Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/25 E. 2020/902 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/25 Esas
KARAR NO: 2020/902 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2016/835 Esas 2018/295 Karar
ASIL DAVA: İtirazın İptali,
KARŞI DAVA:Alacak
KARAR TARİHİ: 21/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı/ karşı davalı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan 27/01/2016 tarihli sözleşme ile 2 adet 100 lük agromel ve panolar , 1 adet tekneli helezon, 1 adet 140’lık granül makine ve panoları, 1 adet yan beslemesi ve sürücüsü 1 adet ön su havuzu 1 adet kesmesi vs. Makine ve teçhizatın davalı şirket tarafından davacı şirkete 75.000.TL bedel ile satılması hususunda anlaşıldığını, davacı şirketin sözleşme bedelini avans mahiyetinde olmak üzere peşinen 02/02/2016 tarihinde nakit olarak ödediğini, davalının bazı makine ve teçhizatları teslim etmediğini, teslim edilmeyen malların bedeli olan 51.400.TL ‘nin ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ karşı davacı vekili cevap karşı dava dilekçesi ile, taraflar arasında adi yazılı olarak düzenlenen sözleşmede 1 adet plastik granül makinesi ile 2 adet plastik agromel makinesinin toplam 98.600.TL alım satım bedeline anlaştığını davacının yüksek KDV ödememek istemesi ve talebi üzerine 23.600.TL bedelden makinelerin fatura edileceğini fatura bedelinin ise banka kanalı ile ödeneceğini bakiye 75.000 TL ‘nin ise davacı tarafından elden ödeneceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, davacının 23.600.TL ‘yi ödemekten kaçınmak için 75.000.TL’nin avans ödemesi olduğunu iddia ettiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalının davacıdan 23.600 TL alacağının olduğunu bu nedenle asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı/ karşı davalı karşı davaya cevap dilekçesi ile; müvekkili şirkete borçlu olan davacı karşı davalı taraf alacaklı olduğu iddiası ile karşı dava açtığını dilekçesinde bildirdiği, davacı karşı davalı tarafın açmış olduğu karşı davadaki tüm iddia ve talepleri hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, itirazın iptali davasında karşı dava ile bir alacak talep etmek usulen mümkün olmadığını, usulden reddi gerektiğini anlaşılan bedelin 75.000,00.-TL.olarak davacı karşı davalıya avans mahiyetinde olmak üzere, peşinen 02.02.2016 tarihinde Ek.1’de sunulan makbuz karşılığında nakit olarak ödendiği ve edimin yerine getirildiğini, kalan makine ve teçhizatın teslimi yaklaşık 2 ay beklendiği, ancak makineler müvekkili şirkete teslim edilemediği, bu gecikme nedeniyle müvekkili şirketin hem madden hem de manen büyük zararlara uğradığı, müşterilerinin de zararına sebep olunduğunu, ihtarnamede başkaca makine istenmediği ve uhdelerinde kalan 51.400,00.-TL. avansın iadesi talep edildiği, davacı karşı davalının müvekkili şirketi borçlu çıkardığını, davacı karşı davalı tarafın itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu taraflara ait kayıtların ve defterlerin incelenmesiyle de ortaya çıkacağını, satışı hususunda anlaşılan sekiz kalem makine ve teçhizatın listesi ve anlaşılan miktar açık olduğu gibi bunlardan yalnızca iki tanesinin tesliminin yapıldığı fatura ve irsaliyelerle sabit olduğu, ayrıca, davacı karşı davalı taraf 75.000,00.-TL. avans aldığını da ikrar ettiğini, borçlu olmasına rağmen bir de alacaklıymış gibi haksız olarak 23.600.