Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/247 E. 2020/1367 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/247
KARAR NO: 2020/1367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/869 Esas – 2018/672 Karar
DAVA: Alacak
BİRLEŞEN İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2017/336 ESAS 2017/320 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirketin, … markası kimliği altında faaliyet gösteren akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, davalı … Ltd. ile müvekkili arasında 14.04.2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşmeler ile davalı şirketin müvekkilinin 10.08.2015 tarihine kadar bayisi olmasının sağlandığını ve davalıya bayilik hakkı tanındığını, bayi ile 14.04.2014 tarihli ariyet sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmenin ekinde belirlenen emtiaların da bayilik ilişkisinin sürdürülmesi için davalı bayiye ariyet olarak teslim edildiğini, davalı şirket ile imzalanan 14.04.2014 tarihli satış taahhütnamesinde, davalı şirketin her sözleşme yılında asgari 700 m3 ürün satmayı, taahhüde aykırı davranılması halinde eksik kalan her m3 için 60 USD ceza-i şart ödemeyi kabul ettiğini, davalının ise sözleşmenin kurulması anından sözleşmenin sona ereceği süreye değin 600 m3 ürün satışı gerçekleştirdiğini, taahhüt edildiği halde satılamayan ürün miktarının 323 m3 olduğunu, davalıya gönderilen İstanbul …Noterliğinin 24.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde, bayilik sözleşmeleri ve satış taahhütnamelerine aykırı davranıldığı, bu aykırılığın giderilmesi aksi durumda ceza-i şart uygulanacağının bildirildğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, sözleşmenin devamı müddetince de taahhütlerine uymadığını, davalının müvekkiline gönderdiği Fethiye …Noterliğinin 31.0.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin süresi sonunda yenilenmeyeceğini bildirdiğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sözleşmenin sona erdiği tarihi itibari ile, 10.08.2015 tarihinde son bulduğunu belirterek, davalının taahhüdüne aykırı davranışı nedeni ile 19.800 USD ceza bedelinin davalılardan dava tarihinden işleyecek akdi faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; yetki itirazında bulunduklarını, davanın görüleceği Mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatı ile Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranışı olmadığını, sözleşme ile ilgili tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, koşulları bulunmayan davanın reddi gerektiğini, 14.04.2014 tarihli satış taahhütnamesi ile cezai şart ve oranının geçersiz olduğunu, sözleşmenin, fesihle değil süre bitiminde kendiliğinden sona erdiğini, bayilere matbu olarak imzalatılan protokole parantez içinde koyu olarak intifa süresince denilmek sureti ile tüm sözleşme süresince 700 m3 satış yapılması gerektiğini, karşı tarafın buna rağmen yıllık 700 m3 imiş gibi talepte bulunduğunu, müvekkkili … yönünden cezai şart talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Asıl dava ile birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/336 Esas sayılı dosyasında; davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile; müvekkillerinin birleşen davanın davalısı şirkete …’a ait 22.05.2014 tanzim tarihli ve 200.000 TL bedelli teminat mektubu verdiğini, 10.08.2015 tarihi itibariyle intifa hakkı süresinin ve bayilik sözleşmesinin sona erdiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen cari hesapta akaryakıt alımından ve sözleşmeden kaynaklanan müvekkilinin borcunun bulunmadığının bildirildiğini, teminat mektubunun iadesi için davalı tarafa ihtarname gönderildiğini, ancak teminat mektubunun iade edilmediğini, müvekkili şirketin hiç bir borcunun bulunmadığını belirterek teminatın paraya çevrilmesi koşullarının oluşmadığının ve müvekkili şirketin karşı tarafa hiç bir borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarih ve 2015/869 Esas – 2018/672 Karar sayılı kararı ile; ” Asıl dava cezai şart alacağı davası, birleşen dava ise menfi tespit davasıdır. Tarafların tüm delilleri toplanmış, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler sundukları rapor ve ek raporda; Davalı ile davacı arasında 14.04.