Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2569 E. 2021/1848 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2569 Esas
KARAR NO: 2021/1848 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2016/50 Esas 2019/303 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkiline (1) nolu davalı acente tarafından CMR sorumluluk sigorta poliçesi teklifi sunulduğunu, ancak teklif poliçesi şart ve kapsamı asıl sigorta poliçesi şart ve kapsamından farklı olduğu için müvekkili tarafından sigorta poliçesinin işleme konulmasına onay verilmediğini, buna rağmen (1) nolu davalı tarafından müvekkilinin hiçbir onay ve talimatı olmamasına rağmen hiçbir yetkisi olmaksızın (2) nolu davalıya prim ödemesinde bulunduğunu, ayrıca bu durumun müvekkiline çok sonra bildirildiğini, müvekkilinin poliçeye onay vermediği için sigorta ilişkisini başlamadan sonlandırmış olduğunu, bizzat hiçbir prim ödemesinde bulunmadığını ve (1) ile (2) nolu davalılar ile hiçbir irtibatı bulunmaz iken (1) nolu davalı tarafından tüm poliçe karşılığı prim bedeli olan 18.000 TL tutarında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile müvekkilinin aleyhine icra takibi başlatıldığını, söz konusu haksız ve hukuka aykırı icra takibine karşı itiraz edildiğini ve (1) nolu davalının bu kere İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/262 esas sayılı dosyası tahtında 5.647,75 TL tutarında itirazın iptali davası açılmış olduğunu, ancak müvekkilinin iş ve işyeri değişikliği nedeni ile söz konusu davadan haricen haberdar olduğunu, (1) nolu davacı tarafça yine haksız ve hukuka aykırı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosya tahtında müvekkilinin aleyhine poliçe prim borcu adına altında 18.000 TL tutarında ayrı bir icra takibi yapıldığını, ancak söz konusu takipten de müvekkilinin iş ve işyeri değişikliği nedeni ile haricen haberdar olduğunu, ayrıca (2) nolu davalı tarafından 20.11.2012 tarihinde müvekkiline, hiçbir surette geçerliliğinin kabul edilmediği sigorta poliçesinin bitim tarihinden çok sonra 5.647,75 TL tutarında prim borcunun ödenmesi için iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini, birbiriyle çelişen prim tutarları ve davalıların farklı taleplerinin dahi tüm bu işlemlerin hiçbir yasal dayanağının olmadığını ve müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak prim tahsil etme çabası olduğunu, müvekkilinin başlamasına onay vermediği, hiçbir prim ödemesi yapmadığı, sigortalandığı iddia edilen menfaat dahi mevcut değilken, kısaca ortada yasal ve geçerli bir poliçeden söz edebilmek mümkün değilken, (1) nolu davalının yıllardır hukuki dayanağı olmayan bir prim alacağı için müvekkiline karşı haksızca hukuki yollara başvurulması ve işbu davanın açılması gereğinin doğduğunu, bu durumun müvekkilinin ticari itibarını zedelemiş olduğunu, bu konuda uğradığı zarar için maddi ve manevi tazminat davası açma haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin onay vermediği, talimatı dışında prim ödenerek işleme konulmaya çalışmış olan poliçenin hukuken hiçbir geçerliliği olmadığını söz konusu poliçenin iptalini ve geçersiz bir poliçenin prim borcu olamayacağından söz konusu 18.000 TL tutarındaki prim borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı … A.Ş. (eski ünvan: … A.Ş.) vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddiasının aksine 21.06.2011 tarihli e-posta ile dava konusu poliçenin başlatılmasının teyit etmiş olduğunu, davacının poliçenin düzenlenmesi talimatı ve onayını verdiğini, davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin brokerlik faaliyeti yapmakta olduğunu, müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda sigorta firmalarından teklifler alarak bunu müşterilerine bildirmekte ve sigorta sözleşmelerine aracılık etmekte olduğunu, davacı firma yetkilisinin 25.04.2011 tarihli e-maili ile müvekkili şirkete taşıyıcı sorumluluk sigortası yaptırmak istediklerine ilişkin mail gönderildiğini ve bu mail üzerine karşılıklı görüşmelerin başladığını, 26.04.2011 tarihli müvekkili şirket e-maili ile gerekli çalışmaların yapılacağının davalı tarafa bildirildiğini, 03.05.2011 tarihli mail ile teklif çalışmalarının başlayacağının davacı şirkete bildirildiğini, 04.05.2011 tarihli mail ile davacı tarafın şirketleri ile ilgili bilgileri paylaştığını, müvekkili şirketin 16.05.2011 tarihli maili ile diğer davalının yer aldığı sigorta firmalarının tekliflerinin alındığını ve davalı tarafa bildirildiğini, taraflarca söz konusu tekliflerin değerlendirilmesi ile ilgili randevulaşıldığını, görüşmelerin ardından mutabık kalınan diğer davalı … Sigorta poliçesi hakkında rakamlar da zikredilmek suretiyle davacıya 24.05.2011 tarihli mail gönderildiğini ve davacı tarafça 21.06.2011 tarihli mail ile yıllık primin 10 eşit taksitle ödenmek kaydıyla 18.060,00 TL miktarlı poliçenin başlatılmasının teyit edildiğini ve poliçenin düzenlenmesi talimatı verildiğini, davacı şirket yetkilisi …’nun 21.06.2011 tarihli e-mail ile “… Sigorta A.Ş’ye ait poliçenin aşağıdaki ek şartlar doğrultusunda ve yıllık primin 10 eşit taksitte ödenecek şekilde toplam 18.060 TL olarak teyit ederiz.” şeklinde vermiş olduğu talimatın sigorta sözleşmesinin kurulması için yeterli ve geçerli bir talimat olduğunu, aynı gün 21.06.2011 tarihinde firma iletişim bilgilerininin müvekkili şirket ile paylaşıldığını ve alınan teyit ve talimat üzerine 21.06.2011 tarihi itibariyle sigorta başlatıldığını, davacı tarafın işbu işlemler neticesinde müvekkili şirketin broker, sigortacısının … Sigorta A.