Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2436 E. 2020/112 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2436 Esas
KARAR NO: 2020/112 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 28/06/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/37 Esas – 2019/595 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vekiledenleri …, … ve …’un müdürlük ve yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundukları …’ ndeki her iki görevlerinden de 21.02.2008 tarihinde vermiş oldukları dilekçelerle istifa ettiklerini, vekiledenlerinin hisselerini 29.02.2008 tarihli ortaklar kurulu toplantısında devrettiklerine ilişkin ortaklar kurulu kararının söz konusu şirket tarafından 04.03.2008 tarihinde T.C. Beyoğlu … Noterliği’nde 29.02.2008 tarih … sayılı olarak tescil edildiğini ve buna uygun olarak kararın İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu tarafından 07.03.2008 tarih 7015 sayılı olarak ilan edildiğini, hisselerin devrinin ardından yeni ortaklar tarafından vekiledenleri yerine şirket ortakları olan …, … ve şirket dışından …’in süresiz müddetle şirket müdürü olarak seçilmesine oy birliğiyle karar verildiğini, işbu kararın T.C. Beyoğlu … Noterliği’nce 06.03.2008 tarih … sayılı olarak tescil edildiğini, ortaklar kurulu kararında şirkette temsil yetkisi tanınarak müdür olarak atanan bir ortağın şirketteki payların tümünü 3. Bir kişiye devretmesi ile birlikte ortaklık sıfatının sona ermesinden sonra yeni ortaklar tarafından ortaklar dışından müdür olarak atanmadıkça şirketi temsil ettiğinin devam ettiği düşünülemeyeceği, vekiledenleri şirket hisselerini devrettikten sonra yeni müdür atanıp kararın tescil edildiğini, bu itibarla gerek kamusal, gerek özel mercilerle yapılan işlerde vekiledenlerinin sorumlu tutulması ve karışıklığa mahal vermemek adına iş bu tespit davasının açıldığını beyanla, davanın kabulüne, vekil edenlerinin söz konusu şirketteki hisselerini devrettiklerinin ve müdürlük görevlerinin sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edilmesine rağmen, davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 28/06/2019 tarih ve 2019/37 Esas – 2019/595 Karar sayılı kararında; “…Davalı şirkete ait getirtilip incelenen ticaret sicil memurluğu kayıtlarına göre şirketin … limited şirketi ünvanı ile 26/05/1995 tarihinde tescil ve ilan olunduğu, daha sonra şirketin ünvan değişikliğiyle şimdiki ünvanını aldığı, kurucu ortakların davacılar ve … olduğu, şirket ana sözleşmesi ile ilk 1 yıl için …nın şirket müdürü olarak seçildiği, 11/03/1997 tarihli ortaklar kurulu kararıyla … ve davacılar …, … ve …ın şirket müdürü olarak seçilmelerine ve her ikisinin müşterek imzaları ile şirketi temsile yetkili kılındıkları, 20/05/2005 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürleri olarak tüm ortakların süresiz müddetle şirket müdürü olarak görev yapmalarına karar verildiği, davacıların Beyoğlu … Noterliğinin 27/02/2008 tarih … – … – … yevmiye nolu Hisse Devir Sözleşmeleri ile şirketteki tüm hisselerini … ve …ya ayrı ayrı ve tamamen devrettikleri, devrin 29/02/2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla kabul ve 07/03/2008 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, aynı tarihli karar ile şirket ortakları … ve … şirket dışından …’in süresiz müddetle şirket müdürü olarak seçildikleri, bu hususunda 07/03/2008 tarihli ticaret sicil gazetesi ile ilan edildiği anlaşılmaktadır. Hernekadar iş bu, dava davacıların özellikle başlangıçta süresiz şekilde müdür olarak atanmaları sebebiyle müdürlük görevlerinin sona erdiğinin, davacıların kamusal ve özel işlerde sorumlu tutulmamaları ve karışıklığa sebebiyet verilmemesi amacıyla tespiti için açıldığı beyan edilmiş ise de, 6762 sayılı TTK hükümlerine tabi olarak müdür ortak olan