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmenin 10.08.2015 tarihinde sona erdiğini, 14.04.2014 tarihli satış taahhütnamesinde davalı şirket her sözleşme yılında asgari 700 m3 ürün satmayı taahhüt ettiğini, taahhüde aykırı davranılması halinde eksik kalan her m3 için 60 USD ceza-ı şart ödemeyi kabul ettiğini, davalının bu sürede 600 m3 ürün satışı yaptığı satılamayan ürün miktarının 323 m3 olduğunu, Davalıya gönderilen İstanbul …Noterliğinin 24.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde, bayilik sözleşmeleri ve satış taahhütnamelerine aykırı davranıldığının ihtar edildiğini, Davalının göndermiş olduğu Fethiye … Noterliğinin 31.07.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin süresi sonunda yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, Sözleşmenin 10.08.2015 tarihinde sona erdiğini, Davalının davacıya alım taahhüdüne aykırı davranılması nedeni ile eksik kalan her m3 için 60 USD ceza-i şart ödemeyi kabul ettiğini ve Davalının sözleşme süresince satamadığı 330 m3 karşılığı ceza şartı olarak toplam 19.800 USD cezai şartı davacı tarafa ödemek durumunda olduğunu belirtmişlerdir.Mahkememizce toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 14.04.2014 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 10.08.2015 tarihinde sona erdiği, 14.04.2014 tarihli satış taahhütnamesinde davalı şirketin her sözleşme yılında asgari 700 m3 ürün satmayı taahhüt ettiği, aksi halde eksik kalan her m3 için 60 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, satış taahhütnamesinde davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, davalı …’ un şahıs olarak isim ve imzasının bulunmadığı, bu nedenle davalı …’un şahsi olarak cezai şarttan sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından bu davalı hakkındaki davanın reddine, davalı şirket açısından sözleşme süresi boyunca 330 m3 eksik ürün sattığı anlaşıldığından her m3 60 USD den toplam 19.800 USD cezai şart tazminatı ödemek zorunda olduğu anlaşıldığından davalı şirket hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı şirket ile davacı … teminatın paraya çevrilmesinin koşullarının oluşmadığının ve davacı şirketin karşı tarafa hiç bir borcu olmadığının tespitini talep ettiği, asıl davada yapılan yargılama sonucunda asıl davanın davacısı … A.Ş’nin sözleşme ve satış taahhütnamesi çerçevesinde davalı şirketten 19.800 USD cezai şart alacağı bulunduğu anlaşıldığından davalı şirketin teminatın parayı çevrilmesi koşullarının oluşmadığının ve karşı tarafa borçlu olmadığının tespiti talebi yerinde görülmediğinden birleşen davanın reddine karar verilmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-Asıl davada; a) Davalı … aleyhine açılan davanın reddine, b)Davalı … Ltd.Şti. hakkında açılan davanın kabulü ile, 19.800 USD nin merkez bankası avans faiz oranına 20 puan eklenmesi suretiyle tespit edilecek faizi ile birlikte Davalı … Ltd.Şti.den tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Birleşen davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı/ birleşen dosyada davalı vekili ile davalılar/ birleşen dosyada davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ birleşen dosyada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalılar arasında 4/04/2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, 14/04/2014 tarihli Bayilik Protokolü ve 14/04/2014 tarihli Satış Taahhütnamesi akdedildiğini, diğer davalı …’ un ise, imzalanan Bayilik Sözleşmesi ve Bayilik Protokolünün GARANTÖRÜ olduğunu, İlk derece mahkemesince, davalı … yönünden 14.04.2014 tarihli satış taahütnamesinde imzasının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, satış taahhütnamesinde yazılı detayların, davalı …’ in imzasının olduğu bayilik sözleşmesi ve bayilik protokolünde de yer aldığını, 14.04.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesinde;
