Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2363 E. 2021/1578 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2363 Esas
KARAR NO: 2021/1578 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2018/108 Esas 2019/565 Karar
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacıların murisi olan …’nun 03/01/2017 tarihinde vefat ettiğini, davacıların …’nun vefatından sonra İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Ltd.Şti’nin ortağı olduğunu öğrendiklerini, murislerin vefatı sebebiyle davacıların miras hukukundaki halefiyet ilkesi gereği adı geçen şirketin ortağı olduklarını, davacıların bu şirketle ve şirketin faaliyetleriyle ilgisi bulunmadığını, yine şirketi temsil ve ilzama yetkili davalı …’i tanımadıklarını, davalı …’e ulaşma çabalarının sonuçsuz kaldığını, haricen öğrenildiğine göre davalı şirketin gayrifaal hale geldiğini, şirketle hiçbir ilgileri olmayan davacıların şirketle ilgili herhangi bir hukuksal sorumlulukla karşılaşmamak için davalılara ulaşamadıklarını, anılan nedenle davalı şirket ortağı haline gelen davacıların TTK 638/2.maddesine göre davalı şirketten çıkmasına, davacıların ortaklıktan doğan hak ve borçlarının tümünün dondurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirketin 2008 yılında … ve … tarafından kurulduğunu, 05/05/2015 yılından itibaren davalı şirketin isim ve iştigal konusunda değişiklik yapılarak şirketin davacı ve müteveffa ile iki ortaklı olarak varlığını devam ettirdiğini, TTK hükümleri gereğince davacıların çıkma istemlerini davalıya bildirmeleri gerektiğini, fakat davacıların davalı ile hiçbir iletişime geçmeden işbu davayı açtıklarını, davacıların şirketin yasal mirasçısı ve ortağı olduklarını henüz ilgili kurumlara bildirmediklerini ve halen ortak olarak müteveffa …u’nun görüldüğünü, davacıların vefat eden ortağın mirasını reddetmediklerini, davaya konu şirketin vergi ve sgk borçları olması sebebi ile amme alacağı borçlardan ve diğer borçlardan kurtulmak adına işbu davayı açtıklarını, bu nedenle davacıların kötü niyetli olduğunu, davacıların dava dilekçesinde iddia ettiği hususların hiçbirinin gerçek olmadığını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirkete dava dilekçesinin TK. 35 maddesi uyarınca tebliğ edildiği ve davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/07/2019 tarih ve 2018/108 Esas – 2019/565 Karar sayılı kararında; “….Yapılan yargılama, davaların iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, sicil kayıtları, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ibraz edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıların murisi …’nun vefatı sonrası davalı şirket ortağı olduğunun öğrenilmesi üzerine, davacıların davalı şirketin ortağı konumuna gelmeleri ve davalı şirketin gayrifaal olması nedeniyle davacıların şirketteki ortaklıktan haklı nedenle çıkartılması istemli çıkma davası olduğu, davalı şirketin celp edilip incelenen vergi kayıtlarına göre; şirketin mükellefiyet ödevlerini yerine getirmediği gerekçesi ile 31/12/2015 tarihinde mükellefiyetinin resen terkin edildiği, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı şirket kurumlar vergisi beyannameleri ve sgk kayıtlarına göre Vergi ve SGK borcunun bulunduğu, davalı şirketin resen terkin nedeniyle gayrifaal durumda olduğunun belirtildiği, TTK’nun 638/2.maddesinde “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir” hükmü düzenlenmiş olup, anılan yasa hükmü ve davalı şirketin gayrifaal olması nedeniyle davacıların davalı şirketten çıkma taleplerinde haklı olduğu anlaşılmakla; davacıların davasının, davalı şirket yönünden kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürülüğü’nün … sırasında kayıtlı … Limited Şirketinin ortağı olan davacıların murisi …’nun ölmüş olması ve davacıların mirasçı sıfatı ile davalı şirkette pay sahibi oldukları ve davalı şirketin gayrifaal olduğu anlaşılmakla davacıların çıkma isteminin kabulü ile davalı şirketten çıkmalarına izin verilmesine, davacıların ayrılma akçesi istememesi nedeniyle ayrılma akçesi ödenmesine yer olmadığına, davacılar davalı şirketten çıktıklarından davalı şirketin tek ortaklı olarak davalı …’in %100 ortaklığı ile devamına, karardan bir örneğinin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanı için Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, yine davacılar tarafından her ne kadar diğer davalı … aleyhine de ortaklıktan çıkmaya yönelik dava açılmış ise de, ortaklıktan çıkmaya ilişkin davalarda yasal hasmının ilgili şirket olması, ortakların bu davalarda taraf sıfatının bulunmaması sebebi ile davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. …”gerekçesi ile, Davacıların davasının davalı şirket yönünden KABULÜ ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürülüğünün … sırasında kayıtlı … Limited Şirketinin ortağı olan davacıların murisi …’nun ölmüş olması ve davacıların mirasçı sıfatı ile davalı şirkette pay sahibi oldukları ve davalı şirketin gayrifaal olduğu anlaşılmakla davacıların çıkma isteminin KABULÜ ile, … T.C. Kimlik numaralı …, … T.C kimlik numaralı … ve … nolu …’nun haklı nedenlerle TTK 638/2 maddesi uyarınca DAVALI ŞİRKETTEN ÇIKMALARINA İZİN VERİLMESİNE, Davacıların ayrılma akçesi istememesi nedeniyle ayrılma akçesi ödenmesine yer olmadığına, Davacılar davalı şirketten çıktıklarından davalı şirketin tek ortaklı olarak (davalı …’in %100 ortaklığı) devamına, Karardan bir örneğinin karar kesinleştiğinde Tescil ve İlanı için Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, Davalı … aleyhine açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davacının reddi gerekirken yerel mahkemece kabul kararı verildiğini, 03.07.2019 tarihliduruşma ile karara çıkan işbu dosyada taraflarınca mazeret gönderilmiş olup mazeretin belgelendirildiğini, yerel mahkeme duruşmasının olduğu gün Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/587 E. Sayılı dosyasında saat:09.35 de duruşmada olmaları sebebi ile katılamayacaklarını belirtmelerine ve belgelemelerine rağmen iki duruşma arası 5-6 saat fark olması sebebi ile mazeretin reddine karar verilerek sözlü yargılama aşamasında tarafları dinlenmeden karar verildiğini, Antalya adliyesinde bulunan duruşmadan İstanbul Adliyesi duruşmasına 5 saatte yetişme imkanı bulunmadığını, verilen mazeretin red kararı taraflarınca anlaşılamadığını, sözlü yargılama aşamasının yeniden yapılarak taraflarının dinlenmesi sonrası karar verilmesi gerektiğini, Şirketin; 2008 yılında … Ldt.Şti.adı altında; ana sözleşmesinde iştigal konusu Gümrük sistemine uygun tanzim edilerek … ve … tarafından imzalanarak kurulduğunu, 05.05.2015 yılından itibaren … Ldt.Şti isim ve iştigal konusu değişikliği yapılarak şirketih, müvekkili ve müteveffa ile iki ortaklı olarak varlığını devam ettirdiğini, ayrıca 14.11.2013 sayılı 8443 sayılı T.Tic.Sic.Gaz.de Müdür tayinin 1. ve 2. maddelerinde süre tayini açık bir şekilde belirtilmeyip yalnız 5 rakamı mevcut olduğu, işbu durum şirket müdürlüğü ve amme alacaklarının tahsilinde sıkıntılar yaratmakta olduğunu, TTK hükümleri gereği davacılar çıkma istemlerini davalıya bildirebilirlerdi fakat davacılar müvekkili ile hiçbir iletişime geçmediği ve işbu davayı taraflarına yönelttiklerini, davacıları şirketin yasal mirasçısı ve ortağı olduklarını henüz ilgili kurumlara bildirmedikleri ve halen ortak müteveffa … görülmekte olduğunu, Diğer yandan iki kişilik limited ortaklıkta, ortaklardan birinin çıkarılmasına mahkemece izin verilmesi, sonucu itibariyle tek kişilik limited şirketin devamına imkân tanıma anlamına geldiğinden Türk Ticaret Yasası’nın 551/2’nci maddesindeki çıkma hakkının ancak ikiden fazla ortaklı limited şirketlerde uygulanabileceğini kabullenmek gerekmekte olduğunu, bu bağlamda da üç kişilik limited şirkette ancak ortaklıktan çıkma davası açılabileceğini, Dava dilekçesinden davacıların şirket ortaklığından çıkmak istemekteki haklı sebepleri taraflarınca tespit edilemediğini, her ne kadar TTK 668/2 bendinde ” haklı sebeplerin varlığı halinde ..” ibaresi kullanılmış ise de kanun koyucu haklı sebeplerin neler olduğunu belirtmediklerini, bu bağlamda haklı sebepler doktrinsel görüşler , içtihatlar ve yargıtay kararları ile açıklığa kavuşmakta olduğunu, Şirket ortağı müteveffanın vefat etmesi sebebi ile davacıların şirket ortaklığından ayrılma istemlerini haklı neden olarak değerlendirmek oldukça yanlış olduğunu, zira davacılar vefat eden ortağın mirasını reddetmediklerini, davaya konu şirketin vergi ve sgk borçları olması sebebi ile amme alacağı borçlarından ve diğer borçlardan kurtulmak adına açılan işbu dava kanunu dolanarak açılmış olup davacılar haksız ve kötü niyetli olduğunu, Medeni Kanunu’nun 603. Maddesi gereğince miras bırakanın alacaklarının hakları, vasiyet alacaklıları ve mirasçının alacaklılarından önce gelmekte olduğunu, murisin mal varlığını aşan vergi borcundan kaçınmak isteyen mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 605 ve devamı maddeleri gereğince mirası reddederek vergi borçlarından ve mükellef sıfatı ile diğer ödevlerin yerine getirilmesinden kurtulabileceklerini, mirası red süresi 3 (üç) ay olarak belirlendiğini, (TMK 609) mirası reddeden kanuni ve mansup mirasçılar hakkında murisin vergi borcu ve diğer borçlar nedeniyle takip yapılamayacağını, bu süre içerisinde mirası reddetmeyen mirasçı kayıtsız şartsız mirası kazanmış olacağını, (TMK 610) Mirası reddetmemiş mirasçılara artık muris