Ş. olduğu, 21.06.2011 başlangıç tarihli ‘…’ poliçe numaralı ‘CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin sigortalısı ve sigorta ettireni ve prim borçlusu olduğunu, taraflar arasındaki ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin davacı şirketten olan ve sigorta poliçesinden kaynaklı alacağının davacı/borçlu tarafından ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin borca itirazı üzerine takibin durması nedeni ile müvekkili şirket tarafından İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2012/262 Esas sayılı dosya kapsamında itirazın iptali davası açıldığını, İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/02/2013 tarih, 2012/262 esas, 2013/21 sayılı kararında Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunun belirtilerek, yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından geçerli bir icra takibinin varlığından bahsedilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verildiğini, bu karar üzerine bu sefer İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibine başlandığını ve ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğini takiben herhangi bir itiraz olmaması üzerine haciz işlemlerine geçildiğini, neticede davacı şirketin talebi ve onayı üzerine düzenlenen sigorta poliçesine dayanan sigorta prim borcunun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin hukuken geçerli olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirkete … no’lu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi sebebiyle 18.000,00 TL sigorta prim borcu bulunduğunu, açıklanan nedenlerle işbu davanın reddini talep etmiştir. Davalı … SİGORTA ŞİRKETİ Vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin adresinin de … Mah. Ord. Prof. … Cad. No:… Üsküdar/İstanbul olduğunu, davanın görülmesinde yetkili mahkemelerin de İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddini talep ettiklerini, davacının iptal edilmesini istediği poliçenin 2011-2012 yılına ait olduğunu, davacının bu yöndeki taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve delil listesinde gösterdiği delillerin tebliğ edilmesinme müteakip delillere karşı beyanda bulunma ve mukabil delil sunma haklarının saklı olduğunu, davacı ile müvekkili … Sigorta A.Ş. arasında akdedilen … nolu poliçenin prim borcu bulunmadığının tespiti ile poliçenin iptalini talep ettiğini, davacının müvekkil şirket aleyhine huzurdaki davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, zira … nolu 21.06.2011-21.06.2012 başlangıç-bitiş tarihli CMR- Sorumluluk Sigorta Poliçesinin akdedildiğini, poliçe tanzim edilerek poliçeye ilişkin ödemelerin müvekkil şirkete yapılmış olduğunu ve geçerli bir poliçe düzenlendiğini, poliçe düzenlendiği sürede vadesi sona erene kadar poliçe teminatı kapsamında hasar doğmuş olsa idi, davacının müvekkili şirketten bu hasarı talep edebileceğini, bu nedenle davacının poliçenin geçmişe yönelik iptali yönündeki taleplerinin yerinde olmadığını, diğer davalı ile yapılan görüşmelerde davacının poliçe için yazılı onay verdiğini, teklif mailinin kendisine atıldığı ve teklif mailine yazılı onay verdiğini, yazılı onaya istinaden de poliçe tanzim edildiğini, ancak akabinde davacının ödeme yapmamak adına sadece ‘6 ay ödeme yapmazsam poliçe iptal olur, neden olmadı?’ dediğini, tahminen ödeme yapmamak adına böyle bir davranış sergilediğinin bildirildiğini, davacının asıl itirazının altı aydır ödeme yapmamış olmasına rağmen neden poliçenin iptal olmadığı yönünde olduğunu, davacının davalıya poliçenin yapılması yönünde onay verdiğine ilişkin mail yazışmalarının olduğunu, davacıya ödenmeyen prim borçları ile ilgili olarak 20.11.2012 tarihinde iadeli taahhütlü mektup gönderildiğinin bildirildiğini, devamında davacının poliçenin mebdeiden iptalini talep etmişse de davaya konu poliçede belli bir süre ödeme alındığından poliçenin mebdeinden iptalinin mümkün olmadığından talep doğrultusunda poliçede kısmi iptal yapıldığını, poliçe zaten iptal olduğundan davacının poliçenin iptali isteminin hukuki yararı olmadığını, müvekkili şirket tarafından davacı aleyhine başlatılmış hukuki takip veya davanın da söz konusu olmadığını, davacının müvekkili şirkete dava yöneltmekte hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, bu nedenle de davanın müvekkili şirket yönünden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/04/2019 tarih ve 2016/50 Esas – 2019/303 Karar sayılı kararında; “….Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davacının davaya konu CMR sorumluluk Sigorta poliçesinde sigortalı, davalılardan (…)…’un sigorta brokeri, diğer davalı … Sigortanın sigortacı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın poliçenin geçerli bir poliçe olup olmadığı ile poliçe bedeli sebebiyle davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplandığı, yetkiye yönelik olarak; davalılar birden fazla olmakla davalı …’un tüzel kişi merkezinin Şişli/İstanbul olması sebebiyle HMK’nun 7. maddesi gereğince mahkememiz yetkili olduğundan davalı …’nun yetki itirazının yerinde görülmediği, zamanaşımı defi hakkında; dava menfi tespit davası olmakla, davanın mahiyeti itibarıyla bu definin dinlenemeyeceği ve esasa ilişkin olarak; bilirkişi raporunda mail yazışmalarının detaylı olarak dökümü yapıldığı üzere özetle; davacı yanın talebi üzerine davalı sigorta brokerinin davacıya uygun CMR poliçesi teklifleri için araştırmada bulunduğu, karşılıklı yazışmalar sonunda davacı şirket çalışanının “… Sigorta A.