X-) CEZAİ ŞART: Madde 47: Bayinin bu sözleşme hükümlerine veya bu sözleşmeye ek olarak imzalanan ve hukuki sonuç doğuran sözleşme eklerindeki (protokol, taahhütname, zeyilname, ek sözleşme gibi) hükümlere ve/veya TC mevzuatının istasyonlu akaryakıt bayilerine yüklemiş olduğu yükümlülüklere aykırı davranışı sebebiyle sözleşmenin … tarafından feshi halinde veya Bayinin …in rıza ve izni olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı fesih etmesi ve/veya başka bir dağıtım şirketinin bayiliğini doğrudan veya dolaylı olarak alması halinde Bayi, … ile aralarında kararlaştırılacak ve sözleşme eki olarak belirlenen işlemlerde kaleme alınacak olan cezai şart tutarlarını, ihtarname keşidesine ve mahkeme kararı alınmasına gerek kalmaksızın ilk yazılı talep üzerine …’e ödeyeceğini beyan, kabul ve taahhüt eder.
XII-) GARANTÖRLÜK: Madde 48: BAYİ’nin iş bu sözleşmenin sonunda garantör olarak sözleşmeyi imzalayan kişi, sözleşmenin tümünü ve bu sözleşmeye ek olarak bayi tarafından imzalanmış ek sözleşmeleri okuduğunu, hükümlerin hepsini anladığını, bayinin iş bu sözleşme ve ekleri dolasıyla …e olan tüm taahhütlerini yerine getireceğini, borçlar kanunu ilgili maddesi gereği üçüncü şahsın fiilini taahhüt anlamında olmak üzere garantör sıfatı ile garanti ettiğini kabul, beyan ve taahhüt eder. 14.04.2014 tarihli Bayilik Protokolü,
3.1.5 SATIŞ YÜKÜMLÜLÜKLERİ: Bayi … ile yakın gelecekte fiilen başlayacağı akaryakıt bayilik ilişkisinde; 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunuda dikkate alınarak, bayilik sözleşmesinin devamı süresince; Yıllık şartı cezaya dayalı olarak en az 700 m3 /yıl (Yedi Yüz Metre Küp) (intifa bitimine kadar) … tarafından dağıtımı yaılan beyaz ürünü… …. alarak nihai tüketiciye Petrol Mevzuatının istasyonlu Akaryakıt bayileri için belirlediği kişi/kuruluşlara satmayı …’e karşı kabul, beyan ve taahhüt eder. İlgili maddeler ile davalı …’in, garantör sıfatı ile imzalamış olduğu bayilik sözleşmesi ve protokolü gereği kendilerine sunulan her şart ve koşuldan haberdar olduğunu, Borçlar Kanunu’nun ilgili “kefil/garantörün, alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlenmesi” şeklindeki en basit tanımı ile yasal olarak, ilgili cezai şartın ödenmesi hususunda müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, TBK ve TTK hükümleri uyarınca garantörün; alacaklıya sadece borçlunun borcunu ödeyeceğini temin etmekle kalmayacağını, bundan daha da ileriye giderek borçlunun borcunu ödemediği takdirde bizzat kendisinin de ifada bulunacağını taahhüt edeceğini, bu sebeple Bayilik Sözleşme ve Protokolünde ‘garantör’ sıfatı ile imzası bulunan ve protokolün ‘.. bu itibarla bayi/garantör, … yetkililerince kendilerine ibraz edilecek olan tip satış taahhütnamesini imza etmekle yükümlüdür.’ şeklindeki 3.1.5 son paragrafına rağmen, kötü niyetli bir şekilde taahhütnameyi imzalamamış olan davalı …’in sözleşme, protokol ve taahhütnamede yazılı yükümlülük ve cezai şartlardan, sadece taahhütnamede imzası olmaması nedeniyle sorumlu olmadığı gerekçe gösterilerek davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının ‘Asıl davada davalı … aleyhine açılan davanın reddine’ dair kısmının istinaf incelemesi neticesinde esas ve usul bakımından incelenerek kaldırılmasına, davanın … yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar/ birleşen dosyada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden; Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve eki niteliğindeki taahhütnamede müvekkili şirketin, davacıdan her yıl belli miktarda akaryakıt almayı taahhüt ettiği, taahhüt ettiği kadar ürünü almaması halinde ise yıllık cezai şart kararlaştırıldığı, müvekkili