Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2440 E. 2020/652 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2440
KARAR NO: 2020/652
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/1033 Esas – 2019/517 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı ile davalı borçlu arasında “ödünç para alışverişi” bulunduğunu, bu ödünç para alış verişi karşılığında davalıdan 01.07.2005 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli ve 10.07.2006 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli iki adet bono alındığını, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, dosyanın uzun süre işlemsiz kalması nedeniyle davalı borçlunun İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015 / 94 Esas; 2015 / 268 Karar sayılı dosyasından zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına kararı aldığını, bu kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, her iki bonoya dayalı bu alacağını tahsil etmek için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 732′ ye göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açtığını, bu talebinin kabul edilmemesi durumunda kendi cirantasına karşı temel ilişkiye dayalı dava konusu bonoların yazılı delil başlangıcı sayılarak alacak davası açtığını belirterek bono bedellerinin ticari faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının taleplerinin hem genel alacak yönünden hem de sebepsiz zenginleşme yönünden zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davanın esası yönünden ise davacı ile arasında temel ilişki olduğunu davacının kanıtlayamadığını bu nedenle de davanın esastan reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/09/2019 tarih 2017/1033 Esas – 2019/517 Karar sayılı kararında; ” Davacı iki ayrı talepte bulunmuştur. Davacı zamanaşımına uğradığı İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015 / 94 Esas; 2015 / 268 Karar sayılı dosyasını ile tespit edilen dava konusu her iki bonoya dayalı alacağını tahsil etmek için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 732’ye göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açtığını, bu talebinin kabul edilmemesi durumunda kendi cirantasına karşı temel ilişkiye dayalı dava konusu bonoların yazılı delil başlangıcı sayılarak alacak davası açtığını belirterek bono bedellerinin ticari faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının asli talebi TTK m. 732’ye dayalı sebepsiz zenginleşme davası, feri talebi ise TBK m. 386’ya dayalı tüketim ödüncüne dayalı alacak davasıdır. Bu nedenle dava usul hukuku yönünden 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 732’ye göre zamanaşımına uğramış kambiyo senedine dayalı sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak, olmadığı takdirde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacak talepli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 111’e göre açılmış terditli davadır. 6100 sayılı HMK m. 111’e göre terditli davalarda davacının asli talebi hakkında karar verilmeden feri talebinin incelemeye geçilemeyeceğinden öncelikle davacının TTK m. 732’ye dayalı sebepsiz zenginleşme davası incelenmiştir. Davalının her iki talep hakkında da zamanaşımı defi bulunduğundan davacının her iki talebi de öncelikle zamanaşımı yönünden incelenmiştir. Dava konusu 01.07.2005 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli ve 10.07.2006 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli iki adet bonodur. Davacı vekili dava dilekçesinin birinci sayfasında bonoların davacı ile davalı arasındaki “ödünç para alışverişi” nedeniyle alındığını belirtmiştir. Dava konusu bonolarla ilgili olarak başlatılan icra takibine bağlı olarak açılan Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008 / 472 Esas; 2015 / 569 Karar sayılı sıra cetveline itiraz dosyasının 31.01.2014 tarihli duruşmasında da her iki taraf vekilleri taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğunu belirtmişlerdir. Dolayısıyla taraflar arasındaki temel ilişkinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncüne dayalı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu bonolar davacı tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibine konulmak suretiyle icra takibine konulmuştur. Takibin üç yıldan uzun süre takipsiz bırakılması üzerine davalı İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015 / 94 Esas; 2015 / 268 Karar sayılı dosyasından zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almıştır. İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi dosyası getirtilerek incelenmiştir. Buna göre dava konusu bonoların takibe konulduğu icra dosyasında en son 04.03.2009 tarihinde işlem yapılmış olup İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesine şikâyet başvurusunda bulunulduğu 29.01.2015 tarihine kadar da işlem yapılmamıştır. 