Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2398 E. 2021/1769 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2398 Esas
KARAR NO: 2021/1769 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/989 Esas – 2019/541 Karar
TARİH: 28/05/2019
DAVA: İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında 12/03/2014 tarihli satış noktası sözleşmesi ve özel şartlar akdedildiğini, sözleşmenin başlangıcında belirtilen tarihten başlayarak üç yıl süreli ve 6.500 kasa koli kotalı olduğunu, davalının sözleşmede belirtilen kota miktarlarına uygun satış yapmayarak özen borcuna aykırı davrandığını, belirlenen kota miktarının çok altında ürün alımı gerçekleştirdiğini, sözleşmenin 4. maddesinde ” Müşteriye baştan bir defaya mahsus münhasır satışve reklam yer bedeli olarak KDV dahil 40.000,82 TL ödenecektir.” hükmü yer aldığını, devamında ise özel şartlar ile davacıya sağlanan hak ve imtiyazların davacının hak ve yükümlülüklerine tamamen ve kesintisiz şekilde uyması koşuluna bağlandığı, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi halinde bu hak ve imtiyazların ihtara gerek kalmaksızın iade edilmesi gerektiği hususlarının kararlaştırıldığını, anlaşma gereği müvekkili şirket tarafından davalıya münhasır satış ve reklam yeri bedeli olarak KDV dahil 40.000,82 TL nin davalının 12.3.2014 tarihli banka hesap bilgilerini içerir talebine istinaden ödendiğini, ödemeye karşılık davalı tarafından fatura düzenlendiğini, özen borcuna aykırı davranış nedeniyle yatırımın iadesinin talep edildiğini, bedelin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ancak itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkilinin verdiği siparişleri çerçevesinde ürün teslimi yapıldığını ve bu ürünlerin satıldığını, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının satışı yapılan ürünleri herhangi bir şekilde kıstelyevm usulü hesaplamaya dahil etmeksizin hiç ürün satılmamış gibi satış ve reklam yeri olarak ödenen tutarın tamamını geri istemekte olduğunu, kaldı ki müvekkilince davacıya sipariş verilmesine rağmen davacı tarafça ürün teslim edilmediğini, sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık bir sene sonra davacının 01.06.2015 tarihli ihtarnamesinde müvekkilinin sözleşmede belirlenen kota miktarı doğrultusunda ürün alımı yapılmadığını ve yine sözleşmenin münhasırlık şartı ile ilgili hükümlerine aykırı davranıldığını iddia ederek sözde sözleşme ihlallerine son verilmesini aksi takdirde bir takım yaptırımlarda bulunacağı hususunu ihtar ettiğini, müvekkilinin ise iddianın soyut ve mesnetsiz olduğunu, imzalanan sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu ve bu nedenle bu aşamada sözleşmeye aykırılıktan bahsedilmesinin mümkün bulunmadığını, sözleşmede öngörülen kota dâhilinde ve süre içinde ürün alımının yapılacağını bildirdiğini, sözleşme 3 yıl süreli olup, 12/03/2017 tarihinde son bulacağını, bu nedenle sözleşme süresi içinde ve henüz sözleşme sona ermeden ürün alımı yapılmadığı ve sözleşmeye aykırı davranıldığının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/05/2019 tarih ve 2018/989 Esas 2019/541 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Davacı taraf, davalının 12.03.2014 tarihli sözleşme uyarınca yükümlendiği miktarda ürün alımını yapmadığı için sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle davalıya yaptığı