-TL.miktarlı karşı dava açan davacı karşı davalı tarafın karşı davası mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, savunarak karşı davanın reddine, takibin devamına, % 20 kötüniyet tazminatı ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/03/2018 tarih ve 2016/835 Esas – 2018/295 Karar sayılı kararında; “…Tarafların 27/01/2016 tarihinde yazılı bir alım satım sözleşmesi yaptığı sabitse de, taraflar arasında satılan makine ve malların nitelik, tür ve ayrıntılarını gösteren bir teknik şartname veya tutanak hazırlamadıkları da sabittir. Diğer bir deyişle makinaların ayrıntıları tespit edilemediğinden, davalının sözleşmeye uygun olmayan makinayı teslim ettiğini davacının ispatlaması gerekir. 02/02/2016 tarihinde 2 adet agromel makinası, 1 adet granül makinası ve panoları sevk irsaliyesi ile teslim edilmiş, aynı tarihte 23.600 TL lik fatura düzenlenmiş, … şirketi tarafından …’e fatura teslim edilmiştir. Sevk irsaliyesinde davaya konu teslimi yapılmadığı ileri sürülen 6 adet makine ve ekipman yoktur. Diğer bir ifadeyle bu 6 adet ekipmanın teslim edildiğini gösterir yazılı bir delil yoktur. Ancak, gerek 10/10/2017 tarihli rapor, gerek 26/02/2018 tarihli raporda belirtildiği gibi, 2 adet agromel ve 1 adet granül makinasının çalışması için diğer 6 adet ekipmanın olması şarttır. Bu 6 adet ekipman olmadan diğer makinaların çalışması ve arıza vermesi mümkün değildir. Davacı, 6 adet ekipmanın teslim edilmediğini ileri sürmüş, ancak bu kez de üretimi nasıl sağladığını açıklamamıştır. Yani davacı, bu 6 adet ekipmanı bir şekilde temin ettiğini, dışarıdan sağladıysa buna dair makbuz ve faturalarını vs sunması gerekirken sunamamıştır. Yine davacı tarafından 02/02/2016 tarihli teslimden sonra 01/04/2016 tarihli ihtarnamede, davacı 6 adet ekipmanın teslim edilmediğinden bahsetmemiştir, sadece 140 mm yerine 130 mmlik makine verildiğini, malların ayıplı olduğunu, para iadesi gerektiğini ihtar etmiştir. Ayrıca, davacı Makina Mühendisleri odasından inceleme yaptırmış, 13/11/2017 tarihli raporda, inceleme yapan bilirkişi , davacının teslim edilmediğini ileri sürdüğü ekipmanlarla ilgili (görmeden veya görerek) bir değerlendirmede bulunmuştur. Tüm bu hususlar nazara alındığında, mahkememizce de ihtilaflı 6 adet ekipmanın diğer makinalarla birlikte, sevk irsaliyesinde yazmasa bile, teslim edildiğini kabul etmek gerekmiştir. Bur diğer mesele, tesilm edilen malların ayıplı olup olmadığıdır. TBK.nun 219. maddesinde belirtildiği gibi, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Aynı yasanın 227. maddesinde alıcının ayıplı malla ilgili seçimlik hakları belirtilmiştir. Buna göre satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir, Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteyebilir, Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteyebilir, İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir. Bu haklar alıcı için seçimlik haklardır. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Mallarda ayıp olması yeterli değildir. Alıcının ayıbı süresinde ve usulünce ihbar etmiş olması gerekir. Ayıbın basit bir muayene ile anlaşılabilir nitelikte olması veya gizli olmasına göre ayıbın ihbarı farklı sürelerdedir. Somut olayda, teknik bilirkişinin tespitine göre en geç 7 gün içinde davacı malların ayıplı veya sözleşmeye uygun olmayan nitelikte olduğunu bilecek durumdadır. Davacı, makinaları 02/02/2016 tarihinde almış, 01/04/2016 tarihinde noter yoluyla ayıp ihbarında bulunmuştur. Yaklaşık 2 ay sonra yapılmış olması karşısında makul sürenin de geçtiği kabul edilmiştir. Kaldı ki, yukarıda da belirtildiği gibi, davacı, makinanın 140 değil 130 mm.lik çıkmış olmasını ayıp olarak nitelendirdiğine göre, sözleşmenin 140 mm.lik için yapıldığını, davalının sözleşmeyle üstlendiği edime uygun hareket etmediğini yazılı olarak ispatlaması gerekir, ne var ki teknik bir şartname yapılmadığından bunun da ispatı mümkün olmamıştır. Bu nedenle davacının eksik teslim ve ayıp iddiaları kabul görmemiştir.Karış davaya gelince, her ne kadar davacının elden ödediği ve davacının kendi defterlerinde