davacıların genel kurul kararıyla tayin edildikleri ve istifalarınında ancak genel kurul kararıyla kabul edilebileceği, başlangıçta şirket müdürü olarak süresiz müddetle atanan davacıların, şirket ortaklık paylarını tamamen devri ile birlikte, şirket yönetim kurulu üyeliğinden de istifa ettikleri, keza yine süresiz olarak şirket ortağı … ve …’nın ve şirket dışından …’in aynı tarihli kararla müdür atandığı ve bu hususunda tescil ve ilan edildiği, dolayısıyla 07/03/2008 tarihi itibariyle davacıların şirketteki müdürlük görevlerininde son bulduğu açık ve ilan edilmiş olmakla, davacı yanın iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın hukuki yararı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür…”gerekçesi ile; Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114(1)-h maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde müvekkilleri, davalı şirketteki paylarının devrettiklerini ve müdürlük görevlerinden istifa ettiklerini, buna rağmen müvekkilleri hakkında şirketteki görevlerinin ve ortaklıklarının devam etmesinden bahisle davaların açıldığını, bundan sonrası için de gerek davalı şirket gerekse üçüncü kişiler tarafından dava açılma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkillerin davalı şirket ile aralarında bulunan mevcut hukuki durumun adli makamlarca tespit edilmesi, ileri tarihlerde müvekkillerine karşı açılacak davalarda hukuken bir delil niteliği taşıyacağını, Müvekkillerinin üçüncü kişilerin dava açmaksızın bulunduğu taleplere karşı mevcut durumun tespitini içeren ilamı ellerinde bulundurması, hem üçüncü kişilerin hem de davalı şirketin açmayı düşündüğü davaların açılmadan önce tekrar düşünülmesini sağlayacağını, müvekkilleri uzun süren yargılama süreçlerinde hem maddi hem de manevi olarak zarara uğramayacaklarını, bu bakımdan söz konusu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı yönündeki kararın hukuken isabetsiz olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacıların davalı şirketteki hisselerini devrettiklerini ve müdürlük görevlerinin sona erdiğinin tespitine ilişkindir. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114(1)-h maddesi uyarınca usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, davalı şirkete ait ticaret sicil memurluğu kayıtlarına göre şirketin … limited şirketi ünvanı ile 26/05/1995 tarihinde tescil ve ilan olunduğu, daha sonra şirketin ünvan değişikliğiyle şimdiki ünvanını aldığı, kurucu ortakların davacılar ve … olduğu, şirket ana sözleşmesi ile ilk 1 yıl için …nın şirket müdürü olarak seçildiği, 11/03/1997 tarihli ortaklar kurulu kararıyla … ve davacılar …, … ve …’ın şirket müdürü olarak seçilmelerine ve her ikisinin müşterek imzaları ile şirketi temsile yetkili kılındıkları, 20/05/2005 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürleri olarak tüm ortakların süresiz müddetle şirket müdürü olarak görev yapmalarına karar verildiği, davacıların Beyoğlu … Noterliği’nin 27/02/2008 tarih ve … – … – … yevmiye nolu Hisse Devir Sözleşmeleri ile şirketteki tüm hisselerini … ve …ya ayrı ayrı ve tamamen devrettikleri, devrin 29/02/2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla kabul ve 07/03/2008 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, aynı tarihli karar ile şirket ortakları … ve … şirket dışından …’in süresiz müddetle şirket müdürü olarak seçildikleri, bu hususunda 07/03/2008 tarihli ticaret sicil gazetesi ile ilan edildiği anlaşılmakla; mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacılarının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.’ar TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.’ar TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.’ar TL. harcın mahsubu ile bakiye 10,00.’ar TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.