Ş.’ye ait poliçenin aşağıdaki ek şartlar doğrultusunda ve yıllık primin 10 eşit taksitte ödenecek şekilde toplam I8.060 TL olarak teyit ederiz” şeklindeki cevap ile davaya konu poliçeyi teyit ettiğinin anlaşıldığı, bilahare davaya konu poliçenin 01.10.2011 tarihinde zeyilname ile iptal edilerek iptal nedeni olarak satış süreci bilgi eksikliği notu yazıldığı, sigortalı davacının ödeme yapmaması sebebiyle davalı sigorta brokerinin poliçe dönemini 01.10.2011-21.06.2012 tarih aralığına indirerek zeyilname tarihi itibariyle davalı sigortacıya ödenmemiş olan toplam poliçe prim tutarından 12.352,25 TL iptal zeyilname tutarı gün esası ile işlenmiş prim tutarının sigortacı nezdinde alıkonularak poliçenin iade prim tutarının 5.647,75 TL olarak belirlendiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde davacı aleyhine davalı sigorta brokeri tarafından 18.000- TL tutarlı icra takibi başlatıldığı, nitekim yapılan itiraz üzerine bu defa davalı sigorta brokerinin zeyilname ile düşürülen bedel olan 5.647,75 TL üzerinden İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali davası açtığı, ayrıca davalı sigorta şirketinin 5.647,75 TL prim borcunun ödenmesi talepli davacı tarafa iadeli taahhütlü mektup gönderdiğinin davacı yanca dava dilekçesinde söylendiği ve davalı sigorta şirketinin de cevap dilekçesinde yazıldığı, böylece davalı taraflarca zeyilname ile önceki poliçenin iptal olunduğunun ve bedelin 5.647,75 TL olarak değiştiğinin kabulde olduğu, davacı tarafça, davalı sigorta brokeri ile yapılan mail yazışmalarındaki davacı adına beyanda bulunan kişinin davacı şirket çalışanı olmadığı iddiası ileri sürülmediğinden davacı tarafça poliçenin teyit edilmesi ile TBK’nun 1. maddesi anlamında kabul iradesinin yansıtılmış ve poliçenin geçerlilik kazanmış olduğu, geçerli bir poliçeden doğan prim borcunun ödenmesi gerekip teyit edilen poliçenin iptal edilmesi nedeniyle zeyilname ile değiştiği şart ve bedellerle bu yükümlülüğün devam edeceği, poliçe iptal edilerek bedeli 5.647,75- TL’ye düşürüldüğünden davacı tarafça en fazla zeyilnamedeki prim bedeli kadar menfi tespit isteminde bulunulabileceği ve yine aynı sebeple poliçenin iptaline yönelik talep poliçe zaten iptal edilmiş olduğundan konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine gerek olmadığı dşünülmekle neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ İLE, … nolu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi sebebiyle davacı tarafın davalı taraflara 12.352,25 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … nolu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesinin iptaline yönelik talebin konusuz kalması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararında, müvekkili şirketin diğer davalı sigorta şirketi ile broker ilişkisi kapsamında çalıştığı, davacı şirketten gelen bilgileri esas alarak ve onayını da alarak gerekli poliçenin tanzim edildiğini, bu poliçenin sigortacılık mevzuatına uygun bir poliçe olduğu, davacının prim ödeme ile ilgili talimat verilmediği iddiasının sigortacılık mevzuatı açısından uygun ve kabul edilir bir iddia olmadığı, sigortalıdan tahsil edilmemiş bir primin acenteden veya brokerden tahsili, sigortacılıkta uygulanan ve mevzuata aykırı olmayan bir işlem olduğu hususlarının doğru bir şekilde tespit edildiğini, Poliçe ödemelerine ve iptal zeyilnamesine yönelik olarak ise uygulama özetle; sigorta şirketi ile broker arasında sözleşme mevcut olduğu, bu sözleşmede toplu ödeme ile ödeme yapılabileceği tüm sektörde olan bir uygulama olduğunu, Davacı için yapılan ödeme tek başına değil sigorta şirketine yapılan toplu ödeme kapsamında olduğunu, Bazı ödemeler çek ile de yapılabilmekte olduğu, çekin karşılıksız çıkmış olması nedeni ile sigorta şirketine tekrar ödeme yapıldığını, dekontlardan birinin bu ödemeye dair olduğunu, Her poliçe/her taksit için ayrı ayrı ödeme yapılması, her ay onbinlerce ödeme yapılmasını gerektirmekte olup bu durum pratikte mümkün olmadığını, İstanbul 32. ATM nezdinde açılan itirazın iptali davasının, müvekkilinden yanlış bilgi gelmesi nedeni ile 5.647,75.TL bedelli açıldığını, huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, anılan davada zaten yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından geçerli bir icra takibinin varlığından bahsedilemeyeceği yönünde karar verildiğini, bu nedenle davaya konu icra takibi başlatıldığını, davacının ısrarla bu durumu dile getirmesinin iyi niyetli olmadığını, Davacı hakkında daha önce 5.647,75 TL bedelli başlatılan icra takibi hakkında huzurdaki davada defalarca açıklama yapıldığı, ancak hatalı yerel mahkeme kararı ile ilgili yeniden birtakım iddialarda bulunduğundan açıklamayı yineleme zarureti doğduğunu, Davacı şirketten olan ve sigorta poliçeden kaynaklı alacağının davacı/borçlu tarafından ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davacı şirketin borca itirazı üzerine takibin durması nedeni ile taraflarınca İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2012/262 Esas sayılı dosya kapsamında itirazın iptali davası açıldığını, İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/02/2013 tarih, 2012/262 E., 2013/21 K. sayılı kararında Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından geçerli bir icra takibinin varlığından bahsedilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verdiğini, Bu karar üzerine bu sefer İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibine başlandığı ve ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğini takiben, herhangi bir itiraz olmadığını, İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki dava ile huzurdaki dava şu aşamada ilişkilendirilebilecek durumda olmadığını, davaların konusu olan icra takipleri bile aynı olmadığını, Davacı taraf iddiasının aksine 21/06/2011 tarihli e-posta ile dava konusu poliçenin başlatılması teyit etmiş olup, davacının poliçenin düzenlenmesi talimatı ve onayını verdiğini, Müvekkili şirket brokerlik faaliyeti yapmakta olup müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda sigorta firmalarından teklifler alarak bunu müşterilerine bildirmekte ve sigorta sözleşmelerine aracılık etmekte olduğunu, Olayın kronolojik gelişimine ilişkin özeti; Davacı firma