ödemenin iadesini talep etmektedir. Dayanak sözleşmenin ilgili maddeleri uyuşmazlığa göre irdelendiğinde; sözleşmenin B-süre başlığındaki maddesinde a)İşbu sözleşmenin süresi tarafların akdi imzaları ile yürürlüğe koydukları ve sözleşmenin başlangıcından belirtilen tarihten başlayarak 3 (üç) yıl süreli ve 6500 (altıbinbeşyüz) kasakoli kotalıdır. Süre dolmuş olmasına rağmen henüz belirlenen kotaya ulaşılmamış ise sözleşme kota doluncaya kadar devam eder. Süre dolmamış olmasına rağmen kota dolmuş ise sözleşme süresi tamamlanmış sayılır. Müşteri (davalı) sürenin veya kotanın bitiminden (30) otuz gün önce noter kanalı ile …’ye tebliğ edilmek kaydı ile feshi ihbarda bulunmadığı takdirde de sözleşme aynı süre ver kota ile devam eder. b)işbu sözleşmenin süresi veya kotasının dolması için geçecek zaman hiçbir şekilde taraflarca imza edildiği tarihten itibaren beş (5) yılı geçemez c) işbu sözleşmenin B-süre maddesi (a) bendi uyarınca yenilenmesi halinde taraflar …’nin işbu sözleşmenin özel şartlar bölümünde yer alan edimleri aynen ve tamamen ifa etme zorunluluğu bulunmadığı hususunda şimdiden mutabıktır. Şeklinde düzenlendiği görülmektedir. Buna göre sözleşmenin imza tarihi 12.03.2014 olup 3 yıl süre yönünden bakıldığında 12.03.2017 tarihinde sözleşme sona ermektedir . Ancak işbu süre içerisinde davalı 6500 kasakoli’den oluşur ürünü yani belirlenen kota kadar ürün almadığı takdirde sözleşmenin B-süre / a ve b maddelerine göre sürenin bitiminde davalı tarafça davacıya Noter aracılığı ile feshi ihbarda bulunulmadığından sözleşme süresinin kotanın dolmasına kadar ki en fazla 5 yılı geçemeyecek kadar uzayacağı açıktır. Yani işbu davada davanın açıldığı tarih itibariyle henüz davalı tarafından sözleşmenin ilgili maddesine göre fesih ihbarıda bulunulmadığı ve 6500 kasakoli kotanın tamamlanmadığı, dolayısıyla sözleşmenin 12.03.2014 yılından 5 yıl süre ile 12.03.2019 tarihine kadar yürürlükte olduğu, 12.03.2019 tarihine kadar davalının sözleşmede belirlenen kotayı tamamlayacak şekilde halen ürün satın alma hakkı bulunduğu ve davacının işbu davanın konusu olan takip tarihi itibariyle işbu davayı açma hakkının doğmadığı anlaşıldığından davanın aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; “1-Davanın REDDİNE, 2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; AAÜT 7.m. uyarınca davanın usulen reddi durumlarında vekalet ücretinin maktu ücreti geçemeyeceği belirtilmiş olmasına karşın ilk derece mahkemesince davalı lehine 6.355,02 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, Takip tarihi 14/03/2018 olup müvekkil şirketin takibe konu alacağına engel bir hal bulunmadığını, zira sözleşmenin hitamından önce davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olmadığını, Somut olay bakımından yukarıda da izah olunduğu üzere söz konusu bedel müşteriye baştan bir defaya mahsus münhasır satış ve reklam yer bedeli olarak verilmiş olup; davalı yan açıkça özen borcuna aykırı davranmış sözleşmeden kaynaklı sorumluluklarını yerine getirmekten imtina ederek belirlenen miktarda ürün alımını gerçekleştirmediğini ve bu durumun hakkaniyete aykırılık oluşturmakta olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesi uyarınca ödenen tutarın istirdatı istemiyle başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu 12/03/2014 tarihli Satış Noktası Sözleşmesinin“B-Süre” başlıklı