mükellefin ödevleri geçeceğini, öte yandan VUK. 372. maddesinde” Ölüm halinde vergi cezası düşer.” denilmekte olduğunu, bu durum cezaların şahsiliği ilkesinin nedeni olduğunu, mükellefin ölümü halinde kesilmiş ve tahakkuk etmiş usulsüzlük, özel usulsüzlük, idari para cezaları veya vergi ziyaı gibi cezalar terkin edilir veya kesilerek tahakkuk edecek ise kesilmeyeceğini, ancak, miras bırakanın limited şirket ortağı, kanuni temsilci veya tasfiye memurluğu gibi sıfatlarla tüzel kişilere ait vergi borçlarından sorumluluğu bulunduğunda cezaların tüzel kişiye ait olması nedeniyle sorumlu miras bırakanın bu cezalardan dolayı sorumluluğu da kendi mirasçılarına geçeceğini, belirtildiği üzere davacıların borçlardan kaçınmak adına talep edilen tedbir ve ortaklıktan çıkma isteminin reddi gerektiğini, Yerel mahkeme gerekçeli kararında şirketin Vergi ve Sgk borçlarının bulunduğu ve miktarları belirtilmiş olup, şirketin ise malvarlığının bulunmadığı ve gayrifaal durumda olduğu tüm raporlarda belirtilmiş olsa da yerel mahkeme kararında amme alacaklarının paylaştırılmasından söz edilmediği, tüm borç bu karar ile tek ortaklı yapıya dönüşen limited şirkette davalı müvekkili üzerine bırakıldığını, kaldı ki gerekçeli kararda ortaklıktan çıkmaya ilişkin olarak haklı bir sebep gösterilmeksizin hüküm kurulduğunu, Gerekçeli kararda; müvekkili … aleyhine dava açılmış ise de , ortaklıktan çıkmaya ilişkin davalarda yasal hasımın ilgili şirket olması , ortakların bu davalarda sıfatı olmaması nedeni ile davalı müvekkili … aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeni ile reddine karar verildiğini, davaya konu limited şirket iki ortaklı olup diğer ortağın vefatı ile mirasçılar ortak konumuna geçtiğini, iki ortaklı gayrifaal bir şirkette ortak olan müvekkilinin davada hasım olarak gösterilmemesi ve husumet yokluğu kararı haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Zira davaya konu şirkette ortaklıktan çıkma sonrası limited şirket tek ortaklı bir yapıya bürünecek ve bu durumun hüküm ve sonuçları müvekkili açısından bağlayıcı olacağını, müvekkilinin hak sahibi olduğu şirkete ilişkin ortaklıktan çıkma davasında katılma, taraf olma ve beyanda bulunma hakkı bulunmakta olduğunu, aksi durum müvekkilinin haklarına halel getireceğini, kaldı ki amme alacakları yönünden şirketin borçlanması söz konusu olup yerel mahkeme kararı sonrası tüm borçlar sadece müvekkili açısından bağlayıcı duruma dönüştüğünü, haklı sebeple çıkmada ise müvekkilinin haklı sebebi irdeleme ve aksini ispatlama hakkı bulunması gerektiğini, bu bağlamda verilen pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddi kararı hatalı olduğunu, Neticeten davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği hususların hiçbirinin gerçek olmadığı sabit olup iş bu haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etme zarureti hâsıl olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine, davanın yeniden görülmesine karar verilir ise, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve duruşmalı yapılacak inceleme neticesinde yeniden hüküm kurularak talep doğrultusunda karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 638/2 maddesi gereğince haklı nedenlerle limited şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile, davacıların davasının davalı şirket yönünden kabulüne, Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı …’in, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden sonra ve 20/08/2019 istinaf tarihinden önce 16/08/2019 tarihinde vefat etmiş olduğu tesbit edilmiştir. Taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölümle taraf vekilinin vekalet görevi de sona erer. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilir. Buna göre gerekçeli kararın tebliğinden sonra ve istinaf tarihinden önce davalı …’in öldüğü, ölümle davalı vekilinin vekalet görevi son bulduğundan, davalı … vekiline …’e ait veraset ilamındaki mirasçılarının vekaletini alarak dosyaya ibraz etmesi, ibraz edilmediği taktirde … mirasçılarına gerekçeli kararın tebliğ edilerek mirasçılar tarafından kararın istinaf edilmesi halinde istinaf dilekçesinin davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilerek ve süreler dolduktan sonra yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesi dosyasının yukarıda belirtilen eksikliklerin tamamlanması için HMK’ nın 352. maddesi uyarınca MAHKEMESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 2-Davalının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 3-Verilen kararın niteliğine göre harç ve yargılama giderleri yönünden bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/11/2021 tarihinde oy birliği ile HMK’ nın 352. Maddesi uyarınca karar verildi.