yetkilisi 25.04.2011 tarihli e-maili ile müvekkil şirkete taşıyıcı sorumluluk sigortası yaptırmak istediklerine ilişkin mail göndermiş ve bu mail üzerine karşılıklı görüşmeler başladığı, 26.04.2011 tarihli müvekkili şirket e-maili ile gerekli çalışmaların yapılacağı davalı tarafa bildirildiği, 03.05.2011 tarihli mail ile teklif çalışmalarının başlayacağı davacı şirkete bildirildiği, 04.05.2011 tarihli mail ile davacı taraf, şirketi ile ilgili bilgileri paylaştığını,Müvekkili şirketin 16.05.2011 tarihli maili ile diğer davalının yer aldığı sigorta firmaların teklifler alındığı ve davalı tarafa bildirildiğini, taraflarca söz konusu tekliflerin değerlendirilmesi ile ilgili randevulaşıldığını, Görüşmelerin ardından mutabık kalınan diğer davalı … Sigorta poliçesi hakkında rakamlar da zikredilmek suretiyle davacıya 24.05.2011 tarihli mail gönderildiği ve davacı tarafça 21.06.2011 tarihli mail ile, yıllık prim 10 eşit taksitle ödenmek kaydıyla 18.060,00-TL miktarlı poliçenin başlatılması teyit edildiği ve poliçenin düzenlenmesi talimatı verdiğini, Davacı şirket yetkilisi …’nun 21.06.2011 tarihli e-mail ile “… Sigorta A.Ş’ye ait Poliçenin aşağıdaki ek şartlar doğrultusunda ve yıllık prim 10 eşit taksitte ödenecek şekilde toplam 18060 TL olarak teyit ederiz.” şeklinde vermiş olduğu talimat sigorta sözleşmesinin kurulması için yeterli ve geçerli bir talimat olduğunu, Aynı gün, 21.06.2011 tarihinde firma iletişim bilgilerini müvekkili şirket ile paylaştığı ve alınan teyit ve talimat üzerine 21.06.2011 tarihi itibariyle sigorta başlatıldığını, Davacı taraf işbu işlemler neticesinde müvekkili şirketin broker, sigortacısının … Sigorta A.Ş. olduğu, 21.06.2011 başlangıç tarihli ‘…’ poliçe numaralı ‘CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin sigortalısı ve sigorta ettireni ve prim borçlusu olduğunu, Taraflar arasındaki ilişki çerçevesinde müvekkili şirketin, davacı şirketten olan ve sigorta poliçeden kaynaklı alacağının davacı/borçlu tarafından ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davacı şirketin borca itirazı üzerine takibin durması nedeni ile taraflarınca İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2012/262 Esas sayılı dosya kapsamında itirazın iptali davası açıldığını, İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/02/2013 tarih, 2012/262 E., 2013/21 K. sayılı kararında Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından geçerli bir icra takibinin varlığından bahsedilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verdiğini, Bu karar üzerine bu sefer İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibine başlandığı ve ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğini takiben, herhangi bir itiraz olmaması üzerine haciz işlemlerine geçildiğini, Neticede davacı şirketin talebi ve onayı üzerine düzenlenen sigorta poliçesine dayanan sigorta prim borcunun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile yapılan icra takibi hukuken geçerli olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirkete … no’lu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi sebebiyle sigorta prim borcu bulunmakta olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DAVALI … SİGORTA A.Ş. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Yerel Mahkeme kararında, dava menfi tespit davası olduğundan davanın mahiyeti itibariyle zamanaşımı definin dinlenemeyeceğini belirtmişse de; davacının iptal edilmesini talep ettiği poliçe 21.06.2011-21.06.2012 başlangıç-bitiş tarihli olup TTKnın 1268. Maddesinin hükmü gereğince sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil, sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler iki yılda zamanaşımına uğramakta olduğunu, dava konusu poliçenin kısmi iptali yapılmış ve bu iptal yapıldıktan çok sonra işbu dava açılmış olduğu da göz önüne alınarak müvekkili şirket yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket yönünden poliçenin iptali için 15.01.2016 tarihinde dava açılmış olup iptali istenen poliçe dava tarihinden önce talep ile 01.10.2011 tarihinde kısmen iptal edildiğini, dava dosyası kapsamında belirttikleri üzere poliçenin tamamen iptali mümkün olmadığından kısmen iptali sağlandığı ve kısmen iptal olmuş poliçe için dava açıldığını, poliçenin geçerli olduğu süre de göz önüne alınarak davacının davasının tamamen değil kısmen kabulüne karar verildiğini, dava açıldığında zaten poliçe kısmen iptal olmuş durumda iken iptal olmuş poliçenin iptali istendiğini, davacı, poliçenin tamamen iptal edilmesi talebini ispat edemediği, poliçe var olduğu süre boyunca geçerli bir poliçe olarak kabul edilmiş olduğundan müvekkili şirket yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına değil, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Zira poliçenin akdedildiği tarih süresince geçerli bir poliçe olduğu, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, Diğer davalı … A.