Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2357 E. 2021/1774 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2357
KARAR NO: 2021/1774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/926 Esas – 2019/528 Karar
DAVA: Tespit (Banka Hesabının Kapatılması)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı banka Mecidiyeköy Şubesindeki … numaralı hesabının kapatılması talebinde bulunduğunda, kendisine teslim edilen çek karnesinin iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin … numaralı hesabına bağlı 25 adet çek koçanının 10/06/1999 tarihinde teslim edildiğinin bildirildiğini, çeklerin teslim edildiğine ilişkin imzalı bir belge istendiğinde 10 yıl geriye yönelik böyle bir belge depolanmadığı, kendisinin mahkemeye başvurması gerektiğinin söylenildiğini, davalı bankanın şubesine, imzalı bir çek koçanı teslim belgesi sunulmasına dair 03.04.2017 tarihinde dilekçe verildiğini, buna cevaben davalı banka tarafından, çek taahhütnamesi gönderilerek bu taahhütname ile teslim edilmiştir denilerek, çek teslim tutanağının kendilerine verilmediğini belirterek, öncelikle çek karnesinin kendilerine teslim edilip edilmediğinin tespitine, tespit neticesine göre müvekkilinin davalı banka Mecidiyeköy Şubesindeki … numaralı hesabının kapatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili banka arasında Çek Taahhütnamesi imzalanarak bu taahhütname kapsamında davacıya çek karneleri verildiğini, davaya konu 25 adet boş çek/ çek karnesinin 10,06,1999 tarihinde davacıya teslim edildiğini, bu çeklerin müvekkili bankaya iade edilmediğini ve bu iade yapılmadan, müvekkil bankanın çeklere ilişkin yasal sorumluluğu devam ettiğinden, davacının talebine uyarak çeklerin bağlı olduğu hesabın kapatılamayacağını, müvekkili bankaya iade edilmeyen çeklerin her an tedavüle çıkma olasılığı bulunduğunu, çeklerin mutlak surette bir hesaba bağlanması gerektiğini, müvekkili bankanın çeklere ilişkin maddi yükümlülükleri olabileceğini, bu halin 5941 sayılı Çek Kanunu gereği zorunlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/05/2019 tarih ve 2017/926 Esas – 2019/528 Karar sayılı kararı ile; ” …. Davacı tarafın davalı bankanın Mecidiyeköy Şubesinde … numaralı hesabın sahibi olduğu, bu hesabın ilk kez olarak 07.12,1994 tarihinde açıldığı, para çekme, para yatırma, fatura ödeme, yatırım fonu alım satımı, havale ve çek ödemeleri işlemlerinde kullanıldığı, taraflar arasında çek karnesi/ defteri tahsisine ilişkin bir akdi ilişkinin de olduğu, bu çeklerin muhatap davalı bankaya çekin lehdarı/ alacaklısı tarafından ibraz edildiğinde kendisine ödemenin yapılacağı ve çekin keşidecisinc ait üzerine çek yazılabilir bir mevduat hesabının bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğu, genel bankacılık uygulamaları gereği, bankanın müşterilerine çek defteri tahsis etmeleri için bir sözleşme tanzim etmeleri yahut somut olayda olduğu üzere müşterilerinden çek taahhütnamesi almaları ve bunlara göre bastırdıkları çek defterini bir teslim tutanağını imzalatarak müşterilerin teslim etmeleri gerektiği, ancak dosya kapsamında davacı için banka tarafından bastırılan çek defterinin davacıya teslim edildiğine ilişkin her hangi bir tutanak veya belgenin bulunmadığı, böyle bir tutanak var ise de davalı bankanın aradan geçen ve 10 yılı aşan süre itibariyle böyle bir belgeyi saklama yükümlülüğünün bulunmadığı, davalıya ait … numaralı hesabın ekstresinden davalı bankaya dönmediği iddia edilen … – … karne nolu serili 25 adet çekin işleme konu edildiği, yani davacı tarafından kullanıldığı ve davacının hesaplarından ödemesinin yapılmış olduğuna ilişkin bir hareket tespit edilemediği, çeklerin teslim edildiği İddia edilen tarihte yürürlükte olan 3167 Kanun ile bu Kanunda değişiklik yapan 4814 sayılı Kanun ve halen yürürlükte olan 5491 Sayılı Kanun gereği dava tarihi İtibariyle davalı bankanın kendisine ibraz edilen her bir yaprak için, davacının hesabında yeterli para olmasa dahi 2018 yılı için 1.600,00 TL mali sorumluluğu, dolayısıyla riskinin bulunduğu, ancak, 5491 sayılı Kanunun Geçici 3,3/ 4 maddeleri uyarınca göre dava tarihi İtibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği ve seri numaraları yukarıda belirtilen çeklerle İlgili mali sorumluluğu devam etmekle birlikte, ancak işbu raporun kaleme alındığı tarih ile mahkememizin karar tarihi itibariyle davalı bankanın kendisine dönmediğini iddia ettiği çekler için mali sorumluluğunun dolayısıyla riskinin 30.06.2018 tarihinden itibaren sona ermiş olduğu. Yargıtay Kararı çerçevesinde hesabı kapatmak için davalı bankaya müracaat etmiş olan davacı ya da vekilinin yazılı talebinin hesabın kapatılması için yeterli sayılması gerektiği anlaşıldığından davanın kabulü ile davacının … Bankası Mecidiyeköydeki … nolu hesabının kapatılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kabulü ile davacının … Bankası Mecidiyeköydeki … nolu hesabının kapatılmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı, her ne kadar müvekkili banka nezdindeki … nolu hesabının kapatılmasını talep etmiş ise de, kapatılması talep edilen hesapta hem bilirkişi incelemesinin yapıldığı hem de kararın verildiği tarihte ve halihazırda 100 TL bakiye bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesinin, bu hususu değerlendirmeksizin bakiyeli hesabın kapatılmasına karar verdiğini, bakiyeli bir hesabın, TMSF’ye ilişkin mevzuat hükümleri