Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2386 E. 2020/109 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2386
KARAR NO : 2020/109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 16/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/267 Esas – 2019/787 Karar
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yeni bir şube açma niyetinde olan müvekkilinin 17/04/2019 tarihinde karar almak için Müdürler Kurulu Karar Defterini aradığında defterin bulunamadığını fark ettiğini, defter asıllarının, şirkette muhafaza edildiğini ve şirket dışına çıkarılmasının mümkün olmadığını, tüm detaylı aramalara rağmen defterin bulunamadığını ve bu nedenle ilgili defter hakkında süresi içinde zayi belgesi talep etme zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle defter hakkında zayi belgesi düzenlenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 16/09/2019 tarih ve 2019/267 Esas – 2019/787 Karar sayılı kararında; “…Bilindiği üzere ilgili her tacirin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerin ziyaı halinde 6102 sayılı TTK 82/7. maddesi uyarınca işletmesinin bulunduğu yer mahkemesinden zayi belgesi verilmesini istemesi mümkündür. Ancak ziyaın, saklamakla yükümlü olunan defter ve belgelere ilişkin olması ve bu defter ve belgelerin yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde gerçekleşmesi gerekir. Ayrıca bu yöndeki talebin de ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede yapılması gerekir. Az yukarıda açıklandığı üzere TTK 82. madde gereğince bir tacire ziya belgesinin verilebilmesi için saklamakla yükümlü olunan defter ve belgelerin yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi olması ve ziyaın da kanuni saklama süresi içinde gerçekleşmesi gerekir. Davacı taraf işyerinde iş yoğunluğu ve müşteri yoğunluğu sebebiyle fatura ve sevk irsaliyelerinin zayi olduğu iddiası dikkate alındığında zayi olayı kanuni saklama süresi içinde gerçekleşmiş ise de davacı tarafça ziyaın yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle meydana geldiği, iddia ve ispat edilmemiştir. Bu konuda cezai soruşturma veya tahkikatı da bulunmamaktadır. Her tacir, kanunen saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerini dikkat ve özenle saklamak zorundadır. Hal böyle olunca davacının kanunen saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerinin gerçekleşen yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sonucunda zayi olduğunu ispat edemediği gibi özenle saklamasına rağmen kanunda belirtilen hallerle sınırlı olmak üzere bu hallerden biri sebebiyle zayi olduğu iddiasını ispat edemediğinden…”gerekçesi ile; Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının haksız olduğunu, her ne kadar ticari bir defterin zayi olması sebepleri tahdidi sayılmış olsa da Müdürler Kurulu Karar defterinin bulunamaması defterin çalınmadığı anlamına gelmediğini, Defterin bulunması amacıyla gerekli tüm aramaların yapıldığını, ancak deftere ulaşılamadığını, müvekkili şirket kanun gereği tutulması zorunlu tüm defterleri her zaman gereği gibi tuttuğunu ve muhafaza ettiğini, ilgili defter bulunamadığında ya kaybolduğunu ya da çalındığını, ancak müvekkili şirketin elinde hırsızlıkla alakalı herhangi bir cezai soruşturma veya tahkikatın bulunmadığını, defterin kaybolma sebebinin hırsızlık olabileceği hususunun da göz ardı edilmemesinin gerektiğini, aksi takdirde zayi belgesine ilişkin kanun hükmünün ruhuna aykırı hareket edilmiş olacağını, Yasal yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için söz konusu defterin mevcudiyetinin şart olduğunu, müvekkili şirket Müdürler Kurulu Kara Defterinin ellerinde bulunmaması dolayısıyla yasal yükümlülüklerini yerine getirememekte ve bu durumun müvekkili şirketi zor durumda bıraktığını, yeni bir defter çıkarılabilmesi için ya önceki defterin ibraz edilmesi, ya da önceki defterin zayi belgesinin ibraz edilmesi Noter tarafından yasal zorunluluk olarak bildirildiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilgili defter hakkında zayi belgesinin verilmesi şeklinde hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı şirketin karar defterinin zayi olduğundan bahisle zayi belgesi verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 64. maddesinde, her tacirin ticari defterleri tutmakla yükümlü olduğu, 82/1 maddesinde, Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini, Alınan ticari mektupları, Gönderilen ticari mektupların suretlerini, 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri, sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu maddelere göre tacir, ticari işletmesi ile ilgili ticari defterleri tutmak, ticari defter ve belgelerini saklamakla yükümlüdür. Tacir, söz konusu ticari defter ve belgelerini işletmesinde saklamalıdır. Basiretli bir tacirin defter ve belgelerini işletmesinde özenle saklaması gerekir. Davacı vekili, yeni bir şube açma niyetinde olan müvekkili şirketin 17/04/2019 Tarihinde karar almak için Müdürler Kurulu Karar Defterini aradığında defterin bulunmadığını fark ettiğini, detaylı aramalara rağmen defterin bulunamadığından bahisle iş bu davanın açıldığı beyan edilmiştir. Davacı, kanunen saklamakla yükümlü olduğu defteri muhafaza etmek için basiretli bir tacirin alması gereken tedbirleri aldığını, özen görevini yerine getirdiğini, defterin zayi olmasında kusuru olmadığını ve söz konusu ticari defter ve belgelerinin kendi kusuru dışında zayi olduğunu da ispatlayamadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden dosya içeriğine ve hukuka uygun olup davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/01/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.