Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/252 E. 2020/1042 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/252 Esas
KARAR NO : 2020/1042 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK VE İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI : 2015/583 Esas – 2018/338 Karar
TARİH: 18/09/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalara istinaden davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, davalıya gönderilen ödeme emrine karşı yetkiye ve borca haksız olarak itiraz edildiğini, davalı vekilinin yetkiye ilişkin itirazlarının yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin para borçlarının alacaklının ikametgâhında ödeneceğini öngördüğünü, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin cari hesaba istinaden muhtelif tarihlerde TL cinsinden kısmi ödemeler yaptığını, davalının TL cinsinden yaptığı ödemelerinin finans mahsup fişleriyle USD’ye çevrilerek cari hesaba yansıtıldığını ve bakiye borçtan mahsup edildiğini, ticari ilişki doğrultusunda müvekkili şirket tarafından 18/04/2013 tarih ve … No’lu 1.245,00 USD bedelli fatura, 06/05/2013 tarih ve … No’lu 500 USD bedelli fatura 09/05/2013 tarih ve … No’lu 1.295,00 USD bedelli fatura tanzim edildiğini, söz konusu faturalardan kaynaklanan 2.615,24 USD bakiye alacak nedeniyle TL cinsinden icra takibi yapıldığını, müvekkilinin, borçlu-davalıdan takip talebindeki miktar kadar alacaklı olduğunu, davalı borçlu vekilinin haksız ve kötü niyetli olarak zaman kazanmak borcun tahsil sürecini uzatmak kastıyla borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle yetki itirazının reddini, döviz kurunun artışından ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun alacak likit olduğundan % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davasını ıslah ederek alacak davasına dönüştürmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, İİK. ve HMK.’nun genel yetki kuralları uyarınca davaya konu icra takibinde yetkili icra dairelerinin borçlu müvekkilinin adresi olup, bu adresin de Büyükçekmece İcra Dairelerinin yetki alanına girdiğinden yetki itirazlarının haklı olduğunu, yetki itirazlarının kabulü ile icra dosyasının yetkili Büyükçekmece İcra Dairelerine gönderilmesini, davacı tarafın, diğer 2 fatura ile birlikte bir de 06.05.2013 tarih ve … No’lu 500,00 USD bedelli faturadan dolayı da alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bahse konu fatura içeriğinde, işbu faturanın ne amaçla düzenlendiği veya ne gibi bir mal/hizmet bedeline dair olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığını, dava dilekçesinde de ilgili faturaya ilişkin açıklama içeren hiçbir beyanda bulunulmadığını, davalı müvekkilince icra takibine yapılan itirazda borcun tamamına itiraz edildiğinden bu durumda takip konusu faturalara ilişkin olarak taraflar arasındaki taşıma ilişkisinin davacı tarafça ispat edilmesinin zorunlu olduğunu, davacının, salt takip konusu faturalardan dolayı alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak taraflar arasında taşıma ilişkisi kurulup kurulmadığına, fatura konusu taşıma ve hizmetleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğine veya gereği gibi gerçekleştirdiğine, takibe konu faturaları müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ ettiğine ve taşıma işine ilişkin bulunması zorunlu olan konişmento ve benzeri resmi belge ve sair evraklara dair hiçbir beyanda bulunmadığı gibi bu hususlara ilişkin hiçbir belge/evrak da sunmadığını, bu nedenlerle hukuki açıdan haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle yetki yönünden, bu taleplerinin kabul edilmediği takdirde ise esastan reddine, haksız ve kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibi yapan davacı/alacaklı hakkında alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/09/2018 tarih 2015/583 Esas – 2018/338 Karar sayılı kararında;” Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın ıslah ile alacak davası olduğu, davacı tarafın davalı taraftan cari hesaba ilişkin alacağını talep ettiği, davacıya ait incelenen 2013 yılı kanuni defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, ancak tasdikli olmayan sayfalara yapılan yevmiye kayıtları, TTK’ nun 64/3 maddesine göre tasdik şartı yerine getirilmediğinden kanuna uygun olmayacğı ve sahibi lehine kati delil olamayacağı, ticari defter kayıtlarına göre, davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan 5,567,58 TL alacaklı olarak görüldüğü, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nden celp edilen kayıtlar incelendiğinde de; … tarafından gönderilen yükün alıcısının davalı olduğu … numaralı konişmento sureti incelendiğinde taşıyanın …Ltd. olduğu ve davacının da Türkiye taşıma işleri organizatörü olduğunun görüldüğü, … tarafından gönderilen yükün alıcısının davalı olduğu … numaralı Konişmento sureti incelendiğinde taşıyanın … Ltd. olduğu ve davacının da Türkiye taşıma işleri organizatörü olduğu, Gümrük idaresine verilen beyan-taahhütte davacının Antetli kağıdı kullanılmış ve 1 adet konteynerin davalı adına ve hesabına taşındığının belirtildiği, iki konteyner taşımasının davacı tarafından davalı adına ve hesabına organize edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve böylece davacının verdiği hizmetin ispat edildiği, davacının alacak mesnedi gösterdiği faturalar incelendiğinde ise;18.04.2013 tarihli … numaralı fatura 1.245,00 USD navlun bedeli (… numaralı Konişmento taşımasında), -06.05,2013 tarihli … numaralı fatura 500,00 USD 10 gün günlük 50 USD hesabıyla 500,00 USD, ….numaralı konteyner kullanım bedeli, -09.05.2013 tarihli 79311 numaralı fatura 1.295 USD navlun bedeli (… numaralı yük için) olduğu görüldüğü, davacı vekilince dosyaya fotokopisi sunulan 29.04.2013 tarih ve 400.