Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2535 E. 2021/1873 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2535 Esas
KARAR NO: 2021/1873 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/511Esas – 2018/1421 Karar
TARİH: 26/12/2018
DAVA: Menfi Tespit(Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekilleri, müvekkili … ile dava dışı … bank A.Ş. arasında akdedilen kredi sözleşmenin müvekkili … tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşme uyarınca taksitli ticari kredi ve biz card kredisi kullandırıldığını, ancak borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, daha sonra icra dosyası alacağının sırasıyla dava dışı … A.Ş. ile davalıya temlik edildiğini, takipsiz kalan dosyanın birkaç kez yenilendiğini, ancak talep edilen aksi ve temerrüt faiz oranlarının fahiş olduğunu, banka tarafından keyfi olarak belirlenemeyeceğini, gerek kredi açılışı ve kullandırılış tarihleri itibariyle, gerek takip tarihi itibariyle akdi ve temerrüt faiz oranlarının ve gerekse takip sonrası dönem için uygulanacak temerrüt faiz oranının fahiş olduğunu, uygulanması gereken faiz oranları dikkate alınarak bulunacak olan faiz tutarı ile takipte talep edilen faiz tutarı arasındaki fark için ve takip sonrası yürütülecek temerrüt faiz oranının belirlenmesi için bu davanın açıldığını, takip sonrası oranın belirlenmesinde takip tarihinden bugüne kadarki sürede meydana gelen değişkenliğin de dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek icra takip dosyasından istenilen işlemiş kredi ve temerrüt faiz oranlarının doğru olarak tespiti ile bu oranlar üzerinden bulunacak faiz miktarı ile takip talebinde yazılı faiz miktarı arasındaki fark kadar müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, takip sonrası işlemesi gereken temerrüt faiz oranının doğru olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça hangi faiz oranının uygulanması gerektiğinin belirtilmesi gerektiğini, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu ve sözleşmedeki faiz oranlarına itiraz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/12/2018 tarih ve 2016/511 Esas 2018/1421 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Davacı … ile dava dışı 3.kişi … bank A.Ş Topağacı Şubesi arasında imzalanan “…”, “…” sözleşmeleri hukuken geçerli nitelikte olup,…bank’a kat ihtarıda hukuka uygundur. Ayrıca davacı …’in kefaletinde şekil şartlarına uygundur. Mahkememizce banka kayıtları ve dosya üzerinde inceleme yaptırılmış, alınan rapor usul yasaya uygun denetime elverişli olduğundan Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı … davasını takipsiz bıraktığından, … yönünden davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.Davacı …’in de İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu olan miktar ve faiz kalemleride temlik alan davalı …’a borçlu olduğu anlaşıldığından menfi tespit talebinin reddine, davacı …’in kötüniyetle davayı açtığına ilişkin delil olmadığından davalının kötüniyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Davacı … duruşmaya gelmedi mazeret bildirmediği anlaşıldığından davacı … yönünden davanın işlemden kaldırılmasına, usul ekonomisi açısından dosya sözlü yargılama aşamasında olduğundan yenileme halinde dosyanın tefrik edilerek yeni esasa kaydına, 2-Davacı … açısından davanın reddine, kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk Derece Mahkemesi 20/09/2019 tarih ve 2016/511 Esas 2018/1421 Karar sayılı Ek Kararı ile; “Mahkememizce 26.12.2018 tarihli karar ile davacı … tarafından açılan davanın reddine, ancak diğer davacı … tarafından açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle 26.12.2018 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve bu davacı hakkındaki dava yenilenmemiştir. HMK’nin 150/5. maddesi hükmü gereğince; işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve Mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Hukuksal durum bu olunca da davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. “ gerekçeleri ile; “Davacı … tarafından açılan davanın HMK’nin 150/5. maddesi hükmü gereğince açılmamış sayılmasına,” karar verilmiş, verilen ek karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın ilk sebebi olan takibin açıldığı tarih itibariyle uygulanan akdî ve temerrüd faiz oranlarının, o günün şartlarına göre fahiş olmadığı konusunda her iki bilirkişinin de görüş birliğine vardıklarını, bu nedenle bu yöne ilişkin davanın haklı olmadığının sabit hale geldiğini, Ancak, davanın ikinci sebebi olan “takipten sonra bu güne kadar gelen sürede uygulanması gereken temerrüd