6102 sayılı TTK m. 778’inci maddenin yollamasıyla 751′ inci maddeye göre bonolarda zamanaşımı süresi üç yıldır. Bu maddeye göre; “Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” Bu durumda bonolara dayalı alacak talebi İstanbul … İcra Dairesi’ nin … sayılı dosyasında ki son işlem tarihi olan 04.03.2009 tarihinden üç yıl geçtikten sonra 04.03.2012 tarihinde dolmuştur. Davacının asli talebini oluşturan 6102 sayılı TTK m. 732′ ye göre sebepsiz zenginleşme davasında zamanaşımı süresi bu maddenin 4’üncü fıkrasında “Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre TTK m. 732’ye dayalı sebepsiz zenginleşme davası bonoya dayalı alacağın zamanaşımına uğramasından en geç bir yıl sonra açılabilecektir. Dava konusu bonolar TTK m. 751 kapsamında yukarıda yaptığımız açıklamalara göre 04.03.2012 tarihinde zamanaşımına uğradığından TTK m. 732/IV hükmüne göre sebepsiz zenginleşme davasının bu tarihten itibaren bir yıl içinde yani en geç 04.03.2013 tarihinde açılmış olması gerekmektedir. Davacı ise asli talebini oluşturan TTK m. 732’ye dayalı sebepsiz zenginleşme davasını 23.06.2016 tarihinde açmıştır. Bu nedenle dava zamanaşımına uğramış olup davalının zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davacının feri talebi olan kendi cirantasına karşı temel ilişkiye dayalı dava konusu bonoların yazılı delil başlangıcı sayılarak alacağın ödenmesi talebi ise taraflar arasındaki temel ilişkinin hukuki niteliğine göre çözülecektir. Nitekim davacı vekili de dava dilekçesinin ikinci sayfasında “kendi cirantasına karşı ise temel ilişkiye dayanarak müracaat edebilecektir” görüşü ile feri davasının çözümünü temel ilişkinin hukuki nitelendirmesinin yapılarak çözülmesini talep etmiştir. Yukarıda yaptığımız açıklamaya göre taraflar arsındaki temel hukuki ilişki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncüne dayalıdır. Bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun genel hükümlerinde yer alan sebepsiz zenginleşme de zamanaşımına ilişkin 82’inci değil, özel hüküm niteliğinden olan TBK m. 389’da yer alan tüketim ödüncüne ilişkin zamanaşımı süresi uygulanacaktır. 6098 sayılı TBK m. 389’a göre; “Ödünç alanın, ödünç konusunun teslimine ve ödünç verenin de bu şeyin teslim alınmasına ilişkin istemleri, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Bu maddeye göre dava konusu bonoların İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibine konulmasıyla davalı temerrüde düşmüş ve zamanaşımı da kesilmiştir. İcra takibinin de İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015 / 94 Esas; 2015 / 268 Karar sayılı dosyasında tespit edildiği üzere üç yıldan fazla süre takipsiz bırakıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasının son işlem tarihi olan 04.03.2009 tarihinden sonra 6098 sayılı TBK m. 389’da ki 6 aylık tüketim ödüncü zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamış ve 6 aylık zamanaşımı süresinin bittiği tarih olan 04.09.2009 tarihinde de zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu gerekçelerle davacının feri talebi olan kendi cirantasına karşı temel ilişkiye dayalı dava konusu bonoların yazılı delil başlangıcı sayılarak alacağın ödenmesi talebinin de davalının zamanaşımı definin kabulü ile zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. … ” gerekçesi ile, 1-Davacının 6100 sayılı HMK madde 111′ e göre terditli olarak açmış bulunduğu davalarından; a)Asli talebi olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun madde 732 ye göre açmış bulunduğu sebepsiz zenginleşme davasının Türk Ticaret Kanunu madde 732/4′ e göre 04/03/2013 tarihinde 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, zamanaşımı nedeniyle davanan REDDİNE, b) Davacının ferri talebi olan kendi cirantasına karşı temel ilişki olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 386’ya göre tüketim ödüncünden kaynaklı açmış bulunduğu alacak davasının Türk Borçlar Kanunu’nun madde 