kayıtlı olan 75.000 TL davalının defterlerinde kayıtlı değilse de, bu 75.000 TL nin elden davalıya ödendiği tartışmasızdır. Davalı defterlerine işlememişse de, ödenmediği iddiasında bulunmamış; aksine, sözleşme bedeli olan 98,600 TL den 75.000TLnin düşülerek bakiye kalan 23.6000 TL nin ödenmesini talep ve dava etmiştir. Malların teslim edildiği, malların sözleşme bedelinin rayice uygun ve kadri maruf olduğu, kaldı ki sözleşmenin davacı tarafça da inkar edilmediği açık olduğundan, davacı bakiye kalan 23.600 TL yi ödemek zorundadır. Bu nedenle karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. .”gerekçesi ile,
A- ASIL DAVADA; 1-Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE; 2-Borçlu lehine kötü niyet tazminatına yer olmadığına;
B- KARŞI DAVADA; 1-Davalı karşı davacının davasının KABULÜNE; 23.600 TL’nin karşı dava tarihi olan 01/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı … şirketinden alınarak davalı-karşı davacı … şirketine verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı- karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı / karşı davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının yasa ve usule aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi dosyada mevcut bilirkişi raporları için “usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiştir.” hükmüyle dosyada mevcut bilirkişi raporlarını kararına dayanak yaptığı ve kararını da bu ölçüde oluşturduğunu, ancak dosyada mevcut raporlara yapmış oldukları haklı itirazları değerlendirmeye almayarak vermiş olduğu kararın gerek usul ve gerekse de esas bakımından eksik kalmasına yol açtığını, dosyadan alınmış raporlardan da görüleceği üzere hukukçu olmayan ve hukuki bilgileri bulunmayan bilirkişilerin hukuk sahasına girerek hukuki tespitlerde bulunması yasaya aykırı olduğunu ilk derece mahkemesi’nden defalarca talep etmelerine rağmen bilirkişi raporlarında tamamen bu yönde hukuki hükümler içeren tespitler yer almakta olduğunu, hal böyleyken işbu bilirkişi raporlarının dayanak yapıldığı İlk Derece Mahkemesi kararına itiraz edildiğini, İlk derece mahkemesi vermiş olduğu karardaki “Tarafların 27/01/2016 tarihinde yazılı bir alım satım sözleşmesi yaptığı sabitse de, taraflar arasında satılan makine ve malların nitelik, tür ve ayrıntılarını gösteren bir teknik şartname veya tutanak hazırlamadıkları da sabittir.” hükmü eksik ve hatalı olduğu, zira alınan makinelerin toplam değeri KDV. Dahil 23.600.-TL.olup ekspertiz yapma ihtiyacı doğmadığı, kaldı ki, alım satım akdinin ve dürüst ifanın şartları arasında teknik ekspertiz raporu alınması olmadığı gibi şartname hazırlanmadığına hükmeden ilk derece mahkemesi mevcut alışverişin evsafını da göz ardı ettiğini, zira, şartname hazırlayacak ya da ihaleye çıkılacak bir fabrika satışı değil nihayetinde bir kısım makinenin satın alınması söz konusu olduğu ve hal böyleyken ilk derece mahkemesinin bu hükmü tarafımızca kabul edilmemekte olduğunu, İlk derece mahkemesi vermiş olduğu karardaki “makinaların ayrıntıları tespit edilemediğinden, davalının sözleşmeye uygun olmayan makinayı teslim ettiğini davacının ispatlaması gerekir” hükmü eksik ve hatalı olduğu, zira bilindiği üzere müvekkili şirket davacı karşı davalı ile; 2 Adet 100 lük agromel ve panolar,1 Adet tekneli helezon,1 Adet 140 lık granül makine ve panoları,1 Adet yan beslemesi ve sürücüsü,1 Adet ön su havuzu,1 Adet kesmesi,1 Adet silo,1 Adet son taşıyıcı helezon satışı konusunda anlaştığı ve anlaşılan bedeli de 75.000,00.