faiz oranlarının değişkenlik göstererek düştüğü, dolayısı ile takipten sonra bugüne kadar uygulanması gereken temerrüd faiz oranlarının ve bu oranlara göre belirlenecek faiz miktarlarına” ilişkin dava hakkında ne ilk raporda ne de ikinci raporda bir açıklama bulunmadığını, Her ne kadar davaya konu yapılan kredi sözleşmeleri ticari nitelikte ise de bankacılığın bir güven müessesesi olduğunu, sonradan düzelen ekonomik verilere göre düşen faiz oranlarının, kesinleştiği gerekçesi ile nazara alınmamasının doğru olmayacağını, takip tarihinin 2004 yılı olduğu nazara alınınca, aradan geçen 9 yıllık süreç içinde, ekonomik verilerin düzelmesi ve temerrüd faiz oranının düşmesi gerekçesi ile, 2004 yılında kadri maruf olduğu kabul edilen temerrüd faiz oranının tatbik edilmemesi gerektiğini, Bu nedenle, takip tarihinden sonra bu güne kadar devam edegelen sürede, tatbik edilmesi gereken temerrüd faiz oranının ve bu orana göre hesaplanması gereken faiz miktarının ne olması gerektiği yönünde ek rapor alınması gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı … ile dava dışı … bank .A.Ş. arasında 2003 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinin davacı … tarafından kefil olarak imzalandığı, yine davacı … ile akdedilen 2003 tarihli … Card Hamili Sözleşmesinin de davacı … tarafından kart kullanıcısı sıfatıyla imzalandığı, bu sözleşmeler uyarınca kullandırılan … kredi ve …borçlarının ödenmemesi üzerine 28/09/2004 tarihi itibariyle bankanın hesabı kat ederek ihtarname gönderdiği, 27/12/2004 tarihi itibariyle icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde dava dışı …bank .A.Ş. tarafından icra dosyası alacağının … A.Ş.’ne, onun da tüm hakları ile … A.Ş.’ne devredildiği, akabinde Beyoğlu ….Noterliği’nin … yevmiye nolu 01/04/2016 tarihli temlik sözleşmesi ile alacağın davalıya devredildiği görülmüştür. Davacı taraf gerek takip tarihi itibariyle uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarının, gerekse takipten sonra işletilecek olan temerrüt faiz oranının fahiş olduğu, yıllar içerisinde faiz oranlarında meydana gelen düşüşün dikkate alınması gerektiği iddiasıyla bu davayı açmış, ilk derece mahkemesince takip konusu edilen miktarca davalıya borçlu olunduğu gerekçesiyle davacı … adına açılan davanın reddine karar verilmiş, davacı … istinafında takip tarihi itibariyle uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarının fahiş olmadığının tespit edildiğini, ancak takipten sonra uygulanacak temerrüt faiz oranının tespitinin yapılmadığını belirtmiş olmakla, takip tarihi itibariyle uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğu ve fahiş olmadığı hususları kesinleşmiştir. Bununla birlikte takip 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe giren …sayılı yasanın 26/3 m. “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit etmeye yetkilidir ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklar.” şeklinde ve 43.m. “Bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 9 uncu, 12 nci, 24 üncü, 25 inci, 26 ncı ve 44 üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiş iken, 43.maddesi 02/08/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6495 sayılı Yasanın 35.m. ile “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit etmeye yetkilidir ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklar.” şeklinde değiştirilmiş olduğundan, artık 02/08/2013 tarihinden itibaren kurumsal kredi kartlarının faiz oranları da TCMB’nin belirlediği kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami akdi ve azami gecikme faiz oranı sınırlamalarına tabi hale getirilmiştir. Keza dosya kapsamında mevcut her iki bilirkişi raporunda da, biz card kredisi yönünden Merkez Bankasının ilgili Tebliğinin yürürlüğe girdiği 05/08/2013 tarihinden itibaren 01/10/2013 tarihinde kadar %31,44 ve bu tarihten itibaren %30,24 oranındaki temerrüt faiz oranlarının uygulanarak dava tarihi itibariyle biz card kredisi borcu hesaplanmıştır. Ne var ki bilirkişilerce hesap edilen tutar icra müdürlüğünün dava tarihi itibariyle yaptığı kapak hesabında belirlenen borç tutarının altında olmakla, icra müdürlüğünce bu değişen faiz oranlarına riayet edildiği sonucuna varılmaktadır. Bunun dışında açık sözleşme hükümleri karşısında, yıllar içerisinde bankanın uyguladığı faiz oranlarında düşüş olsa bile, bunu dava konusu taksitli ticari kredi alacağına yansıtma mecburiyeti bulunmamaktadır.O halde ilk derece mahkemesince davacı … tarafından açılan davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 22/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.