ayrık olmak kaydıyla, müvekkili banka tarafından kapatılmasının mümkün olamayacağını, sırf davacının hesap kapatma talebinin yeterli olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu çek hesabının kapatılmasının, ancak 3167 Sayılı Kanun’a tabi çekler için öngörülen sorumluluk tarihi olan 30.6.2018 tarihinden sonra mümkün olup erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 3167 sayılı Yasaya tabi karşılıksız çekler için banka sorumluluğu 30.06.2018 tarihinde sona ermiş ise de davacının müvekkili bankaya başvurduğu ve davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkili bankanın sorumluluğunun mevcut olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkili bankanın yasal sorumluluğu devam ederken yasal sorumluluğu gereği ibraz edilebilecek çek için, çek hesabı üzerinden işlemler yapmakla yükümlü olduğunu, çekin bankacılık uygulamalarında mutlak suretle bir hesaba bağlı olma zorunluluğu bulunduğunu, 30.06.2018 tarihinden evvel de müvekkil bankaya ibraz edilebilecek çeklerle ilgili işlemlerin yapılması amacıyla mevzuat ve bankacılık uygulamaları gereğince çek hesabının mevcut olması gerektiğini, diğer bir anlatımla, çek hesabı olmadan ibraz edilen/ edilecek çekler ile ilgili işlem yapılabilmesinin mümkün olmadığını, bu yönüyle de davacının başvurduğu tarih ve davanın açıldığı tarih itibariyle hesabın kapatılmasının mümkün olmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, İlk derece Mahkemesinin ise davanın açıldığı 23.10.2017 tarihinde, müvekkili bankanın karşılıksız çeklerle ilgili sorumluluğu devam ettiğinden erken açılan davanın reddine karar vermesi gerekir iken, yargılamaya devam ettiğini ve 30.06.2018 tarihinin dolmasını beklediğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davacı iddialarının isabetsiz olduğunu, bu doğrultuda yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından müvekkili banka aleyhine hüküm kurulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Dava konusu hesabın, hesapta bakiye bulunması ve diğer tüm itirazları doğrultusunda kapatılmasının mümkün olmadığını, ancak asla kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için 30.06.2018 tarihinden sonra çek hesabının kapatılmasının mümkün olduğu varsayımında dahi, davanın 30.06.2018 tarihinden yaklaşık bir yıl önce açılması dikkate alındığında müvekkil bankanın davanın açılmasına sebebiyet vermediğinin kabulü gerektiğini, bu doğrultuda da müvekkil banka aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının davalı banka nezdindeki … numaralı, üzerinden çek yazılabilir hesabının kapatılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının, davalı bankanın Mecidiyeköy Şubesinde … numaralı hesabının 07.12.1994 tarihinde açıldığı, para çekme, para yatırma, fatura ödeme, yatırım fonu alım satımı, havale ve çek ödemeleri işlemlerinde kullanıldığı, davacının, davalı bankaya bila tarihli … Çek Taahhütnamesi verdiği, davalı banka kayıtlarına göre, … – … karne nolu serili 25 adet çekin davacıya teslim tarihinin 10.06.1999 olduğu, ancak bu çeklerin/defterin davacıya fiili olarak teslim edildiğine dair belge bulunmadığı, öte yandan davalı bankanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 42. madde hükmüne göre aradan geçen 10 yılı aşan süre itibariyle böyle bir belgeyi saklama yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı tarafça söz konusu hesabın kapatılması için davalı bankaya yapılan başvurunun, davacıya teslim edildiği belirtilen 25 adet boş çek/ çek karnesinin bankaya iade edilmediği gerekçesi ile red edildiği anlaşılmaktadır. Çek Kanunu’nun 2/10.madde hükmü uyarınca; çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur. Madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, çek hesabının kapatılması için sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi yeterlidir. Olayda ise, davalı banka tarafından dava konusu çekler /defterinin, davacıya teslim edildiğini ispata yeterli belge ibraz edilmediği gibi davacı, yazılı olarak davalı bankanın Mecidiyeköy Şubesi’ne başvurmasına rağmen davalı banka, hesabı kapatmamıştır. Davalı bankanın bu tutumu anılan kanun maddesine aykırı olup, davacının talebi üzerine çek hesabının kapatılması gerekir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra … – … karne nolu serili 25 adet çek davalı muhatap bankaya ibraz edilirse bankaya düşen iş çeklere karşılıksızdır şerhinin vurulmasıdır. Bu işlemin hukuki ve cezai sonucuna katlanacak olan ise, çek hesap sahibi davacıdır. Bu bağlamda, sözü edilen boş çeklerin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ileride bankaya ibrazı ve bankaca yasal sorumluluk sınırları içerisinde kalan tutarların hamiline ödenmesi halinde, davalı bankanın her halükârda davacı hesap sahibine başvurma hakkı bulunmaktadır.(Emsal -Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2298 Esas 2017/6451 Karar- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/14360 Esas 2012/19486 Karar) Davalı vekilince mahkemece kapatılmasına karar verilen hesapta 100 TL bakiye bulunduğu, bakiyeli hesabın kapatılmasının mümkün olmadığı, mahkemece bu husus araştırılmadan karar verildiği belirtilmiş ise de, belirtilen husus yargılama sırasında ileri sürülmeyip, ilk kez istinafta ileri sürüldüğünden, HMK’nın 357. maddesi uyarınca bu hususun dairemizce incelenip değerlendirilmesi mümkün değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.