-TL.olarak davacı karşı davalıya avans mahiyetinde olmak üzere, peşinen 02.02.2016 tarihinde makbuz karşılığında nakit olarak ödemiş ve edimini yerine getirdiği, ancak, davalı karşı davacı şirket bu makine ve teçhizattan yalnızca 2 Adet 100 lük agromel ve panolar ile 1 Adet 140 lık granül makine ve panolarını teslim edebildiği, 140 lık olması gereken makinelerden biri 130 luk çıktığı, bunun dışında hiçbir makine , teçhizat ve ekipman teslim edilmediği, 2 Adet 100 lük agromel ve panolar, 1 Adet 140 lık granül(130 luk çıkmıştır) makine dışında teslimi yapılan bir şey var ise bunun ispat yükümlülüğü davalı karşı davacı üzerinde olduğu, dosya içeriğinde sunulu herhangi bir belge bulunmamakta olduğu, ayrıca, mevcut ihtilafta ispat külfetini tersine çeviren bir husus da bulunmadığını, hal böyle iken, gerekçeli kararda teslim edilmeyen makinelerin teslim edilmediğinin ispatının müvekkili şirketten istenmesi Türk Borçlar Kanunu’na, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na ve ispat kurallarına aykırı olup işbu hükme şiddetle itiraz etmekte olduğu, zira teslim edilmeyen ekipmanı teslim ettiğini iddia eden taraf davalı karşı davacı taraf olup teslime ilişkin ispat yükümlülüğü de bizatihi davalı karşı davacı taraf üzerinde olduğu, bu yasa ve usule aykırı hüküm ile, kararın sıhhatine gölge düşürdüğünü, İlk derece mahkemesi vermiş olduğu karardaki “6 adet ekipmanın teslim edildiğini gösterir yazılı bir delil yoktur. Ancak, gerek 10/10/2017 tarihli rapor, gerek 26/02/2018 tarihli raporda belirtildiği gibi, 2 adet agromel ve 1 adet granül makinasının çalışması için diğer 6 adet ekipmanın olması şarttır. Bu 6 adet ekipman olmadan diğer makinaların çalışması ve arıza vermesi mümkün değildir.Davacı, 6 adet ekipmanın teslim edilmediğini ileri sürmüş, ancak bu kez de üretimi nasıl sağladığını açıklamamıştır. Yani davacı, bu 6 adet ekipmanı bir şekilde temin ettiğini, dışarıdan sağladıysa buna dair makbuz ve faturalarını vs sunması gerekirken sunamamıştır.” hükmünün eksik ve hatalı olduğunu, Yukarıda gerekçeleriyle de açıkladıkları şekilde teslimi yapılan bir şey var ise bunun ispat yükümlülüğü davalı karşı davacı üzerinde olduğu, dosya içeriğinde karşı tarafça sunulu herhangi bir belge bulunmadığı, ayrıca, mevcut ihtilafta ispat külfetini tersine çeviren bir husus da bulunmadığı, bu nedenle müvekkili şirket makineleri nasıl çalıştırdığına dair hiçbir belge sunmak zorunda olmadığı gibi herhangi bir beyanda bulunmak zorunda da olmadığını, ancak, makinelerin nasıl geçici çalıştırıldığı ve müvekkil şirketin çektiği zahmet ilk derece mahkemesine sunulu dilekçelerinde de belirtildiğini, belirtilen ilgili fatura ve belgeler dava dosyasında mevcut olduğunu, -1 ad. Taşıyıcı helezon,satın alındı (taşıyıcı helezon 12/02/2016 fatura) -1 ad. Silo, seri üretime geçilememesi nedeniyle zorunlu olmadığı için yeniden alınıp masraf yapılmak istenmedi. -1ad.Ön havuz, metal malzemeleri alıp kendimiz imal ettik (sac ve profil demir.03/02/2016 faturası) -1 ad. Kesme, satın alındı (granül kesme 20-08-16 faturası) -1 ad. Yan besleme, yenisi pahalı ve üretim süresi uzun olduğu için makine tam çalışmadan satın alınmadığı, kiracısı olunan … Aş’nin kullanmadığı yedek geri dönüşüm makinasından alınıp makina çalıştırmak istendiğini, makine sağlıklı çalışsaydı satın alınması gerektiğini, makine çalışmayınca yenisinin alınmadığını,Görüldüğü üzere, ikinci el olarak ve eksik teslim edilen ancak neredeyse hurda çıkan makineleri ayağa kaldırmak için hayli çaba ve masraf sarf edilmiş ancak çabalar boşa gittiğini, hal böyleyken ilk derece mahkemesinin böyle bir hükümde bulunmasına taraflarınca itiraz edilmekte olduğunu, İlk derece mahkemesi vermiş olduğu karardaki “Yine davacı tarafından 02/02/2016 tarihli teslimden sonra 01/04/2016tarihli ihtarnamede, davacı 6 adet ekipmanın teslim edilmediğinden bahsetmemiştir, sadece 140 mm yerine 130 mmlik makine verildiğini, malların ayıplı olduğunu, para iadesi gerektiğini