Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2576 E. 2020/37 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2576 Esas
KARAR NO : 2020/37 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 03/07/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/654 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı/birleşen davada davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin sırayla İstanbul / Sabiha Gökçen Havalimanı, Ankara Havalimanı, İstanbul Yeni Havalimanı ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nı kapatmış olduğu göz önüne alındığında; Türkiyeden çekilme kararı aldığı ve çekilmek üzere olduğu basına yansıyan haberler ve haricen edinilen bilgiler ile tespit edildiğini, işbu davanın yapılan yargılaması sonucunda müvekkilimiz lehine karar istihsali halinde icra takibine konu alacağın tahsili büyük bir riske girmiş olmakla; öncelikle, davalı şirkete ait Banka Hesapları ile adına kayıtlı taşınır araçların kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Davalı/birleşen davada davacı vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu alacak likit olmadığını ileri sürerek öncelikle doğmamış bir alacağa dayanarak başlatılan icra takibine haklı itiraz ile kaldırılması talebinin reddine, bu talebin kabul görmemesi halinde, alacak miktarının takas mahsup taleplerinin göz önünde bulundurularak bilirkişi marifetiyle tespitine ve davanın reddine, haksız ve hukuksuz şekilde takip başlatılmış olması nedeniyle de davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 03/07/2019 tarih ve 2017/654 Esas ( Derdest Dava Dosyası) sayılı ara kararında; “…İİK’nun 257 ve 258 maddelerinde ihtiyati haciz şartları ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Buna göre ihtiyati haciz istenebilmesi için; alacağın vadesinin gelmesi, rehinle temin edilmemiş olması ve yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin İİK’nun 258/1.maddesi uyarınca alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olması gerekmektedir. Ayrıca davalı borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin somut bir delil bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında istihdam sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmeden kaynaklı olarak davacı tarafın alacak talebinde bulunduğu ve davalının Türkiye’den çekileceğinden bahisle ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, ancak dosya kapsamı itibariyle alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği gibi, davalı borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin somut bir delil dosyaya sunulmamış olması da gözönünde bulundurularak bu aşamada davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir…”gerekçesi ile; Davacının ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı / birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada mübrez tüm beyanlarını tekrar ettiklerini, Basına yansıyan haberler ve müvekkilinin haricen edinmiş olduğu bilgilerin neticesinde, davalı şirketin 2016 yılının sonundan itibaren, sırayla İstanbul / Sabiha Gökçen Havalimanı, Ankara Havalimanı, İstanbul Yeni Havalimanı ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nı kapatmış olduğunu; diğer bir deyişle, Türkiye pazarından tamamen çekilmek üzere olduğu ve 2019 sezonu dahi bitmeden her an tamamen çekileceğinin tespit edildiğini, Müvekkilinin işbu davaya konu icra takibine konulan alacağın tahsilinii büyük bir riske girdiğini, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosyaya sunulu özellikle, davalı şirket Yönetim Kurulu’nun almış olduğu 18.10.2016 tarihli kararında ; “..Esenboğa Havalimanı Özel Hangarlar Bölgesi, Çubuk-Ankara adresinde bulunan işyerinin 31.12.2016 tarihi itibariyle kapatılmasına, bu nedenle aynı adreste yer alan ünitenin tüm FAALİYETLERİNİN AYNI TARİH İTİBARİYLE SONA ERDİRİLMESİNE… oybirliği ile karar verilmiştir.” Bunun üzerine, davalı firma tarafından DHMI Genel Müdürlüğü’ne yazılan 07.11.2016 tarihli yazı ile; “Yönetim Kurulu’nun aldığı Karara istinaden firmanın Esenboğa Havalimanı’ndaki faaliyetinin 31.12.2016 itibariyle SONLANDIRILACAĞI VE TESİSİNİN KAPANACAĞI” bildirildiğini, Basına yansıyan haberde, davalı firma çalışanlarının grev kararı aldığını ve davalı şirket yönetiminin kendilerini Türkiye’den çekilmekle tehdit ettiklerine açıkça değinildiğini, Yine, başka bir haberde, …’nın davalı şirketi satma kararı aldığını ve Türk Havayolları’nın ikram firması olan …’nun davalı … firmasına talip olduğunu ve görüşme halinde olduklarının açıkça belirtildiğini, Bugüne kadar toplanan tüm deliller ile, bilhassa, 30.05.2019 tarihli celsede dinlenen tanıkların anlatımları sonucunda, müvekkilinin asıl davasında ne denli haklı olduğunu; davalı firmanın birleşen davasında ise ne denli haksız ve iyiniyetten yoksun olduğunun ortaya çıktığını, davalı şirketin mal kaçırma veya mallarının elinden çıkması ihtimali söz konusu olduğunu, davanın sonucunda müvekkili lehine karar istihsali halinde alacağını tahsil edemeyeceği tehlikesi ile karşı karşıya olunduğundan, diğer bir deyişle, yargılama sonucunda müvekkili lehine karar istihsali halinde kararın icra ve infaz kaabiliyeti kalmayacağından, ayrıca, rehinle vs. şekilde güvence altına da alınmadığından telafisi imkansız zararlara yol açacağı cihetle, somut olayımızda iik:257 ve devamı hükümlerinin şartlarının sübut bulduğunu ve İtirazın İptali davası sırasında dahi İhtiyat-i haciz talep edilebileceğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi neticesinde HMK:341 ve devamı maddelerinde sayılan istinaf sebeplerine açıkça aykırı kararın ortadan kaldırılmasına ve 27.06.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulu tabloda yer alan davalı şirkete ait banka hesapları ile adına kayıtlı taşınır araçların kayıtlarına İİK:257. ve devamı madde hükümleri gereğince “teminatsız olarak ihtiyat-i haciz konulmasına”; işbu talebimizin kabul görmemesi halinde, davalı şirket adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar üzerine “İHTİYAT-İ TEDBİR ŞERHİ” konulmak üzere karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasında imzalanan 01/02/2008 tarihli sözleşmenin 16.madde kapsamında davacının söz konusu rakebet yasağı ile ilgili alacaklı olduğu iddiası ile davalı aleyhine yaptığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sırasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, 03/07/2019 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) Somut talep incelendiğinde, davacı vekili, taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinin 16. maddesi kapsamında davalıdan alacaklı olduğunu, ihtara rağmen ödeme yapılmaması nedeni ile icra takibine giriştiklerini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek iş bu itirazın iptali davasını açmış ise de, dava dilekçesinde yapılan açıklamalar ve ekinde bulunan sözleşme incelendiğinde, davacının iş akdi ile davalı şirkette yönetici müdür olarak görev yaptığı, daha sonra işten ayrıldığı, sözleşmenin 16.maddesi kapsamında rekabet yasağına uygun davrandığını belirterek bu maddenin 2.bendinde belirtilen yıllık ödemenin yarısı miktarındaki tazminatı talep ettiği, 16.madde kapsamında davacının söz konusu rakebet yasağı ile ilgili alacağının doğup doğmadığı, icra takibine konu alacaktan davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, dosya içine sunulan belgeler, davacının alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmakla davacı / birleşen davada davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davacı / birleşen davada davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacı/birleşen davada davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden asıl davada davacı/birleşen davada davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden asıl davada davacı/birleşen davada davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10.00.TL harcın asıl davada davacı/birleşen davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/01/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.