Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2483
KARAR NO: 2020/100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 06/03/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/466 Esas – 2019/332 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkilleri hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, davalı bankadan takipte talep edilen faiz tutarı ve oranının (%40) fahiş olduğunu, ilamsız takip yolu ile başlatılan takibin tedbiren durdurulmasına ve yapılacak yargılama sonrasında da takipte talep edilen hukuka aykırı faizin kaldırılarak, kanuna uygun faiz oranının tespitinin yapılmasına ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın huzurdaki davayı ikame etmekte hiçbir hukuki yararının bulanmadığını, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 06/03/2019 tarih ve 2018/466 Esas – 2019/332 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacılar tarafından davalı banka tarafından aleyhlerine başlatılan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin icra takibindeki faiz oranın kanuna uygun şekilde tespiti istemiyle eldeki dava açılmış ise de, borçlu davacılar tarafından dava konusu icra takibine sundukları itiraz dilekçesi borca, faiz, faiz oranına itiraz etmeleri üzerine takibin durduğu ve alacaklı banka tarafından itirazın iptali davası açılmakla davanın İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 esas sayılı dosyası ile derdest olduğu, davacılar tarafından söz konusu takipteki faiz oranı davamıza konu edilmiş ise de takipteki faiz oranının takibe itiraz sonrası takibin durması üzerine açılan itirazın iptali davasında değerlendirilmesi gerektiği ve o davanın konusu olduğu açık olup, söz konusu taraflar arasındaki İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 esas sayılı dosyanın mahkememiz dosyasından daha önce 01/12/2017 tarihinde açıldığı ve halen derdest olduğu sabit olduğundan davacılar tarafından mahkememize acılan davanın aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile; Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-ı maddesi gereğince “aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılmasının gerektiğini, Kararın eksik inceleme ile oluşturulduğunu, kabul edilmesinin mümkün olmadığını, İcra takibine yapılan takip sonrası takibin durması sadece takip hukuku ile ilgili olduğunu, davacı müvekkillerinin maddi hukuk anlamında borcun kesin olarak ortadan kaldırılmasını ve takip talebinde talep edilen faizlerin tespitini isteme hakkının bulunduğunu, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığını kabul etmenin mümkün olmadığını, dosyada mübrez ekte tekrar sunulan Yüksek Yargıtay kararlarında ve HGK’ ında ileri sürülen görüş de bu yönde olduğunu, ( Yargıtay 13. HD 19/10/2009 T. 2009/5267 E. – 2009/11668 K. – Yargıtay 19 HD 1995/1811 E. 1995/1654 K. 27/02/1995 T.) Davada hukuki yararın olduğunu, davalı tarafından takipte talep edilen faiz tutarı fahiş olup davacılar tarafından kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı tarafça takip talebinde talep edilen temerrüt faizi (takip öncesi ve takip sonrası işletilen) kanuna aykırı olduğunu, bu aykırılığın ve kanuna uygun faiz oranının tespiti gerektiğini, yerel mahkemece hukuki nitelikleri ayrı ve davacılar yönünden yararı bulunduğu gözetilerek, davaların birleştirilerek, birlikte yargılamanın yürütülmesinin gerekliliği düşünülmeden, eksik inceleme ve araştırma ile oluşturulan kararın hukuka açıkça aykırı olduğunu, kararın istinaf incelemesi sonunda kaldırılmasının gerektiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararın HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kaldırılmasına, işbu karar verilmediği takdirde HMK 353/1-b2 gereğince, gerekli incelemeler yapıldıktan, deliller toplandıktan sonra esas hakkında yeniden karar verilerek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı şirketin asıl borçlu, davacı …’nun müteselsil kefil olarak davalı banka ile imzaladığı GKS.’den kaynaklı alacağın tahsili için davalı bankanın İstanbul … İcra İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde talep edilen faiz tutarı ve oranının fahiş olduğu belirtilerek kanuna uygun faiz oranının tespiti talepli menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacı tarafça açılan davanın, HMK 114/1-ı maddesi gereğince “aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasınının uyap kayıtları incelendiğinde; davalı alacaklı banka tarafından davacı borçlular aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV alacağına ilişkin başlatılan icra takibinde borçlular tarafından borcun tamamına, asıl alacağa, faize, faiz oranına ve değir tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve alacaklı davalı banka tarafından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 Esas sayılı dava dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 Esas sayılı dava dosyasının uyap kayıtları incelendiğinde; dosyanın davalısı alacaklı banka tarafından dosyanın davacıları … A.Ş. ve … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında genel kredi sözleşmesinden kaynaklı asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV alacağına ilişkin başlatılan icra takibinde borçlular tarafından borcun tamamına, asıl alacağa, faize, faiz oranına ve değir tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına kararına karşı alacaklı banka tarafından açılan itirazın iptaline karar verilmesine yönelik dava olduğu ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Dava şartları mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir. Derdestlik 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması,birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 esas sayılı dosyasının tarafları ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/466 Esas sayılı dosyasının tarafları aynı olsa da dava konusunun tamamen aynı olmadığı,bu nedenle derdestlik şartlarının oluşmadığı ancak davacıların somut davada ileri sürdükleri faiz tutarı ve oranının fahiş olduğu belirtilerek kanuna uygun faiz oranının tespiti talebi davacı borçlular İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına verdikleri itiraz dilekçesinde de ileri sürülmekle, işlemiş faiz miktarı, faiz oranı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1041 Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında değerlendirileceğinden davacıların itiraz ettikleri konuda menfi tespit davası açmakta hukuki yararları olmadığından İDM. davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK 114/1-h, 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp bu nedenle davacılar vekilinin istinaf sebebi kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK 114/1-h, 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacıların istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06/03/2019 tarih ve 2018/466 Esas – 2019/332 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 1-Davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK.114/1-h,115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2- Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gerekli 54,40 TL harçdan davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Bakiye gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 121,30’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40’arTL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine, 8-Davacılar tarafından sarf edilen 242,60.TL (121,30.TL +121,30 TL) istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-geliş masrafı 47,00.TL ( 23,50.TL +23,50.TL) olmak üzere toplam: 238,60TL’ nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 9-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/01/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.