ihtar etmiştir. Ayrıca, davacı Makina Mühendisleri odasından inceleme yaptırmış, 13/11/2017 tarihli raporda, inceleme yapan bilirkişi, davacının teslim edilmediğini ileri sürdüğü ekipmanlarla ilgili (görmeden veya görerek) bir değerlendirmede bulunmuştur. Tüm bu hususlar nazara alındığında, mahkememizce de ihtilaflı 6 adetekipmanın diğer makinalarla birlikte, sevk irsaliyesinde yazmasa bile, teslim edildiğini kabul etmek gerekmiştir.” hükmü eksik ve hatalı olduğu, zira Beyoğlu …Noterliği’nin 01/04/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde, 2 adet agromel ve ile bir adet granül makinesi dışında başka makinenin bundan böyle istenmediğinin belirtildiği, 2 adet agromel ve ile bir adet granül makinesi dışında başka makinenin dışında bir makinenin teslim alındığı da belirtilmediği, kaldı ki, dava dilekçesinde ve diğer dilekçelerinde 6 adet makinenin teslim edilmediği açıkça belirtildiği, ayrıca, teslim edilen makineler 02/02/2016 tarih, … sıra nolu fatura, 02/02/2016 tarih, … sıra nolu irsaliye ile belirli olduğu, bunun dışında makine teslim edilmişse bunu somut deliller ile ispat külfeti ile davalı karşı davacı şirket üzerinde olduğu, hal böyleyken ilk derece mahkemesi’nin işbu hükmü de maalesef hukuki dayanaktan yoksun olup eksik ve hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararda ayıplı mala ilişkin vermiş olduğu hükümlerin tamamına itiraz ettiklerini, zira Makinelerin ayıplarının tespiti için belirli bir süre gerekmekte olduğu, mevcut durumda, müvekkili şirket teslim edilmeyen makineler nedeniyle bir süre bekletildiği, ancak makineler teslim edilmediğini, daha sonra bu eksikleri kendi imkanlarınca geçici olarak gidermeye çalışmış ancak makineler ayıplı olduğundan sürekli arıza vermiş neredeyse hiç çalışmadığı, bu süreç iki ay sürdüğü ve daha sonra müvekkili şirket karşı tarafa ihtarname gönderdiği ve akabinde müvekkili şirketin, davalı karşı davacı tarafın satış kültürünü acı bir şekilde test edince makinelerin geri alınmayacağını idrak ettiğini, bu nedenle makinelerin iadesini talep etmediği, öncelikle, teslim edilmeyen makineler nedeniyle ödediği avansı kurtarmanın derdine düşmüş ve makinelerin iade alınmasını talep ederse avansı da kurtaramayacağını anladığını, kaldı ki, müvekkili şirket tarafından davalı karşı davacı tarafa gönderilen ihtarnamede, yasal haklar ile ayıplar nedeniyle uğranılan dolaylı ve doğrudan zararların talep hakkı, saklı tutulduğunu, Bunun yanı sıra makine ekipmanı eksiksiz teslim edilmiş olsa idi ancak o zaman çalıştırılıp test edilebilir olduğunu, ancak, mevcut durumda müvekkil şirketin davalı karşı tarafça bir süre oyalandığı ve eksik makineler tamamlanmadığını,tamamlanmayacağını anlayan müvekkil şirketin bu kez yukarıda açıklandığı üzere kendi imkanları ile geçici olarak çalıştırmayı denediğini, bu nedenle mevcut durum için 1 hafta son derece yetersiz olduğunu, İlk derece mahkemesinin karşı dava açısından varmış olduğu hükmün kabulü tarafımızca mümkün olduğunu, zira davalı karşı davacı tarafın ticari defterlerinde , kısmen teslim edilen makinelere ilişkin fatura 23.600 TL olarak yazılmış ve bunun dışında herhangi bir fatura yazılmadığı, bu bağlayıcı kayıt ile birlikte, 23.600 TL. miktarlı faturada yer alan makineler dışında müvekkili şirkete teslimi yapılan herhangi bir makine bulunmadığı ikrar edilerek ispatlandığını, kaldı ki, bu makinelerin fiyatı davalı karşı davacı tarafça düzenlenen faturada da kdv dahil 23.600.