Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2581 E. 2020/76 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2581
KARAR NO: 2020/76
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/1439 D. İş – 2019/1462 Karar
TARİH:30/10/2019
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 23/01/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi aslına istinaden alacağı olan 36.749.951,11.TL’nin tahsilini temin için borçluların borca yetecek menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili itiraz dilekçesi ile, müvekkillerinin uluslararası medikal sektöründe faaliyet gösterdiğini, şirketin vadesi gelmiş hiçbir borcu ve riski olmadığı halde ihtiyati haciz isteyen bankanın, müvekkili şirket ve yetkililerini zor duruma düşürmek suretiyle iflasına dahi sebebiyet verebileceğini bilerek ihtiyati haciz talebinde bulunmasının kanunun amacına aykırı olduğunu, bankanın alacağının vadesi gelmiş bir alacak olmadığını, muaccel olma; borcun ifa edilebileceği ya da istenebileceği durumu ifade edeceğinden bu hususlar olmadan borçlunun temerrüde düşürülmesinin ihtiyati haciz için yeterli olmadığını, borçluların yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösteren herhangi bir delil gösterilmediğini, borçluların kaçması, mallarını kaçırması ve İİK 257/2 maddesinde belirtilen hallerin söz konusu olmadığını, ihtiyati haciz talebine dayanak teşkil eden genel kredi ve teminat sözleşmelerinde tarafların bankaya bildirdikleri adreslere tebligat çıkarılmasının gerekeceği, bu adres dışında çıkarılan kat ihtarnamesinin yapıldığı tebligatların geçersiz olduğunu, borçlu ve kefillerin verdiği adreslere tebligatlar yapılmadığını, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin bazı hükümlerinin genel işlem şartları gereği geçersiz olduğu gibi, kredi sözleşmesinde, “müteselsil kefil” sıfatlarının bulunduğu iddiası ile müvekkillerine de ihtarname keşide edilmiş ise de, eğer, kredi sözleşmelerinde/protokollerde müvekkillerin imzası var ise imzaların/kefaletin usul ve yasaya aykırı olarak alınmış olması nedenleriyle, sözleşmeler/protokollerin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, neticeten; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gereken koşulların somut olayda sağlanmadığından, müvekkillerinin yatırım teşvikleri ile banka alacaklarının her türlü teminat ile teminat altına alındığınu, müvekkillerin mal kaçırma, aktifini azaltma, adres değiştirme gibi ihtiyati haciz koşullarını gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmasından söz edilemeyeceğini, kefillerin sorumluluğuna gitmek için gerekli koşulların somut olayda bulunmadığı göz önüne alındığında ihtiyati haciz kararı talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, ayrıca banka alacaklarının rehinle teminat altına alınıp alınmadığı araştırılmadığından, İİK‘nın açık hükmü ve ilgili yasal mevzuat uyarınca rehinle temin edilmiş veya vadesi gelmeyen alacaklar yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini ve alacak iddiası yargılamayı gerektirdiği için ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/10/2019 tarih 2019/1439 D.iş 2019/1462 Karar sayılı kararında; ” İstem; ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Karşı taraf ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını bahisle talebin reddini savunmuştur. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu birlikte değerlendirildiğinde; istem sahibinin genel kredi sözleşmesine istinaden tahsis edilen kredi hesabının kat edildiği, kat ihtarının karşı tarafa tebliğe çıkarıldığı, hesabın kat edilmesinin tek taraflı irade açıklaması olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin buna cevaz verdiği dolayısıyla alacağın muaccel hale geldiği, kat ihtarının tebliği hususunun ise temerrüde ilişkin hükümlere yönelik olduğu, temerrüt hükümlerinin ihtiyati haczin konusunu oluşturmadığı, izah edilen nedenlerle; somut olayda İİK 257 ve müteakip maddelerinin yasal şartlarının oluştuğunun yaklaşık ispat ölçülerinde kanıtlandığı ve karşı tarafın; ihtiyati haciz talebinin reddinin gerektiğine yönelik savunması da yerinde görülmediği…” gerekçesi ile, Alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, toplam 36.731.613,94 TL Alacak yönünden alacağın % 15 ‘ine tekabül eden 5.509.742,09 TL. Teminat karşılığında İİK. ‘ nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür etmemek üzere İcra İflas Kanunu’ nun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhtiyati haczi kararının İİK’ nın 257/1 ve devamı maddeleri uyarınca verildiğinin belirtildiğini ancak somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi için gereken koşulların mevcut olmadığını, Müvekkilinin herhangi bir adres değiştirme ve mal kaçırma riski bulunmadığı için vadesi gelmemiş borçları yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, Müvekkillerinin bankaya muaccel hale gelmiş bir borcu olmadığını, hesap kat ihtarnamesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme kararında İİK’ nın 260. madde uyarınca ihtiyati haciz sebepleri, talebe konu edilen belgeler ile haczin ne gibi belgelere müsteniden konulduğu hususuna yer verilmediğini, İhtiyati haciz talep eden banka alacağın varlığı ve muacceliyeti konusunda ispata elverişli hiçbir belge yada bilgi sunmadığını, Rehinle temin edilmiş alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, kefiller yönünden alacak rehinle temin edilmiş olup, verilen ihtiyati haczi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin ihtiyati haciz kararını %15 teminat karşılığında verdiğini, kat ihtarına itiraz edilmiş olması, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi, dosyada herhangi bir ticari alacak kaydına yer verilmemiş olması ve müvekkillerinin oluşacak zararının teminat tutarından çok fazla olması nedeniyle teminat oranına itiraz ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1439 D.İş 2019/1462 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı olarak kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzalayan borçlular hakkında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK’ nın 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. İhtiyati haciz talep eden banka tarafından kredi hesabı kat edilerek kat ihtarnamesi tebliğe gönderilmiştir. Kredi sözleşmesine göre kredi hesabının kat edilmesi ile alacak muaccel hale gelmiştir. İtiraz edenlerin alacağın muaccel olmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. İhtiyati haciz kararı verilmesi için tam ispat koşulu gerekmemekte olup, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Dosyaya alacaklı tarafından sunulan belgeler alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispata yeterlidir. Ayrıca ihtiyati hacze konu borcun rehinle teminat altına alınmış olması müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmemektedir. İtiraz edenler de söz konusu rehinlerin müteselsil kefil olan kendilerinin borcunun teminatını teşkil etmek üzere konulduğunu iddia etmedikleri gibi asıl borcun rehinle teminat altında olduğuna ilişkin bir belge de sunmamışlardır. Mahkemece ihtiyati haciz kararı teminat karşılığında verilmiş olup, takdir edilen teminat miktarı yasada öngörülen miktarın altında olmayıp, takdire ve olaya göre uygundur. İtiraz edenler ihtiyati tedbirin uygulanması nedeniyle uğrayabilecekleri muhtemel zararın teminat miktarından daha fazla olacağına ilişkin somut bir delil sunmadıkları gibi, ihtiyati haczin haksız olması durumunda teminatla karşılanamayan zararları konusunda tazminat davası açma imkanı da bulunmaktadır. İhtiyati haciz kararını alan tarafın banka olması karşısında bu itirazları da yerinde görülmemiştir. Borçluların diğer itiraz sebepleri yargılamayı gerektirmekte olup İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan ihtiyati hacze itiraz ednler vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenlerin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı ihtiyati hacze itiraz edenler taafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.