Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2393 E. 2020/110 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2393 Esas
KARAR NO : 2020/110 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 17/07/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/1178 Esas – 2019/763 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Çukurambar /ANKARA Kurumsal şubesi tarafından … San ve Tic Ltd Şti ‘ne 09.07.2012 tarihli kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, bu kapsamda Yüklenici firma … Ltd Şti’nin Erzincan Tercan 1.200 Kwp Photovoltaic Power Plant işini teminen davalı muhatap şurkete hitaben 01.06.2016 tarihli 01.12.2016 tarihine kadar süreli avans teminat mektubu verildiğini, sözkonusu teminat mektubunun süresinin aynı koşullarla lehdar ve muhatabın talebi doğrultusunda uzatıldığını; davalı şirketin 15.12.2016 tarihli yazısı ile teminat mektuunun nakde çevrilmesi için müvekkili bankaya başvurması üzerine bankanın güven müessesesi olması sebebiyle sözkonusu mektubun 16.12.2016 tarihinde tazmin edilmek durumunda kalındığını, tazmin işlemini müteakip teminat mektubundaki lehdar firmanın mektup konusu işin avans kısmının tamamlandığını ve muhatabın mektup konusu iş ile ilgili alacağının bulunmadığını ifade ettiğini, yazışma ve belglerin tetkikinden lehdar ve muhatap firmalar arasında imzalanan ve teminat mektubunun konusunu oluşturan işe ilişkin sözleşmenin 4.1.1 maddesi hükümleri uyarınca koşulların oluşması halinde avans teminat mektubunun iade edilmesi gerektiğıini, Tercan Noterliğince düzenlenen 12.12.2016 tarihli tutanak örneğinin tetkikinden belirtilen sözleşme hükmü uyarınca şartların yerine getirildiğinin anlaşılması üzerine muhatabın teminat mektubunu tazmin etme hakkı bulunmamasına rağmen tazmin talebinde bulunulduğu anlaşıldığından muhatap davalıya ihtar keşide edilerek haksız tazmin edilen tutarın iadesinin istenildiğini ancak ciddi bir gerekçe ileri sürülmeden olumsuz yanıt verildiğini belirterek, teminat mektubunun lehdar ve muhatabının teminat mektubunun hangi koşullar altında iade edileceği hususunun sözleşmede kararlaştırdıklarını, sözleşmede belirtilen iade koşulları oluşmasına rağmen muhatap davalı firmanın sözleşme kapsamında alması gereken kesin teminat mektubunu almadığını veya alamadığını ve kesin teminat mektubu kapsamında talep edebileceği zararların oluştuğundan hareketle tazmin yoluna gittiğini, davalı muhatabın teminat mektubu ile talep edebileceği olası zararlarını bahane ederek avans teminat mektubunu tazmin etme imkanı bulunmadığını, buna rağmen tazmin talebinde bulunduğunu belirterek, müvekkili bankadan haksız olarak tazmin edilen teminat mektubu tutarı olan 238.800 USD nin tazmin tarihindeki TL karşılığı olan 841.053,60 TL nin tazmin tarihi olan 16.12.2016 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, iş bu davanın açılmasında davacı bankanın hukuki yarara bulunmadığını, davacı bankanın huzurdaki davada taraf sıfatına haiz olmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğini belirtmiş esasa ilişkin beyanlarında da ispata kabil, güvenilir ve hukuka uygun bir senet yokluğunda diğer taraftan müvekkili şirketin gerçekleştirdiği işlemlerin geçerliliği ve hukuka uygunluğu gözetilerek haksız davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 17/07/2019 tarih ve 2018/1178 Esas – 2019/763 Karar sayılı kararında;”…Davacı bankanın Çukurambar Ankara kurumsal şubesi tarafından …San ve Tic Ltd Şti’ne 09.07.2012 tarihli kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırılarak, yüklenici firma … San ve Tic Ltd Şti’nin Erzincan Tercan 1.200kwp Photovoltaiz Plant işini teminen davalı muhatap … San ve Tic Ltd Şti’ne hitaben 01.06.2016 tarih … nolu 238.800,00 USD tutarında 01.12.2016 tarihine kadar süreli avans teminat mektubu verildiği, söz konusu teminat mektubunun süresinin aynı koşullarla lehtar ve muhatabın talebi doğrultusunda