Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2500 E. 2021/1806 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2500 Esas
KARAR NO: 2021/1806 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/383 Esas – 2019/580 Karar
TARİH: 18/06/2019
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … adlı müşterisine iletilmek üzere 22 parçadan oluşan bir kısım malları sağlam ve ambalajı açılmamış haliyle 09/10/2015 tarihinde davalı şirketin şubesine teslim etiğini, davalıya teslim edilen kahve makinasının taşıma sırasında hasarlandığının teslim anında tespit edildiğini ve müşteri tarafından teslim alınmadığını, buna ilişkin tutanak düzenlendiğini, akabinde düzenlenen 12/10/2015 tarihli yazı ile durumun tekrar davalıya bildirildiğini hasar bedelinin ödenmesinin istenildiğini, müvekkilince bu makinenin kabulü ve satışının da mümkün olmadığını, hasarın kendi kusurundan kaynaklandığı davalı tarafça da kabul edilerek ödeme taahhüdünde bulunulduğunu, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gönderinin alıcı tarafından teslim alınarak teslim teyit nüshasının ihtirazi kayıtsız imzalandığını, ancak daha sonra gönderiyi göndericiye iade etmek istediğini belirterek şubeye getirdiğini, sonrasında ise gönderme işleminin durdurulması talimatını verdiğini ve hasarlı olduğu iddiasıyla tazmin talebinde bulunarak kargoyu almaktan imtina ettiğini, bu nedenle sevkiyat yapılmadığını, iade de alınmadığından şubede muhafazaya alındığını, müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını, kargonun eksiksiz ve sağlam olarak teslim edildiğini, TTK 889m. uyarınca hasara yönelik ihtirazi kayıt ileri sürülmediğini, zarar olduğu kabul edilse dahi bunun yetersiz ambalajlamadan kaynaklandığını, ayrıca teslim anında kargo içeriği ve değerinin müvekkiline bildirilmediğini, yine talep edilen tazminat miktarı fahiş olup taşıyıcının sınırlı sorumluluğu prensibinin esas olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/06/2019 tarih ve 2016/383 Esas 2019/580 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Yapılan incelemede davacı …’ya ait kahve makinesinin düşmeye bağlı olarak kasasının komple hasar görmüş olduğu, ön demleme ünitesinin ve sol arka ayağın hasar görmüş olduğu, demleme ünitesi komple kaydığından cihazın aktif bir işlem yapamadığı, tüm ekipmanlarının hassas olması nedeni ile cihazın onarımının yapılmasının ve ondan beklenen faydanın sağlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır….09.10.2015 tarihinde taşıma sürecine sokulan … emtiası hasarlanmış ve kullanılamaz hale gelmiştir. Teknik olarak zayi mertebesinde hasarlı olup, davacının uğradığı zarar 9.676.-Euro olarak iddia edilmiştir, TTK m.880 gereği emtianın gerçek zararının araştırılması gerekmektedir. Bu araştırmada satış faturasına da itibar edilebileceği açıkça TTK m.880/3 hükmünde belirtilmiş olmakla, 9.576,00 Euro zarar iddiası somut olaya uygun ve kadri marufunda olarak değerlendirilmektedir. Davalı, davacı yana … kargo taşıması yapmakta iken yük zarar görmüştür, Meydana gelen zarar, TTK m,875/1 gereği taşıma sürecinde meydana gelmiş olup, davalının sorumlu olması esastır. Sorumluluk tespitinde zarar miktarının zayi olan emtianın bürüt birim kg miktarı başına 8,33 SDR karşılığı zararı aştığında; TTK m,882 gereği taşıyıcının sorumluluğu birim bürüt kg başına 8,33 SDR miktarını aşmayacaktır. Bunun aşılması, ancak TTK m,886 kapsamında ağır kusur olması ve bu kusuru iddia eden zarar görenin ispat etmesi halinde mümkündür. Bu kapsamda; emtianın bürüt 21 kg olduğu kabul edildiğinde, 21 kg x 8,83 SDR= 174,93 SDR sorumluluk üst sınırı hesaplandığı. TTK m.882/4 gereği taşımaya alındığı tarihteki kurun dikkate alınması gerektiği, 09.10.2015 tarihinde 1 SDR= 4,0891 TL olduğu, TL sınırlı sorumluluk tavanının 715,31-TL olduğu. Aynı tarihli EURO/TL = 3,2942 kurundan, 217,14 EURO tazminat hesaplanmaktadır. Bu miktar sınırlı sorumluluk tavanı tazminat miktarı olarak belirlenmiştir. TTK m.882 gereği sınırlı sorumluluk uygulaması bakımından meydana gelen zarar miktarı ve taşınan yükün bürüt kg miktarı gözetildiğinde, yükün tamamı hasarlı olduğundan 217,14 EURO tazminat alacağının doğduğu kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının itirazının 217,14-Euro üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktarlara 3091 SY nin 4/a Md uyarınca Euro faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. ….” gerekçeleri ile; “1- İş bu davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının talep gibi 217,14-Euro üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktarlara 3091 SY nin 4/a Md uyarınca Euro faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine, % 20 icra inkar tazminatı 143,74.