şirketin davacıdan 14.04.2014 sözleşme tarihinden, sözleşmenin sona erdiği 10.08.2015 tarihine kadar eksik ürün alındığı, iddia edilen ürün miktarınca her m3 için 60 USD cezai şart istediğinin anlaşıldığını, Emsal Yargıtay kararları uyarınca “davacı, yıllık ürün alım taahhüdüne uymaması nedeniyle davalılardan cezai şart talep etmesi mümkün ise de, davacının bu cezai şartı talep edebilmesi için cezai şartın oluştuğu yıldan sonraki yıllarda ürün verirken ihtirazi kayıt koyarak bu hakkını saklı tutması gerekir. (6098 sayılı TBK m.179/2; 818 sayılı mülga BK m.158/2). Dosya kapsamından, davacının 14.04.2014-14.04.2015 döneminden sonra herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin davalılara ürün vermeye devam ettiği anlaşıldığından, talep konusu dönem için müvekkillerinden cezai şart isteyemeyeceğini, ( T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2013/19-690 Karar: 2014/507 Karar Tarihi: 09.04.2014 T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas: 2013/6585 Karar: 2014/4148 Karar Tarihi: 03.03.2014 ) Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen cezai şart hükümlerinin, TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğunu, TBK.’ nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklının, ceza koşulunu isteyemeyeceğini, eğer alacaklı ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağını, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceğini, Örneğin; beş yıl süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’ nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için, takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiğini, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğunu, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesinin, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlı olduğunu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceğini, yine sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’ nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekeceğini, İddia edilen eksik alımın ihtilaf konusu yapılmadığını, çekince ileri sürülmediğini, davacı tarafından ifaya devam edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme süreli olarak belirlenmiş olup, taraflar arasındaki sözleşmenin 43. maddesi uyarınca sözleşme süresi 10.08.2015 tarihinde dolmakla, sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, müvekkili şirketin, sözleşmeyi yenilemek istememesi nedeniyle cezai şart ve teminat mektubunun paraya çevrilmesinin gündeme geldiğini, davacının eksik alımını ihtilaf konusu yapmayıp, işbu dava kapsamında gündeme getirmesinin TMK’ nun 2. maddesindeki objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, her iki tarafın da tacir olup, basiretli davranma yükümlülüğü göz önüne alındığında bu konuda davacının ihmali veya tecrübesizliğinin makul görülmeyeceği, davacının daha sözleşmenin başında davalı tarafından sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini fark ettiği halde eksik nitelikteki edayı kabule devam etmiş olmasının cezai şarttan feragat ettiği anlamına geldiğinin değerlendirilmemesi ve hatalı değerlendirme ile davacının davasının kabulüne karar verilmesinin usulsüz olduğunu, (TC Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas: 2016/2615 Karar: 2016/13007 ) Kararlaştırılan sözleşme, protokol ve taahhüt içeriğine göre de, cezai şart talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart talep edilebileceğinin düzenlendiğini, sözleşmenin fesihle değil süre bitiminde kendiliğinden sona erdiğini, cezai şart koşullarının bu yönüyle de oluşmadığını, Tüm sözleşme süresince toplam 700 m3 satış yapılmasının taraflar arasında kararlaştırılmış, bu maksatla bayilerle matbu olarak imzalatılan protokole parantez içinde koyu olarak intifa süresince denilmek suretiyle tüm sözleşme süresince 700 m3 satış yapılması gerektiğinin herhangi bir müeyyide belirtilmeksizin kararlaştırıldığını, buna