389’a göre dava konusu bonoların vade tarihleri üzerinden bu maddede yazılı olan 6 aylık zamanaşımı süresi geçtiği anlaşılmakla, davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme tarafından eksik yargılama yapılarak karar verildiğini, Dosyada mevcut olan delillere göre, müvekkili aleyhinde verilen kararın usulen hatalı olduğunu, yerel mahkemenin hiçbir bilgi, belge araştırması yapmadan ve dava dilekçelerinde belirtilen hususlar değerlendirilmeden, sadece bonoların zamanaşımına uğradığını gerekçe göstererek davalarının reddine karar verildiğini, ayrıca açtıkları davada temel ilişkiye dayalı olarak hak talebinde bulunarak tanık listesi verdiklerini, yerel mahkemede görülen davanın 17/09/2019 tarihli duruşmasında tanık …’ ı hazır etmelerine rağmen, hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden bu tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçildiğini ve taleplerinin göz ardı edilerek hukuka aykırı bir karar verildiğini, oysa HMK m 353/1-a hükmü gereğince, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde istinafta bozma sebebi sayıldığını, ( Yargıtay 3. HD 25/03/2010 T./ 2010/1655 Esas – 2010/5088 Karar ) Hukuki tavsifte hata olduğunu, Açtıkları işbu davada, konuya ilişkin gerek öğreti, gerekse yargı kararları ve içtihatlar incelendiğinde taleplerinin yerinde bir talep olduğunun net olduğunu, Dava konusu olan bonoların süresi içinde icra takibine konulduğunu, ancak yaşanılan iş yoğunluğu sebebi ile icra dosyasında belli bir süre işlem yapmamaları üzerine davalı tarafın bunu fırsatmış gibi algılayıp hemen icranın geri bırakılması kararı aldırdığını, ancak temel ilişkiye dayalı olarak bu hak kayıplarını kanıtlamaya çalışmışlarsa da yerel mahkemece bu taleplerinin göz ardı edildiğini ve bu şekilde bir karar verildiğini, Olayda, TTK’ nun değil de TBK hükümlerine öncelik tanındığını, oysa taraflar arasında kurulan “ödünç sözleşmesi” nin bu sözleşmeyi ifa zımnında olarak kambiyo senedine dökülmekle artık TTK’ nun hükümlerine tabi olduğunu, değilse ticaret mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini beyanla;- İstinaf taleplerinin kabulü ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17.09.2019 tarih ve 2017/1033 Esas – 2019/517 Karar sayılı “davanın reddine dair” kararının kaldırılmasına ve yeniden bu sefer davanın kabulüne karar verilmesini, – İstinaf giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava zaman aşımına uğramış bu nedenle vasfını yitirmiş bonolardan kaynaklı TTK 732 maddesine göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak, olmadığı takdirde temel ilişkiye dayalı alacak davası olup, mahkemece davacının asli ve feri taleplerinin zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili süresinde zaman aşımı defi’nde bulunmuştur. Mahkemece öncelikle zaman aşımı konusunun incelenmesi ve zaman aşımı itirazı konusunda karar verilmesi gerekmektedir. Ancak zaman aşımı itirazının reddi gerektiği durumlarda davanın esası hakkında inceleme yapacaktır. Mahkemece davacının asli ve tali talepleri zaman aşımı nedeniyle reddedilmiştir. Davacı vekilinin davanın esasına ilişkin delilleri toplanmadan ve tanıkları dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece, davacı taleplerinden asli talebin, TTK 732. Maddesine göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğu, feri talebin ise tüketim ödüncü temel ilişkisine dayalı alacak davası olduğu haklı olarak tespit edilmiştir.Mahkemece davanın hukuki tavsifinde her hangi bir hata yapılmamıştır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava, HMK’ nın 111. maddesine göre açılmış terditli dava olup terditli davalarda öncelikle asli talep inceleneceğinden mahkeme gerekçeli kararında da belirttiği üzere davacının öncelikle asli talebi, sonra feri talebi değerlendirilmiş, asli talebi TTK’ da düzenlendiğinden öncelikle TTK’ da yer alan sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zaman aşımı süresi, daha sonra temel ilişki TBK’dan kaynaklandığından TBK’ nın tüketim ödüncüne ilişkin maddelerinde yer alan zaman aşımı süresi değerlendirilmiş ve doğru olarak her iki talebin de zaman aşımına uğradığı gerekçesi de belirtilerek tespit edilmiştir. Davacı vekilinin olayda TTK’ nın değil TBK hükümlerinin değerlendirildiğine ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/06/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.