-TL. olarak belirtildiğini ve defterlerine de işlenerek ikrar edildiğini, HMK’nin 187/2. nci maddesinde “… ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. ” denilmekte olduğu, ikrar kurumu, niteliği gereği uyuşmazlığı çözmekte olduğu, ikrar edilen vakıa artık çekişmeli olmaktan çıkmakta olduğu ve bu vakıa ile ilgili delil gösterilmesine ve bu hususun ayrıca ispat edilmesine gerek bulunmakta olduğu, ikrar tek taraflı usuli bir işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanı olduğu, bunun için ayrıca mahkemenin kararına veya karşı tarafın kabulüne olmadığını, Ayrıca, davalı karşı davacı taraf TTK. hükümleri uyarınca kurulmuş bir şirket olup her türlü işleminde basiretli davranması TTK.m.18/2 hükmü gereği olduğunu, hata ,hile yada ikraha ilişkin bir ilk itirazda bugüne kadar öne sürülmediği, davalı karşı tarafın ikrarında olan ve artık tartışmasız olan bir hususun kararda göz ardı edilmesi ve makinelerin çok çok üstünde bir fiyat belirlenerek alacaklı olan müvekkili şirketin bir de borçlu olduğuna hükmedilmesi hukuki olmadığını, görüldüğü üzere, kararda sürekli olarak müvekkili şirket aleyhine kanaat ve tespitler yer almakta olduğu, davalının ikrar ettiği husus dahi kararda dikkate alınmadığı, Ticari defterler bu hususta kendilerini bağlayıcı delil teşkil ettiği, davalı şirket, makbuz karşılığında almış olduğu 75.000 TL.yi ise ticari defterlerine işlemeyerek üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, oysa, 75.000.-Tl.nin davalı karşı tarafça tahsil edildiği bilirkişi raporunda sabit olduğu, teslim almış olduğu ödemeyi usulüne uygun olarak kayıtlarına işlemesi gereken davalı karşı davacı şirket bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, hal böyleyken varsayımlara dayanarak davalı karşı davacı tarafın bir de alacaklı çıkarılması ticari defterlerdeki kayıtlar karşısında hukuki olmadığı ve taraflarınca işbu hükme de itiraz edilmekte olduğunu, Dava yönünden en önemli belge 21.07.2016 tarihli protokol olup bu protokolün aslının dosyaya celp edilmesi hayati önem arz ettiğini, zira ,davalı karşı davacı tarafça sunulan 21.07.2016 tarihli sözleşme sureti üzerinde bazı karalamalar ve sonradan eklemeler görüldüğü, kaldı ki,makinelerin değeri 23.600.-TL.olarak belirlendiği ve altı imzalanarak kapatıldığı, alttaki ibareler sonradan eklenmiş olup tahrifat yapıldığını, bu hususların mahkemede ve raporda incelenmediğini, Aslı dahi görülmeden sureti üzerinden bir protokolün geçerli kabul edilmesi, teknik değil hukuki bir tespit olduğu, hukukçu olmayan ve hukuki bilgileri bulunmayan bilirkişilerin hukuk sahasına girerek hukuki tespitlerde bulunması ve bu tespitlerin de karara dayanak kılınması yasaya aykırı olduğu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davacı karşı davalı oldukları davanın kabulüne ve davalı karşı davacının davasının reddine, aksi halde hem asıl hem de karşı davaya ilişkin kararın bozularak yeniden yargılama yapılmak, yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere dosyanın hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar tehir-i icra kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı davacı tarafça ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, avans olarak verildiği iddia edilen alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olduğu, karşı dava ise, fatura alacağından kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile asıl davanın reddine ve karşı davanın kabulü ile 23.600 TL’nin karşı dava tarihi olan 01/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı … şirketinden alınarak davalı-karşı davacı … şirketine verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı- karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece asıl dava ve karşı dava yönünden verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı-karşı davalı vekilinin İlk derece mahkemesinin dosyada mevcut bilirkişi raporlarını kararına dayanak yaptığı ve kararını da bu ölçüde oluşturduğunu, ancak dosyada mevcut raporlara yapmış