Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2432 E. 2019/1895 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2432 Esas
KARAR NO : 2019/1895 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/613 Esas
TARİH : 23/08/2019 Tarihli Tensip Tutanağı 15 Nolu Ara Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen tensip ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin yetkilisini tanıyan bir takım kişilerden, davalı aleyhine başlatılan icra takibinden kısa bir süre önce davalı firmanın piyasada bir çok firmaya verdiği çek ve senetleri ödeyemediği ve bir çok firmaya borcu bulunduğu, bu nedenle alacaklılarından mal kaçırmaya amacıyla paravan şirketler kurmak üzere olduğu ve ticaretini bu yolla devam ettireceğinin öğrendiğini, alacağın tahsilinin imkansız hale gelme ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle davalının menkul, gayrimenkul mal varlığının satış ve devri ile 3.kişi ve kurumlardaki hak ve alacaklarının kaçırılmasının önlenmesi bakımından, teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına, itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/08/2019 tarih 2019/613 Esas sayılı tensip tutanağı 15 nolu ara kararında; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir.Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi)Somut olayda davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirket yetkilileriyle %50 pay karşılığında yaptığı ortak iş gereğince bir kısım ödemeler yaptığını, ancak bu iş nedeniyle sözü verilen hisse devrinin gerçekleşmediğini, bu nedenle hisse devri için ve iş avansı adı altında yapmış olduğu ödemelerin iade edilmediğini, davalı şirketin mal kaçırma hazırlığı içerisinde olduğunu belirterek müvekkilinin alacağının semeresiz kalmaması için davalı adına kayıtlı gayrimenkul ve menkul mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi talebin niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasa hükümlerine aykırı karar verildiğini, Müvekkilinin eski dostu olan davalı şirket yetkililerinin bir iş projesinde müvekkili ile ortak iş yapmayı ve müvekkiline bu ortalıktan % 50 pay teklif ettiklerini, müvekkilinin de davalı şirket yetkililerine güvenerek teklif edilen iş için nakit sermaye koymayı ve şüpheli şirket yetkililerinin hisse devir teklifini kabul ettiğini, bu süreç içerisinde, taraflar arasında birçok kez telefon konuşması ve e-mail yazışması olduğunu, söz konusu e-mail yazışmalarının dava dosyasında mübrez olduğunu, Müvekkilinin kendisine teklif edilen hisse bedeli için 27.07.2018 tarihinde şüpheli şirketin banka hesabına “HİSSE DEVRİ İÇİN YAPILAN” açıklaması ile 250.000-TL tutarında hisse devir bedeli gönderdiğini, akabinde söz verilen hisse devrini geciktiren ve müvekkilini çeşitli bahaneler ile oyalayan şüpheli şirket yetkililerinin malzeme alımı için iş avansına ihtiyaçları olduğunu söylediklerini, bunun üzerine müvekkilinin 11.09.2018 tarihinde de kendisinden istenilen 15.815-TL tutarında iş avansını yine şirket hesabına “BAOBAB YAĞI AVANS ÖDEMESİ” açıklamasıyla gönderdiğini, Gelinen süreç içerisinde, müvekkilinin tüm ısrarlı taleplerine rağmen bir türlü hisse devrini gerçekleştirmeyen şüpheli şirket yetkililerinin hisse devri ve iş avansı için müvekkilinin yapmış olduğu ödemeleri iade edeceklerini ilettiklerini, ancak ekonomik problemleri olduğu için kendisinden bir süre beklemesini istediklerini, müvekkilinin şüpheli şirket yetkilileri ile arasındaki dostluk ilişkisi sebebiyle içinde bulundukları ekonomik sıkıntıları gördüğünden kendilerine birkaç ay süre tanımış ise de akabinde yetkililere ulaşamadığını, müvekkilinin telefonlarına çıkmayan ve şirket adreslerinde de bulunamayan şirket yetkililerine yapmış olduğu ödemeleri geri alamayan müvekkiline söz verildiği gibi şirketin % 50 hissesinin de devredilmediğini, müvekkilinin kaldırılıp dolandırıldığını, Müvekkilinin uğradığı maddi zararın giderilmesi amacıyla yasal yollara başvurmak zorunda kalması üzerine taraflarınca şirket yetkilileri aleyhine 19.06.2019 tarihinde başlatılmış olan Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin, davalı tarafça 04.07.2019 tarihinde sunulan haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle durdurulduğunu, Hisse devri yaparak şirketine ortak yapma bahanesiyle müvekkilini dolandıran şirket yetkililerinin açık ve net bir şekilde dolandırıcılık yaptığını ve bu suretle maddi menfaat elde ettiklerini, bu hususta suç duyurusunda bulunulduğunu, Müvekkilinin, davalı şirketin yetkilisini tanıyan birtakım kişilerden edindiği bilgiye göre, davalı aleyhine başlatılan icra takibinden kısa bir süre önce davalı firmanın piyasada birçok firmaya verdiği çek ve senetleri ödeyemediği ve birçok firmaya borcu bulunduğu, bu sebeple alacaklılarından mal kaçırma amacıyla paravan şirketler kurmak üzere olduğu ve ticaretini bu yolla devam ettireceğini öğrendiklerini, alacağın tahsilinin imkansız hale gelme ihtimali bulunduğunu, İlk derece mahkemesinden talep ettikleri ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, Doktrinde hakim