rağmen yıllık 700m3 alım taahhüdü kararlaştırılmış gibi sadece davacı taraf iddiası dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlenmesi ve hüküm vermeye elverişsiz bilirkişi raporunun hükme dayanak yapılmasının usulsüz olduğunu, Öte yandan yabancı para cinsinden cezai şart alacağına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olup düzeltilmesi gerektiğini, Birleşen dosya yönünden; taraflar arasındaki sözleşmenin süresinin sona ermesi ve yenilenmemesi nedeniyle 10.08.2015 tarihi itibariyle son bulması ile davacı şirketin intifa hakkı süresi ve bayilik sözleşmesinin sona erdiğini, müvekkilin sözleşmenin sona ermesiyle, bu kez … Firması ile bayilik anlaşması yaptığını, lisansının EPDK da yayınlandığını, yine müvekkili şirketin dosyaya ibraz ettikleri belgelerden de 14.08.2015 tarihi itibariyle cari hesabının -0- olup, davacı tarafa akaryakıt alımından veya sözleşmeden kaynaklanan hiçbir borcu bulunmadığının görüleceğini, müvekkili şirketin, sözleşmeden doğan edimlerini de tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, ana davada talep edilen cezai şart alacağının da koşulları oluşmadığı gibi alacağın yargılamayı gerektirdiğini, bu durumda teminat mektubunun paraya çevrilmesi yönündeki talebin haksız olduğunu, teminat mektubunun iadesi hususunda davacı şirkete süresi içerisinde ihtarname de keşide edildiği halde, davacı birleşen dosya davalısının kötü niyetle teminat mektubu iade etmediğini, Birleşen dosya davalısının teminat mektubunun tamamını haksız olarak paraya çevirme girişiminde bulunduğunu, bu hususta müvekkiline ait bankaya ve müvekkiline yazı gönderdiğini, açılmış olan işbu dava neticesinde, verilen teminat mektubunun paraya çevrilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir ile ancak bu haksız davranışın önlenebildiğini, hal böyle iken müvekkilinin haklı olarak birleşen dosya ile ikame ettiği davanın kabulü gerekirken reddi yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup düzeltilmesi gerektiğini, Birleşen dosyadaki talepleri incelenmeden, müvekkilin sözleşme ve taahhüt nedeni ile borçlu olmadığı, edimini ifa ettiğine dair inceleme yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, Emsal Yargıtay kararları uyarınca, mahkemece bayilik sözleşmesi gereğince verilen dava konusu teminat senedinin teminat vasfının bayilik sözlemesi kapsamında devam edip etmediği yönünden bir inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, – Usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının bozulmasına ve mahkemesine iadesine, olmadığı takdirde kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı/ birleşen dosyada davalı vekili ek istinaf dilekçesinde özetle; 30.10.2018 tarihli istinaf gerekçelerine ek olarak; Yerel Mahkemece verilen kararın faize ilişkin kısmının; İlk derece mahkemesinin yazmış olduğu gerekçeli kararın UYAP’ tan takip edildiğini, gerekçeli karar kendilerine tebliğ edilmeden, 30.10.2018 tarihli dilekçelerinde yazılı istinaf sebepleri ile kararın istinaf edildiğini, gelinen aşamada ise, gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edildiği 08.11.2018 tarihinden sonra kararda yazılı alacaklar icraya konu edilirken, gerekçeli kararda faize hükmedilmiş olduğu ancak, fazi başlangıç tarihinin belirlenmediğinin fark edildiğini, Dava dilekçelerinin Netice-i Talep b bendinde ‘…. Dava tarihinden itibaren işletecek akdi faizi (avans faizine 20 puan eklenmesi suretiyle tespit edilecek faiz oranı) ile birlikte tahsilini’ talep ettiklerini, Ayrıca yargılama esnasında yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde; Kök rapor IV. Sonuç kısmı 2 nolu bendinde ‘…cezai şartı davacı tarafa ödemek durumunda olduğu, davacının dava tarihinden itibaren borçlarını tahsil tarihine kadar merkez bankası avans faiz oranına 20 puan eklenerek faiz talep edebileceği’ şeklinde tespit yapıldığını belirterek, – Ek istinaf taleplerinin kabulü