maddesi “a)İşbu sözleşmenin süresi tarafların akdi imzaları ile yürürlüğe koydukları ve sözleşmenin başlangıcından belirtilen tarihten başlayarak 3 (üç) yıl süreli ve 6500 (altıbinbeşyüz) kasakoli kotalıdır. Süre dolmuş olmasına rağmen henüz belirlenen kotaya ulaşılmamış ise sözleşme kota doluncaya kadar devam eder. Süre dolmamış olmasına rağmen kota dolmuş ise sözleşme süresi tamamlanmış sayılır. Müşteri (davalı) sürenin veya kotanın bitiminden (30) otuz gün önce noter kanalı ile …’ye tebliğ edilmek kaydı ile feshi ihbarda bulunmadığı takdirde de sözleşme aynı süre ve kota ile devam eder. b)işbu sözleşmenin süresi veya kotasının dolması için geçecek zaman hiçbir şekilde taraflarca imza edildiği tarihten itibaren beş (5) yılı geçemez c) işbu sözleşmenin B-süre maddesi (a) bendi uyarınca yenilenmesi halinde taraflar …’nin işbu sözleşmenin özel şartlar bölümünde yer alan edimleri aynen ve tamamen ifa etme zorunluluğu bulunmadığı hususunda şimdiden mutabıktır.” şeklinde düzenlenmiştir. “C-Özen Borcu” başlıklı maddesi uyarınca, davalı, davacının ve ürününün haklı isim ve şöhreti ile bağdaşır şekilde satış politikasını tayin etmeyi ve satışlarını optimum seviyede tutmayı sağlayacaktır. Özel Şartlar 4. maddesinde ise “müşteriye baştan bir defaya mahsus münhasır satış ve reklam yer bedeli olarak KDV dahil 40.000,82 TL ödenecektir.” hükmü yer almakta olup, devamında ise “İş bu özel şartlar ile avantaj ve imtiyazlar Müşteri’nin kendisine emaneten bırakılan cihazlar içerisinde yabancı ürün bulundurmaması, ürünleri tüketiciye soğuk sunması, reklam tabelalarının temiz ve ışığının yanar durumda tutulması dahil sözleşme ile belirlenen tüm hak ve yükümlülüklerine sözleşme süresince kesintisiz ve tamamen uyması koşuluna bağlıdır. Sözleşme hangi sebeple olursa olsun süresinden önce sona erdiği takdirde, müşteri yukarıda yazılı şartlar doğrultusunda sağladığı tüm avantaj ve imtiyazların ödeme günündeki rayiç değerleri toplamını …’ye herhangi bir icra takibi, mahkeme kararı, ihtar veya benzeri bir uyarıya gerek kalmaksızın derhal ödeyecektir. Müşteriye özel şartlar ile tanınan tüm avantaj, imtiyaz ve haklar sadece sözleşmede belirlenen süre için geçerlidir. Sözleşme süresinin kendiliğinden uzaması veya taraflarca yenilenmesi halinde Özel Şartlar yenilenen veya uzayan dönem için hüküm ifade etmeyecektir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre sözleşmenin 3 yılık süresi 12/03/2017 tarihinde dolmakta ise de, süre dolmuş olmasına rağmen belirlenen kotaya ulaşılamamış olduğu tarafların kabulünde olduğuna ve davalı tarafça sürenin dolmasından 30 gün önce gönderilen bir fesih ihtarnamesi bulunmadığına göre sözleşme aynı süre ve kota ile kota doluncaya kadar ancak en geç 12/03/2019 tarihine kadar devam edecektir. Dolayısıyla bu tarihe kadar davalının sözleşmede belirlenen kotayı tamamlayacak şekilde halen ürün satın alma hakkı bulunmakta olup, davalının yükümlülüklerine uymadığından söz edilemez. Oysa Özel Şartlar uyarınca davalıya tanınan hak ve imtiyazların iadesi ancak davalının yükümlülüklerine uymaması koşuluyla ve sözleşmenin süresinden önce sona ermesi halinde talep edilmesi mümkündür. Buna göre davacı alacak talebinde haklı görülmemiştir. Davanın esasına girilerek karar verilmiş olduğundan davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.