-USD tutarlı demuraj faturasının, dava dışı …Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı adına düzenlenmiş olduğu, söz konusu faturada, davalının MRKU-927669-4 numaralı konteyneri kullandığı ve bu kullanımdan kaynaklı demuraj nedeniyle davacının 400.-USD tutarında dava dışı şirkete borçlandığının anlaşıldığı, davacının dava dışı şirketin düzenlemiş olduğu faturayı defterine 29.04.2013 tarihinde dava dışı şirketin alacağı olarak kaydettiği, söz konusu miktarın cari hesap ilişkisi içinde dava dışı şirkete ödendiği, davacının bekleme ücreti olarak dava dışı şirkete ödeme yaptığına göre, davalıya 400 USD yansıtma yapacağı ve bu miktarı talep edebileceği, davacının dava dışı şirkete ödediği miktara %25 ilave yaparak davalıya 500.-USD olarak yansıttığı, ancak, davacının 400 USD talep edebileceği, bu durumda ise davacının 27.03.2014 tarihli takip talebinde talebi, 2.615,24 USD karşılığı 5,869,24 TL olacağı, davacının bekleme ücretini davalıya 100 USD fazla yansıttığından, bu miktarın tenzili ile davacı alacağının 2.515,24 USD karşılığı (2,515,24 $ x 2,2444 TL=) 5.645,20 TL olacağı, her ne kadar davalı tarafça takip ve dava açıldıktan sonra 27.10.2015 vadeli 14.947 USD bedelli çek ödemesi yapmış ise de, yapılan ödemenin dava konusuna ilişkin olmadığı kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davacının takip tarihinde alacağının TL karşılığını seçmesi ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar da göz önüne alınarak hüküm kurulurken TL yoluna gidilmiştir…”gerekçesi ile, Davacının takip tarihinde alacağının TL karşılığını seçmesi ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar da göz önüne alınarak davacının davasının KABULÜ ile 5.645,20 TL’nin takip tarihi olan 27/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, aleyhe yönlerden kaldırılması gerektiğini, Yargılama sırasında dosyada alınan 16.10.2017 havale tarihli bilirkişi ek raporu ile 03.08.2018 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda, aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte, müvekkilinin takip tarihi itibariyle 2.515,24 USD alacaklı olduğunun tespit edildiğini, Müvekkilinin düzenlediği faturalar, döviz cinsinden olup, faturada işbu fatura döviz olarak ödenecektir ibaresinin yer aldığını, müvekkili lehine bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen 2.515,24 USD alacağının temerrüde düşülen takip tarihi olan 27/03/2014 takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince yürütülecek devlet bankalarının o yabancı para ile açılan bir yıl vadeli mevduat hesabına ödendiği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, Gerekçeli kararda, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar göz önünde bulundurularak TL cinsinden hüküm verildiği belirtilmişse de gerekçenin hatalı olduğunu, Kısmen reddedilen kısım olmadığı için davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, aksi takdirde dahi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin m. 13/2: “Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmünün dikkate alınmasını talep ettiklerini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının aleyhe yönlerden kaldırılmasını, ıslah doğrultusunda 2.515,24 USD alacağın temerrüde düşülen takip tarihi olan 27/03/2014 takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince yürütülecek devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, navlun alacağının tahsili talebine ilişkindir.Davacı, davalıdan navlun alacağı olduğunu, navlun bedelinin ödenmediğini belirterek bunların tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının takip tarihinde alacağının TL karşılığını seçmesi ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar da göz önüne alınarak davacının davasının kabulü ile 5.645,20 TL’nin takip tarihi olan 27/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili, mahkemenin alacaklarını USD olarak talep etmelerine rağmen TL olarak hüküm kurulmasının ve dava tamamen kabul edilmiş iken davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.İncelenen ilk derece mahkemesi kararında davanın kabulüne karar verildiği ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf sebebi yerinde değildir.Davaya konu faturalar 2013 tarihli olup, davacı bu faturalara dayalı olarak davalı hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile USD alacağını takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevirerek takip yapmış, takibe itiraz üzerine takip durmuştur. Bunun üzerine davacı itirazın iptali talepli olarak iş bu davayı 12/08/2014 tarihinde açmıştır. Dava sırasında davacı vekili 31/10/2017 tarihinde harcını yatırarak davasını alacak davası olarak ıslah etmiş ve alacağının USD olarak hüküm altına alınmasını istemiştir. Davaya konu faturalar USD olarak düzenlenmiştir.HMK Madde 176-” (1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir,” hükmü düzenlenmiştir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K., 15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı İlâmları ve HGK. 2015/7-917 Esas- 2017/265 Karar sayılı ilamı.)Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 99. Maddesi uyarınca konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacak ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Ancak yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez. Somut olayda davacı, taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesi uyarınca davacı tarafından davalıya kesilen 3 adet toplam 2.515,24 USD bedelli faturadan kaynaklı 5.869,64 TL. Asıl alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup yargılama aşamasında davacı davasını ıslah ederek alacak davasına dönüştürebilecek ise de takipte TL talep ettiğinden bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi ile borcun yabancı para (2.515,24 USD) üzerinden tahsilini isteyemeyecektir. (Yargıtay 11 HD.nin 11/02/2020 Tarih ve 2018/4145 Esas- 2020/1212 Karar sayılı içtihadı da benzer mahiyettedir.)Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.