uzatıldığı, davalı şirketin 15.12.2016 tarihli yazısı ile ilgili teminat mektubuna karşılık gelen 238.800,00 USD tutarındaki meblağın tümünün geri alınması gerekliliğinden bahisle teminat mektubunun nakde çevrilmesi için davacı bankaya başvuruda bulunması üzerine davacı bankanın 16.12.2016 tarihinde teminat mektubunu tazmin ederek davalıya ödediği, tarafların tüm iddia ve savunmalarından dosyadaki delillerden ihtilafsız anlaşılmaktadır.Davacı banka, teminat mektubunun tazmin işlemini müteakip teminat mektubundaki lehtar dava dışı firmanın mektup konusu işin avans kısmının tamamlandığını ve muhatabın mektup konusu iş ile ilgili alacağının bulunmadığını ifade ettiğini belirterek dava dışı lehtar firma ile davalı firma arasında imzalanan ve teminat mektubunun konusunu oluşturan işe ilişkin EPC sözleşmeleri (dava dışı yüklenici firma ile davalı arasında 30.05.2016 tarihinde imzalanan )’nde tesis sahibi, banka teminat mektubunu aşağıda belirtilen safhaların tamamlanması üzerine yükleniciye geri vermeyi kabul, beyan ve taahhüt eder… Söz konusu sözleşme hükmü uyarınca yukarıda belirtilen koşulların oluşmadığından bahisle avans teminat mektubunun dava dışı lehtar firmaya iadesi gerektiği ancak davalının teminat mektubunu haksız olarak tazmin ettiğini iddia ederek bedelin iadesini talep etmektedir. Burada da belirtildiği üzere teminat mektubunun tazmin edilmesi ya da dava dışı şirket olan lehtara iadesi koşulları davalı şirket ile dava dışı lehtar … San ve Tic Ltd Şti arasında yapılmış olan sözleşmenin konusudur. Davacı bankanın davaya konu ettiği teminat mektubu davacı banka tarafından davacı şirket arasındaki kredi sözleşmesi uyarınca düzenlenmiştir, dolayısıyla davacı bankanın tazmin ettiği teminat mektubu uyarınca alacağını (ki kredi kullanan dava dışı lehtar firma ödememiş ise ) kredi sözleşmesi kapsamında kendi kredi müşterisi olan …. Şirketinden talep edebilecektir. Ancak davacı banka burada iddiasına dayanak olarak teminat mektubunun tazmin koşullarının oluşmayıp iadesi koşullarının davacı ile davalı arasındaki EPC sözleşmesine dayandırdığından ve davacı banka da yine tarafların kabulünde olduğu üzere davalı firma ile dava dışı şirket arasındaki EPC sözleşmelerine taraf olmadığından, sözleşmenin koşulları oluşmadığından bahisle tazmin edilen teminat mektubunun iadesini isteyemeyecektir. Davalı tarafından tazmin edilen teminat mektubu bedelini, teminat mektubunun aralarındaki EPC sözleşmesi koşullarına göre tazmin edilmemesi gerektiğinden bahisle ancak dava dışı …. San ve Tic Ltd Şti tarafından talep edilebilecektir. Bu nedenle davacı bankanın işbu davada aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddi gerekmiştir…”gerekçesi ile;Davanın aktif husumet yokluğundan HMK 114/1-d ve 115/2 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının kanuni mesnetten yoksun olduğunu, Bir garanti sözleşmesinin esaslı unsuru bir riski garanti olduğundan, risk doğmazsa veya sona ererse bankanın ödeme taahhüdü, teminat mektubunun garanti sözleşmesi niteliği sonucu sona ereceğini,Asıl borçlu tarafından ileri sürülen ve onun açısından borcu sona erdiren defiler risk olayını da sona erdirdiğinden bankanın garanti yükümlülüğünün de son bulduğunu,Bankalarının teminat mektubu düzenleyerek soyut bir borç altına girmediğini, teminat mektubuna konu riskin gerçekleşmesi ve tazmin talebinde bulunulması halinde teminat mektubunda belirtilen limitle sınırlı olmak üzere ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, Teminat mektubunda belirtilen riskin gerçekleşmemesi halinde mektubun tazmininin istenemeyeceği, keza gerçekleşen risk tutarının üzerinde de tazmin talebinde bulunulamayacağı, gerçekleşen risk üzerinde tazmin talebinde bulunulması halinde haksız tazminin söz konusu olacağı ve bu durumda haksız tazmin talebinde bulunan muhatabın haksız olarak tazmin ettirdiği tutarı iade etmekle yükümlü