oldukları haklı itirazları değerlendirmeye almayarak vermiş olduğu kararın gerek usul ve gerekse de esas bakımından eksik kalmasına yol açtığını, teslimi yapılan bir şey var ise bunun ispat yükümlülüğünün davalı karşı davacı üzerinde olduğu, dosya içeriğinde karşı tarafça sunulu herhangi bir belge bulunmadığı, ayrıca, mevcut ihtilafta ispat külfetini tersine çeviren bir husus da bulunmadığı, bu nedenle müvekkili şirket makineleri nasıl çalıştırdığına dair hiçbir belge sunmak zorunda olmadığı gibi herhangi bir beyanda bulunmak zorunda da olmadığını, ancak, makinelerin nasıl geçici çalıştırıldığı ve müvekkil şirketin çektiği zahmet ilk derece mahkemesine sunulu dilekçelerinde de belirtildiğini, belirtilen ilgili fatura ve belgeler dava dosyasında mevcut olduğunu ve bu belgelerin değerlendirilmediğine ve dava yönünden en önemli belge 21.07.2016 tarihli protokol olup bu protokolün aslının dosyaya celp edilmesi hayati önem arz ettiğine, yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde,27/01/2016 tarihli sözleşme ile 2 adet 100 lük agromel ve panolar , 1 adet tekneli helezon, 1 adet 140’lık granül makine ve panoları, 1 adet yan beslemesi ve sürücüsü 1 adet ön su havuzu 1 adet kesmesi vs. Makine ve teçhizatın davalı şirket tarafından davacı şirkete 75.000 TL bedel ile satılması hususunda anlaşıldığını, davacı şirketin sözleşme bedelini avans mahiyetinde olmak üzere peşinen 02/02/2016 tarihinde nakit olarak ödediğini, davalının bazı makine ve teçhizatları teslim etmediğini, teslim edilmeyen malların bedeli olan 51.400 TL ‘nin ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını beyan etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili , asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde, taraflar arasında adi yazılı olarak düzenlenen sözleşmede 1 adet plastik granül makinesi ile 2 adet plastik agromel makinesinin toplam 98.600 TL alım satım bedeline anlaştığını davacının yüksek KDV ödememek istemesi ve talebi üzerine 23.600 TL bedelden makinelerin fatura edileceğini fatura bedelinin ise banka kanalı ile ödeneceğini bakiye 75.000 TL ‘nin ise davacı tarafından elden ödeneceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, davacının 23.600 TL ‘yi ödemekten kaçınmak için 75.000 TL’nin avans ödemesi olduğunu iddia ettiğini , iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalının davacıdan 23.600 TL alacağının olduğunu beyan edip 27/01/2016 tarihli sözleşme fotokopisini dosyaya ibraz ettiği görülmüştür. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde ve karşı davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde, sözleşmede belirtilen makine ve teçhizattan yalnızca 2 adet 100’lük agromel ve panolar ile 1 adet 140’lık granül makina ve panoların teslim edildiğini, geri kalan makinaların tesliminin yapılmadığını, teslim edildiğine dair ispat külfetinin davalı-karşı davacıda olduğunu beyan etmiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, davalı-karşı davacı tarafından sözleşmeye konu makinaların tamamını davacı-karşı davalıya tesliminin usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. 6098 sayılı TBK’nun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenen satış sözleşmesinde, satıcının mal teslimini kanıtlaması gerekir. Dosyaya davacı tarafın aldığını kabul ettiği makinalara ait 02/02/2016 tarihli fatura ve aynı faturaya ait sevk irsaliyesinin ibraz edildiği, sözleşmedeki diğer makinaların teslim edildiğine dair davalı-karşı davacı tarafından fatura ve sevk irsaliyesinin ibraz edilmediği, tarafların ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi sonucu düzenlenen rapora görede her iki tarafın ticari defterlerinde de 02/02/2016 tarihli fatura dışında başka bir fatura kaydının