-Tl nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükmün gerekçe kısmında davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtildiği halde hüküm kısmında kabulüne karar verilerek gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturulduğunu, Davalının zarardan TTK 882 m. uyarınca sınırlı sorumlu olduğu yönündeki rapor gereği verilen kararın hatalı olduğunu, zira kargo teslim belgesinde görüldüğü üzere taşınan eşyanın kahve makinesi olduğunu ve ambalajının taşımaya uygun olduğunu, davalının buna rağmen özensiz bir şekilde taşıma işini ifa ettiğini, dolayısıyla ağır kusurlu olduğunu, artık onarımı yapılsa dahi beklenen faydayı sağlamayacağının da tespit edildiğini, davalının zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kargonun alıcıya hasarsız teslim edildiğini ve teslim teyit nüshasının düzenlendiğini, alıcının ihtirazi kayıt ileri sürmeden teslim aldığını, eğer iddia edildiği gibi dışarıdan ilk bakışta görülen açık bir hasar mevcutsa alıcının almaktan imtina etmesi ve bu hususu tutanağa geçirmesi gerekeceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Ne var ki 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2019 yılı için HMK’nun 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL’dir. İstinafa konu edilen davada mahkemece kabul edilen miktar 217,40 Euro(718,70 TL) olup davalı tarafça hüküm katılma yoluyla da istinaf edilmediğine göre, ilk derece mahkemesince verilen karar davalı yönünden kesin niteliktedir. Davacı, davalı tarafça taşıma işi üstlenilen emtianın dava dışı alıcıya teslim esnasında hasarlı olduğunun anlaşıldığını ve alıcı tarafından teslim alınmaktan imtina edildiğini, hasardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise emtianın alıcı tarafça ihtirazi kayıtsız olarak teslim alındığını, kendisinin kusurunun bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince hasarın davalının taşıma işini ifa etmesi esnasında onun sorumluluğunda meydana geldiği ve davalının kusurlu olduğu kabul edilmiş olup, yukarıda açıklandığı üzere davalı istinafı incelenemeyeceğinden mahkemenin bu hususlara ilişkin gerekçesi kesinleşmiştir. Bununla birlikte TTK 882.m. uyarınca taşıyanın sınırlı sorumluluğu esas ise de, TTK 886.m. uyarınca zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Davacı, ürünün kahve makinesi olduğunun kargo teslim belgesinde yazılı olduğunu ve ambalajının taşımaya uygun olduğunu, ancak makinenin davalının özensiz taşıması nedeniyle hasar gördüğünü, artık onarımı yapılsa dahi beklenen faydayı sağlamayacağının tespit edildiğini, davalının pervasızca hareketi nedeniyle zararın tamamından sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamında ürünün cinsi ile ilgili davalıya bilgi verildiğine dair bir belgeye rastlanılmamıştır, bilirkişi raporunda makinenin düşmeye bağlı zarar görmüş olduğu belirtilmiş ise de, bu husus davalı tarafça pervasızca hareket edildiğinin kabulü için yeterli görülmemiş olup, mahkemece davalının sınırlı sorumluluğuna hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince hükmün gerekçe kısmında davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de, hükmün ferilerine ilişkin kısmının kısmen kabul kararına göre kurulduğu anlaşılmakla, hükümdeki kabul ifadesinin maddi hataya dayalı olduğu, hükmün tashihi ile düzeltilebileceği kabul edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönünde verdiği kararında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352.maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL harçtan, davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan toplam 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 59,30.TL harçtan, davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan toplam 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.