olacağını, Aynı şekilde teminat mektubu konusuna girmeyen bir işlemden kaynaklanan alacağın da teminat mektubunun tazmini sureti ile istenemeyeceğini, kural olarak teminat mektuplarının TBK’ nın 128. maddesinde düzenlenen 3. şahsın fiilini taahhüt niteliğinde olup mektup lehdarı ile muhatabı arasındaki ilişkiler dışında kalan ve bankanın bağımsız bir borç yüklenmesi ilişkisi olduğunu, bankanın teminat mektubu ile belirli ve bağımsız bir riski garanti edeceğini, bu risk gerçekleşirse gerçekleştiği ölçüde sorumlu olacağını, teminat mektubu ile güvence altına alınan riskin gerçekleşmediği durumda bankanın ödeme yapmak zorunda olmadığını, Öte yandan, avans teminat mektubunun nakde çevrilebilmesi için de lehine teminat mektubu verilenin avans borcunun bulunması gerektiğini, Nitekim, Yargıtay kararlarının da iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02.11.2017 tarih 2017/1211 E, 2017/3766 K. sayılı kararı – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2014 Tarih, 2013/16432 E, 2014/18128 K sayılı kararı – Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21.6.2012 tarih, 2011/2901 E, 2012/4661 K. sayılı kararı – Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’ nin 2.4.2012 tarih 2011/4855 E, 2012/2168 K sayılı kararı – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 7.10.2009 tarih, 2009/11-313 E, 2009/421 K sayılı kararı – Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 04.11.2003 tarih ve 2002/6338 E. 2003/10892 K. sayılı kararı – Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24.06.2015 tarih ve 2014/16964 E. 2015/9382 K. sayılı Kararı – Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin 06.03.2013 Tarih 2012/19784 E. 2013/3723 K. sayılı Kararı )
Yargıtay kararlarıyla da; • Teminat mektubunun soyut borç ikrarını içermeyeceği, • Teminat mektubunun tazmin edilebilmesi için teminat mektubuna konu riskin gerçekleşmiş olması ve muhatabın geçerli bir tazmin talebinde bulunması gerektiği, • Riskin gerçekleşmiş olması durumunda, muhatabın mektup tutarı aşılmamak kaydıyla gerçekleşen risk tutarı kadar tazmin talebinde bulunabileceği, • Teminat mektubuna konu riskin kısmen gerçekleşmesi halinde sadece gerçekleşen risk tutarı kadar tazmin talebinde bulunulabileceği, • Teminat mektubuna konu iş dışındaki iş ve işlemlerden kaynaklanan alacaklar için teminat mektubuna dayanarak tazmin talebinde bulunulamayacağı, • Haksız tazmin talebinde bulunulması durumunda ödemeyi yapan bankanın söz konusu tutarı haksız tazmin talebinde bulunan muhataptan talep edebileceği hususlarının sabit olduğunu, Somut işbu dava konusu olayda teminat mektubuna konu işlemle ilgili olarak noter kanalıyla tespit yapılarak tutanak altına alındığını, Teminat mektubunun lehdar ve muhatabının, teminat mektubunun hangi koşullar altında iade edileceği hususunu sözleşmede kararlaştırdıklarını, Sözleşmede belirtilen iade koşulları oluşmasına rağmen muhatap firmanın (davalı) sözleşme kapsamında alması gereken kesin teminat mektubunu almadığı veya alamadığı ve kesin teminat mektubu kapsamında talep edebileceği zararların oluştuğundan hareketle tazmin yoluna gittiğini, İşbu dava konusu teminat mektubunun avans teminat mektubu olup, kesin teminat mektubu ile fonksiyonlarının aynı olmadığını, davalı muhatabın kesin teminat mektubu ile talep edebileceği olası zararlarını bahane ederek avans teminat mektubunu tazmin etme imkanı bulunmadığını, Muhatabın (davalının) teminat mektubunu tazmin etme hakkı bulunmamasına rağmen tazmin talebinde bulunulduğunu, söz konusu işlemin haksız tazmin olduğunun anlaşılması üzerine haksız tazmin edilen tutarın iadesinin istendiğini, ancak olumsuz yanıt verildiğini, işbu davanın açılmak zorunda kalındığını, müvekkil bankanın işbu davada aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddinin mesnetsiz olup, aksinin kabulü halinde haksız tazmin taleplerine karşı yargı yolunun kapatılmış olacağını, müvekkil bankadan hasız olarak tazmin edilen teminat mektubu tutarı olan 238.800-USD’ nin tazmin tarihindeki TL karşılığı olan 841.053,60-TL’ nin tazmin tarihi olan 16.12.2016 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacı banka tarafından dava dışı … San ve Tic Ltd Şti ile yapılan 09.07.2012 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında onun lehine davalıya verilen avans teminat mektubunun tazmininin sözleşme koşullarına aykırı olduğundan bahisle davalıdan tazmini istemine ilişkin alacak davasıdır.Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğundan HMK 114/1-d ve 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.Bir davada davacı ve davalı olmak üzere daima iki taraf vardır. Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir ve medeni hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şeklidir ( KURU, Baki- ARSLAN, Ramazan- YILMAZ, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, 22. Baskı, Ankara 2011, sh.218 ). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesi hükmüne göre, davada tarafların taraf ehliyetine sahip bulunmaları dava şartlarındandır. Bu nedenle, bu husus mahkemece re’sen gözetilir ve davacının taraf ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde dava esasa girilmeden, mesmu olmadığından reddedilir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar dahi, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.Hemen belirtmek gerekir ki, usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen hukuki bir terim de bulunmamaktadır. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.Somut olayda, davacı bankanın Çukurambar Ankara kurumsal şubesi tarafından dava dışı … San ve Tic Ltd Şti’ne 09.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırılarak, yüklenici firma …San ve Tic Ltd Şti’nin … 1.200kwp … işini teminen davalı muhatap… San ve Tic Ltd Şti’ne hitaben 01.06.2016 tarih … nolu 238.800,00 USD tutarında 01.12.2016 tarihine kadar süreli avans teminat mektubu verildiği, söz konusu teminat mektubunun süresinin aynı koşullarla lehtar ve muhatabın talebi doğrultusunda uzatıldığı, davalı şirketin 15.12.2016 tarihli yazısı ile ilgili teminat mektubuna karşılık gelen 238.800,00 USD tutarındaki meblağın tümünün geri alınması gerekliliğinden bahisle teminat mektubunun nakde çevrilmesi için davacı bankaya başvuruda bulunması üzerine davacı bankanın 16.12.2016 tarihinde teminat mektubunu tazmin ederek davalıya ödediği anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmedeki talep koşulları oluşmadığından bahisle, avans teminat mektubunun dava dışı lehtar firmaya iadesi gerektiği halde davalının teminat mektubunu haksız ve sözleşmelere aykırı olarak tazmin ettiğini iddia ederek zararı olan bedelin bizzat ödeme yaptığı davalıdan istirdatını talep etmektedir.Yargıtay 19 HD.nin 2016/14309 Esas, 2017/2401 Karar sayılı içtihadı, Yargıtay 11 HD.nin 2018/5348 Esas, 2019/1401 Karar sayılı içtihadı, Yargıtay 11 HD.nin 2014/9027 Esas, 2014/15973 Karar sayılı içtihatlarıda gözetildiğinde; istinafa konu davada, davacı bankanın taraf ehliyetinin ve aktif husumetinin olduğu anlaşılmakla, İDM.nin davacının talebini esastan inceleyip değerlendirme yaparak dosyayı esastan karara bağlaması gerekirken, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığına yönelik tespiti ile dava şartı yokluğundan usulden reddi, yukarıdaki açıklamalara, Yargıtay uygulamalarına, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmayıp davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/07/2019 tarih ve 2018/1178 Esas – 2019/763 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında sarfedilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafının davalı avansından karşılandığı anlaşılmakla; bu masrafın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/01/2020 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.