi olan 04.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu edilen fiiller yönünden müvekkili …’ın herhangi bir ilgisi olmadığından ötürü, öncelikle husumet itirazlarının kabulüne ve müvekkili … hakkındaki uyuşmazlığın esasını inceleme olanağı bulunmadığından davanın sıfat (husumet) yoksunluğu nedeniyle reddine, cevap dilekçesi doğrultusunda özellikle dava konusu edilen cihazın yazılımı üzerinde davacının satma yetkisi olmadığını ve yazılım sahibi tarafından bu hakkın tanınmadığını, söz konusu cihazın gerekli testlerden geçemediğini ve bu hususun yazılım ve fikri mülkiyet sahibi olan … tarafından sayın mahkemenize yazılan yazıda açıkça belirtildiğini, daha da önemlisi davacı tarafından cihazın CE belgesi olmadan ithal edildiğini ve tıbbi bir cihaz olmamasına rağmen bu cihazın yasak olduğu halde sağlık cihazı gibi satışa arz edildiğini, bu nedenle bu durumun toplumdaki bireylerin çekirdek haklarının çoğunu ihlal edici nitelikte olduğunu ve kamu düzenini ilgilendirdiğini, müvekkilinin de söz konusu cihazın taşıdığı risk ve tehlikeler yönünden kamuyu uyarı amaçlı yazı yazdığını, bu yazı ile kamunun menfaatlerinin korunmasının amaçlandığını asla ve kat’a davacı yana haksız rekabet teşkil edici bir eylemi olmadığını dolayısıyla da haksız ve hukuka aykırı şekilde açılan davacının davasının ve tüm sair taleplerinin reddine, vekalet ücreti ile tüm yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/10/2019 tarih ve 2019/655 Esas sayılı kararında; “HMK’ nın 389. maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Dava, davalının haksız rekabet oluşturan işlem ve eylemlerin tespiti ve önlenmesi ile sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, yoksun kalınan kârın tazminine karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu dava dilekçesi ekinde; yönetim sistemi belgesi sureti, sertifika eklerinin sureti, yargı kararları ve arabuluculuk tutanak suretini sunmuştur. HMK 390/3 maddesi gereği davacının davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Davanın mahiyeti gereği davacının iddialarında ve talebinde haklı olup olmadığı hususu yapılacak yargılama ve konusunda uzman bilirkişi incelemesi ile mümkün olabilecektir. Mevcut dosya durumuna göre kanunun aradığı yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği …”gerekçesi ile, Davacı vekilinin tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalıların müvekkili şirketin kuruluş tarihiden itibaren müvekkili aleyhine karalama kampanyası yürüttüğünü, internet sitesi üzerinden piyasadaki itibarını ve markalarını zedeleyecek gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduklarını, Davalıların eylemlerinin TTK mad. 55 ve devamı hükümlerine aykırılık teşkil etmekte ve müvekkillini maddi ve manevi zararına sebep olduğunu, eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini, Kanun koyucunun telafisi imkansız zararların önüne geçilmesi maksadıyla TTK 61 ve HMK 389 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca haksız rekabet halinde ihtiyati tedbir talebinde bulunulmasını mümkün kıldığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/02/2013 tarih 2013/1854 E. 2013/3274 K sayılı içtihadında haklılığın ortaya konduğunu, Davalının müvekkili aleyhine TCK anlamında suç teşkil edebilecek beyanları internet sitesinde umuma açık şekilde yayınlandığını, Dosyaya sunulan belgeler ve davalı şirket internet sitesindeki açıklama ihtiyati tedbir için aranılan yaklaşık ispat şartını da sağladığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/655 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’ sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, haksız rekabetin ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat davasında davalı şirketin haksız rekabete yol açan ifadelerin bulunduğu internet sitesine veya ilgili bölümüne erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. TTK’ nın 61. maddesinde ”Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” hükmü, HMK’ nın 390/3 maddesinde ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” hükmü düzenlenmiştir. İhtiyati tedbirin şartlarından biride tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesidir. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler davacının haklılığını yaklaşık ispata yeterli olmayıp, dava süreci içerisinde yeni delil ve belgelerin ortaya çıkması halinde değişen durum ve şartlar nedeniyle yeniden ihtiyati tedbir talep edilebilecektir. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, yargılamanın bulunduğu aşamaya, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.