ile, – 30.10.2018 tarihli istinaf gerekçelerine ek olarak; Yerel mahkemenin 2015/869 Es., 2018/672 Kr. sayılı, 02.10.2018 tarihli kararının 1b bendinde yazılı ‘…davanın kabulü ile 19.800-USD nin merkez bankası avans faiz oranına 20 puan eklenmesi suretiyle tespit edilecek faizi ile birlikte’ dair kısmında, dava dilekçelerinde yazılı olduğu ve bilirkişi incelemesinde tespit edildiği üzere faiz başlangıç tarihinin belirlenmemiş olması nedeni ile, ilgili kısmın istinaf incelemesi neticesinde ” DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN ” ifadesinin hükme eklenerek hükmün bu bölümünün düzeltilerek yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’ sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava; taraflar arasında yapılan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve ek sözleşmelerden kaynaklanan cezai şart alacağı, birleşen dava ise; menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 14.04.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi, 14/04/2014 tarihli Bayilik Protokolü, davacı ile davalı şirket arasında 14/04/2014 tarihli Satış Taahhütnamesi imzalandığı, sözleşmenin 10.08.2015 tarihinde sona erdiği, 14.04.2014 tarihli satış taahhütnamesinde davalı şirketin her sözleşme yılında asgari 700 m3 ürün satmayı taahhüt ettiği, aksi halde eksik kalan her m3 için 60 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, bilirkişi raporu ile davalı şirketin sözleşme süresi boyunca 330 m3 eksik ürün sattığı, her m3 için 60 USD den toplam 19.800 USD cezai şart tazminatı talep edilebileceğinin tespit edildiği, mahkemece de belirlenen bu miktar üzerinden ve davalı şirket yönünden asıl davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Asıl davada davacı/birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf ve ek istinaf başvurusu yönünden; Taraflar arasında yapılan 14.04.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve 14/04/2014 tarihli Bayilik Protokolünde davalı …’un garantör olduğu, ancak davacı ile davalı şirket arasında yapılan 14/04/2014 tarihli Satış Taahhütnamesinde davalı …’un imzasının bulunmadığı, adı geçen davalının imzasının bulunduğu Bayilik Sözleşmesinin Garantörlük başlıklı 49. maddesinde sorumluluk hükümleri düzenlenmiş ise de, garanti altına alınan borcun miktarı belli olmayıp, belirsizliğin garantisinin olamayacağı, dolayısıyla taahhütnamede imzasının bulunmaması nedeniyle davalı …’un, bu taahhütname kapsamındaki cezai şart sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Mahkemece, davacı şirket lehine kararda belirtilen tutarda cezai şartın davalı şirketten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmekle birlikte, dava dilekçesinde davacı tarafça dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talep edilmesine rağmen, faizin başlangıç tarihinin belirtilmemesi doğru görülmemiştir. Asıl davada davalı/birleşen dosyada davacılar vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davacı ile davalı bayi arasında düzenlenen satış taahhütnamesi başlıklı sözleşme asgari alım taahhüdüne ilişkin olup, davacının, yıllık ürün taahhüdüne uyulmaması nedeniyle davalı bayiden cezai şart talep edebileceği, ancak bu sözleşmeye göre cezai şart istenilebilmesi için cezai şartın oluştuğu dönemden sonra ürün verirken ihtirazi kayıt koyarak bu hakkını saklı tutması gerekmektedir. Davacı tarafça, davalıya gönderilen İstanbul … Noterliğinin 24.