görüş, gecikme sebebiyle sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği yönünde olduğunu, İhtiyati tedbir kurumunun, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep edenin, korunmaması halinde zarara uğraması muhtemel hakkının, ne zaman sona ereceği belli olmayan yargılamanın neticelenmesini beklemeksizin koruma altına alınmasını sağlamakta olduğunu, Dava dilekçesinde bahsedildiği üzere davalı firmanın piyasada birçok firmaya verdiği çek ve senetleri ödeyemediği ve birçok firmaya borcu bulunduğu, bu sebeple alacaklılarından mal kaçırma amacıyla paravan şirketler kurmak üzere olduğu ve ticaretini bu yolla devam ettireceğini, böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde yargılamanın sonunda müvekkilinin alacağını tahsil etmesinin hiçbir surette mümkün olmayacağını ve müvekkilinin maddi açıdan büyük bir kayba uğrayacağını, bu durumda geç gelen adaletin adalet olmayacağını ve müvekkili açısından telafisi mümkün olmayan zararların doğacağını, Yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaatine değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin oluşmasının yeterli olduğunu, Davanın konusu ile birebir aynı nitelikte başka bir davada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2036 E., 2017/3795 K. sayılı, 15.06.2017 tarihli kararı bulunduğunu, İhtiyati tedbir talebinin kabulünün gerektiği hususunda başkaca Yargıtay içtihatları bulunduğunu, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2011/47825 E., 2011/41222 K. sayılı kararı, İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/850 E., 2018/862 K. sayılı, 03.07.2018 tarihli kararı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2012/9697 E., 2012/11855 K. sayılı, 24.09.2012 tarihli kararı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2012/436 E., 2012/7 K. sayılı, 10.01.2012 tarihli kararı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2012/6976 E., 2012/6023K. 24.5.2012 tarihli kararı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2012/6976 E., 2012/6023 K. sayılı, 24.05.2012 tarihli kararı)Yerel mahkemeye sunulan tedbir talebinin uygun görülecek bir teminat karşılığında verilmesi talebinde bulunduklarını, teminatı da ödemeye hazır olduklarını, belirlenecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2036 E., 2017/3795 K. sayılı, 15.06.2017 tarihli kararı)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda düzeltilmesine, davalı adına kayıtlı menkul, gayrimenkul malvarlığının ile 3.kişi ve kurumlardaki hak ve alacakları üzerine yerel mahkeme kararı kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/613 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, hisse devri için ve iş avansı için verilen paranın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.Davacı, davalı şirket yetkililerinin ortak iş projesi için nakit sermaye koyma karşılığında şirket hisselerinin %50’sini kendisine vermeyi teklif ettiklerini, 250.000 TL’yi hisse devri için yapılan ödeme olarak davalıya havale ettiğini, ayrıca davalı şirket yetkililerinin talebi üzerine iş avansı olarak 15.815 TL daha havale yaptığını, buna rağmen hisse devrinin yapılmadığını, ödediği bedellerin de iade edilmediğini, bu bedellerin tahsili için yaptığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini, edinilen bilgiye göre davalının piyasaya çok miktarda borcu olduğunu, borçlarını ödeyemediğini, bu nedenle alacaklılardan mal kaçırma amacıyla paravan şirketler kurmak üzere olduklarını, bu nedenle davanın neticesinde verilecek karar sonucunda alacağın tahsilinin imkansız hale gelme ihtimali bulunduğunu, ilerde telafisi imkansız sonuçların ortaya çıkmasının önlenmesi için davalının mal kaçırma niyetiyle yapabileceği kötü niyetli tasarrufların önlenmesi adına davalının taşınır, taşınmaz mal varlığının satış ve devri ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının kaçırılmasının önlenmesi bakımından tüm mal varlığına ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına, banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.HMK’nın 389/1 maddesine göre ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davacının tedbir uygulanmasını talep ettiği davalının tüm mal varlığı ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları ile banka hesapları uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Davacının talebinin ihtiyati haciz olarak değerlendirilmesi halinde ise; İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır. Maddeye göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Somut olayda alacağın varlığına ilişkin olarak yaklaşık ispata yeterli delil sunulmamış olup, talep yargılamayı gerektirmektedir. Mahkemece de değişen durum ve koşullar olması halinde talep üzerine her zaman geçici hukuki koruma tedbirlerine karar verilmesi imkanı bulunmaktadır.Uyuşmazlığı çözümleyecek olan mahkemenin takdirine ve gerekçesine. davanın bulunduğu aşamaya göre tedbir talebinin reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/12/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.