Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2549 E. 2020/101 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2549 Esas
KARAR NO : 2020/101 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 07/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/74 Esas – 2019/1005 Karar
DAVA:Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … plakalı araç için mülkiyetinin muhafazası kaydıyla satış sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafından ödemenin tamamının yapıldığını, davalı şirketin 13/06/2008 günü tasfiyeye girdiğini ve tasfiye işleminin 14/12/2009 günü sonlanarak sicilden terkin edildiğini, ancak davacının başvurusu üzerine Bakırköy 1 ATM 28/06/2018 gün ve 2018/327 Esas 2018/474 Karar nolu ilamı ile davalı şirketin Beşiktaş … Noterliğinin 25/01/2007 gün ve … yevmiye ile tanzim ettiğini … plakalı aracın sözleşme yönünden sınırlı olmak üzere ihyasına karar verdiğini ve tasfiye memuru olarak …’in atandığını, sicil gazetesinde davalının alacağı ve borcunun olmadığnın kayda geçtiğini ve ticaret sicil gazetesinde bu husus yer aldığını, davacının … plakalı aracın satış bedelini, dava dışı ve mülkeyeti muhafaza eden davalının ödediğini ticaret sicil gazetesinde yer alan alacağı yoktur beyanı ile de sabit olduğunu belirterek … plakalı aracın kaydında yer alan mülkiyeti muhafaza kaydının terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 07/10/2019 tarih ve 2019/74 Esas – 2019/1005 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı itibariyle yapılan incelemede; Davacının talebine konu hususlar mahkeme kararı ile hüküm altına alınması mümkün olmayıp tamamen idari tasarrufa ve düzenlemeye tabi olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 27.11.2008 tarih ve 2008/4514 esas sayılı ilamında da bu hususun açıkça belirtildiği, davacının talebine konu hususların mahkeme kararı ile hüküm altına alınmasının mümkün olmaması, tamamen idari tasarrufa ve düzenlemeye tabi olması…”gerekçesi ile; ”1-DAVANIN REDDİNE, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak tasfiye memuruna verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, Taşınır Mülkiyeti TMK 4. kitabın, mülkiyet başlığı altındaki 1.kısmın, 762 ve devamı maddelerinden oluşan üçüncü bölümünde yer aldığını, bu nedenle ile ayni bir hakkın olduğunu, TMK 764. maddesi ”başkasına devredilen bir malın mülkiyetinin saklı tutulması kaydı, ancak resmî şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel siciline kaydedilmesiyle geçerli olur” hükmüne havi olduğunu, Bir ayni hak veya akit hangi yol ve şekil ile kurulmuş/yapılmış ise, aynı yol ve şekil ile fek edile bileceğini, mülkiyeti muhafaza hakkı, ayni bir hak olduğunu, resmi senet ile kurulduğunu, özel hukuk ilişkisine bağlı olarak iki tüzel kişi arasında resmi senet ile kurulan ayni hak, idari tasarruf ile kaldırılamayacağını, İdarenin özel hukuk ilişkisine ve resmi senet ile kurulan mülkiyet hakkına müdahale ve fekki hak ve yetkisinin olmadığını, aksi yöndeki kabul hatalı olduğunu, Tasfiye memurunun avukat olmadığını, bu neden ile tasfiye memuru lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf talepleri yönünden kaldırılarak davanın esastan kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yandan alınarak davacı yana verilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı tarafından davacıya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılan aracın, mülkiyeti muhafaza kaydı konmasına neden olan borcun ödenmesine rağmen mülkiyeti muhafaza kaydının kaldırılmadığı iddiasıyla açılmış mülkiyeti muhafaza kaydının kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının talebine konu hususların mahkeme kararı ile hüküm altına alınmasının mümkün olmaması, tamamen idari tasarrufa ve düzenlemeye tabi olduğu gerekçesi ile; davanın reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak tasfiye memuruna verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu, mahkemece verilen red kararının dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, Beşiktaş … Noterliğinin 25/01/2007 tarih ve … yevmiye no.lu mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi bulunmaktadır. Satışa konu Renault … plakalı 1996 Model Çekicinin 25.000,00 EURO ‘ya satıldığı, 5.000,00 EURO’nun peşin ödendiği, kalan 20.000,00 EURO’nun vadesi 06/03/2007 tarihinden başlayan ve 06/10/2008 tarihinde biten aylık 1.000,00 EURO’luk senetlerle ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı …’nin, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 541705 sicilinde kayıtlı iken tasfiyesine karar verildiği, 15/12/2009 tarihinde sicil kaydının terkin edildiği, 18/12/2009 Tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, 14/12/2009 tarihli mal beyanına göre şirketin aktif ve pasifinin olmadığı, alacağı ve borcunun olmadığı belirtilip ilan edildiği görülmüştür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesine göre, trafiğe kayıtlı araçların satış ve devrine ilişkin sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, noterce (resen düzenleme şeklinde) yapılması, zorunludur. Yine bu maddeye göre, işlemi yapan noter, siciline işlenmek üzere en geç 15 gün içerisinde, satış işlemini ilgili tescil kuruluşuna ve vergi dairesine bildirmekle yükümlüdür. Noterin ilgili vergi dairesine yapacağı bildirimden sonra, önceki araç malikinin vergi mükellefiyetine son verilir ve yeni malik adına vergi mükellefiyeti tesis edilir. Aynı maddenin (e) bendi, trafiğe tescilli araçları satın alanların, gerekli belgeleri sağlamak suretiyle, ilgili tescil kuruluşundan bir ay içerisinde kendi adlarına tescil belgesi almak zorunda olduklarını hükme bağlamaktadır. Görüldüğü üzere, anılan 20. madde, hem resmi satış sözleşmesini yapan notere ve hem de, alıcıya tescille ilgili yükümlülükler getirmektedir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2011/7580 Esas ve 2012/379 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24/10/2007 tarih ve 2007/13-780 Esas, 2007/757 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, mülkiyeti muhafaza kaydının terkini işleminin yapılmasının 2918 sayılı Yasanın 20/d maddesine göre idari işlem niteliğinde olduğundan, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin tasfiye memuru lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Hernekadar İDM. gerekçeli karar başlığında tasfiye memuru vekili Av. … vekil olarak gösterilmemiş isede dosya arasında davalı şirketin tasfiye memuru … vekili Av. … tarafından uyap sisteminden dosyaya 27/06/2019 tarihinde vekaletname ibraz edildiği görülmekle, mahkemece, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30. TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 .TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.