Ş.nin müvekkili şirket ile brokerlik ilişkisi kapsamında çalıştığı, brokerlerin hasar ödemelerinde ve prim tahsilatlarında doğrudan etkili olmadığı, ancak bu kuralın emredici olmadığı, sigorta şirketlerinin prim tahsilatları konusunda brokerlere yetki verebileceğini, Davalı brokerın davacı şirketten gelen bilgileri esas alarak ve onayını da alarak poliçeyi tanzim ettiği düzenlenmiş olan bu poliçe sigortacılık mevzuatına uygun bir poliçe olduğu Son aşamadan bir önceki aşama olan mail üzerine davacı şirket yetkilisi, davalı brokerlik yetkilisine gönderdiği 21.062011 (saat: 16:39) tarihli mail ile prim bedeli ve ödeme şekli de dahil olmak üzere tüm ayrıntıları üzerinde mutabık kalınan poliçeye onay verildiği, ikinci mail ile verdiği onayı bir kez daha teyit ettiği, davacının prim ödeme ile ilgili talimat verilmediği iddiasının sigortacılık mevzuatı açısından uygun ve kabul edilir bir iddia olmadığı, sigortalıdan tahsil edilememiş bir primin, acenteden veya brokerden tahsili, sigortacılıkta uygulanan ve mevzuata aykırı olmayan bir işlem olduğunu, Tıpkı poliçe düzenlemesinde olduğu gibi hiçbir sigorta şirketi, talep olmadıkça poliçenin iptalini gerçekleştirmeyeceği, ancak bir sigorta şirketi kayıtlarında bir poliçeyi iptal olarak göstermiş ve buna ilişkin zeyilname de düzenlemiş ise artık bu poliçenin son durumunun, düzenlenmiş olan bu zeyilnamedeki durum gibi kabulü gerekmekte olduğu, tespit edilmiş ve davacı, poliçe iptali yönündeki davasını ispat edemediğini, belirtilen nedenlerle müvekkili şirkete dava yöneltmekte davacının hukuki yararı olmadığı gibi, müvekkili şirket yönünden açılan davasını da davacı ispat edemediğini, buna rağmen müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerekmekte iken davanın konusuz kalmasına karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yapılan tespitler ve değerlendirmeler ile; Poliçenin yürürlükte olduğu süre içerisinde ödenmesi gereken primin ( 18.000,00-12.352,25=) 5.647,75 TL olduğu, düzenlenen 01.10.2011 tarihli iptal zeyilnamesi ile 5.647,75 TL na indirildiğinin anlaşıldığı, davalı brokerın davacı sigortalıdan talep edebileceği prim/alacak bedelinin 5.647,75 TL olduğu tespit edildiğini, ve yapılan bu tespitler doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davacı şirket, işbu poliçenin primleri için davalı sigorta şirketine, 13.628,57 TL ödeme yaptığı, ancak düzenlenmiş olan iptal zeyilnamesi sebebiyle yaptığı ödemenin yanlış olduğu, ödemesi gereken bedelin 5.647,75 TL olduğu ve talep edebileceği bedelin de bu olduğu, poliçeye ilişkin priminin, sonradan tanzim edilmiş olan iptal zeyilnamesi sebebiyle 5.647,75 TL olduğu, bu primin asıl ve tek sorumlusunun davacı .. Ltd. Şti. olduğu, poliçe priminin ilgilisi davacı sigortalı tarafından ödenmemiş olması karşısında söz konusu primin, davalılardan … A.Ş. tarafından fazlasıyla, … Sigorta A.Ş.ye ödendiği bilirkişi raporları ile de tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından alınmış fazla ödeme yapılan zeyilname sonrasında diğer davalı …nin hesabına iade prim alacağı olarak yansıtıldığını, bu nedenle müvekkili şirkete yapılmış fazla bir ödeme söz konusu olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin de davacıdan bir talebi olmamış olup davanın müvekkil şirket yönünden reddi gerektiğini,
Müvekkili şirket tarafından poliçenin iptalinden sonra müşterinin ödemesi gereken brüt prim tutarı 5,647.75.- TL olarak hesaplandığı, broker poliçe iptaline kadar toplamda müvekkil şirkete (komisyon düştükten sonra) 13,628.57.- TL ödeme yaptığını, iptal nedeni ile 8,699.41.- TL (komisyon alacağımı düştükten) brokerin deposuna iade prim alacağı olarak yansıdığını, Zira bu husus yapılan defter incelemesi ve tespitler ile belirtildiğini, yapılan tespitlerde davalı brokerliğin 03.07.2012 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 18.000,00 TL lik icra takibine geçtiğini, takibe itiraz üzerine İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/262 E. Sayılı dosyası ile 5.647,75 TL üzerinden itirazın iptali davası açtığı tespit edildiğini, tüm bu hususlara gerekçeli kararda da yer verildiği hatta zaten poliçe iptal olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, hâlbuki poliçenin iptal edilene kadar geçerli bir poliçe olduğu da yine gerekçeli kararda belirtildiğini, Özetle; davacı yetkilisinin onay maili ile poliçe onaylanmış ve kısmi iptal edilene kadar geçerli bir poliçe halini aldığını, taraflar arasındaki (davacı ve diğer davalı) alacak borç ilişkisinin ise müvekkili şirket yönünden bir bağlayıcılığı söz konusu olmadığını, zira müvekkili şirket davacı şirket ile diğer davalının, davacının sigorta brokerı olan şirket arasındaki iç ilişkiyi ve iç işleyişi bilmek zorunda da olmadığını, onay e-maili ile poliçe akdedildiği ve iptal edilene kadar geçerli bir poliçe halini aldığını, poliçenin geçmişe yönelik iptali de söz konusu olamayacağını, zira kurulan poliçenin geçerli bir poliçe olduğu, davacının bu poliçeye dolayısıyla prim ödeme sorumluluğunun bulunduğu, diğer davalının prim ödemeleri dolayısıyla yaptığı ödemeler de dikkate alınarak davanın kısmen kabul edilmesi ile de bu husus sabit olduğunu, Davacının müvekkili şirkete dava yöneltmekte hukuki yararı olmadığı, iptal edilmiş ve akdedildiği sürede hasar gerçekleşse idi hasar bedelinin ödeneceği poliçenin iptali söz konusu olmayacağından müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerektiğini, Gerekçeli kararın hüküm kısmında müvekkili şirket yönünden poliçenin iptaline yönelik talebin konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerekmekte olup, dava değeri üzerinden de müvekkil şirket lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca gerekçeli kararda dava kısmen diğer davalı yönünden kabul edildiği ve davanın kısmen kabulü ile kabul red oranına göre yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, her ne kadar dava diğer davalı yönünden kısmen red kısmen kabul edilmişse de hüküm fıkrasında bu hususta açıklık bulunmalı ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden diğer davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve müvekkili şirket yönünden davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesince hukuka aykırı bir şekilde yasal hiçbir geçeriliği ve güvenilirliği olmayan bir belgeye dayalı olarak eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, Yerel mahkeme kararında aynen “taraflar arasındaki uyuşmazlığın poliçenin geçerli bir poliçe olup olmadığı ile poliçe bedeli sebebiyle davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplandığı” şeklinde