olmadığı görülmüştür. Mahkemece gerekçeli kararda, 02/02/2016 tarihinde 2 adet agromel makinası, 1 adet granül makinası ve panoları sevk irsaliyesi ile teslim edilmiş, aynı tarihte 23.600 TL lik fatura düzenlenmiş, … şirketi tarafından …’e fatura teslim edilmiştir. Sevk irsaliyesinde davaya konu teslimi yapılmadığı ileri sürülen 6 adet makine ve ekipman yoktur. Diğer bir ifadeyle bu 6 adet ekipmanın teslim edildiğini gösterir yazılı bir delil yoktur. Ancak, gerek 10/10/2017 tarihli rapor, gerek 26/02/2018 tarihli raporda belirtildiği gibi, 2 adet agromel ve 1 adet granül makinasının çalışması için diğer 6 adet ekipmanın olması şarttır. Bu 6 adet ekipman olmadan diğer makinaların çalışması ve arıza vermesi mümkün değildir. Davacı, 6 adet ekipmanın teslim edilmediğini ileri sürmüş, ancak bu kez de üretimi nasıl sağladığını açıklamamıştır. Yani davacı, bu 6 adet ekipmanı bir şekilde temin ettiğini, dışarıdan sağladıysa buna dair makbuz ve faturalarını vs sunması gerekirken sunamamıştır. Yine davacı tarafından 02/02/2016 tarihli teslimden sonra 01/04/2016 tarihli ihtarnamede, davacı 6 adet ekipmanın teslim edilmediğinden bahsetmemiştir, sadece 140 mm yerine 130 mmlik makine verildiğini, malların ayıplı olduğunu, para iadesi gerektiğini ihtar ettiğini belirtip yukarıdaki şekilde karar verilmiş isede, Davacı-karşı davalı vekili mahkemece alınan 10/10/2017 tarihli rapora karşı verdiği beyan ve itiraz dilekçesinde; makinaların ne şekilde kullanıldığı ve teslim edilmeyen makinaların nasıl temin edildiğine yönelik beyanda bulunulup beyanında belirttiği makinalara ait başka firmalardan satın alındığına dair fatura suretleri sunulduğu halde mahkemece alınan 26/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacı itirazlarının ve davacı tarafça sunulan faturaların incelenmediği ve değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen faturalar ve davacının bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesindeki itirazlar da değerlendirilerek ve davacı tarafından sunulan belge ve faturalar davacının ticari defterleri ile karşılaştırma yapılmak suretiyle bu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturaya konu makinaların davacının teslim almadığını belirttiği makinalarla uyumlu olup olmadığı bilirkişilere tespit ettirilmek suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınıp sonucuna göre davacının takip tarihi itibariyle bir alacağının olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken, dosyadaki davacı tarafça sunulan faturalar değerlendirilmeden asıl davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacı -karşı davalı vekili, dosyaya ibraz edilen sözleşmenin bedelinin 23.600TL. olduğunu, 75.000 TL. nin elden ödeneceği sözleşmenin altına sonradan karşı tarafça eklendiğini, karşı tarafın sözleşme aslını ibraz etmesini istiyoruz şeklinde beyanda bulunarak ibraz edilen sözleşme fotokopisindeki içeriği kabul etmediklerini beyan ettiği halde mahkemece 27/03/2018 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince, gelinen aşama itibariyle davacı vekilinin sözleşme aslının getirtilmesi talebinin reddine karar verildiği ve itirazın ret gerekçesinin ara kararda ve gerekçeli kararda açıklanmadığı anlaşılmıştır. HMK’nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle; ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı / karşı davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih ve 2016/835 Esas – 2018/295 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 196,20. TL (98,10.TL + 98,10. TL) istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 438,93.TL (403,03. TL + 35,90. TL) istinaf karar harcının talep halinde davacı / karşı davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.