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede; bayilik sözleşmeleri ve satış taahhütnamelerine aykırı davranıldığı, davacı şirket lehine cezai şart alacağı doğduğu, satışların arttırılması gerektiği, ihtarname tarihinden itibaren taraflarına akaryakıt verilecek olmasının, işbu haklarından vazgeçildiği anlamına kesinlikle gelmeyeceği, bundan sonra verilecek malları da işbu cezai şart borcundan kaynaklanan hak ve alacaklarını saklı tutarak verdiklerinin ihtar edildiği görülmekle, davacı tarafça sözleşmenin sona erdiği tarihe kadar ihtirazi kayıt konularak ve hakları saklı tutularak akaryakıt verilmeye devam olunduğu, dolayısıyla cezai şart talebi için gerekli koşulların yerine getirilmiş olduğu, Taraflar arasındaki sözleşmelerin 14.04.2014 tarihinde yapıldığı, davalı tarafça davacıya gönderilen 31/07/2015 tarihli ” Bayilik Sözleşmesinin Feshi” konulu ihtarname sonucu 10/08/2015 tarihinde sona erdiği, satış taahhütnamesinde cezai şart tutarının yabancı para olarak gösterildiği ve davacı talebi dikkate alındığında, sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde yabancı para cinsinden cezai şart alacağına hükmedilmesinde usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Birleşen dava yönünden ise; taraflar arasında yapılan Bayilik Protokolünün 3.1.2 maddesinde, bayinin, yapılan sözleşmeler nedeniyle davacının doğmuş ve doğacak alacaklarına teminat oluşturmak amacıyla teminat mektubu verilmiş olup, asıl davada davacının, davalı şirketten cezai şart alacağı bulunduğu tespit edildiğinden, davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Sonuç olarak; davalılar/birleşen dosyada davacılar vekilinin asıl dosya ve birleşen dosya yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, asıl dosyada davacı/birleşen dosyada davalı vekilinin asıl dosya yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına (Faizin başlangıç tarihinin gösterilmesi hususunda), davalı … yönünden ileri sürülen istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Asıl davada davalılar/birleşen dosyada davacıların, asıl dosya ve birleşen dosya yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, B1-Asıl dosyada davacı/birleşen dosyada davalının, asıl dosya yönünden faizin başlangıç tarihinin gösterilmesi hususunda yapmış olduğu istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2018 tarih 2015/869 Esas 2018/672 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-Asıl davanın; a) Davalı … aleyhine açılan davanın reddine, b) Davalı … Ltd.Şti. hakkında açılan davanın KABULÜ ile, 19.800 USD nin dava tarihinden itibaren Merkez Bankası avans faiz oranına 20 puan eklenmesi suretiyle tespit edilecek faizi ile birlikte davalı … Ltd.Şti.den tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Birleşen davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-a) Dairemiz karar tarihi itibariyle, asıl davada alınması gereken 4.011,36 TL harçtan peşin alınan 994,12 TL harcın mahsubu ile 3.017,23 TL harcın davalı … Ltd. şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-b) Dairemiz karar tarihi itibariyle, birleşen davada alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 3.415,50 TL den mahsubu ile geriye kalan 3.361,10 TL’nin istek halinde birleşen davanın davacılarına iadesine, 4-a)Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 8.367,56 TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, 4-b)Asıl davada davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 8.367,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, 5-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 22.450,00 TL vekalet ücretinin birleşen davanın davacılarından alınarak birleşen davanın davalısı … A.Ş’ye verilmesine, 6-Asıl davada davacı tarafından yapılan toplam 1.705 TL yargılama giderinin davalı … Ltd. şirketinden alınarak davacı …ye verilmesine, 7-Birleşen davada davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerine bırakılmasına, 8-Birleşen dava davalısı … A.Ş tarafından yapılan 44,00 TL yargılama giderlerinin birleşen davanın davacılarından alınarak birleşen davanın davalısı … A.