tespiti doğru olmadığı, gerek dava dilekçesinde gerekse 04/10/2016 tarihli ön inceleme duruşma zaptında da görüleceği üzere tarafların arasındaki uyuşmazlık konusunun davacının … nolu poliçe gereği davalı tarafa borçlu bulunup bulunmadığı, poliçenin iptalinin mümkün bulunup bulunmadığı hususunda toplandığını, bu nedenle yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı kuruduğunu, Yerel mahkemenin davalılar tarafından ayrı ayrı sunulan fakat içeriğinde farklılıklar olan tarihsiz “CMR-SORUMLULUK KISMİ İPTAL POLİÇE EKİ” başlıklı belgeyi 01/10/2011 tarihli zeyilname olarak adlandırdığı ve hükme dayanak yaptığını, belgeler arasındaki çelişki dikkate alınmadan belgelerin sonradan oluşturulmuş olduğu, üzerinde oynandığı değerlendirilmeden, yasal geçerliliği ve güvenilirliği olmayan belgeye dayalı olarak hüküm kurulmasının kabul edilemez olduğunu, 2 Nolu davalıdan celp olunan 15.11.2017 tarihli ödeme belgeleri incelendiğinde “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belge, 1 Nolu Davalı tarafından 08.12.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belge ile aynı gibi görünse de farklılıklar bulunduğunu, 1 Nolu davalı tarafından 08.12.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgede “Acente: … A.Ş.” yazdığını, Oysa ki 2 Nolu davalıdan celp olunan belge “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgede aynı yerde “Acente: … A.Ş.” yazmakta olduğunu, Ayrıca 1 Nolu Davalı tarafından 08.12.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgenin sağ alt köşesinde kendisinin imza ve kaşesi olduğunu, Oysa ki 2 Nolu Davalıdan celp olunan belge “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgede aynı yerde 1 Nolu Davalının imza ve kaşesi bulunmadığını, Tüm bu hususların davalıların ayrı ayrı sunduğu ve fakat aynı olan belgeler arasında dahi farklılıklar olduğunu gösterdiğini, bu nedenle davalıların sunduğu belgelerin güvenilirliği olmadığını, yasal olarak geçerliliği de bulunmadığını, Kaldı ki sadece yukarıda belirtilen belge değil başka belgelerde de çelişkiler ve tutarsızlıklar olduğunu, 2 nolu davalının yasal süresinde sunulmayan bila tarihli ikinci cevap dilekçesi ekindeki “Yapılan Ödemlere İlişkin Ekran Çıktısı” ile Yerel Mahkeme tarafından 2 Nolu davalıdan celp edilen 11.10.2017 tarihli belgeler arasında yer alan “Ödemeler” ve “Taksit-Tahsilat Listeleme” başlıklı belgeler birbirinden farklıdır ve farklı rakamları işaret etmekte olduğunu, Öte yandan 2 nolu davalıdan celp olunan 15.11.2017 tarihli ödeme belgeleri arasında müvekkiline hitaben yazıldığı ve müvekkilinden prim tahsil edildiğine dair 10.10.2017 tarihli, farklı prim tutarlarını haiz 9 adet belgenin de hiçbir geçerliliği olmadığını, Öncelikle müvekkilinin dava konusu poliçeye ilişkin hiçbir ödeme yapmadığını, bu husus ticari defterler, bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, Ayrıca hiçbir kabul anlamına gelmemek üzere bir an için davalıların farklı içeriklerle sunduğu “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgede kısmi iptal tutarı dahi 12,352.25 TL olduğu yazılı iken bu tutardan daha fazla prim tahsil edildiğine dair belgelere itibar edilmesi hayatın olağan akışına aykırı olup kabulü mümkün olmadığını, bu nedenle söz konusu belgelerin belgelerin güvenilirliği olmadığını, yasal olarak geçerliliği de bulunmadığını, 2 nolu davalıdan celp edilen belgeler kendi içinde çelişkili olup hiçbir güvenilirliği bulunmadığını ve hiçbir ödemeyi ispat niteliğinde olmadığını, bilirkişi raporları da bu yönde olduğunu, Yerel mahkeme işbu belgeleri incelemediği, değerlendirmediği üstüne üstlük davalılarca ayrı ayrı sunulan ve fakat aynı olan “birbiriyle çelişkili” “Kısmi İptal Poliçe Eki” başlıklı tarihsiz belgeye dayalı olarak hüküm kurduğunu, bu hukuka ve usule aykırı karar kabul edilemeyeceğini, Müvekkiline gönderilen 20/11/2012 tarihli iadeli taahhütlü mektupta 5.647,75.TL prim ödemesi yapılması istemi müvekkilinin hiçbir prim ödemesinde bulunmadığının yani sigorta sözleşmesinin feshedildiğinin bir ispatı olduğu halde yerel mahkemenin söz konusu tutardan müvekkilini sorumlu tutmasının kabul edilemez olduğunu, Nitekim müvekkilinin hiçbir prim ödemesi yapmadığını, sigorta ilişkisi başlamadığını, bu husus 20.11.2011 tarihli 2 nolu davalının iadeli taahhütlü mektubu ile de sabit olduğunu, prim ödeme borçlusunun ilk prim taksit ödemesi ile sigorta sözleşmesinin başlayacağı kanuni düzenleme olup herkesin malumu olduğunu, Bu kapsamda eski BK 107/3 bendi gereği gerekse dava konusu poliçe özel şartlarında belirtildiği gibi sigorta sözleşmesinin herhangi bir mehile gerek kalmaksızın derhal feshedilmiş sayılması gerektiğini, dava konusu poliçe şartlarında aynen prim taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa, poliçe üzerinde kesin ödeme zamanı ve miktarı yazılı prim taksitlerinin herhangi bir vade günü bitimine kadar ödenmediği durumda sigorta ettiren temerrüde düşeceğini, temerrüde düşülmesi halinde BK hükümleri uygulanacağı ve BK 107.maddesinin 3.bendi gereğince herhangi bir mehile gerek kalmasızın sözleşme derhal feshedilmiş olacağını, Tüm bu hususlar incelenmeden ve değerlendirilmeden oluşturulan hüküm usul ve yasaya aykırı olduğu, zaten Yerel Mahkeme bu hususları değerlendirseydi davanın tamamen kabulüne karar vereceğini, Müvekkiline herhangi bir poliçe iptal bildirimi yapılmadığı, kısmi poliçe iptal eki başlıklı belgenin bile müvekkiline teslim edilmediği bilirkişi raporları ile sabit olduğu, müvekkilinin söz konusu belgelerden dava açıldıktan sonra bilgisi olduğunu, kaldı ki söz konusu belgelerin çelişkili ve tutarsız olması, hukuki geçerliliği ve güvenilirliği haiz olmaması yerel mahkemenin bu belgelere dayalı olarak karar verilmesine yer olmadığına dair verdiği karar tekrar incelemeyi gerektirdiğini, Sonuç olarak; Müvekkilinin poliçenin ilk prim taksiti de dahil herhangi bir ödeme yapmadığını, Müvekkilinin poliçeye ilişkin kendi adına prim ödemesi yapması için 1 Nolu Davalıya talimat da vermediğini, Bu nedenle müvekkilinin hiçbir prim ödemesi yapmadığından, kendi adına da 1 nolu davalı tarafında 2 nolu davalıya prim ödemesi yapması için talimat vermediğinden, sigorta sözleşmesinin herhangi bir mehile gerek kalmadan derhal feshedildiğini, “Satış süreci bilgi eksikliği” nedeni ile kısmi iptal poliçe eki belgesi de müvekkiline ibraz edilmediğini, kaldı ki satış sürecindeki bilgi eksikliği davalıların kabulünde olup davanın haklılığını ortaya koymakta olduklarını, Davalıların dosyaya sunduğu ödeme belgeleri ile davalılardan celp olunan belgeler kendi içinde uyumsuz, tutarsız ve çelişkili olduğunu, belgelerin güvenilirliği olmadığını, yasal olarak geçerliliği de bulunmadığını, Müvekkilinin, kendi adına 2 nolu davalıya ödeme yapması için, 1 nolu davalıya herhangi bir talimatı bulunmadığını, 1 nolu davalının, müvekkili adına 2 nolu davalıya ödeme yapması için müvekkilinin talimatı olduğu iddiasını ispatlayamadığını, 1 nolu davalının, müvekkili adına 2 nolu davalıya ödeme yaptığına ilişkin iddiasını ispatlayamadığını, 2 nolu davalı da ödeme aldığını ispat edemediğini, Müvekkilinin ticari defter kayıtlarında 1 nolu davalıya yapılan herhangi bir ödeme ve dava konusu poliçeye ilişkin bir kayıt olmadığını, bu nedenle haklı davanın kabulü gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 21/06/2011-21/06/2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenen CMR sorumluluk sigorta poliçesine dayalı davalılara prim borcunun bulunmadığının tesbiti talepli menfi tesbit ve sigorta poliçesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, … nolu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi sebebiyle davacı tarafın davalı taraflara 12.352,25 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … nolu CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesinin iptaline yönelik talebin konusuz kalması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı sigortalı ile davalılar arasında geçerli sigorta sözleşmesinin kurulup kurulmadığı ile sigorta prim borcunun davalı sigorta brokırı tarafından diğer davalı sigorta şirketine ödenip ödenmediği ve bunlardan davacının sorumlu olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. Mahkemece, davalı sigorta şirketinin yetki ve zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. İİK. 72 maddesi uyarınca açılan menfi tesbit davasında zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Davalı … A.Ş. Tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile 14/03/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılıp takibin ittiraz edilmeksizin kesinleştiği ve bu borçtan kaynaklı eldeki davanın açıldığı ve zamanaşımının söz konusu olmadığı anlaşılmakla, mahkemece zamanaşımı definin reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup davalı sigorta vekilinin zamanaşımı süresinin dolduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. TTK’nun 1401. (eski TTK.1263 ) maddesine göre, sigorta sözleşmesi hiçbir şekle tabi tutulmamıştır. Sigorta sözleşmesini yapmaya ehil kişilerin karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla sigorta sözleşmesi meydana gelir. Sözleşmenin yazılı bir belgeye bağlanması ancak ispat açısından önem kazanır. Davacı tarafın, sigorta sözleşmesinin varlığını inkar ettiği, davalı tarafın taraflar arasında geçerli şekilde sigorta sözleşmesi akdedildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin kurulması için belli bir şekil şartı bulunmamaktadır. Sözlü olarak da sigorta sözleşmesinin tesisi mümkündür. Poliçe düzenlenmesi, geçerlilik şartı değildir. Somut olayda davalı taraf sigorta poliçesini ve taraflar arasındaki mail yazışmalarını ibraz ettiği görülmüştür. Davalı tarafça dosyaya ibraz edilen mail yazışmalarından davacının sigorta poliçesi düzenlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … A.Ş. ‘nin davalı sigorta şirketi ile davacı arasında sigorta sözleşmesinin kurulmasına aracılık ettiği anlaşılmıştır. Sigorta poliçesi incelendiğinde; poliçenin CMR sorumluluk sigorta poliçesi olduğu, başlangıç – bitiş tarihlerinin 21/06/2011-21/06/2012 tarihi olduğu, sigortalı,sigorta ettiren ve prim ödeyenin davacı …Ltd. Şti. Olduğu, prim miktarının toplam 18.000,00 TL. Olup 23/06/2011- 23/03/2012 tarihleri arasında aylık 1.800,00 TL. Olmak üzere 10 eşit taksitte prim ödemelerinin yapılacağının düzenlendiği, poliçe özel şartlar kısmında;”…Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın(ilk taksit) akit yapılıryapılmaz ve engeç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Prim veya peşinat ödenmediği taktirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu başlamaz ve teslim edildiği günün bitimine kadar ödenmediği taktirde sigorta ettiren temerrüde düşer. Primin taksitle ödenmesi kararlaştırıldığı taktirde poliçe üzerinde kesin ödeme zamanı ve miktarı yazılı prim taksitlerinin herhangi biri vade günü bitimine kadar ödenmediği takdirde sigorta ettiren temerrüde düşer. Temerrüde düşülmesi halinde BK. Hükümleri uygulanır ve BK. 107/3 gereğince herhangi bir mehile gerek kalmaksızın sözleşme derhal feshedilmiş olur…., hükmü düzenlenmiştir. Ancak, davacı tarafça sigorta primlerinin ödenmediği, davalı tarafça sigorta poliçesinin bir örneğinin davacıya verildiğinin ispatlanamadığı, davalının bilgisi ve onayı olmadan davalı … A.