Ş’ye verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, B2-Asıl davada davacı/birleşen davada davalının, asıl dosyada davalılardan … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 11-Asıl dava yönünden alınması gereken 4.011,36 TL harçtan istinaf eden asıl davada davalılar / birleşen davada davacılar tarafından yatırılan 1.003,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.008,36.TL’nin asıl davada davalılar / birleşen davada davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Birleşen dava yönünden alınması gereken 54,40.TL harçtan istinaf eden asıl davada davalılar / birleşen davada davacılar tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin asıl davada davalılar / birleşen davada davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-Asıl davada davacı / birleşen davada davalı tarafından yatırılan 1.002,84.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 14-Asıl davada davacı / birleşen davada davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri toplamı 129,60.TL’nin asıl davada davalılar / birleşen davada davacılardan alınarak asıl davada davacı / birleşen davada davalıya verilmesine, 15-Asıl davada davalılar/birleşen dosyada davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 16-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Asıl davada talep asgari alım taahhüdünün ihlali nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir. Somut olayda taraflarca imzalanan satış taahhütnamesinde düzenlenen ve asıl dava davacısının talep ettiği cezai şart TBK’nın 179/2. Maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şarttır. Söz konusu cezai şartın talep edilebilmesi için alacaklının hakkından feragat etmemiş olması veya ifayı çekincesiz kabul etmemiş olması gerekmektedir. Taraflar arasında 14/04/2014 tarihinde yürürlüğe giren ve 10/08/2015 tarihinde son bulacak olan akaryakıt bayilik sözleşmesi ile aynı tarihli satış taahhütnamesi imzalanmış olup, akaryakıt bayilik sözleşmesi süre sonunda uzatılmayarak davalı tarafça feshedilmiştir. Satış taahhütnamesinde sözleşme yılı içerisinde davalı asgari alım taahhüdü vermiş olup buna aykırılık halinde cezai şart ödeneceği kararlaştırılmış ilk sözleşme yılında davalı asgari alım taahhüdünü yerine getirmemiştir. İlk sözleşme yılının bitimi olan 14/04/2015 yılından sonra taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi süre sonuna kadar devam etmiş, davacı çekince belirtmeksizin ifayı kabul etmiştir (ilk sözleşme yılından sonra davalıya akaryakıt verilmesine devam edilmiş, davacı tarafça davacı tarafça cezai şart alacağı konusunda herhangi bir çekince belirtilmemiştir.). Sözleşmede süre sonunda kendiliğinden sona ermiştir. Davacının ilk sözleşme yılı henüz tamamlanmadan ve satış taahhütnamesinde kararlaştırılan asgari alım taahhüdü henüz ihlal edilmemiş iken davalıya gönderdiği 24/03/2015 tarihli ihtarname satış taahhüdüne uyulmasını içeren ihtarname olup henüz taahhüde aykırılıktan bahsedilemeyeceğinden bu ihtarnamede belirtilen cezai şart borcundan kaynaklanan alacaklarının saklı olduğuna ilişkin bildirim TBK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ifanın kabulü sırasında belirtilen çekince olarak kabul edilemeyecektir. İhtarnamenin çekildiği tarihte davacı taraf yararına oluşmuş bir cezai şart alacağı doğmamıştır. Doğmamış bir alacağın tahsilinin talep edilmesine olanak bulunmadığı gibi bu ihtarnamenin de ilk sözleşme yılından sonra devam eden ticari ilişkide ifanın kabulü sırasında cezai şart alacağı konusunda çekince belirtme olarak kabulü de mümkün değildir. Davacı da ilk sözleşme yılından sonra ve davalı taahhüdüne aykırı davranması üzerine ifayı kabul ederken (taraflar arasında akaryakıt verilmesine devam ederken) cezai şart alacağı konusunda çekince koyduğunu, ifayı bu şekilde kabul ettiğini veya cezai şart alacağını sözleşme sona ermeden talep ettiğini ispatlayamamıştır. Buna göre asıl dava davacısının cezai şart talep etme hakkı bulunmadığından asıl davanın reddi, buna bağlı olarak da birleşen davanın kabulü gerekirken ilk derece mahkemesince aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğu, asıl dava davalı birleşen dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 26/11/2020