Ş. ‘nin diğer davalı sigorta şirketine bir kısım prim ödemesi yaptığı bilirkişi raporlarında belirtilmiştir. Kural olarak, sigorta sözleşmelerinde belirlenen primin alacaklısı rizikoya teminat veren sigorta şirketidir. Ancak sigorta brokeri tarafından prim borçlusundan sigorta prim bedelinin talep edilebilmesi için, sigorta şirketi tarafından brokere verilmiş prim tahsil etme yetkisinin bulunması gerekmekte olup, bu halde bile brokerin kendi adına olmayıp sigorta şirketine izafeten prim tahsilini talep etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sigorta şirketinin prim alacağını brokere temlik etmesi halinde brokerin temlik alacaklısı sıfatıyla prim tahsilini talebe hakkı olduğu gibi brokerin sigortalının prim borcunu sigorta şirketine ödemiş olması halinde de vekaletsiz iş görme …hükümleri dairesinde ödenmiş olan primleri sigortalıdan talep etme hakkı mevcuttur(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/09/2015 tarih 2015/7523 E., 2015/9366 K. sayılı emsal kararı). Somut olayda, Vekaletsiz iş görme hükümlerine göre olayın değerlendirmesine gelince TBK’nın 529. Ve 530 Maddelerine göre davaya konu sigorta poliçesinin ve ödemelerin davacı işsahibi menfaatine yapıldığı tesbit edilmiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekili ve Davalılar vekilleri tarafından davanın esasına yönelik ileri sürülen istinaf sebeplerinin yargılama aşamasında ibraz edilen cevap dilekçeleri ve bilirkişi raporlarına yönelik ibraz ettikleri beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü görülmüştür. Bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler gözetildiğinde; davalı broker tarafından davacıya 24.05.2011 tarihli mail gönderildiği ve davacı tarafça 21.06.2011 tarihli mail ile, yıllık prim 10 eşit taksitle ödenmek kaydıyla 18.060,00-TL miktarlı poliçenin başlatılması teyit edildiği ve poliçenin düzenlenmesi talimatı verdiği, Davacı şirket yetkilisi …’nun 21.06.2011 tarihli e-mail ile “… Sigorta A.Ş’ye ait Poliçenin aşağıdaki ek şartlar doğrultusunda ve yıllık prim 10 eşit taksitte ödenecek şekilde toplam 18060 TL olarak teyit ederiz.” şeklinde vermiş olduğu talimatın sigorta sözleşmesinin kurulması için yeterli ve geçerli bir talimat olduğu, aynı gün, 21.06.2011 tarihinde firma iletişim bilgilerini davalı broker şirketi ile paylaştığı ve alınan teyit ve talimat üzerine 21.06.2011 tarihi itibariyle sigorta başlatıldığı, davacı taraf işbu işlemler neticesinde sigortacısının … Sigorta A.Ş. olduğu, 21.06.2011 başlangıç tarihli ‘…’ poliçe numaralı ‘CMR Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin sigortalısı ve sigorta ettireni ve prim borçlusu olduğunu bildiği kanaatine varılmıştır. Davalı broker tarafından davacı aleyhine somut davadan önce İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan itirazın iptali davasında sigorta poliçesi hakkında zeyilname düzenlendiği belirtilmiş olup, bu davada sigorta poliçesinin geçerli olduğu döneme ait prim alacağı olan 5.647, 75 TL. Yönünden itirazın iptalinin talep edildiği, bu dava ile davacının somut davadan önce davaya konu sigorta poliçesi hakkında zeyilname düzenlendiğini öğrendiği tesbit edilmiştir. Davalı broker tarafından müvekkilinden yanlış bilgi gelmesi üzerine İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan itirazın iptali davasının 5.647,75 TL. üzerinden açıldığını, oysaki davacı sigortalıdan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasından gönderilen ödeme emrinde belirtilen miktar kadar alacaklı olduğunu beyan etmiş ise de, düzenlenen poliçeye ilişkin primin sonradan tanzim edilmiş olan iptal zeyilnamesi sebebiyle 5.647,75 TL olduğu, bu primin asıl ve tek sorumlusunun davacı olduğu, poliçe priminin davalı broker şirketi tarafından diğer davalı sigorta şirketine ödendiği, primin davacı sigortalı yerine davalı broker tarafından ödenmiş olması karşısında brokerın 5.647, 75 TL.’yi davacıdan talep hakkı olduğu, buna göre zeyilnameye konu döneme ait prim borcundan davacının, broker tarafından ödenmiş prim miktarı dışında davalılara borçlu olmadığı anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesi ile, geçersiz poliçeden kaynaklı prim borcu olmadığının tesbiti ile poliçenin iptalini de talep etmiş ise de aslında talebi, mahiyeti ve hukuki niteliği gereği tek taleptir. Davacının poliçeden kaynaklı prim alacağından borçlu olmadığının tespit talebinde poliçenin geçersizliği iddiasına dayandığından, poliçenin geçerli olup olmadığının tesbiti talebinin önceki talebin hukuki sebebini teşkil ettiğinden, somut olayda iki ayrı talep olmayıp birbirine bağlı aynı mahiyette talepler olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar mahkemece poliçenin iptali talebinin konusuz kaldığı yönünde karar verilmiş ise de, bu husus dosya kapsamıyla uyumlu olmamakla birlikte sonuca etkili olmadığından ve yargılama giderleri yönünden de taraflar aleyhe bir durum oluşturmadığı anlaşılmakla; Mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan, iddia ve savunma birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairemizcede benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak karar verildiği, mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun dosyayı kapsayıcı nitelikte denetlenebilir ve hüküm vermeye elverişli olduğu, anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı taraf vekillerinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 446,64.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı … SİGORTA A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL+166,60.TL=) 211,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 235,64.TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 446,64.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı … A.Ş. (Eski Unvan: … A.Ş.) tarafından peşin olarak yatırılan 211,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 235,64.TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.